02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş P iir Atlası CEVAT ÇAPAN Paulo Jose Miranda/ Şiirler/ Çeviren: Cevat Çapan ‘Kimseler sormazdı neden büyüdüğümüzü’ Küçük bir yalnızlığı besliyor. Bir adam beyaz yapraklar üzerine eğiliyor, Saksının yanına, dizelerin yanına. Dışarda bulutlar nehirleri kovalıyor. Hangi dal taşıyor bir vücudu bir eve, Hangi su akıyor o isteğe uyarak, ateş mi, hava mı, küller mi, gözler mi? Baca öğretiyor, bellek değil duman hayatın işareti. Hayat besliyor kendini. Ölüme hiç önem vermiyor. Ev Mutfağın yanındaki bu odada Evdeki saksı, bahçeden getirilen nemli toprak. kesilirdi hayvanlar. Bir sigara yakıp açmasını bekliyorum… bir gülün, Onlar da kendileri yenilinceye kadar yerlerdi. kanın ya da günün. Kimseler sormazdı neden büyüdüğümüzü. Gözlerim pencereden görünen kökleri güze O terk edilmişlik. Yanlışlık. Kazların o sessizliği. gömülü, Saksı ve ben. çıplak, yoksul ağaçlarda. Daha sonra öğrettim duyarlığıma acı çekmeyi. Sessizlik zaman zaman evi aydınlatıyor. Yarın gün doğduğunda, güneş aydınlatacak dağı, Vücut, düşünüldükçe, kımıldıyor. o zaman göreceğim orada bir çığlık gibi yalnız Bir piyanoyu tutar gibi oynatıyorum ellerimi. yaşayan adamı Dünyanın yavaşça döndüğünü öğretiyor pencere. ve üzerleri kırağı tutmuş birkaç ayvayı. Duvara yakın yabanmersinleri (In A Voz Que Nos Trai, Cotovia, 1997) Sınırlandırıyor sesin ulaşacağı boşluğu. Başlıksız Küçük bir yalnızlığı besliyor saksı. Kilin parlak rengi için okşuyorum onu. Daha dün Tanrı parmakları arasına alıp paylaşıyordum usulca sardı bizi. O yumuşaklığı portakal ağaçlarıyla, kuyudan eve Zaman adını verdi bu keyfine taşınan suyla. ve bu acıdan sigaralar doğdu. Adımlar çamur taşımış evin içine. Hayretler içinde ölmemiz için Pencerenin pervazında en sadık kuşlar, dengede, Ateş güzeldir diye düşündü (In Tabaco De Deus, Cotovia 2002) sanki soruyorlar: yeryüzü hâlâ yeryüzü mü? Saksı sessizlik içinde, kımıldamıyor, *** evi izliyor, vücudu izliyor. Öyle iyi ki bacakların olması insan kırlara gidebilir Arkada, evin gölgesinde, böceklerin hayatının ve başkalarının patateslerini, soğanlarını sırtına bir parçası olan mantarlara doğru gidiyorum. yükleyebilir. Yosunlar üzerinde açık külahları ocağı Öyle iyi ki bacakların olması sevgilinin yanında aydınlatıyor. yürümek, Saksı kımıldamıyor, alevlerle bile. elinde patlamış mısır sinemanın karanlığına Gece oluyor. girmek, Pencere gölge ve çığlıklar. evlenip başka bacaklar üretmek için. Duvarın ötesinde bir nehir. Öyle iyi ki bacakların olması Kimse söylemedi, ben kendim duyuyorum. ve konuşma gereği duymadan koşabilmek.. Yarın gün doğduğunda, güneş aydınlatacak dağı, Öyle iyi ki bacakların olması bilmeden, yalnızca Keçilerle yaşayan adamı göreceğim orada. yazabilmek için olsa bile. Hep yalnız kendisi. Taş atıyor uzaklara, bir Öyle iyi ki bacakların olması özleme uzanırcasına. aralarına ağzını dayamak için. Bir karısı vardı eskiden, şimdi soğuk ve Öyle iyi ki bacakların olması adımlar tek yoldaşı. alışverişe çıkıp yürüme gücü verecek Evdeki saksı, bahçeden getirilen nemli toprak. yiyecek almak için. Bir sigara yakıp açmasını bekliyorum… bir gülün, Öyle dayanılmazcasına iyi ki bacakların olması kanın ya da günün. kıskançlık savaşı yaratmış Bir başka gövdem olmasını isterdim, onun tek onları kesmek için. büyümesini görmek. Öylesine iyi bacakların olması. Dün bağırdım yüksek sesle evi doldurmak için. (Daha önce yayımlanmamış) Arabalar şarkı söylüyor caddelerde. *** Bugün kalkan adam her gün kalkıyordur. Bir yaradır ev Adım adım küfrederek hayata. insanlığın taşıdığı ortekizli şair Paulo Jose Miranda 1965’te Lizbon’da doğdu. Lizbon Üniversitesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. Üç şiir kıtası, dört romanı ve bir oyunu ile Amerika başlıklı bir deneme yayımlamış olan Miranda ilk şiir kitabı A Vos Que Nos Trai ile 1997’de Teixvia de Pascoaes ödülünü, ikinci romanı Natureza Morta ile 1999’da Jose Saramago ödülünü aldı. Bir ara İstanbul’da da kalan ve Türk şiiriyle ilgilenen şair bir süredir Brezilya’da yaşamaktadır. Saksı sessizlik içinde, kımıldamıyor. Toprağı yutarak, suyu yutarak. Ev hayatla besliyor kendini. Ölüme hiç önem vermiyor. Yangını bekleyen korunun gürültüsünü dinliyorum ben. Bu dizeleri dinliyorum kendi kendime. Havayı içime çekerek yanıyorum. Gözlerim yaz elmalarında. Evet eli görüyorum, evet saksıyı görüyorum, evet ateşi görüyorum. Ama evet yetmiyor. Kapanan kapıları var kentlerin, Kaçmak için arabaları, İstekler için pencereleri, İnsanları toplamak için köprüleri. Ama evet yetmiyor. Saksı sessizlik içinde, kımıldamıyor. ölüleri gömmek için. İki yana açılmış perdeler ve tende hissedilen ok üstümüze akan ılık suyun tatlı okşayışı sandığımız, bugün de emin olduğumuz aşk. Sonra da gelsin haplar tatlı, taze, gününe göre sağlıklı olmak için. Oysa bizim sarıldıklarımız başka, bize sarılanlar başka. Gökyüzü, damdaki sokak kedisi oturmaz kimsenin kucağına. İyisi mi, al eline küreği yaşamak için toprağı eşelemeye başla, tükürüp ovala ellerini, sanki bu değilmiş gibi her gün bize yapılan. (Daha önce yayımlanmamış) ? SAYFA 23 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1018
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle