Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Metin Demirtaş acıma duygusu ile yoğrulmuş iflah olmaz bir kedi sevendir. Çünkü kediler onun deyişiyle sokaklarımızın süsü, benekli güzellikleri, çileli çocuklarıdır. Onun şiirlerine doğduğu yörelerin (Elmalı/ Akçay ve Antalya’nın) kokusu sinmiştir. Ardıçlar, ahlatlar, hayıtlar, limon çiçekleri, derelerde şırıldayan kar suları, gevenler, “mor mor gülen çakırdikenleri” yusufçuklar ve turnalar semah dönerler özlem ve hüzünle. Türkülerde Gezer Adları üstüne bir söyleşi yapmak için kayıt aracını açtım, konuşmalarımızdan derlenip düzenlenen bir söyleşi olsun istiyorum. Ë Mustafa UYSAL ısaca özgeçmişin? Söylenecek daha önemli şeylere yer kalsın. Kitapta var. Toplu şiirlerinden oluşan Hazırol Kalbim 2004’te Can Yayınları tarafından yayımlandı. Şimdi yeni bir kitap, Türkülerde Gezer Adları. Kitabın adından başlayalım istersen. Sinan’lara adanmış bir şiirimde geçen dizeler şöyledir: “Yusufcuklar ötmez/ Turnalar geçmez olmuş/ Bir türküde gezer olmuş adları.” “Türküde gezer olmuş” yalnızca Sinan’lara sesleniyor. Bağımsız bir Türkiye ve sömürüsüz, eşitlik içinde kardeşçe yaşanılacak bir ülke ve dünya özlemiyle kavgaya girişmiş, bu dünyada olmayan diğer “Ölmez Ölülerimiz” için de yakılmış türküler var. İstedim ki ad hepsini kucaklasın. Metin Demirtaş’la ‘Türkülerde Gezer Adları’na dair ‘İnsanımız sabırlıdır, haykırmaz kolay kolay’ ye her zaman saygılı bir dille “Enver Abi” diye seslenirdi. Bence zihinlerde iki şaire ilişkin bunlar kalmalı. Faşizmin acısını, çilesini çekmiş iki güzel şair. Enver Abi o söyleşideki, dargınlığa neden olan sözlerin kederini ölünceye değin yaşadı. Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan Dağınık Satırlar’da Enver Gökçe’yi anlattığım bir yazımda bu konudan söz ederim. Enver Gökçe için en güzel tanımı Aziz Nesin’nden duydum: “Yol keçesi diye kullanılan ipek halı.” Türkülerde Gezer Adları’nın 152. sayfasındaki “Saçlarına kan gülleri takayım...” konusu ile ilgili bir bölüm var... Enver Gökçe için bir anma günü düzenlemiştik ANSAN’da. Vecihi Timuroğlu bu konuya değindi. Bu sözlerin Karacaoğlan’dan akıp gelen bir güzellik olduğunu Vecihi Abi’den öğrendim. Bu bilgiyi kitabımda “Adlar Anılar Sözlüğü” bölümüne Enver Gökçe ve Ahmed Arif deyişlerinin önüne ekledim. “Saçlarına kan gülleri takarsın / Saç bir yana zülüflerin bozgundur.” (Karacaoğlan) Saçlarına / Kızıl güller takayım / Salın da gel, / Bir o yana /Bir bu yana. ”(E. Gökçe)“Saçlarına kan gülleri takayım / Bir o yana /Bir bu yana.” (A. Arif) 1986 yılında Ahmed Arif evimde konuk. Bu konuyu açtım. “Doğru” dedi, “bu sözleri ilk söyleyen Enver Gökçe. Ama hangi söyleyiş daha güzel? Ben bu soru üstüne Enver Abinin deyişini daha çok sevdiğim halde, bir kırgınlık