25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA Carol Davidson Cragoe’dan ‘Binalar Nasıl Okunur?’ ‘Aferin Desinler Diye’, bir Doğan Hasol Kitabı aslında. Derya Nüket Özer’in soruları eşliğinde şekillenen kitap, Hasol’un öznel deneyimleri ile kamusal deneyimlerinin “çakışarak çatallandığı”, çok yönlü ve elli yılı kapsayan bir hikâye sunuyor bize. Üstelik de bu, bir tür girişimcilik hikâyesi: İTÜ Mimarlık Fakültesi mezuniyeti ardından asistanlık, Mimarlık Dergisi ve Mimarlar Odası görevleri; reklamcılık ve elbette YapıEndüstri Merkezi, Hasol’un “koltuğundaki karpuz”lardan yalnızca birkaçı. Kitap, “geniş bir vizyon, mesleğin farklı alanlarında giderek büyütülen hedefler ve onlara ulaşmak için durmak bilmez bir çalışma” ve “sadece mimarlar değil, tüm diğer kuşaklar için ilham verici ve yüreklendirici” bir hikâye ortaya koyuyor. ‘Aferin Desinler Diye’nin yayımlanması üzerine bir araya geldiğimiz Doğan Hasol’la kariyeri ve mimarlık mesleğini konuştuk, girişimcilik ruhunun doğasını ve anıların aktarılması deneyimini ayrıntılı bir şekilde ele aldık. Özellikle Alman edebiyatı konusundaki telif ve çeviri eserleriyle kültür hayatımıza önemli katkılarda bulunan Prof. Dr. Gürsel Aytaç’ın ‘Felsefi Roman’ kitabı, felsefe edebiyat ilişkilerini yeniden düşünmek, tartışmak, romandaki felsefeyi anlamak ve değerlendirmek için bir vesile olarak kabul edilebilir. Bu noktada yalnızca eleştirmenlere değil aynı zamanda felsefecilere görev düştüğünü söyleyebiliriz. Aytaç’ın kitabı aynı zamanda edebiyatçılar, edebiyat alanındaki öğrenciler ve eğiticiler için de felsefeye yönelmeleri gerektiği ve edebiyatın felsefesiz olamayacağı konusunda açık bir çağrı olarak anlaşılabilir. Kitabı, Mustafa Günay değerlendirdi. Bol kitaplı günler... TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr Binaların dili Mimarlık tarihçisi ve yazar Carol Davidson Cragoe, Binalar Nasıl Okunur? adlı kitabıyla bize binaların geçmişini, ayırt edici özelliklerini ve dönemsel farklılıklarını anlatıyor. Mimarlığın kendine özgü dilini ortaya seren Cragoe, gravürler yardımıyla yapı bileşenlerinin binaya nasıl yansıdığını; biçemi ne şekilde oluşturduğunu aktarıyor. Ë Ali BULUNMAZ nsanoğlu, büyük şehirler inşa edip koca binalarda yaşamaya başladığından beri gözünün gördüğü ve kendi eliyle kotarıp geçmişten günümüze ulaştırdıkları üzerine kafa yordu. Her ne kadar çağımızın yapıları gözümüzün içine sokulsa ve onlar içinde yaşayıp gitsek de zihnimizi dinlendirmek adına eski yapılar ve tarihi binalardan vazgeçemiyoruz. “Kuş kafesi” veya “katlı tavuk kümesi” benzetmeleriyle anılan bugünün binaları, dünün yapılarının çok gerisinde. Belki de bu bir “yanılgı.” Nostaljiye meraklı “eski kafaların bir kuruntusu.” Gelgelelim, binaları okurken gözümüz ilkin bu “geride kalmış”lara kayıyor. Bakıp görmeyi bilenlerin, daha iyisini ve gelişkinini ortaya koymaya uğraşanların önce el attığı da bu önünden geçip gittiğimiz, dikkatini toplamayı başaranların onların tarihini (bir ölçüde hikâyesini) öğrenmeye çalıştığı yapılar da hep eskiler. Carol Davidson Cragoe, Binalar Nasıl Okunur? adını verdiği kitabında eski yapıların hikâyesini anlatmaya koyulurken daha yoğun biçimde teknik özelliklerine ve onları farklı kılan niteliklere değiniyor. DÖNEMLER ARASINDA GEZİNTİ Cragoe, “bina yapma sanatı” dediği mimarlığın da kendine özgü bir dili olduğunu savunanlardan. Yapıların ayırt edici özelliklerini de işte bu dil ortaya koyuyor. Malzemenin kullanımı, biçem ve bina türü söz konusu dili açık ediyor ve Cragoe’a göre bina okumanın ilk adımı bunları bilmekten geçiyor. Kısacası onlar, binanın okunmasını sağlayan dilin grameri. Binayı okumak, sadece bakıp geçmekle mümkün değil, en ince ayrıntıları görmeyi gerektiriyor. Bu yüzden Cragoe, herhangi bir parça değişimi, onarım, farklılaştırılmış pencereler veya kullanılan malzeme çeşitliliğinin okuma için ipucu verdiğini savunuyor. Cragoe, kitapta okuru bilgi bombardımanına tutuyor; dönem ayırımları, malzemelerin ayrıntıları, binaların işlevleri ve biçemin yapıya nasıl yansıtıldığını örneklerle sunuyor. Tarihte bir gezintinin yanında mimarlığın temeline ilişkin verilerle yüzleşiyoruz. Oteller, şatolar, kiliseler, konutlar, müzeler, kütüphaneler ve tiyatroların çizimlerinde şaşkın şaşkın dolanıyoruz. Elbette dönemler arasında da… Cragoe’un kitap sayesinde yaptığı en önemli şeylerden biri tanımlama. Tarihsel zemininde kullanım amacından tutun da onu oluşturan yapı unsurları ve üslupla birlikte, kimliğini ortaya koyarak binanın neliğini yansıtıyor; bir bakıma farklı tasarımları not ediyor. Eski Yunan’dan bu tarafa kalıcı, güçlü ve daha önemlisi göz önünde binalar kotaran insanoğlu, yeryüzüne gitgide incelikli yapılar kondurdu. Cragoe, kitapta bu evrimi de aktarıyor; yapıyı sözcüklerle anlatmanın darlığını kavradığından çizimlere ağırlık verip bina okumaları için önemli kapılar açıyor. İNSANA BİR ŞEY SÖYLEYEN BİNALARIN ANLAM DÜNYASI Bina yapmanın yaşamı düzenleme (bir ölçüde logos) olduğu düşünülürse onu (tarihsel bağlam, biçem ve kullanılan malzemenin farklılığı babında) kavramanın hayati önemi var. Bu nedenle Cragoe, binanın yalnızca taştan, ahşaptan, çelikten ve betondan oluşan bir yapı biçiminde değil, insana bir şey söyleyen bir var olan gibi algılanması gerektiğine dikkat çekmek adına hayli titiz davranıyor. Cragoe’un çabası, binaların anlam dünyasına girebilmeye dönük. Yapı öğeleri ve biçem, mimari dilin ana bileşenleri; bina okumanın da olmazsa olmazı. Bütün bunlar Cragoe’un bahsettiği anlam dünyasının zenginliğini gösteriyor. Binaların anlam dünyasını oluşturan yapı unsurlarının her dönemde farklı biçimde kullanıldığını yani dönemin ruhunu yansıttığını rahatlıkla görebiliyoruz. Cragoe da buradan hareketle söz konusu unsurları dönemsel olarak ele alıp hangi amaca hizmet ettiğini, biçeme nasıl katkı sunduğunu ve ayırımların ne şekilde yapılması gerektiğini bize fısıldıyor. Cragoe, binaların nasıl okunacağını anlatmaya çalışırken yapmak istediği bir diğer şey merakı tetiklemek. Uzun zamandır öylece duran ve kimilerince görülen, hatta izlenen binaların teknik bilgilerini paylaşan yazar, onların dilini anlamayı kolaylaştıracak ayrıntılar sunup ilgiyi diri tutmayı hedefliyor. Bize binaları okumanın, geçmişi ve ait bulunduğu dönemi okumak demek olduğunu gösteriyor. alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr http://bulunmazali81.blogspot.com Binalar Nasıl Okunur?/ Carol Davidson Cragoe/ Çeviren: Pelin Derviş/ YEM Yayın/ 256 s. Paris Borsa Binası. İ Kollegienkirche, SalzburgAvusturya. Pisa Kulesi, İtalya. Chartes Katedrali, Fransa. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Turhan Günay Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 Yerel süreli yayın Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1132 27 EKİM 2011 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle