22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

K Ş inasi’yle başlayan oyun yazarlığımızın yüz ellinci yılına vardık. Ülkemizdeki Batı biçemli TürkMüslüman tiyatro oyunculuğunun tarihi de ancak bu kadarlık bir geçmişe uzanıyor… Belediyeden ödenekli tiyatrolarımız arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yüzüncü yılına ulaşmak üzere. Devlet Tiyatroları da altmışıncı yılında. Ahmet Vefik Paşa’nın Bursa deneyimi ölçü alındığında resmi ödenekli tiyatronun tarihi biraz daha geriye gidecektir kuşkusuz… Sürekli perde açan özel tiyatro topluluklarımızdan Kenterler, AST/ Ankara Sanat Tiyatrosu yaşça yarım yüzyıla gelip dayandı… İlk bağımsız kent tiyatrosu topluluğumuz OBKT /Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu da öyle… En eski ilçe kent tiyatromuz Bulancak Sanat Tiyatrosu çeyrek yüzyıldır, köy kent tiyatromuz olarak Urla Bademler Köy Tiyatrosu ise aralıklarla, ama yetmiş yıldır perde açıyor… Çocuk tiyatromuz bile gelip yetmiş beş yıla dayanmış bulunuyor. Amatör tiyatrolarımızın öncülüğü, üniversite topluluklarımız (BÜO, ODTÜO, İTÜO vb.), bu arada bilim, sanat üretme yönünde üniversitelerimizin tiyatro bölümleri on yıllardan bu yana canlarını dişlerine takarak çabalarını sürdürüyor. itaplar Adası M. SADIK ASLANKARA Tiyatro yazınımızda bir filiz: Mücap Ofluoğlu... Bütün bunlara bakarak Mustafa Kemal’in devrimci öncülüğünde gerçekleştirilen, onun eylemsel kültürel ardılı olarak HasanÂli Yücel’in, nicelerinin çabalarıyla sürdürülen Anadolu aydınlanmasının tiyatro bağlamında önemli bir aşamaya vardığı, ötesinde Cumhuriyetle amaçlanan düzeye eşdeğer konuma geldiği düşünülebilir elbette… Ne var ki kitleselleşmiş bir seyirci varlığına ulaşamadığımız gibi süreğenleşip gelenekselleşmiş, böylelikle bu kültürü içselleştirmiş yaygın bir “seyirci birey” karakteri yaratamadığımız ortada yine de… Buna koşut düzeyde bir tiyatro yazını ortaya koyamadığımız da kabullenilmesi gereken bir olgu olarak gözüküyor… Bunun için çeşitli nedenler öne sürülebilir elbette. Seyirci birey karakterinin yaratılamayışında halkımızın henüz ritüel (tapınım) toplumundan kurtulamamış olması, tiyatro yazınımızda Şinasi’den başlayarak Halkevleri’nin de pekiştirmesiyle oyun yazarlığına hep görevci anlayışla yaklaşılması önde gelen nedenler arasında sayılabilir. Üniversitelerimizin tiyatro yazınımıza daha çok bilimsel anlamda destek verdiği gözleniyor. Bu alanda zengin bir yazın yaratamayışımızın, yoksul kalışımızın nedenleri arasında tiyatrocularımızın eylemden kavrama geçemeyişleri, yazılı kültür insanı olamayışları, böylesi yayınları destekleyecek köklü yayınevlerinin bulunmayışı da eklenebilir. Ama yirmi yıldır yılmadan bu alanda kitap yayımlayan MitosBoyut Yayınevi’nin, Türk tiyatro tarihi içinde önemli bir yerinin bulunduğu kestirilebilir kolayca. Bu arada geçmişten günümüze yayımlanan tiyatro dergilerimizin alana kattıkları yüksek erke de görmezden gelinemez elbette. Bütün bunların desteği, ivmesiyledir ki tiyatro yazınımızın, özellikle son çeyrek yüzyıl içinde görece büyük gelişme gösterdiği savlanabilir. İşte bu çerçevede eylemli tiyatrocularımızdan şair, yazar Mücap Ofluoğlu’nun yayımladığı kitapların tiyatro yazınımız içinde ayrı bir yere sahip olduğu, büyük değer taşıdığı kanısındayım kendi payıma… ANADOLU AYDINLANMASININ ÖNEMLİ KOLU: TİYATRO Bizde “Aydınlanma” denildiğinde kavram, nedense bunu açımlayan yapıtlarla ilişkilendirilip, bu, sanki alana yönelik birebir ürün veren yazarlarca kurulup geliştirilebilirmiş gibi yanlış ama yaygın bir anlayışa rağbet ediliyor. Üstelik “Aydınlanma” denilince yazınsal etkinlikler anımsanıyor daha çok. Bu doğrultuda Yücel’in çeviri hareketi, aydınlanmacı yazarların ürünleri, sonra Nâzım Hikmet, Aziz Nesin gibi çığır açıcıların tutumları, böylelerinin bütün zamanlarda sarsıp silkeleyici tutumlarıyla yazıneylem bütünlüğü sergileyen kavrayışları bu algıyı pekiştiriyor hep… Oysa Türk tiyatrosunun aydınlanmamızla bütünleşen ağırlıklı bir serüveni var… Namık Kemal’in Vatan yahut Silistre adlı oyunu sonrasında seyircinin coşkun duygularla sokağa taşarak “Yaşasın vatan!” diye bağırması, yine bu doğrultuda Ahmet Mithat’ın seyircinin ufkunu açması, bunlardan ürken Abdülhamit’in Gedikpaşa Tiyatros’nu yıktırması, sonraki yıllarda Nâzım Hikmet oyunlarından çıkan seyircinin de buna koşut tepkiler sergilemesi, Halkevleri’nde oynanan oyunlarla tüm yurtta yüksek bir erkenin üretilmeye koyulması, Sermet Çağan’ın Ayak Bacak Fabrikası adlı oyununun Tiyatro TÖS /Türkiye Öğretmenler Sendikası tarafından çeşitli kentlerde sergilenişi sırasında ¥ engellemeler yaşanması, bunun SAYFA 24 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1049
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle