25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hazırlayanlar: Mavisel Yener, Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com ÇOCUKGENÇLİK sizde böy Sevgili mektupla ¥ de d göz OKUMA Pablo Neruda adını duymuş olun veya olmayın, utangaç ve kekeme Neftali’yi tanımalısınız… Şilili utangaç hayalperest Neftali Reyes’in çocukluk ve gençliğini anlatan biyografik bir roman dersek, bu yazının devamını okumak istemeyebilirsiniz. Ama, Neftali Reyes’in daha sonra Pablo Neruda takma adını benimsediğini söylersek, 20. yy’ın önemli şairinin çocukluğunu ve gençliğini olağanüstü bir dille anlatan bu kitabın sizin için anlamı farklılaşacaktır. Kitabın niçin yeşil mürekkeple basıldığını da kitabın sonunda anlıyoruz. Ë Mavisel YENER ili’de yaşayan “farklı” bir çocuk hakkında yazılmış olağanüstü bir biyografik roman. Neftali doğanın her yanındaki güzelliklere karşı duyarlı bir çocuk. Kendini küçük ve önemsiz ama aynı zamanda çok büyük bir şeyin parçasıymış gibi duyumsuyor. Kuşlar, müzik, sözcükler ona büyülü gelen yaşam hazinelerinden… O, düşler kurmayı, nesneleri biriktirmeyi ve yazmayı seviyor. Neftali utangaç ve yalnız. Yalnızca okurken bu durumunu unutabilir. “Sayfalar arasında, konuşurken kekelediğini unutuyordu. Kendini, ağabeyi Rodolfo kadar sağlıklı ve güçlü; kız kardeşi Laurita kadar neşeli ve yerel gazetenin sahibi Orlando dayısı kadar kendinden emin ve akıllı olarak görüyordu. Sayfalar ilerledikçe, bir arkadaşı olduğunu hayal etmeye bile cesaret ediyordu.” (s. 14) Onun kitaplara olan bu ilgisini babası “saplantı” olarak değerlendirir. “Kitaplara olan bu saplantın seni daha güçlü yapmayacak! Hayatın boyunca serseri biri olarak mı kalmak istiyorsun?” (s. 122) Neftali, ilginç bir ülkede yaşamasına karşın pek çok şeyi başka bir çocuğunkinden farklı değil. Babası, üvey annesi ve iki kardeşiyle birlikte yaşıyor. Aile sorunları, arkadaş bulma, büyüdüğü zaman ne olmak istediğini bulmak gibi konular pek çok çocuğun aklına takılır tıpkı Neftali gibi. Babası onun doktor ya da diş hekimi olmasını ister. Neftali’nin babası son derece baskıcıdır, onu sürekli küçümser. Neftali bir yazar olmak ister ama babası ona bir doktor ya da avukat olmak gibi daha üretken bir iş yapmasını söyler. Sürekli Neftali’nin fiziğini eleştirir. Onun sıska, güçsüz biri olduğunu her fırsatta vurgular. Neftali’nin kekeme olması, okulda arkadaşlarının onunla alay etmesi daha da içine kapanmasına neden olur. Neftali’nin ağabeyi de yaratıcı biridir, konservatuvara gidip opera okumak onun tek hayalidir. O da kardeşi gibi sorularla düşünür. Ne ki, babası ona da karşıdır. “Rodolfo, geçtiğimiz ay içinde, evde olduğun günlerde, tek duyduğum şey senin şarkılarındı. Bu kadar çok boş vaktin varsa, ders çalışarak değerlendirmelisin.” (s. 27) Babası, Rodolfo’nun müzikle “vakit öldürmesi”ne karşı çıkar, para kazanabileceği doğru dürüst bir iş sahibi olmasını ister. Oysa Neftali ağabeyinin sesinden çok etkilenir. “Rodolfo kollarını açarak şarkı söylemeye başladı; tenor sesi o kadar dolgun ve güzeldi ki Neftali’nin gözleri yaşla doldu.” (s. 57) Romanda üvey anne karakteri başarıyla yansıtılır. Nazik, sevecen ama babanın kararlarında etkisiz bir üvey annedir. Sadece çok tehlikeli durumlarda çocukları korumak adına küçük yalanlara başvurur, onun dışındaki zamanlarda eşinden o da çok korkar. Neftali’nin kardeşleri de babalarından çok korkar. Neftali, çalışkan bir demiryolu işçisi olan babasını memnun etmek için çok isteklidir ancak yaptığı her şey babasını hayal kırıklığına uğratır. Örneğin Neftali nereye giderse yolda gördüklerini toplar; dal parçası, kuş yuvası, kurutulmuş böcekler, kozalaklar, kabuklar, taş parçaları, keklik yumurtaları… Kâğıt parçalarına yazdığı sözcükleri biriktirir. Ama babası bunu hiç onaylamaz. Neftali’nin topladıklarını koyduğu hazine sandığı bile vardır. Örneğin, doğadan topladığı minik şeylerden biri, kalp şeklindeki bir taştır; bu, en büyük hazinesidir. Neftali gündelik nesnelere baktığında sonsuz güzelliği ve olasılıkları görebilen bir çocuktur. “Babamın öbür yanını… iyi olan yanını görmek istiyorum” (s. 46) sözü, onun kişiliğini yansıtan önemli bir ipucudur. Neftali’nin babasının tatile çıktıktan sonra bambaşka biri olması, ondaki davranış değişiklikleri, onun da üstünde nice baskılar olduğunu ve bu baskıları ailesine yansıttığı yorumunu zorlanmadan yaptıracaktır okura. Oğlunu sürekli “işe yaramaz, sıska, çelimsiz ” diye eleştiren babanın, çocuğun gücünü yaptığı şeylerden aldığını anlaması pek kolay olmayacaktır. Kekelediğinde babasının oğluna söyledikleri babanın acımasızlığının kanıtı gibidir: “Ona aldırış etmeyin. Boş düşüncelerle o kadar çok vakit harcıyor ki neredeyse konuşmayı unutacak. İleride ne olacak bilemiyoruz.” (s. 71) Oysa Neftali, babasıyla konuşurken daha da çok kekeler! Neftali “kafası başka yerde” eleştirisini de bir türlü anlamlamdıramaz çünkü kafası düşüncelerle doluyken nasıl başka yerde olabilir ki? Sözcüklere ve doğaya tutkun Neftali, bir gün Pablo Neruda olacağının ipuçlarını çocukken verir. Bir yanda Pablo Neruda’nın 8 yaşından 17 yaşına kadar olan yaşamıyla ilgili biyografik bilgiler edinirken öte yandan Neftali’nin baskıcı babasına karşın bir şeylere nasıl direndiğini okuyan çocuklar düşünce süzgeçlerinden geçirecekleri pek çok konu bulacaklar. Neftali’nin yaratıcı ruhu, ailesel ve toplumsal baskının üstesinden gelebilmesi okuru derinden etkileyecek. Babanın davranışlarını eleştirirken Neftali’nin gazeteci dayısı, kütüphaneci gibi olumlu rol modelleri de görüyoruz. Bir sanatçının nelerden beslendiğini de duyumsatan romanın bir başka özelliği de “iyi” ve “kötü” kavramlarını sorgulatması. Şili halkının istemediği, okuma yazma bile bilmedikleri için küçümsediği, başka dil konuşan Mapuçe Kızılderilileri ile ilgili anlatılanlar düşündürüyor okuru. “ Mapuçe halkı yüzyıllardır bu bölgede yaşıyor. Neden anayurtlarını terk etsinler?” (s. 66) Neftali’nin dayısının Mapuçe halkına bakışı diğer Şilililerden farklı: “Neden biz onların dilini öğrenmiyoruz? Biz onların ülkesine geldik. Neden onlar da bizim gibi düşünsünler? Neden nesillerdir bildikleri her şeyden vazgeçsinler?” (s. 67) Mapuçelerin haklarının korunması, barışçıl protestolar düzenlenmesi, insanlığa saygı için ortak çağrılarda bulunulmasına önayak olan dayının gazetesine saldırı yapılır, içerideki her şey yakılır. Dayısının Neftali’ye seslenişi dikkat çekicidir: “Yeğenim, onlar gazeteyi susturmuş olabilirler ama kalemimi asla susturamayacaklar.” (s. 308) Neftali o an kararını verir: “Benimkini de susturamayacaklar!” Kurgusal bir metin ortaya koyarken tarihsel bir kişiliğin kullanılması sık görülen bir yaklaşım ancak bu kitapta “sıradan” gibi görünen bu kurgu tekniğini hiç de sıradan olmayan bir tavırla yapmış yazar. Yazarla ilgili ayrıntılı bilgi için: www.pammunozryan.com . Kimi sayfaların “hey çocuklar, bu kısmı gerçek değildir” diye haykırmasına bilerek izin vermiş yazar. Bir anlamda, okur gerçek ve düş konusunda düşünsün istemiş. Bunlar yapılırken edebi yaklaşımdan ödün verilmemiş, betimlemeler doğanın renklerini, seslerini, kokusunu getiriyor yanı başımıza. “Neftali kartalı ürkütmeye korkuyordu. Başını çevirerek ormana değer biçer gibi bakmasını ve gagasıyla tüylerini tarayarak silkelenmesini izledi. Sonra bir dansçının zerafetiyle kanatlarını açıp beyaz göğsünü göstererek havalandı.” (s. 109) Şili’yi betimleyen tümceler de etkileyici: “Tren, tünellerden, köprülerden ve Araukanya topraklarından geçti. Neftali, ay ışığının altında, Llaima yanardağının gölgesinde kalan Labranza’nın düz arazilerine baktı. Boroa yakınlarındaki bir İspanyol kalesinin kalıntılarının karaltısını ve Ranquilco’nun yüksek bozkırlarıyla sarp uçurumlarını gördü.” (s. 145) Hangisi daha keskin? Hayalleri paramparça eden bir balta mı? Yoksa bir başka hayal için yol açan tırpan mı? Kitapta, düzyazı, şiir ve resim ustaca iç içe geçmiş. “Dünyaların en büyüğünde, gemilerin en küçüğünü hangi maceralar bekler?” (s. 149) Kitabın çizimleri çok basit, bir o kadar da güzel. Şiir dünyasına yakın soyut çizimleri yeğlemiş çizer. Pasifik ve yemyeşil Şili doğasının Neftali gibi bir hayalperest için mükemmel bir mekân olduğunu anlıyoruz. Kitap yüreklerde iz bırakacak bölümler ve tümceler barındırıyor. Örneğin, babasının Neftali’yi ve kardeşini okyanusta yüzmeleri için zorladığı bölüm çok etkileyici. Her gün dalgalı, soğuk sularda çocuklarını yüzmeye zorlayarak onların bedensel olarak daha güçlü olmalarını sağlamayı amaçlıyor. Sert bir sesle çocuklarını uyarıyor: “Suya girin ve ben düdüğü çalana kadar yüzün!” O sırada çocukların ruhunda, yüreğinde oluşan korku, içlerinde büyüyen derin öfke başarıyla aktarılmış. Neftali, işte o işkence dolu yaz tatilinde tanışıyor kütüphaneci Augusto ile. (Augusto’nun Neruda’ya göstereceği yakınlık ileride şiirlere de yansıyacaktır.) Neftali delikanlılık çağlarında yazmaya devam edince babasının ona olan öfkesi katlanarak büyür. Bir gün yaptığı konuşmada noktayı koyar: “Bu evde artık kimse yazarlık yapmayacak!” (s. 323) Babası hırsını yenemeyerek onun yazdığı ne varsa pencereden fırlatır ve sokakta herkesin gözünün önünde onları yakar. “Neftali’nin en gizli duygularının sarıya, turuncuya ve maviye dönmesini izliyorlardı. Düşünceleri, kaygıları ve duyguları alazlaşıp kıvrıldı.” (s. 327) Bütün yazarlar sadece devletlerinin inançlarını mı aktarmalıydı? Neftali, hayranlık duyduğu şair Rojas’ın bir öğrenci protestosu sırasında tutuklanıp hapse atıldığını ve orada öldüğünü öğrenince bu onun yaşamında bir dönüm noktası olur. “Bütün yazarlar sadece Ş devletlerinin inançlarını mı aktarmalıydı? Tek yaptığı farklı bir bakış açısı sunmak iken bir yazar nasıl vatan hainliği il suçlanabilirdi? İki farklı görüş tek bir görüşten daha iyi değil miydi?” (s. 333) Bu olayın ardından Pablo Neruda adıyla yazmaya başlayan Neftali, yaşamı boyunca bu görüşleri nedeniyle başının derde gireceğini düşünebilir miydi? 