Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ozan Tortop, toplumların erkle yaşadığı sorunlar yumağını kitap boyunca can alıcı noktalarıyla alt metin olarak geçmiş. Roman, yöneten ve yönetilenlerin yüzüne tutulmuş eleştirel bir ayna. Hiçbir sorun insansız düşünülmez, bu nedenle kahramanlarımız yalnızca masa lambaları değil, aynı zamanda insanlar. Bireyler arasındaki ilişkilerin düşünsel ve edimsel yönlerinin vurgulanmasının yanı sıra insanteknoloji ikilisinin farklı yanlarını vurgulayan bir metin. “İnsansız” teknoloji ne işe yarar? İnsanın us gücünü kullanarak her türlü açmazı çözebileceği iletisi satır arasında başarıyla verilmiş. Yazar, insanteknoloji art alanına yönelirken, belleklerde iz bırakacak, esprili, çağrışımsal, etkileyici bir söylem kullanıyor. Anlatımın çevikliği, takıntısız ve pürüzsüz bir biçimde akışı, başarılı editoryal çalışmanın varlığı, resimlerin ilgi çekici oluşu yapıtı güzelleyen diğer öğeler. Kitabın tasarımında da sürprizler karşılıyor bizi. Örneğin, sayfaları hızla çevirdiğinizde resim akışlarındaki hareketlilik şaşırtıcı, eğlendirici. Tortop, olayları, durumları ve kişileri alaysamalı bir bakış açısıyla ele almayı başarıyor, çelişkilerden ortaya çıkan gülmeceyi yakalamayı iyi biliyor. Hızlı değişim ve teknoloji korkusu vurgulanırken duygulara da yer verilmiş. Örneğin, masa lambaları yuvarlak masa toplantısı yaptıklarında her birinin farklı düşüncesi, farklı duygusu var. Başkanın kendilerini niçin toplantıya çağırdığını bilmeyen masa lambalarının farklı duygu durumları yansıtılıyor. Mutluluk, gerginlik, sevinç, ilgisizlik, şaşkınlık, yorgunluk, pişmanlık, üzüntü gibi duygular üzerine düşünmek /düşündürmek ve masallar aracılığı ile duygu eğitimi çalışmaları yaptırmak isteyen eğitimcilerin dikkatini çekmek isterim. Masa lambalarının uyguladığı taktik ve entrikalar zeki bir yazarın sonsuz hayal gücünde öylesine can buluyor ki, dizinin ikinci kitabı Özgür Saatler Krallığı’nın yayımlanmasını iple çekmeye başlıyorsunuz… Bu kitabın başka dillere de çevrilerek dünya çocuklarıyla buluşmasını yürekten diliyorum. İyi okumalar! ? www.maviselyener.com *Yuvarlak Masanın Lambaları, Ozan Tortop, resimleyen: Anıl Tortop, Top Yayıncılık, 144s, 2010, 9+ SİHİRLİ KONUK Mehmet Özçataloğlu (Eğitimci) 15. İzmir Kitap Bayramı ve Çocuk Edebiyatı üzerine... 1 5. İzmir Kitap (Bayramı) Fuarı’nda yayınevlerinin stantları arasında dolaşıyorum. Bir gözüm kitaplarda bir gözüm ziyaretçilerde. Daha ilk günden çocuğunun elinden tutup gelmiş ziyaretçi sayısı bir hayli fazla. Ve bu durum fazlasıyla mutluluk verici. Kulak misafiri oluyorum konuşmalarına. Acaba ebeveynler mi çocuklarının peşinden gidiyor, yoksa çocukları mı arkalarından sürüklüyorlar diye. Yanıt sevindirici. Ebeveynler çocuklarının peşinden geziyorlar. Yayınevlerinin sergilerine bakıyorum. Tamamında olmasa da büyük bir çoğunluğunda “çocuk kitapları” stantları süslüyor. Ayrıca sadece çocuk kitapları yayımlayan yayınevi sayısında da artış var. Gözle görülebilen bir gerçek var ki “çocuk edebiyatı” olarak yeni bir alandan artık söz edebiliriz. Bu konuda bir sektör oluşmuş durumda. Kitaplara gelince; her geçen gün nitelik ve nicelik olarak kalite artıyor. Okumak çocuklar için her geçen gün daha da zevkli hale geliyor. Fakat yine de yönlendirmeyi iyi yapmak gerekiyor. Çünkü nitelikli kitapların sayısı artsa da halen yeterli özellikleri taşımayan kitap sayısı da çok fazla. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 Temel Eser olarak nitelendirdiği kitaplar onlarca yayınevi tarafından yayımlanıyor. Gelin görün ki iki yayınevinin aynı isimle yayımladığı iki kitap birçok farklılık gösterebiliyor. Nitelik ve nicelik olarak maalesef ilgi çeken bir yanları da yok. Dolayısıyla çocuk okuyucuları kendisine de çekemiyor bu kitaplar. Bunun yanında “100 Temel Eser” etiketi taşımasa da “çocuk kitapları” olarak piyasada gezen birçok kitap içerik olarak içler acısı bir durumda. Son dönemde inceleyebildiğim birkaç eserden örneklemem gerekirse; Hazım Olcay’ın Genç Kitaplar’dan yayımlanan “Küçük Gazeteciler” kitabı çok basit, yalın, kurgusu dümdüz bir kitap. Çocuklara vermek istediği iletiyi olması gereken şekilde yani anlatılanlar içerisinde değil de gözüne sokarcasına veren bir kitap. Deyim yerindeyse nasihat eder bir nite likte. Bunun yanında ‘hastane’ kelimesi gibi yazımının açık bir şekilde herkes tarafından bilindiği bir kelimenin her kullanılışında ‘hastahane’ olarak yazılması basım hatası olmadığının, yanlış bir kullanım olduğunun göstergesi. Yine anlatım esnasında geçen ‘aptal oldum’, ‘şapşal’ gibi kelimeler bir çocuk kitabında olmaması gereken ifadeler. Aynı kitapta ‘Sevimli Dostlarımız’ başlıklı öyküde, köpeğe verilen ismin de ‘Cash’ olması, ‘hastane’ kelimesinden farklı bir örnek olarak yine Türkçe kullanımında özensizliğin ve özendirme gayreti içinde olmamanın göstergesidir. Bir başka kitap Eğitim Yayınları tarafından basılan Hüseyin Bengi Şen tarafından çevrilen “Kırmızı Başlıklı Kız”. Bu masal hemen herkesin bildiği ve eskimeyen bir masaldır. Kitapta şöyle bir ifade var. “…içeri giren kurt yatağa atladı ve büyükanneyi yalayıp yuttu. Sonra onun elbiselerini giyip yatağa uzandı.” Şimdi bir an durup düşünelim. Kurt, büyükanneyi yalayıp yuttuktan sonra nasıl olur da elbiselerini giyer? Okumaya yeni başlayan çocuklar için hazırlanan kitapların birçoğunda da, masalın hemen başında anne ölüyor, çocuğun babası tekrar evleniyor. Ve arkasından, üvey anne şiddeti. Pamuk Prenses, Hansel ve Gratel, Padişah Kızıyla Kaz Çobanı, Kül Kedisi örnek verilebilecek masallar. Tabii bunlar benim inceleyebildiklerim ve sanırım bu örnekler çoğaltılabilir. Tesadüf müdür bilinmez, bu saydığım masal kitaplarının tamamı Timaş Çocuk yayını. Demek ki bu yönde bir kurgu özel tercihleri… 78 yaşındaki bir çocuğun kitabı eline alır almaz ‘ölüm’ olgusuyla karşılaşması ne kadar doğrudur, yayınevleri yetkilileri şapkalarını önlerine alıp düşünsünler. Buna benzer örnekler daha da çoğaltılabilir. Fakat o zaman yazının sonunu getiremeyiz. Şu bir gerçek ki; çocuk edebiyatı birtakım olumsuz örneklere rağmen iyi, doğru ve güzel bir şekilde ilerliyor. Umut ediyorum ki daha da güzel olacak. 15. İzmir Kitap Fuarı’nda bunu net bir şekilde gördüm. ? Nilay Yılmaz İstanbul Bilgi Üniversitesi İnönü Cad. No: 28 Kuştepe/ İstanbul Tel: 0216 381 17 50 www.nilayyilmaz.com sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com CUMHURİYET KİTAP SAYI 1055 SAYFA 31