olmasın diye “Senin deyişin” dedim. Önce Karacaoğlan söylemiş, sonra Enver Gökçe ve Ahmed Arif ve her söyleyen ayrı bir güzellik yüklemiş sözlere. “Kardeş Mektubu” şiiri, Almanya’dan gönderilen bir mektubun esiniyle yazılmış. Severek okuduğum şiirlerinden biri. Mektubu yazan arkadaşı anlatır mısın? Selçuk. Ziraat Mühendisi. Frankfurt Havaalanı’nda taksicilik yapan bir genç. Baskıların ve işsizliğin gurbete savurduğu Anadolu çocuklarından biri. Sevgi Can Yağcı ve Orhan Tüleylioğlu’nun hazırladıkları Macar Şairi Attila Jozsef’i tanıtan kitapta bir yazısı vardır. Taksisine binen kimi Macar yolculara taksi ücretinde (A. Jozsef’e ilişkin bilgisi ve ilgisine göre...) Attila Jozsef indirimi uyguluyor. 2003 yılında Ankara’da, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda Attila Jozsef ile ilgili bir açık oturum düzenlenmişti. Macar Elçisi dinleyici. Konuşmamda Selçuk’ un Attila Jozsef sevgisini anlattım, Elçi çevirmenin kulağına aktardıklarını not etti. Duyarlığı görüyor musun... Şairlerine verdikleri değeri… “Kardeş Mektubu” şiirimde adı geçen Bayan Agota’ya da indirim uygulamış Selçuk. Bayan Agotada Selçuk’u hayat yoldaşı ve oğluyla Macaristan’da bir hafta konuk etti. “Bir Kent İçin Prelüdler” Yılmaz Büyükerşen’e adanmış. Bu uzun şiirin bir öyküsü vardır sanırım? Dört yıl önce EğitimSen’in Eskişehir’de söyleşi konuğuydum. Eskişehir’e hayran kaldım. İzlenimlerimi bir dergide yazdım. Ardından dizeler geldi. İki yıl sonra yeniden Eskişehir’deydim.Belediye Konuk Evi’nde Başkan’ın iki gün konuğuydum. Belediye görevlisi ve şair Rahmi Emeç kenti gezdirdi. Şiirler bu geziden bir görümlük izlenimlerdir. “ÇINARIN DİBİNDE BİTEN ŞİİR...” Che Guevara’ya seslenen şiirin “Seçmeler”de yok? Bir zamanlar yürüyüşlerde bezlere yazılı taşınırdı. Kimi şiirler şairin adını siler. Che şiirimin böyle bir yanı vardır. Kimi şiirlerimin önüne geçmiştir. Çınarın dibinde biten, az güneş gören otların durumu gibi bir şey. Şiirin başlangıç dizelerini benim yanımda, beni tanımadan bana okuyanları anımsarım. Antalya’ da ANSAN bahçesinde geçen… Başka örnekler de var: Bir toplulukta biri bu şiirin ilk bölümünü belleğinden okudu. Dinliyorum. Güzel sözler. Şiiri okuyan anladım beni tanımıyor. ‘Bu şiirin şairi benim’ diyemediğim zamanlar olmuştur. Altı ay önce Cumhuriyet Akdeniz’e ilk köşe yazımı gönderdim. Söke ve 1969 Nisan. Söke Toprak ve Tütün Mitingi’nden söz ederken yazım içinde “Üstümde keten gömlek/ Bizim de dağlarımız vardır” di K “FAŞİZMİN ÇİLESİNİ ÇEKMİŞ İKİ GÜZEL ŞAİR: ENVER GÖKÇE VE AHMED ARİF” Enver Gökçe’yi “Yüzünde çizgileri çileli bir hayatın” diye betimliyorsun. “Enver Gökçe ve Pablo Neruda” şiirin hani ne derler, içime dokundu. İlk dizeleri alıntılamak istiyorum: “Odada bir masa ve gaz lambası/ Sıcak çatırtılarla yanan soba/ Çivide asılı ceket, pantolon, palto/ Solmuş rengi paltonun/ Ve sinmiş üstüne/ Hüzünlü kokusu yoksulluğun.” İlk okuduğumda Enver Gökçe ile ilgili bir belgesel yapılsa çarpıcı bir kısa film olur diye düşündüm. Anımsarsın, bunu konuşmuştuk. Şiirin tümü okununca öyle. Bir kış günü evinin basılması, Neruda çevirilerinin torbaya doldurulması, Enver Abinin yaşadığı umarsızlık, hüzün ve yalnızlık ve Pablo Neruda’nın bir at üstünde çıkıp gelmesi… Işıl Özgentürk’e gönderdim şiiri; sinema atölyesindeki çalışmalarında belki konu olur, esin olur diye… Film Festivalinde Antalya’ya geldiğinde bu konuyu konuşmak üzere bir yerde sözleştik, bir aksilik oldu, görüşemedik. Şiire esin olan öyküyü 1980 yazında Antalya’da Enver Abinin kendisinden dinlemiştim Enver Gökçe ve Ahmed Arif’le yakınlığını biliyorum. İki şairin dargınlığı konusunda bildiklerin?.. Şu bilinsin: Ahmed Arif, Enver Abi yerek gibi satırlar geçiyor. Cumhuriyet Akdeniz’in yayın yönetmeni, Cumhuriyet’in Antalya temsilcisi Ahmet Oruçoğlu yazımı yayıma girmeden önce okumuş, telefon etti ve sordu: “Şu, ‘Bizim de dağlarımız vardır Che Guevara’ hangi şairindi?” Şaka yapıyor sandım. Ahmet Oruçoğlu ile aramızda keyifli bir konuşma geçti. “Her şiirin ardında bir öykü durur” diyorsun. Öyle mi? Kırk yılda bir katıldığım etkinliklerde dinleyenlere aralıksız şiir okuyunca ilgi dağılıyor. Sunulacak şiire ilişkin bir anı vs. havayı değiştirebiliyor. Can Yücel için yazılmış şiirlerimi okumadan önce Can Yücel ile ilgili bir iki anımı anlatınca salona bir gülümseme yayılıyor, sunulan daha özenli dinleniyor ya da bana öyle geliyor. Soruma tam yanıt alamadım. “Böyledir Bu İşler”, “Bir Anne İçin Çiçek Toplamak” ve “Söke Ovası”, Enver Abiye yakılan şiirlerin ardında birer anı ve öykü vardır. Burada anlatsam şiire bir şey eklemez. Söyleşilerde bir renk. En son okuduğun bir şiir kitabı, şiir?.. Şiirler, şiir kitapları diyeyim. Ahmet Erhan’ ın Sahibinden Satılık, Ahmet Ada’nın tüm şiir kitapları, Kemal Burkay’ın toplu şiirlerini içeren Gülümse’si ve en son edindiğim Hüseyin Atabaş’ ın Çıplak Su kitapları elimin altında durur, döner döner okurum. Nihat Behram’ın Yalın Yürek Toplu Şiirler’inden “Haykır Acını Ey Halk” dilime düştü bugünlerde. İnsanımız sabırlıdır, haykırmaz kolay kolay. “Yalnız büyük fırtınalarla kımıldayan / Ey halk/ Ey sağır ve büyük okyanus/ İşte yine yaralı, yine yalnızdır oğulların/ Bas bağrına.” Bilirsin, bunlar benim dizelerim. Mustafa Kemal nasıl tutuşturmuş halktaki gizil enerjiyi! Nasıl saygı duyulmaz, hayran olunmaz!. ? Türküde Gezer Adları/ Metin Demirtaş/ Evrensel Basım Yayın/ 160 s. SAYFA 15 Metin Demirtaş, kitabını kardeşçe yaşanacak bir ülke ve dünya için savaşanlara adamış... CUMHURİYET KİTAP SAYI 1044