371 sayfalık kalın bir kitap olması çocukları korkutmasın, puntosu iri ve satır aralığı geniş (Sayfa başına 1415 satır) olduğu için rahat okunabiliyor. Gençlerin de zevkle okuyacakları bu kitabın puntolarının iri olması onun yalnızca çocuklar için olduğunu düşündürmesin; kitabın özgün baskısı da böyle. Bunun nedeni üzerinde kafa yorduğunuzda, her tümce ve her paragraf için düşünme payı bırakabilme fikrinin tasarıma yansıdığını fark ediyorsunuz. Kitabın her sözcüğü, her sayfası bir sanat eseri çünkü. Ressamla ilgili ayrıntılı bilgi için: www.petersis.com. Neftali Reyes’in gençlik döneminde de ailevi sorunları ve okulla ilgili huzursuzlukları devam eder fakat keşfettiği bir başka şey vardır: Aşk. Bu aşkı mektuplar aracılığı ile dile getirirken sözcüklerin sarsılmaz gücünü bir kez daha hisseder. Pablo Neruda’nın edebiyatı ile henüz tanışmamış okurlar için de iyi bir vesile olacaktır bu kitap. Özlem Sığırtmaç’ı başarılı çevirisinin kitaba katkısının büyük olduğunu anımsatalım. Hayalperest’i okuyanlar Neruda’nın şiirleriyle hemen tanışmak isteyecekler. Kitabın sonuna birkaç tadımlık şiirin eklendiğini de söyleyelim. “Değişim dışarından içeri mi içeriden dışarıya mı başlar?” Kitabın felsefe damarı etkileyici doğrusu. Neruda’nın şiirinin köklerine inebilmemizi sağlayacak bir yapıt. Pablo Neruda’nın ilerici bir gazeteci olan dayısından esinlenmesi, sözcüğün sesini ve gücünü keşfetmesi, politik metinlere ilgi duyması, ilk makalesinin yayımlanması anlatılırken, azim, güç, umut, aile, şiir, sanat, kimlik konularında düşündürüyor. Dünyaya farklı gözlerle bakmak isteyen gençlere esin veren Hayalperest’i, Şili, Neruda, şiir ve yaşam hakkında düşünmek isteyenlere öneriyorum. Kütüphaneci Augusto’nun dediği gibi: “İstediğin işi yapmanın her zaman bir yolu vardır.” Çocuklar için yazılmış olsa da, içeriğine bakıldığında her yaştan okur için okunmaya değer, sıra dışı bir kitap. Hayalperest/ Pam Munoz Ryan Peter Sis/ Çeviren: Özlem Sığırtmaç/ İthaki Yayınları/ s. 371/ Haziran 2011/ 9+ MERS ğıdaki me Destek v kür ederi Ali Güz Sayın rı’ndan R adlı kitab lerden olu taptan ke ber çok g bın resim Kitapta K oluyor. B Allister bi engellene savaşı ön fiyatı ise o Ret Kit’i s ederim Ali Ram Merha yazdığı H dum. Bu ğunu, kiş ninin nele bu kitabı ğil, insan tapla bey ta beynim tap beyin Bu kitapl çünkü be rı, mutlulu okuyan k Ben “Ben inanmıyo çalışmay yici yani o mız bir an hepsine ö C UMHURİ YE T ÇO CUKL ARI NDAN M E K T U P LA R Zeynep Güldiken Selçukİzmir 12 yaş Gazi Mustafa Kemal İÖO Okuduğum kitabın adı: Alacakaranlık. Yazarı: Stephanie Meyer. Yayınevi: Epsilon. Kitapta en çok Edward karakterini sevdim. Çünkü o imkânsızları başarıyor. Çevreye farklı bir hava yayıyor, vampir olması aşkını engellemiyor. Bella’ya âşık. Bella, Edward’ın vampir olduğunu öğrense de onun hakkındaki fikirleri değişmiyor, bu çok etkileyici. Kitapta en çok düşündüren yer Bella’nın Edward’ın vampir olduğunu öğrenince tepki vermemesi. Ben olsaydım çok abartılı davranırdım. Kitapta bunun dışında aklıma yatmayan bir yer yok. Kitap çok ilginç ve her kelimesinde başka bir şaşkınlık yaratıyor. Ben bu kitabı olağanüstü bir yazarın mükemmel bir eseri olarak tüm okur yazarlara öneriyorum. Sevgili Zeynep, armağanın kapını çaldı mı? Melis Naz Ünver Eskişehir 5 yaş Merhaba, annem bana Kedilerin Kaybolma Mevsimi adlı kitabı okudu. Bu kitabı Behiç Ak yazmış. Kitapta bir mahallede bir sürü kedi 18 Haziran’da kayboluyor. Mahalledekiler kedilerini bulmaya çalışıyor. Ben en çok mahalledekilerden Nurten Hanım’ın kendini televizyonda görmesini sevdim. Kitap çok şaşırtıcı. Çünkü kaybolan kediler aslında sadece bir tane kediymiş. Behiç Ak’ın yazdığı kitaplar çok güzel. Mesela Doğum Günü Hediyesi. Ama o kitapta hiç yazı yok. Resimlere bakarak hikâyeyi anneler, babalar anlatıyor. Bu çok eğlenceli. Bence herkes Behiç Ak okusun. Sevgili Melis Naz, çizip gönderdiğin kedi resmi için teşekkür ederiz; çok güzeldi. Armağanın sana çoktan ulaşmış olmalı. Devrim Aras Bursa 11 yaş Özel Çakır İlköğretim Okulu Merhaba, sizlerle üç kitap paylaşacağım. İlkinin adı Pırtlatan Bal. Yazarı Aziz Nesin. En sevdiğim yazarlardan biri olan Aziz Nesin, bu kitabı gerçekten büyük bir emekle yazmış. Okuyunca çok hoşuma gitti. Diğer kitaplardan farkı, bir çocuk oyunu olması. Kitabı okuyunca en sevdiğim karakter “Paracı” olmuştu. Çünkü para için hayatla mücadelesi çok komikti. Paracının hayatında, paradan başka bir şey yoktu. Eğer eğlenmeyi, kitap okumayı ve tiyatroyu seviyorsanız, bu kitap tam size göre! Size anlatacağım ikinci kitabın adı Kaplumbağa. Yazarı Roald Dahl. Roald Dahl’ı aslında herkes tanır. O Charly’nin Çikolata Fabrikası’nın yazarı. Charly’nin Çikolata Fabrikası’nı yazdığında çok ünlü bir kitap olmuştu. Ama bence Kaplumbağa’da hak ediyor. Kitabın konusu, Zıpzıp Bey’in Gümüş Hanım’a oynadığı masum bir oyun. Bu kitabı okumak, sizi çok farklı bir dünyaya götürecek. Bir kaplumbağa almaya ne dersiniz? Belki de en yakın dostunuz olur. Anlatacağım üçüncü kitabın adı Bugün Ne Cadılık Yaptım? Yazarı Nur İçözü. En sevdiğim karakter Tuğçe. Çünkü küçük olması, ona birçok komik ve güzel özellik kazandırıyor. Mesela atasözü ve deyimleri ilk duyduğunda çok şaşırıyor. Ama öğrenince çok mutlu oluyor. Cadılıklar yapması onun en belirgin özelliğinden biri. Bildiğiniz sihir yapan cadılardan değil! O aramızdan biri. Şirin bir kız. Ama pek de öyle ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1131 Ayşe Ö Sevgili yürütmüş nıştım. K Arkta’, ki Beyaz Ba ra bu kita da iki ana Gümüş, F rev o kad lara baka Avantia’y yücü Mal navarlar b etmeye b tia’yı kurt mu edec malar! Batıka Merha yınları’nd Ajan Jack Tapınağın bu seriyi larını sev tabını büy başları bi kitap güz Max adın başına bi kaybolma veriyor ve oluyor. 5. farklı bir ü Kamboçy görevi Ka çözmek… ceğine in Deniz Okudu Sakladıkl kurgusu İlay... Kita ergen kız “ diyor er nesinin z ye gidece dönüşme SAYFA 24 20 EKİM 2011 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle