03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA Ödülleri sahiplerini buldu. Altı dalda verilen ödüller bu yıl üç dal dışında paylaşıldı. Romanda Adnan Gerger Faili Meçhul Öfke ile; Öyküde Yekta Kopan, Bir de Baktım Yoksun adlı kitabıyla; Ayşegül Çelik ise Kâğıt Gemi adlı dosyasıyla; Şiirde Metin Demirtaş, Türkülerde Gezer Adları kitabıyla; Karikatürde Ahmet Öztürklevent ve Muammer Olcay; fotoğrafta Sezgin Güvel ve Cem Turgay yapıtlarıyla ödüle değer görüldü. Sosyal Bilimler Araştırma Ödülü ise Prof. Dr. Afife Batur, Prof. Dr. Yıldırım Yavuz ve şair ve mimar Ali Cengizkan’a verildi. Kazanan yazar ve sanatçılarla yaptığımız söyleşilere yer verdik sayfalarımızda. Sanatçılarımıza ödülleri 7 Mayıs 2010’da düzenlenecek bir törenle verilecek. Cumhuriyet Kitap olarak ödül sahiplerini kutluyoruz. Aşk romanları yazarı Fatma Asaf ile doksanıncı yaşı için hazırlanan bir nehir söyleşi dolayısıyla tanıştığı Ufuk Işık arasında “düello” gibi gelişen bir roman Bu Yalan Tango. Selim İleri’den, yakın tarihin sancılı dönemlerinden süzülüp günümüze nice badirelerle varan vakur bir Cumhuriyet kadınının sorgulamaları çerçevesinde, dinmeyen ülkülere adanmış içsel ve şiirsel davet niteliğinde bir yeni roman. İleri’yle yeni romanı Bu Yalan Tango’yu konuştuk. Bol kitaplı günler... Yunus Nadi 2010 P debiyat Resim diyaloğu XIX. yüzyılda koyulaşmış, XX. yüzyıla devredilen bir ilişki düzeni oluşmuştu. Kimi temel metinleri düşünelim: Balzac’ın Meçhul Başyapıt’ı, Aragon’un Matisse romanı ya da RobbeGrillet’nin Magritte’i örnekleri çeşitlemek güç değil. Yakın temaslardan kimilerini anımsayalım: Mallarmé ve Degas’dan Char ve Staël’e, daha da yakın tarihlere gelebiliriz. Bu diyalog yoğunluğunun doruk çağı, avantgarde akımların patlak verdiği dönem olmuştur. ervasız Pertavsız ENİS BATUR Resmin değişimi önünde yazar que’ın yapıtı karşısında SaintJohn Perse, Malraux, Paulhan, Char ve başkaları. Selim İleri’nin vurguladığı gibi, Tanpınar’dan başlayarak, bizim edebiyatçımızın da varlık gösterdiği bir alan. Bir kopuş gerçekleştiyse, bunun temel nedeni, “çağdaş sanat” anlayışının devreye girmesinde, metin gereksinmesinin niteliğinde başgösteren değişimde aranmalı: Edebiyat adamının izlenimci, poetik ya da yarı yarıya poetik, sorunsala genellikle dayalı olmayan (dayalı olanları vardır) yazma biçiminin durumu karşılamadığı, analitik bakış açısının ve yazma üslubunun öne çıkmasının beklendiği bir sanat anlayışına geçildi nicedir. Bizim görsel sanatlar hattımızda, kabaca Altan Gürman ve Sarkis’le başlatabileceğimiz, bugün egemen varlığını ortaya koymuş, saçma bir tanımla “çağdaş sanat” diye adlandırılması ne yazık ki artık oturmuş Yeni Sanat önünde edebiyatçının, tek tük örnek bir yana, geri çekildiğini gözlemliyoruz. Yetersiz ilgisi, ola ki direnişi, donanım kazanmaya hevesli olmayışı, ola ki üşenmesi nedeniyle söz sahibi olamadığı bir alan bu, şimdi. İşin kötüsü, Batıda sıkı örneklerini gördüğümüz (DidiHuberman gibi) analitik eksenli yazma becerisinin Türkiye’de, henüz, karşılığının ortaya koyulamamış olması: Kafası ve dili karmakarışık, ‘ağır ol molla sansınlar’ şiarıyla okunaksız ve dipsiz metinlerle kirlenme yaratanlarınkini yazmak saymıyorum tabii. “Çağdaş Sanat”, ressamları da etkiledi ister istemez, başka türlüsü güç, çağdışı kalmayı göze almadıkça. Uzunca bir süredir, onlarda da “sorunsallığ”ın arttığını, öne çıktığını gözlemliyoruz. Selim İleri, “öyküden vazgeçen” Balkan Naci’den uzaklaştığını gizlemiyor. Ressamın geçirdiği evrime ayak uydurmak zorunda değil şüphesiz, ama gelişmeyi anlamak zorunda bence: Anlamlandırmakta zorlanmak durumunda olsa bile. Ressamlar, bizim edebiyatı, şiiri dönüştürmemiz karşısında farklı durumdalar mı? Onların da, “nerede bıldır yağan kar şimdi?” dediklerini biliyoruz. Genç (ve iyi) yazar arkadaşlarımdan birinin, “hâlâ Edip Cansever’de bulduğunu sonraki şairlerde bulamadığı için” neredeyse özür dilediğini anımsıyorum. Edip Cansever’i, Hâşim’i, Mallarmé’yi, Goethe’yi, Dante’yi, Milton’ı ben de hâlâ çok beğeniyorum; ama bugünün şairinden onlar gibi yazmasını beklemek aklımdan geçmiyor: Yeni şiir, nesir, deneme heyecanlandırıyor beni. Büyük talihim, bir sanatçıyla birlikte yaşıyor olmam elbette. İçeriden de yaşadım değişimi. Yirmi yıl önce yeni bir sergiye hazırlanan FT’yle, bugün aynı sürece giren FT aynı yaklaşımda değil kesinkes. Hem işini değerlendirme biçiminde, hem araç kullanımında ciddi farklılıklar söz konusu. Bir evreden ötekine geçişin sancıları, tasarı/m kaygıları, yoklama eşikleri yılların içinde nasıl değişti, gözümle gördüm. Karşılıklı, yan yana, iç içe gelişim bir başka büyük talih.? E Selim İleri’nin “Sanatlar Arası Kardeşlik” (Zaman, 10 Ocak 2009) başlıklı, bana da gönderme yaptığı yazısı, EdebiyatResim ilişkisi bağlamında üzerinde kafa yormaya değer açılımlar taşıyordu (eskiden kesip alırdık dosyaya, şimdi çıkış alıyoruz!). FT’nin yeni sergi (Mart 2010) hazırlıkları çerçevesinde yürüyen çalışmalarına bir kez daha tanık statüsünde yaklaşırken, o yazıda karşılaştığım kimi saptamalar aklımı çeldi, iyi ki yanımda getirmişim aldığım çıkışı. Selim İleri, resmin öykü(leme)den uzaklaşmasının, edebiyatresim bağlantısında uzaklaşmaya, soğumaya, giderek kopmaya yolaçtığı kanısında: “Genel çizgilerinde bir çekingenlik karşımıza çıkıyor: Ressamlarımız edebiyatın saf dışı bırakılmasıyla özgürlük kazandıklarını düşünüyorlar. Edebiyat için de geçerli: Edebiyatçılarımız resim sanatı üzerinde yoğun biçimde durmuyorlar. Duranlar, Ferit Edgü, Enis Batur, Ahmet Oktay. Ama çoğu yazarın, ne dünün, ne bugünün resmiyle gönül bağı var”. Edebiyatresim diyaloğu XIX. yüzyılda koyulaşmış, XX. yüzyıla devredilen bir ilişki düzeni oluşmuştu. Kimi temel metinleri düşünelim: Balzac’ın Meçhul Başyapıt’ı, Aragon’un Matisse romanı ya da RobbeGrillet’nin Magritte’i örnekleri çeşitlemek güç değil. Yakın temaslardan kimilerini anımsayalım: Mallarmé ve Degas’dan Char ve Staël’e, daha da yakın tarihlere gelebiliriz. Bu diyalog yoğunluğunun doruk çağı, avantgarde akımların patlak verdiği dönem olmuştur. Ressamşair, ressamyazar işbirliğiyle kotarılan kitaplarla dev bir kitaplık kurmak güç değildir. Resim üzerine yazmak, ayrı bir damar getirdi edebiyat bağlamında: Saymakla bitmez ya, birkaç ağır top örneği hemen sıralayalım, tek bir ressam seçip: Bra SaintJohn Perse Jean Paulhan TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] Georges Braque André Malraux René Char İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1055 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle