Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
György Dragoman’dan ‘Beyaz Şah’ Bir ülke, bir diktatör, bir çocuk... Ülke Romanya, diktatörün adı Çavuşesku ve bir çocuk; ismi Cata. György Dragoman’ın kaleme aldığı Beyaz Şah‘ta, babasının çalışma kampına gönderilişiyle o güne kadarki en zor günlerini geçiren ve çocukluğunun saf iyimserliği ile yetişkinliğinin umutsuzluğu arasında kalan Cata’nın ağzından, kimi zaman gülünç kimi zaman acıklı bir anlatımla 1980’lerin baskı altındaki Romanyası tasvir ediliyor. Ë Ali BULUNMAZ ir devrime nasıl ihanet edilir, o devrim yozlaştırılıp nasıl bir zorbalığa dönüştürülür görülmek istenirse, bunun en “güzel” örneklerinden biri herhalde Çavuşesku döneminin Romanyası’dır. Özellikle tahttan indirilişine yakın yıllarda, ülkeye nasıl bir karabasan gibi çöktüğü taraflı tarafsız herkesçe biliniyor. Ancak hafızası zayıflamış; bu nedenle geçmişi görüp yorumlayamayan ve Çavuşesku’nun bugünkü benzerlerini kavrayamayanlar için, onun ve liderlik ettiği Romanya’nın 1980’lerdeki durumunu kısaca özetlemek gerek. kapandı. György Dragoman’ın annesine ithaf ettiği Beyaz Şah isimli romanı, Çavuşesku dönemi Romanyası’nı ve onun ülkede estirdiği sert rüzgârları anlatıyor. UMUDUN ADI BEKLEYİŞ Romanın başlangıcı bile Çavuşesku’nun baskı dönemini yansıtıyor. Babası uzakta bir oğul, onun “devlete karşı suç işlediğini”; rejim karşıtı bir örgütlenmeye katıldığı için çalışma kampına gönderildiğini öğreniyor. Babasının göndeGyörgy Dragoman rildiği yer Tuna Kanalı ve buradaki inşaatta çalışmaya mahkum ediliyor. En azından “iç güvenlik görevlileri”nin verdiği bilgiler böyle. Yeri gelmişken söyleyelim, Tuna Bir çocuğun gözünKanalı kitap boyunca hep bir den büyükbabasının ankorku ve yıldırı aracı, hatta ögesi latılışında dikkat çeken olarak geçiyor. Bu da Çavuşesku bazı noktalar var. Öncerejiminin politikalarının açık bir likle, büyükbaba, Pargöstergesi. ti’nin yakın geçmişinde Anlatıcı Cata’nın geçtiği bir etkin bir isim ve hâlâ sokağa, daha da önemlisi oranın bağlantıları var. Emekli adına ilişiyor gözümüz: Devrim bir asker ve göğsünde Kurbanları Sokağı... Çavuşesbir dolu nişan bulunuku’nun demir yumruğu yeniden yor. Aynı zamanda eski başlar üstüne gölgesini bırakıbir sporcu ve o günlerÇavuşesku yor. Aynı dönemde, çocukların den kalan madalyaları sokakta veya bir kulüpte oynada evindeki camekânlı dıkları futbolda bile belirleyici olan siyabir dolapta sergiliyor. set. Örneğin Cata’nın takımı Kızıl Çekiç, Büyükbaba ne denli heybetliyse de, rakibi Atılım’ı yenebileceğini düşünmüCata’nın annesinin, babasını kışkırttığıyor, çünkü onları ordu (Çavuşesku’nun nı ve Parti ile bu yüzden arasının açıldıordusu) destekliyor ve ne isterse sağlıyor. ğını düşünüyor. Bu nedenle hem büBu yüzden turnuvalarda yenilgisizler. yükbaba hem de büyükanne, Cata’nın Pazar günlerini evde babasını bekleyeannesine öfkeli. Çünkü ikisi de Parti sarek geçiren Cata için o gün futbol dahi yesinde “çok güzel yaşadığını” savunuönemsiz, ne de olsa umutları tazedir: yor. “Pazar günleri hep evde oturur babamı SARSICI BULUŞMA beklerdim, Tuna Kanalı’na götürdükleri gün ayrılırken, beni almaya gelecek, beÜlkede her şey aynıdır. Filmler yasakraber denize gideceğiz, diye söz vermişti. lanır veya sansürlenir, insanlardan anAnnem boşuna bekleme diyordu, hem cak iktidarın izin verdiği ölçüde düşünçalışma kampında geçen sekiz ay sonra mesi istenir. Cata, babası ve annesi de belki de babamı tanıyamazmışım bile, bu nedenle mengeneye alınır. Tepkisizgelecek olsa zaten haberimiz olurmuş, liğe alıştırılmak istenen, robotlaştırılıp aslında ben bir türlü inanmıyordum baeblehleştirilmeye çalışılan toplumdaki bamın çalışma kampında olduğuna...” çıkıntı insanlardır onlar. Elbette böyleBabası çalışma kampından birkaç sine bir ortamda elden ne kadar geliyormektup gönderir ve hepsinde aynı ifade sa... dikkat çeker: “İyiyim.” Romanın hemen Sonra aniden bir sahne belirir: Büher satırı ve her bölümünde babaya duyükbaba, torununu alır, daha önce oğyulan özlem çıkıyor karşımıza. Çalışma lunu küçükken getirdiği bir çayıra yolkampında ve çiçek hastalığına tutulmuş lanır. Cata, orada ilk defa babasından bir baba ile onu bekleyen bir çocuk ve söz eden ve ve birden bire oğlunun foanne. Özgürlüğe duyulan özlem gibi aytoğrafını görmek isteyen büyükbaba ile nı. Baskının ve yozlaşmanın son bulmasıyüzleşir; Cata’nın hep cebinde taşıdığı nı isetemek gibi... Pek çok insan, Cata’ya fotoğrafı. O gün fotoğraf yanında değilbabasının ihanet yüzünden çalışma dir, büyükbabada ise, kızgınlığından ve kamplarında yok olduğunu söylese de, kendisine ihanet ettiğini düşündüğüno inatla bunun tersini savunur. Umudu den olacak, oğlunun tek bir fotoğrafı hiç kırılmaz. yoktur. Ardından ikinci bir sahne: Büyükbabanın intiharı. Bu olay başta Cata olmak üzere, pek çok insanda şok etkisi yaratır; büyükannne, kocasının intihar ettiğini çevreden gizlemek için epey uğraşır. Cenaze keşmekeşinin ortasında Cata ve annesiyle beraber törene katılan herkesi bir sürpriz bekler: Cata’nın düşüncesi gerçek olur, uzun zaman sonra babasını görme fırsatı yakalar. Elleri kelepçeli ve dört görevli arasındadır. İfadesiz ve yaşananların ayırdında olmayan bakışlarla etrafına göz gezdirir, Cata gördüğü kişinin babası olduğuna inanmaz. Bu buluşma her açıdan pek kaldırılamaz boyuttadır: Babasını yitiren oğul, babasını gören oğul ve eş, oğluyla buluşan anne... Kimsenin ağzını bıçak açmayan yan yana geliş hikâyesi. Arkasından karmaşa; anne, eş, oğul ve muhafızlar arasındaki kıyasıya itişme, Cata’nın babasını muhafızlara direnirken izleyişi. Hemen hepsi, gerilim filminden bir sahneyi andırıyor. Cata’nın babasına kavuşma umudunun gerçekleşmesi ama bu birlikteliğin kısa sürüşü, işte o da trajik olan. Getirildiği gibi yok edilen baba. Onun ardından mücadele eden