22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Faruk Şüyün’dan ‘Beklemek ve Unutmak’ ‘Gitmek sözcüğünü seviyorum’ Renkler en gözde metafor, doğa onun en vazgeçilmez enstrümanı. Pervanedir, anaforun içine çekiledurandır. Yanıtsız sorulara yanıt bulmaya azmedendir. Ateşböceğidir, yakamozdur. Sessizliğin sesini dinleyendir. İç sesini dış ses yapabilendir. Bilirim, cesurdur ama küstah değildir. Sesi usul usuldur, ruhu ise bağır bağır. Gelecek güzel günler onun için hiç de masal değildir. Dingin yaşama meyletmiş görünse de bakmayın ruhunu öldürmez, yaşamaya azmedendir. Homeros’u iyi anlar, gözleri kapalı aşkı dinler, vazgeçmez. İflah olmaz bir romantiktir, iyi ki de öyledir. Yazardır, gazetecidir. Dünya gazetesindeki değerlendirmelerinden bir kolaj, Beklemek ve Ummak ile okurlarıyla buluşuyor Faruk Şüyün. Deneme tadında ve farklı okumalara olanak veren bir yapıt Beklemek ve Ummak. Faruk Şüyün ile kitabını ve yazılarının hammaddesi yazar, gazeteci ve insan Faruk’u konuştuk. Ë Gamze AKDEMİR eninle bir konuşmamızda aslında bir başka kitap düşündüğünü söylediğini anımsıyorum; ismi de Aşk Uyandıran Kentler’di değil mi? Evet, hemen hemen bitmiş gibiydi ama araya başka çalışmalarım girdi, son halini veremedim. Tam o sıralarda Füruzan kitabını yazdım, Füruzan ile haftada 3, 4 gün buluşarak yapılan söyleşiler sonucunda yoğun bir tempoda gerçekleşti. Bu yıl da Cevat Çapan kitabı ile yoğunlaştım. Derken bugünkü söyleşimizin konusu olan Beklemek ve Ummak ortaya çıktı. Fakat artık Aşk Uyandıran Kentler’i sonraki kitap fuarına yetiştirebileceğimi umuyorum. Bir aşk öyküsü Aşk Uyandıran Kentler ama Türkiye ve dünyadaki çeşitli kentlerde geçiyor o kitabım. İçinde antik kentler de vardı. Bu kentlerin özelliklerinden bir tanesi de içinden nehirlerin geçmesiydi ve bu umutsuz ve mutsuz bir aşk hikâyesi olacaktı. Farklı okumalara olanak sağlayan bir yapısı var. İsteyen bir aşk hikâyesi olarak okuyabilir. Hikâyeler zinciri gibi de okunabilir, denemeler gibi de. İstenilen yerinden başlanıp tek tek de okunabilir ya da bölümler birbirine eklemlenebilen biçemde olduğu için bir bütün olarak da değerlendirilebilir. Hatta içinde kent planları da bulunacağı için bir kent rehberi gibi okumak da mümkün. Dünya gazetesinde yayınlanmış yazılarından bir kolaj Beklemek ve Ummak ama değişiklikler yapmışsın.. Öyle, birebir ya da arka arkaya konmadı kitaba. Bildik derlemeler gibi değil yani. Çoğu değiştirildi, kısaltıldı ya da eklemeler yapıldı. Yani bu kitaba uygun bir biçimde tekrar elden geçirildi. ‘ASIL İLGİ ALANIM ŞİİR’ Şiir, şairler... Sıklıkla referans noktaların, başucu rehberlerin gibi değil mi? Onları sıklıkla okuduğun ve güne uyarladığın söylenebilir değil mi? Çok doğru, edebiyatta asıl ilgi alanım şiir. Hayatta tek bir şiir yazdım, o da bir kedi üzerine. Ama iyi bir şiir okuyucusuyum. Bu kitapta da bolca şiir var ve evet referans noktalarımdır. Kitaba ilişkin yapılan değerlendirmelerde de hem unuttuğumuz şiirleri bize hatırlatıyor hem de bizi çeşitli duygulara doğru yolculuğa çıkartıyor denildi sıklıkla. Ama bir özeleştiri yapacak olursam bunu böyle yapmama rağmen kitapta şiirler arka arkaya bu kadar gelSAYFA 14 S mese de olurmuş derim. Beğenildi, da öyle bir şey var, acı, yalnızlık, çareokurlar seviyor ama ben yine de fazla sizlik var ama bunlara rağmen hayatta mı şiir oldu diye biraz endişe ettim. kalmayı bu sayede başarmışlık var. Ki Yazardan rol mü çalıyorlar? (gületabın kapağı da bu bağlamda bana çok rek) uydu; başka bir forma girmeye çalışan Çalıyor tabii. Ustaları kıskandım bibir insan var, direnen, umudu her şeye raz yani. (gülerek) rağmen diri tutan insan var, haklısın. Yurduna, doğasına, “bir güzel, mah Siyaset bir batak... Duyarlı yürek, sun ve alabildiğine yaralı sevgili” yaklasosyal beyin tepki gösteriyor kuşkusuz... şımın biçeminin mührü gibi... Satır aralarında, yerli yerinde gönder Tek çocuk olarak büyüdüm. Nimetmeler, isyanın harı... Yazılarında siyaset lerinden yararlandığım gibi dezavantajböyle baskın şekilde yok ama duyarlı larını da yaşadım. Bu bir yalnızlığı getiryürek yine de bir şekilde sosyal beyin di. Bu yalnızlık yaş ilerleyince daha kıbir şekilde tepki gösteriyor. Siyasetle rılganlığa dönüştü. Böyle olunca başkailişkin nasıl, bu kadar duyarlı birine bularının da bunu anlamasını istemeye nu da sormalı. Hem gazeteci hem de yabaşlıyorsun ve paylaşmaya çalışıyorsun. zarsın... Duyarlılık hayli yüklü; sonra sevgi, Aslında biraz burada belki Selim isyan ve çekilen heyhat bir arada... O İleri’ye özenme diyebiliriz. Onun kitapduygu benliğinde ve kaleminde hayli larında da çok bambaşka şeyler anlatılköklü... Başa çıkması da zorlu... dığı düşünülebilir. İşte büyük aşklar, büyük kırılmalar, büyük yalnızlıklar Çok zor, ama artık karar verdim ki vardır ama sonuçta Selim İleri çok cidne kadar çığlık atarsam atayım hiçbir di, ağır siyasi romanlar yazar. Belki onşey değişmiyor. Değişmediğini görünce dan bazı şeyleri alıp bu duyguyu kendide ve artık yaşım da 50’ye gelince her me göre yorumlamaya çalışmış olabilişeyi olduğu gibi kabul edip, çok fazla rim. direnmemeye başladım. Buna gayret ediyorum. Eskiden bir şeyleri değiştir Gazeteciliğinle de bir göbek bağı meye çalışyordum ama şimdi artık devardır bu noktada.. Gazetecilik tabii mutlaka sosyal hağişmemeye, varolanı korumaya çalışıyoyatın, siyasal hayatın içersinde olmayı rum. Yine de umut hep diri, tıpkı kitabıgerektiriyor. O açıdan tabii daha fazla nın isminde belirttiğin gibi Beklemek ve duyumsuyorum hayatını bu açılarını... Ummak... Ama kalemini sivriltmiyorsun ille Artık olduğum yerde kalmayı istiyode, en çok ve en önce yaşama, insana, rum. Kitapta bir bölüm var, kahramandoğaya dönük tutuyorsun yüzünü, kalelardan birisi diyor ki, ben sana yaşlandımini... ğın zaman baka Bizim decağım diyor ama ğiştirmemiz geben her şeyi elim reken şeyler ayağım tutarken varsa aslında yapmaktan ve buradan başlıtüketmekten yayor çünkü. nayım, özü bu Bunları değişduygumun. Bu tirmeye başladığımız zaman bağlamda Beklebiz yavaş yavaş mek ve Umyukarıdaki yamak’ta, yaşamla pılar da değişebaşa çıkmanın cek. Duygularıreçeteleri de bumızı, bakışlarılunabilir. Tabii mızı, yüreklerididaktik olmamizi, beyinleridan, satır aralamizi güzel birında. Hayatta şunu gördüm ki çimde yontmalı umutsuzluğa ve adil biçimlere sokmalıyız. düştükçe yine Öyle heykeller bedelini ben oluşturmalıyız. ödedim. Hiç olmazsa kendime Ondan sonra bir hedef koyugöreceğiz ki o “Kitabım birkaç senelik bir kitap değil, bir hayatın dayorum hep, bir heykellere bamıtılmış halidir, duyguların geldiği noktanın süzülüşühavuç... Kitapta dür” diyor Faruk Şüyün. kan insanlar da yavaş yavaş değişecekler ya da en azından yeni gelen nesiller bu güzel heykellerle büyüyecekler. SEYYAH YAZAR Kitabının bir yerinde de aynen şöyle yazıyorsun: “Yaşama sanatı... Yaşamın diyeti olmaz diyorsun... Sonuna kadar yaşamalıyım”... Sonra ekliyorsun “ne olursa olsun, yiten yalnızca beden, kalan ürünlerdir daima...” Bu kendimi avutmam, tabii ki kitaplarım ortaya çıkabilsin. 50 yaşına gelince böyle oldu. Ben ortada durmaktan çok hoşlanmıyorum, sonuçta bir yemeğe gitmişsem yemeğin hakkını vererek yemeliyim. Bir sofra kurulduğu zaman önümde önce gözüm doysun isterim. Hayata da böyle bakıyorum. Gerçi artık eskisi kadar cesur değilim, büyük aşklar yaşamak istemiyorum mesela. Kitabımda birkaç senelik bir kitap değil, bir hayatın damıtılmış halidir, duyguların geldiği noktanın süzülüşüdür. 15 senenin hikâyesi bu. Çeşitli şekillerde örselenmiş bir kişinin hikâyesidir. Çeşitli olaylar ve insanlar karşısındaki Faruk’un duruşları vardır kitabımda. Yani olabildiğince kişisel bir yazın... Evet. Sen bir abbas yolcusun bilirim.... İzmir’i mesela çok seversin ama İstanbul en başka... Kaleminin kayırdığı kent... “İstanbul, seni hiç aldatmayacağım” başlıklı yazında dediğin gibi... Adım adım bir seyyah durumu var gibi.. Öyle yapmaya çalışıyorum evet. Gitmek sözcüğünü çok seviyorum. Bir yerlere gitmek ama belki de en çok kendinden gitmek, sonra başka birisinden gitmek belki bu. O yüzden bu gidişlerin çeşitli versiyonları kitapta var. Tabii somut fiziksel seyahatlar da var. Eski seyahatlerim bilgiye yönelikti, işte hangi müzeler, tiyatrolar, sanat galerileri var gibi. Artık bir kenti anlamaya yönelik seyahatler yapmaya çalışıyorum. Bir kente gittiğim zaman artık bir kafede oturup saatlerce gelip geçen insanları izlemeyi, onlarla konuşmayı tercih ediyorum. O yüzden yazdıklarım da zaman içersinde değişiyor, daha da değişecektir. Tarihi, öyküsü olan tüm kentlere hayranlık duymak ve seyahat etmekle birlikte ana tercihim özgürlük duygusunun perçinlendiği ve fiilen hayata geçtiği kozmopolit, büyük kentlerdir. Özgürlüğü çok önemsiyorum. Sonra melezlik çok ilgimi çekiyor mesela. ? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Beklemek ve Ummak / Faruk Şüyün / Oğlak Yayınları / 150 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1044
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle