25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Halil Genç’in ‘Heranuş’u Benzerlerine kolay rastlanamayacak öyküler Halil Genç insanı rahatsız eden, şaşırtan öyküler yazıyor. Her öyküsünde farklı bir biçim, farklı anlatım teknikleri deniyor. Öykülerinin coğrafyası, konu yelpazesi geniş. Öyküleri yere sağlam basıyor, suya sabuna dokunuyor. Halil Genç için önemli olan sadece söylemek istedikleri mi? Hiç kuşkusuz, hayır. Halil öykülerini, öykünün gerektirdiklerini dikkate alarak yazıyor. Ë Özcan KARABULUT ların ikinci yarısında Adam Öykü, ardından Düşler Öyküler dergisi yayın hayatına girdi. Ankara Öykü Günleri de, bir dergi düşünün doğurduğu bir düş olarak başladı. Bir yazınsal tür olarak öykü, belki de hiçbir dönemde olmadığı kadar hayatımızda yer kaplamaya yüz tutuyor. 14 Şubat Dünya Öykü Günü’nün kutlandığı, öykü günlerinin düzenlendiği kentlerde “genç” yazarlarla usta yazarlar, “yeni”lerle dergi yayın yönetmenleri ve eleştirmenler bir etkileşim ortamında bir araya geliyor. 19952005 dönemi günüyle, günleriyle, dergileriyle öykünün yeniden altın dönemi olarak belleklerimizde yer ediyor. ODTÜ yıllarından sonra Halil Genç’le buluşmamız, öykünün yükselişe geçtiği, yeniden parlak yıllarını yaşadığı bu döneme rastlıyor. Halil’in 1988 yılında bir roman yayımladığını biliyoruz: Koyabilmek Adını. Yakın çevresindekiler onun hapishane ve askerlik yıllarından sonra öyküye gönül verdiğinin farkında. Öykülerinin gün yüzüne çıkması için acele etmiyor Halil; o daha çok öykü dergilerinin iyi bir okuru, öykü etkinliklerinin etkin bir katılımcısı. Abartısız, “yeni”, “genç”, usta, tanıştığı her öykücünün, her eleştirmenin iyi bir dinleyicisi, iyi bir okuru, tek bir öykünün inatçı bir takipçisi ilkin. Daha sonraları yazdığı öyküler de şaşırtmıştır ama Halil’de beni ilk şaşırtan şey, fizik öğretmeninin içinde öğrenmeye aç bir ‘öykü öğrencisi’nin varlığı olmuştur. Halil bugün de inatçı, alçakgönüllü bir ‘öykü öğrencisi’ kesinlikle, bana sorarsanız. 2000’lerin başında, ilk kez bir öykü atölyesinde öyküsünü okumaya cesaret ediyor Halil. Bu yıllarda onu Cemil Kavukçu’nun, Semih Gümüş’ün, Erdal Öz’ün, Füruzan’ın ve başka yazarların çevresinde sohbet ederken görüyoruz. Bir keresinde Erdal Öz’e Kanayan kitabının eğitim çalışmalarında ODTÜ’lü devrimciler tarafından kaynak kitap olarak okunduğunu söylüyor. Erdal Öz’ün çok duygulandığı o resim karesi nasıl unutulur? Halil’in yolun başında biri olarak aramızda olmasıyla ilgili Erdal Öz’ün soruları olduğunu kestirebiliyoruz. O günlerde Halil’in öyküleri bilinmediğine göre, onun yazdıkları öyküleri bilen kişiler olarak yanıt ben de ve Ce 90’ mil Kavukçu’da saklı olmalı, öyle değil mi? Halil’e, Sait Faik’in Alemdağ’da Var Bir Yılan adlı öykü kitabını okuyup okumadığını soruyor Erdal Abi. Okuduğunu ve her okuyuşunda farklı bir tat aldığını öğrenince şunu söylüyor: “Bu ve benzeri kitaplar senin başucu kitapların artık.” Buraya kadar yazdıklarımı niçin yazdım? Halil’in öykü yazarlığının öykünün altın döneminde, canlı bir öykü edebiyatı ortamında şekillenmeye başladığını vurgulamak için öncelikle. Çünkü Halil Genç’in yazarlık serüveninde öykü dergilerinin, öykü etkinliklerinin, öykünün ustalarıyla yaptığı konuşmaların önemli bir payı var. Dahası, Halil Genç’in Heranuş kitabında yer alan öykülerinin hemen hepsinin yazılma serüvenlerini biliyorum. Kitabın ilk öyküsü, Köse Behzat’ın karısı Yeter’in inşaat işçisi delikanlıyla birlikte olduğu “Tutku Sağanağı” örneğin: On bir sayfalık öyküden fazlalıkları atıldıktan sonra beş sayfalık gerilimli, okuyanı rahatsız eden bir öykü çıkıyor ortaya. Tıpkı Vüsat O. Bener’in kimi öykülerinde olduğu gibi. Bir eve yanaşma olarak alınan Ermeni küçük bir kızla İstanbul’da doğup büyüyen aynı yaşlardaki bir erkek çocuk arasındaki “dilsiz” dostluğu anlatan, kitaba adını da veren “Heranuş” öyküsüyle bu öykünün devamı olarak okunabi ¥ Halil Genç Süheyl Batum’dan ‘99 Soruda Neden ve Nasıl Çağdaş Bir Anayasa’ Süheyl Batum İstanbul Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyeliği niteliğiyle ve Anayasa Hukuku konusunda tartışmasız bir uzman olarak kendini göstermişti. Batum’un 99 Soruda Neden ve Nasıl Çağdaş Bir Anayasa? adlı kitabı gerek anayasa yapımı gerekse çağdaş bir anayasanın nasıl olması gerektiğiyle ilgili birçok soruya yanıt veriyor. Prof. Batum, Türkiye’nin 1876 Kanuni Esasi’yi kabul edişinden bu yana 1908, 1921, 1924, 1961 ve 1982 Anayasa yapımlarını gerçekleştirdiğini bu nedenle “önemli ve paha biçilmez bir hazineye”, bir “anayasal birikime” sahip olduğunu savunuyordu. Kavramlar üzerinde anlaşmazlık ve karmaşa sürecini bırakmamızı ileriye süren Prof. Batum aynı zamanda siyasal iktidarların sayısal güçlerine dayanarak tek başlarına bir anayasa yapmalarının sakıncaları üzerinde duruyor anayasaların geniş bir siyasal ve toplumsal uzlaşma ile yapılmasının önemini savunuyordu. Prof. Batum İstanbul Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyeliği niteliğiyle ve bu konuda tartışmasız bir uzman olarak kendini göstermişti. Prof. Batum’un 99 Soruda Neden ve Nasıl Çağdaş Bir Anayasa? adlı kitabı yukarıda değinilen sorulara ve gerek anayasa yapımı gerekse çağdaş bir anayasanın nasıl olması gerektiğiyle ilgili birçok soruya yanıt vermektedir. Bu nedenle tam zamanında yayımlanmıştır. Kitap temelde iki bölüme ayrılıyor: Birinci bölümde çağdaş anayasa kavramı, çağdaş anayasaların kapsamı unsurları üzerinde duruluyor. Anayasaların yapılış, usulleri, asli ve tali kurucu iktidar kavramları derinlemesine irdelenmiştir. Bu bölümde ayrıca, İspanya, Anayasa nasıl olmalı? Güney Afrika, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerindeki yeni anayasacılık hareketleri üzerinde durulmaktadır. İkinci bölümde Türkiye’de demokratik bir anayasanın içeriği nasıl olmalıdır temel sorusuna yanıt aranmaktadır. Bu bölümde hak ve özgürlükler, demokratik bir anayasada çoğulculuk ilkesinin anlamı, demokratik anayasada denge fren mekanizmaları ve hukukun üstünlüğü ilkesi ele alınmıştır. Kitap 460 sayfadan ibaret olup sorular derinlemesine irdelenmiş, bilimsel olarak dipnot kullanılmış, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarından yararlanılmış ayrıca yardımcı okuma metinleri verilmiştir. Kitapta “seçilmiş bir kaynakça” da yer almıştır. Yıllar önce anayasa hukukçusu, Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın 100 Soruda Anayasa adlı unutulmaz yapıtından sonra, güncel konulara temas eden, derinlemesine inceleme ve çalışma ürünü olan Batum’un bu eseri ciddi bir boşluğu dolduracak nitelikte. Eser aynı zamanda bütün siyaset adamları, hukukçular ve her yaştaki hukuk öğrencileri (hukuk fakültesi öğrencileri ve yaşam boyu öğrenciler) için bir başvuru yapıtı niteliğindedir. ? 99 Soruda Neden Nasıl Çağdaş Bir Anayasa?/ Süheyl Batum/ Levha Yayınları/ 460 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1018 ürkiye’de “yeni bir anayasa yapılması” konusu son yılların en çok tartışılan siyasal konuları arasında yer alıyor. Özellikle, 2007 seçimleri sırasında AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan’ın yeni bir anayasa hazırlanması için bir grup akademisyene görev vermesi, seçimlerin ardından, yeni bir Anayasa yapılması için siyasal iktidarın harekete geçmesi, bu nedenle ortaya çıkan temel tartışmalar unutulmamalı. Bu tartışmalar özellikle anayasanın değişmesinde etkin olacak “asli kurucu” ya da “tali kurucu” iktidar kavramları üzerinde yoğunlaşmıştı. Buna ek olarak, Cumhuriyet’in kurucu felsefesini temsil eden ilk üç madde ile, anayasa da yer alacak diğer hak ve özgürlükler üzerinde durulmuştu. İşte bu tartışmalar sırasında bir anayasa hukukçusu ciddi bir biçimde kendisini göstermiş ve görüşlerine birçok TV kanalı yer vermişti. Bu genç anayasa hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Batum’dur. Süheyl Batum Ë Alev COŞKUN T SAYFA 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle