Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü kazanan iki şair: Erol Özyiğit ve Selami Karabulut Behçet Aysan Şiir Ödülü’ne bu yıl Erol Özyiğit’in Huy Defteri adlı kitabıyla,Selami Karabulut’un Yarım Kalan adlı önümüzdeki günlerde yayımlanacak dosyası değer görüldü. Ödülü alan iki şairimizle iki ayrı kentte; Selami Karabulut ile Ankara’da, Erol Özyiğit’le İstanbul’da görüştük. Sivas katliamında yakılarak öldürülen 37 aydından biri olan Behçet Aysan’ın anısına saygıyla... Şiiri giderek eksilen dünyamıza şiirleriyle biraz soluk aldırabiliriz belki. ‘İyi ki varsın Behçet Abi!’ Ë Yasemin ARPA emal Süreya ödülünü aldığınızda, bundan üç yıl önce, 19 Ocak’ta Hrant Dink’in öldürüldüğü gün söyleşi yapmıştık. 24 Ocak’ta da yani Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümünde yayınlanmıştı. Yarın da Abdi İpekçi’nin ölüm yıldönümü ve siz şimdi de Sivas vahşetinde öldürülen Behçet Aysan adına verilen şiir ödülüne layık görüldünüz. Bu ödülü almak sizin için nasıl bir anlam taşıyor? Erol Özyiğit: Şiirin okulu var mıdır? Bence vardır. İşte Behçet Aysan ve şiiri bu okullardan birisi. Hep okumak istediğim, hiç mezun olmak istemediğim bir okul. Behçet Aysan yakıldığı günden bu güne 17 yıl geçti; belki de hiç zaman geçmedi, bilmiyorum. Bildiğim, bu yangın yerinde Behçet Aysan ile yan yana durmak; aldığım şiir ödülünün bence en güzel yanı budur. Buradan sanki Behçet abi bizi izliyor, dinliyor gibi söyliyeyim; iyi ki varsın Behçet Abi! Huy Defteri‘nde Behçet Aysan ve Metin Altıok için yazdığınız bir şiir var ama, ben “Tuz” şiirinizdeki şu dizelerle onlara selam göndermek istiyorum: “İşte şunu ısrarla söylüyorum/ Sivas’ı dökülen bir ülkede/ yarama tuz taşımaktan geliyorum.” E.Ö: 1993 yılı, 21 yaşındayım, hat C ta Eskişehir’de askerdeyim. Dünyayla bağlantımız sınırlı. Haberi aynı gün değil, sonraki günlerde öğrendim. Beni çok sarstı. Çünkü, insani yıkılmanın yanında, şiire yeni başlayan biriydim. Şiir kitaplarını daha iyi okuduğum günler. Behçet Aysan ve Metin Altıok ismini o 37 ismin içinde gördüğümde çok sarsılmıştım. İşte, aradan geçen 17 yılda o şiir içimde bir şekilde yazıldı, birikti. “İYİ BİR ‘ŞİİR İŞÇİSİ’, İYİ BİR ŞİİR OKURU OLDUĞUMU DÜŞÜNÜYORUM” Ödülü iki kişi paylaştınız. E.Ö: Behçet Aysan benim şiir okulum. Bu bağlamda Behçet Aysan ile bir akrabalığım, kan bağım var diyebilirim. Ben bu ödülü Selami ile paylaştığım için de ayrı bir keyif aldım. Söyleşiye başlamadan Nazım Hikmet Mektubun Var isimli yeni bir projeden söz ettiniz. E.Ö: Bu mektup sevdası bende çok önceden beri var. Benim Mavi Limanlar’ım var; yirmi sayı çıktıktan sonra kapandı. Neydi Mavi Liman; mektup formatında şiir yaprağı. Mavi Liman’ın çıktığı günlerde aklıma bir kitap geldi; yaşayan şairler hayatta olmayan şairlere mektup yazacaktı. 76 şair hayatta olmayanlara mektup yazdı. Bu kitap beni çok mutlu etti, heyecanlandırdı. 75 arkadaşım büyük bir keyifle yazdı. Mektup kitaplarının böyle bitmesini istemedim. Aklıma daha sonra Nazım Hikmet kitabı geldi. Sadece şairler değil, ressamlar, oyuncular da yazsın iste dim. Şu anda 55 isim oldu. Altan Erkekli, Mahir Günşıray, Yetkin Dikinciler, Feride Çetin, Öner Yağcı, Adnan Özyalçıner, Haydar Ergülen, Ressam Aslan Özdemir... Bundan üç yıl önceki söyleşimizde, “yeni şairler gümbür gümbür geliyor”, “En az elli isim sayabilirim” demiştiniz. Merak ediyorum, eksilenler var mı? E.Ö: Elli şairden bazılarını şu anda çıkarabilirim belki ama, on isim çıkardıysam yirmi isim de ekleyebilirim. Ben şiir yazmanın dışında Ahmet Arif’in dediği gibi, “şiir işçisi”, iyi bir şiir okuru olduğumu düşünüyorum. Engin Özmen gibi, Sinan Özdemir gibi isimler katıldı daha önce size söylediğim isimlerin yanına. Ama saydığım elli isimden çıkanlar da oldu ama onları söylemiyeceğim. Ekmeğinizi şarküteride çalışarak kazanıyordunuz. “Ben burada mutlu değilim. Zaman zaman kırgınlıklar yaşıyorum” demiştiniz. Şimdi yayınevinde çalışıyorsunuz Neler değişti? E.Ö: Değişen çok şey var, o küskünlüklerim bitti her şeyden önce. Bu lunduğum yerde, Kırmızı Yayınları’nda şiir kitaplarıyla yanyanayım. Benden daha keyiflisi yok. Şairlerle sohbet etmek; Ülkü Tamer, Enis Batur, Özdemir İnce, Emirhan Oğuz... Küskünlüklerin yerini keyifli saatler, mutlu haller aldı. Mesai saatleri dışında şiir kitaplarını okuyan, onları dizgiye yetiştiren birisi olarak benden keyiflisi yok. Keyfiniz daim olsun. E.Ö: Şiir gibi kalın... ? Huy Defteri/ Erol Özyiğit/ Dönence şiir/ 48 s. ‘Birçok dizeyi Behçet Aysan’dan ödünç aldım’ Ë Yasemin ARPA ehçet Aysan’ı “Bir Bahar Dalıyla” anarak başlayalım Ankara’da mevsimin bu ilk karında. “Çocuğum da büyüyor benim gibi/ koca bir oyuncakçı dükkanı/ sanarak dünyayı/ ve masaldaki kafdağında/ o...” Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü almak sizin için nasıl bir anlam taşıyor ve Aysan’dan sizde kalan dizeler... Selami Karabulut: Behçet Aysan Şiir Ödülü benim için çok önemli bir SAYFA 16 B ödül. Niye derseniz, şiire okuyucu olarak ilgi duyduğum dönemlerde Behçet Aysan’ın bir şiir kitabı geçti elime. Adı, Eylül’dü. O kitabı eve varana kadar otobüste defalarca okudum. Belki biraz hayatımla ilgili bir kitaptı; ondan dolayı Behçet Aysan’ı sevmeme yol açmış da olabilir. Şiir olarak Behçet Aysan’a çok yakın durduğumu fark ediyorum her okumamda. Benim o kitabı okuduğumun ertesi günü Kurban Bayramı’ydı. Sabah kalktım her kapının önünde, malum, hayvanlar boğazlanıyor. Gidip kitapçıdan arayayım, başka kitabı var mı diye düşündüm. Heyecanımdan, kahvaltı bile yapmadan gidip Konur Sokak’taki bütün kitapçılara baktım. Hepsi kapalıydı. Düaello kitabı, o zamanlar Adam yayınlarından çıkmıştı. O kış boyunca kitabı satır satır, çize çize okuduğumu biliyorum. Sonradan kendi şiirimi oluşturmaya başladığım dönemde, İz ve Kaçak kitabı birinci kitabımdır birçok dizeyi Behçet Aysan’dan ödünç aldığımı fark ettim. Bire bir benzeyen dizeler dahi var. Biri çıksa dese ki, “Ya, bu dize Behçet Aysan’ın”... Usta malı, ne denir! Gerçekten bu kitabın oluşu¥ munda Behçet Aysan’ın çok izi CUMHURİYET KİTAP SAYI 1044