oğul, izleyiciler ve baskının gücü: 11 yaşındaki Cata’nın gözünden Çavuşesku dönemi Romanyası’nın tasviri böyle; babasız kalan, onunla buluşmayı hayal eden ve bulduğu anda kayebetmemek adına bütün gücünü kullanan bir çocuğun yaşadıkları. Kitabın yazarı György Dragoman, Beyaz Şah’ta Cata’nın gözünden Romanya’yı betimlerken, hissettirdiği duyguların başında tedirginlik var. Bundan daha doğal bir şey olamayacağı, hem roman okundukça hem de romanla 1980’lerin Romanyası karşılaştırıldığında anlaşılıyor. Çünkü Cata’nın ifadesine (ve ayrıca 1980’lerde yaşananlara) bakılırsa sokakta, evde, okulda, işyerinde hep baskı, izlenme ve sürgit kabalık söz konusu. Bunlara bir de iktidarın pervasızlığı eklenince, ses çıkarılacak bütün yollar tıkanmış oluyor. Yazar Dragoman, 1988’de ailesiyle beraber Macaristan’a yerleşmiş. Doğum yılı 1973. Yani Çavuşesku rejiminin en güçlü olduğu dönemde dünyaya gelmiş, onun en baskıcı yıllarını (çocuk da olsa) yaşamış ve Çavuşesku’nun son zamanlarında, ülkesinden ayrılmış. Anlaşılacağı üzere, Beyaz Şah’ta yer alan olay ve kurgusallıkların hemen hepsinin alt yapısında böylesine gerçek ögeler yatıyor. ? Beyaz Şah/ György Dragoman/ Çeviren: Gün Benderli/ Yapı Kredi Yayınları/ 198 s. B DEVRİME İHANET EDEN ZORBA Ülkesinde adı ilk kez 1932’de Romanya Komünist Gençlik Hareketi’ne katılışıyla duyulan Çavuşesku, Romanya İşçi Partisi’nin Stalin’e bağlı önderi Gheorghe GheorghiuDej’e yakın biri olarak politbüro ve parti sekreterliğinde görevler üstlenir. Dej’in ölümüyle parti birinci sekreterliğine, Temmuz 1955’te ise genel sekreterliğe getirilir. 1967’de devlet başkanı, 1974’te Romanya Komünist Partisi Genel Sekreteri ve Devlet Konseyi Başkanı, aynı zamanda da Cumhurbaşkanı olur. 19681970 arasında Stalin yanlısı yöneticilere karşı temizlik harekâtına girişen Çavuşesku, öte yandan sadece devlet başkanından emir alan gizli güvenlik örgütü Securitate eliyle konuşma ve basın özgürlüğünü tamamen kısıtlayarak, en küçük muhalefeti bile susturdu. 1980’lere gelindiğinde parti ve hükümet üzerindeki denetimini korumak adına politikalarını katılaştırdı. Romanya’nın Temeşvar kentinde rejim muhalifi bir rahibin tutuklanmaya çalışılmasıyla fitil ateşlendi ve 17 Aralık 1989’da kentte gösteri yapan kitleye ateş açıldı. Kısa sürede başkent Bükreş’e sıçrayan olaylar, 2122 Aralık günlerinde çatışmaya dönüştü. Gizli polis gücü Securitate ile göstericiler arasında sert çarpışmalar yaşandı. Ordunun 22 Aralık’ta ayaklanmacılarla hareket etmeye başlaması, Çavuşesku rejiminin sonunu getirdi. 25 Aralık 1989 günü Çavuşesku ve devlet başkan yardımcısı eşi Elena, kitle katliamı, yolsuzluk, görevi kötüye kullanma, vatana ihanet ve kamu malını zimmete geçirme suçlamalarıyla yargılanıp, kısa bir duruşma sonunda idama mahkum edildi. İkilinin aynı gün kurşuna dizilmesiyle Romanya’da bir dönem SAYFA 6 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1049