Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Umberto Eco’dan ‘Prag Mezarlığı’ Simonini hâlâ aramızda heyhat On dokuzuncu yüzyılda, 1897’nin mart ayının kurşuni sabahında elim bir şöhreti olan Maubert Çıkmazı’nda ilk durağımız camları kalın toz tabakasıyla kaplı olan bir eskici dükkânı. Bu tuhaf yerin üst katındaki bir odada dışarıdan gelen cılız ışığı içeri buyur eden pencerenin önündeki masada robdöşambr giyinmiş bir adam oturuyor, yazıyor… Amacı unutmamak. Roman bazı gizli ve çok önemli belgeleri ustalıkla yeniden düzenleyen kalpazan ve gizli ajan Simone Simonini’nin Paris’teki evinde, bir günlüğe notlar düşmesiyle başlıyor. Aynı anda, romanın bir başka karakteri olan rahip Dalla Piccola, Simonini hakkında bildiği pek çok şeyi aynı günlüğün sayfaları arasına sıkıştırmaya başlıyor. Günlüğe müdahil olan üçüncü kişiyse, anlatıcının kendisi. Prag Mezarlığı bir Umberto Eco romanı olduğundan roman boyunca tarihin kuytularında kalan birçok şey nasibini alıyor ve okuru tuhaf ve zor bir serüven bekliyor. Ë Selvi SERİN okuz yıl aradan sonra Prag Mezarlığı ile okurlarının karşısına çıkan Umberto Eco, bu kitabında pek çok şeyle birlikte masonluğu, komplo teorilerini, İtalya’nın birleşmesi gibi konuları işlemiş. Romanın merkezinde ise anti Semitizm ve dünyanın en ünlü sahtekârlığı olan Siyon liderlerinin protokolleri (Siyon Protokolleri) var. Romanda yer alan tek kurmaca karakter olan Simone Simonini’yi Eco, “dünyanın en nefret dolu adamı” olarak tanıtıSAYFA 4 27 EKİM 2011 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1132 yor. Simone Simonini, annesi o küçük yaştayken öldüğü için dedesi tarafından Torino’da büyütüldüğünü anlatıyor. Dede, yobaz ve Yahudilerden nefret eden bir adam. Simone da doğal olarak karanlık ve nefret dolu bir ortamda, dedesinin izinde büyüyor ve kendini şöyle anlatıyor: “Ben kimim? Belki de kendimi hayatımın olayları değil de tutkularım konusunda sorguya çeksem daha yararlı olur. Kimi seviyorum? Aklıma sevilen yüzler gelmiyor (...) Yahudiler hakkında bildiğim tek şeyi bana dedem öğretti: ‘En üstün derecede tanrıtanımaz olan halk onlardır” derdi bana. “İyiliğin ahirette değil burada gerçekleştirilmesi gerektiği kavramından yola çıkarlar. Bu nedenle sadece bu dünyanın fethi için çalışırlar.’ Çocukluk yıllarım onların hayaletleri yüzünden kötü geçti (...) Ben Fransız olmayı seçtiysem, bunu İtalyan olmaya katlanamadığımdan yaptım (...) İtalyan güvenilmez, yalancı, kalleş, haindir; kılıçtansa hançerle kendini daha rahat hisseder; ilaç yerine zehri seçer, pazarlıkta kaypaktır, ancak her esen rüzgâra göre bayrak değiştirme konusunda tutarlılık gösterir (...) Hepsinin en beteri kesinlikle Cizvitlerdir. Sanki onlara bir oyun oynamışım gibi bir his var içimde; belki de onlardır benim canımı yakmış olan; hâlâ tam olarak hatırlayamıyorum. Belki de onların tensel kardeşleri masonlardı beni hırpalayan. Masonlar da Cizvitler gibidir, yalnızca zihinleri daha bulanıktır (...) Nasıl diyordu düşünür? Odi ergo sum.” Yani, “nefret ediyorum, o halde varım.” Simonini anlaşılacağı üzere Yahudilerden, Almanlardan, Fransızlardan, komünistlerden, Cizvitlerden ve daha birçoklarından nefret ediyor... Nefret dolu olan Simonini, pek çok gizli servis için çalışan bir düzenbaz. Dedesinin ölümünden sonra bir arzuhalcinin yanında çalışmaya başlamış, belge tahrif etmenin inceliklerini öğrenmiş ve bir süre sonra da gizli servislerin dikkatini çekmeyi başarmış. Koyu bir antisemitist olan Simone Simonini, Siyon liderlerinin Prag mezarlığında buluşarak dünyayı yönetme planlarını tartıştıkları mistik buluşmada bir komplo teorisi yaratıyor. Hazırladığı belgeye göre farklı Yahudi cemaatlerinin hahamları, Prag’daki eski Yahudi mezarlığında bir araya geliyor ve dünyayı ele geçirme planları yapıyorlar. Tabii işin içinde bir de Hıristiyanlığın sonunu getirmek var. Bu gizli toplantının sonunda da Gizli Siyon Belgeleri kaleme alınıyor, yani Hitler’i de harekete geçiren antisemitizm… Umberto Eco, daha önceki romanlarında komplo teorilerini ve Siyon Protokolleri’ni işlemişti. Örneğin, Protokoller, Foucault Sarkacı adlı kitabında merkezi bir rol oynar. Ancak, Umberto Eco’nun son romanında özellikle antiSemitist bir komplo teorisini merkeze alması ve romanın antisemitist bir kahramanın gözünden anlatılması pek çok tartışmaya yol açtı. Romanın olay örgüsünde birçok tarihi olaya ve Simonini hariç tarihte yer almış kişilere rastlamak mümkün. Mesela kalpazan ve ajan Simonini, yazar İppolito Nievo ile tanışıyor. Daha sonra ise o zamanlar genç bir doktor olan Freud romana giriş yapıyor. Romanı okurken sayfalar boyunca 19. yüzyıl Avrupası’nda geziniyor okur. Tabii komplo teorileri, entrikalar, tarihsel olaylarla birlikte titizlikle işlenmiş bir kurgu Prag Mezarlığı’nın okuma deneyimini zor ama muazzam bir serüvene dönüştürüyor. OKURUN KARNINA YUMRUK Umberto Eco’nun Prag Mezarlığı’nda Siyon Protokolleri’ni roman malzemesi olarak kullanması İtalya’da antisemitizm eksenli siyasi bir tartışma başlattı. İtalyan tarih profesörü Lucetta Scaraffa, kitabı “sıkıcı ve anlaşılmaz” bulduğunu, okurların romanda yer verilen dinî göndermeleri kavramakta zorlanacağını belirtti. Scaraffa, romanı “hayal kırklığı” olarak nitelendirdi. Eco’nun romanda Katolik dünyasına antipatiyle yaklaştığı ifade edildi. Roma’da bulunan La Sapienza Üniversitesi’nde profesör olan Lucetta Scaraffa l’Osservatore Romano gazetesinde yayımlanan Umberto Eco Voyeur del Male başlıklı yazısında kitabı “Sıkıcı ve okunması zor” olarak nitelendirdikten sonra etik bir soru üzerinde yoğunlaştı: “Yahudilerin sürekli kötü olarak tasvir edilmesi, bir belirsizlik dalgasına neden oluyor. Bu durumu Eco bilinçli olarak yapmasa dahi, kitabın her sayfasına işlemiş durumda. Yahudiler hakkında iğrenç şeyler okumak durumunda ¥ kalan okurun sözkonusu antisemi tis rış bir mesi ka yazdıkl leceğin Espr makale Di Segn Yahud netmek diye dü belirli b ya çaba Asıl sor Prag M denli b şarıyor Umb ni’ye ce man ya yarak s bir rom ya’nın b liş, Yen de kâğı min do şeyi yap mitizm tiren yü dı. Ben tirilmes sıl oluş Okurun ledim.” ¥ Umberto Eco, daha önceki romanlarında komplo teorilerini ve Siyon Protokolleri’ni işlemişti. Protokoller, Foucault Sarkacı adlı kitabında merkezi bir rol oynar. Ancak, Umberto Eco’nun son romanında özellikle antiSemitist bir komplo teorisini merkeze alması ve romanın antiSemitist bir kahramanın gözünden anlatılması pek çok tartışmaya yol açtı. D HA W Peki, mı yok Mezarl tartışm rih anla Eco, “A cinayet lar da i izletme bir şeki bu tür günüm lere esi leri’ne ulaşılıy kurgu, can ver gözlem gücüm Tarih zenlene latan U çalışma zarken romand larımızl ladığın CUMH