Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T 5 EKİM ÇARŞAMBA ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER oğulu “emlak” olduğu içindir belki de “mülk” sözcüğünü birçok kişi, “Ev, dükkân, arazi gibi, taşınmaz ve gelir getiren mal” anlamıyla anlar. Mahkeme salonlarındaki “Adalet mülkün temelidir.” özdeyişini, “Adalet bile malı mülkü olanları; zenginleri koruyor.” diye yorumlayanlarla ben de karşılaştım. Buca Eğitim Fakültesinde bir dönem birlikte çalıştığımız İsmail Kızıldağ mektubunda buna değiniyor; “Mülkün temeli gerçekten adalet olsaydı, gelir dağılımı hakkaniyet ölçülerine göre gerçekleşir; bugün olduğu gibi, zengin fakir arasında büyük uçurumlar olmazdı. Kapitalizm zaten böyle bir adalete izin vermez.” diyordu. Daha sonra bu özdeyişin yerine, “Vatanın temeli adalettir” yazılmış. Bunu da belli ki “mülk”ü “toprak parçası, arazi” diye düşünenler yazdırmış. Oysa “mülk”ün özdeyişteki anlamı: “ülke”. Sözgelimi, “mülki saadet: saadet ülkesi, mülki suhan: söz ülkesi, şiir diyarı” demekti eskiden. Ulusal bayram törenlerinde radyo ve televizyon sunucuları, “askeri ve mülki erkân”dan söz ederler ya, oradaki “mülki” de “asker ve sarıklı sınıfının dışındaki memurlar” anlamındadır. İsmail Bey’in anımsattığı gibi, Siyasal Bilgiler Fakültesinin eski adı bu yüzden “Mektebi Mülkiye / Mülkiye Mektebi” ya da kısaca “Mülkiye”dir. Yani, “Adalet mülkün temelidir.” sözündeki mülk, “mal mülk” ikilemesindeki mülk değildir. Bu sözcük eski yazıyla m, l, ince k harflerinden oluştuğu için “milk” diye de okunup söylenmiş. Acaba özdeyişte “mülk” değil de “milk” diye mi yazılsaydı diyeceğim; ama o zaman da İngilizce “süt” ile karıştıranlar çıkardı diye korkarım. Eğer özdeyişin doğru anlaşılması isteniyorsa o yazı, “Ülkenin temeli adalettir” diye değiştirilmeli ve değiştirmekle kalınmamalı; Türkiye’nin, temeli adalet olan bir ülke haline getirilmesi için de var gücüyle çalışılmalı. Onur konuğu olma yaşım gelmiş. Şimdiye dek birkaç kez onur konuğu adayı olarak çağrı almış; tarihleri denk getiremediğim için bu çağrılara olumlu yanıt verememiştim. 3. Datça Öykü Günlerinde onur konuğu olarak ağırlandım. Geçen yıl da Afrodisyas Şenliklerinde yıllardır görmediğim arkadaşları, dostları görmüştüm; yine öyle Ç oldu. İzmir’den, Ankara’dan, Trabzon’dan, Antalya’dan gelen şair ve yazarlarla buluştuk. Adını duyup yüz yüze gelmediklerim vardı aralarında, uzun zamandır görmediklerim vardı. Datça da bir güzeldi, bir güzeldi. Hava, kimi bölgelerimizde yazın göbeğinde bile rastlanmayacak kadar ılıktı. Belediye Başkanı M. Şener Tokcan’ın çalışkanlığı sayesinde Datça en çok sanatsal etkinlik yapılan yerlerden biri. Bu etkinliği Kanguru Yayınları adına Aydın Şimşek desteklemiş; yayınevinin yazar ve ozanları da Aydın Şimşek’ten desteklerini esirgememişler. Datça’dan getirdiğim kitapların çoğu (doğal olarak) Kanguru Yayınları tarafından basılmış. Şiir dinletisinde konuklara armağan edilen kitaplardan ikisi, Aydın Şimşek’in Adalar Kitabı ve 2003 Behçet Aysan Şiir Ödülünü kazanan Susmalar Kitabı. Tadımlık, Susmalar Kitabı’ndan: “Dağlara da çıkılmıyor artık. dağları da yaktılar / kumları da… Kum, dağ ve insan. / Sustu! / Kum kan ve dağ / çocukları içiyor dünya // Denizden geldiğim söyleniyor, yalan; / deniz ölümsüzdür. Biraz ihtiyar çokça çocuk.” Şükrü Erbaş, Unutma Defteri’nde Cemal Süreya’nın “bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemiş” dizesinden esinlenerek şöyle diyor: “Bir Karacaoğlan gelmiş bir daha gitmemiş. Bir köpük denizine akıyor bacakların. Göğsün Deylim bahçeleri. Bütün cümlelerin dışındayız. Zamana iki nokta kulak memelerin. Dilin beden kalemi. Ben okudukça sen yazıyorsun. Tanrı bizden doğuruyor kendini. // Bir doğa masalıyız ikimiz de. Sevgilim… İlk öptüğüm gün öldürdüm seni.” İsa İnan, Datça’da yaşıyor; otomobil tamircisi. Can Yücel’in adıyla anılan kahvenin bahçesinde o, şiirini okumaya çıktığında eşiğe oturmuş oralı bir yaşlının “Bu da mı okuyacak?” dediğini duyunca kendimizden olanı nasıl da bir yerlere yakıştıramadığımızı düşündüm. Oysa şiirin okulu yok; İsa İnan da iyi şair, çok iyi şair. Bedenimdeki Kuyu, ikinci şiir kitabı. Bu kitaptan Us/ta adlı şiirin başı: “k/adının yazgısı / doğumla başlar // hangi insan / gözyaşlarının içinden ıslanmadan geçebilir ki usta / hangi insan / mahşere kadar tabutunda Azrail’le sevişebilir doyumsuzca”. Ömer Turan, bu etkinlikte tanıdığım şairlerden biri. Neriman Calap’la birlikte Trabzon’dan gelmişlerdi. Kedi Gü 11 EKİM SALI zü adlı kitabından birkaç dize: “dağ yoluna vurduk / kayıp takalar haritalar peşimizde / yanağımda ay lekesi birdenbire yağmur // bu kent gözyaşlarımızdan bir kule / çünkü her veda, / ağlanacak duvarlar örmüş içime”. Birsel Kurt’un İçerdeki Ben Değilim adlı şiir kitabı ile daha önce Türk Öykücülüğünde Deneysellik adlı kitabından bu köşede söz ettiğim Mustafa Albayrak’ın ilk öykü kitabı Dilsizin Yeri ve Hayri K. Yetik’in Romanın Aranışı Aranışın Romanı adlı eleştirel denemeleri de Kanguru Yayınları arasında çıkmış kitaplardan. Yetik’in kitabını Güven Pamukçu’nun düzenlediği, 26 27 Kasım tarihlerinde Didim Akköy’de yapılacak “Romanın Şimdisi ve Geleceği” adlı kapalıoturuma hazırlanırken mutlaka okumalıyım. Kanguru Yayınları tarafından basılmamış üç kitap var getirdiklerim arasında. İlk öykü kitabı Kıyıdakiler’i övdüğüm Müyesser Güner’in ikinci öykü kitabı: Bir Kızılderili Masalı Gürer Yayınları arasında çıkmış. Yalnızca birkaç öyküsünü okuyabildim; ama bu kitapta kendi sesine daha bir sahip çıkan bir Müyesser Güner bulduğumu rahatça söyleyebilirim. Heyamola Yayınlarının İzmir’in semtleri için de kitaplar yazdırdığını bilmiyordum. En son Cafer Hergünsel’in içten, sıcak bir biçemle yazdığı Geçmişten Gelen Esintilerle Emirgân kitabını okumuştum. Datça’da Namık Kuyumcu, İzmirim dizisinin 26. kitabı olarak yazdığı Bir Başkadır Alsancak kitabını imzalayıp verdi. Tanıdıkların fotoğraflarıyla, çoğu Yaşar Aksoy’dan olmak üzere şiirlerle süslenmiş bir semt biyografisi. Alsancak’ı en iyi Namık Kuyumcu anlatabilirdi zaten; anlatmış da. Cumhuriyet Kitap’ın karşılıklı sayfalarında bakışıp duruyoruz Semih Poroy’un çizgileriyle; ama Feklavye’de (Sel Yayıncılık) o çizgileri birbiri ardına görmek çok başka. Kalabalık içinde okunmamalı, diye bir uyarı mı koymalı, ne yapmalı? Bir kitaba bakıp bakıp güldüğünüzü görenler, hakkınızda yanlış kanılar edinebilirler çünkü. Emrehan Zeybekoğlu: “Bu konuları Cumhuriyet’te dile getiriyorsunuz, belki bu sözcüğe de dikkati çekmekte yarar vardır.” diyerek bildirdi: “Muhteşem Yüzyıl dizisinde ‘maiyet’ kelimesi uzun olarak telaffuz ediliyor. Halbuki kısa okunması gereken bir sözcüktür. Duydukça insanın kulağı tırmalanıyor.” “Üst görevlinin yanında bulunan kimseler, alt kademedekiler (TDK Türkçe Sözlük) anlamındaki “maiyet” sözcüğünün ilk hecesinde bir uzatma söz konusu; ama sonraki heceler kısa olarak, “ma:iyet” biçiminde söylenmeli. Yoksa “nitelik, vasıf, öz, asıl, esas, içyüz” anlamındaki “mahiyet” sözcüğüyle karışması önlenemez. feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com www.feyzahepcilingirler.com 12 EKİM ÇARŞAMBA 9 EKİM PAZAR BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru ünlü tarihçi, araştırmacı yazarımızın adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse Nâzım Hikmet’in Aşkları adlı kitabından bir alıntı ve yayınevinin adı ortaya çıkacaktır. Dikkat: “Y/58”, “Y/74”, “Z/65” harfleri ipucu olarak yerlerine konmuştur. 21 1 C 2 E 3 C 4 B 5 B 6 C 7 J 8 G 9 C 10 B Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 11 A 12 B 13 D 14 F 15 J 16 I 17 C 18 B 19 J 20 B 39 70 8 32 H 22 D 23 F 24 B 25 C 26 F 27 B 28 A 29 C 30 F 31 H H. Lodos. 32 G 33 C 34 J 35 D 36 B 37 I 38 C 39 G 40 H 41 I 73 21 31 40 59 42 E 43 A 44 B 45 I 46 E 47 C 48 C 49 J 50 D 51 B I. Cumhuriyet’in, bir zamanlarki mizah eki. 52 F 53 C 54 B 55 D 56 C 57 E 58 63 E 64 J 65 73 H 74 Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “... Pial” (Kaldırım Serçesi). Y 75 Z 66 I 67 A 68 B 69 Y 59 H 60 C 61 B 62 I 41 79 66 37 45 72 62 16 A 70 G 71 E 62 I J. Refik Halit Karay tarafından 1922 yılında çıkarılan mizah dergisi. B 76 C 77 E 78 F 79 I 7 34 19 64 49 15 17 25 53 1 6 33 29 9 76 67 43 28 69 11 47 38 3 60 56 48 71 57 46 42 63 77 2 1130. sayının çözümü: A. HEGEL, B. İlhan Berk’in bir şiir yapıtı. D. “Özdemir ...” (Tiyatro yazarı ve eleştirmeni). F. “Arthur...” (Absürd tiyatronun başlıca savunucularından olan, RusErmeni asıllı Fransız oyun yazarı). B. AŞIM, C. SAMİ, D. AMEDEE, E. NB, F. ÖLÜ CANLAR, G. ZUM, H. TURGUT NEREDEN KOŞUYOR, I. OĞULLARIM, J. PUB, K. RUMBA, L. ALIMLI, M. KUYU 10 75 68 36 24 5 4 27 51 20 61 12 54 18 44 C. Tennessee Wiliams’ın bir oyunu. 35 55 22 13 50 26 52 30 14 23 78 E. Eskiden kölelerden oluşturulan bir asker sınıfı. G. “... Pahlavi” (Eski İran Şahı). 20 Metin: “Bir gün ölecek oluşumuzu, tanrım / bekleyemem oturup sandalyemde / organlarımı al, bağışla ruhumu” CUMHURİYET KİTAP SAYI 1131 EKİM 2011 SAYFA 31