Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER ¥ ğu anda, farklı bir anlam katar. Julian Barnes, “Arthur ve George” yapıtıyla okuyucuyla buluşuyor. Anadolu’da Bartók’un İzinde/ János Sipos/ Çeviren: Sanat Deliorman/ Pan Yayıncılık/ 220 s. Macar etnomüzikolog, araştırmacı ve derleyici János Sipos, “Anadolu’da Bartók’un İzinde” adlı araştırmasında, Macar halk musıkisi ile Anadolu halk musıkisi arasındaki benzerlikleri ele alıyor. Bu konuya yanıt arayan ilk araştırmacı Béla Bartók olmuştu. Bartók 1936’da Türkiye’de halk musıkisi ezgileri derlemiş, derlediği türküleri de tek tek notaya geçirip bunları o bildiğimiz derin musıki bilgisiyle irdelemişti. Ne var ki bu eser, besteci öldükten yıllar sonra yayımlandı. Macarlarla Türklerin tarih öncesi çağları ve bu iki halkın musıki gelenekleri arasındaki bağlantıları derinlemesine ele alan bu eser etnomüzikoloji alanında başlı başına bir kilometre taşı olmuştu. Her Şey Aşk İçin/ Megan Gressor, Kerry Cook/ Çeviren: Elif Subaş/ Artemis Yayınları/ 364 s. Bonnie ve Clyde’ın ünlü suç eğlenceleri, Şah Cihan’ın güzel Ercüment’e olan aşkının bir anıtı olarak gösterişli Tac Mahal’i yaptırması, Roman Polanski ve Sharon Tate’in talihsiz sevdası, Oscar Wilde ve Lord Alfred Douglas’ın şiirlere konu olan, ‘adını koymaya cesaret olmayan’ aşkı. Masal gibi başlayan ancak trajediyle sonuçlanan Prens Rainier ve Grace Kelly aşkı, Isadora Duncan’ın genç şair Sergei Yesenin’le çalkantılı evliliği, Ted Hughes ve Vincente Minnelli’nin fazlasıyla kırılgan kadınlarla yaşadıkları hırpalayıcı ilişkiler. Sylvia Plath ve Judy Garland’ın kalplerini nasıl da kırmışlar. Gerçi tatlı sonla biten aşklar da var. Megan Gressor ve Kerry Cook, “Her Şey Aşk İçin”de ünlü aşkları okuyucuya sunuyor. Kozanın Tereddütü/ Gözde Kurt/ E Yayınları/ 198 s. Ben bir hayaletim. Şimdiye kadar size kimse söylemedi mi? Bütün hikâye anlatıcıları, hayaletlerin gözleridir aslında. Siz ne sanmıştınız? Büyük sırları isteyerek ya da istemeyerek öğrenen birçoğu gibi, öldürülmek istendim. Beni öldürmeye karar veren adam, kafamı vücudumdan bir baltayla ayırmaya niyetlendi. Ama nedendir bilinmez, bunu yapamadı. Oysa yapacağını düşünmüştüm; yapmasını istemiştim de. Gözde Kurt “Kozanın Tereddütü”nde zihninde ve tininde yaşattıklarına haksızlık etmeyen, sapkın bir aşk üçgeninin kahramanlarını canlı kılan genç bir kadının kozasını çatlatıyor. Troialı Kadınlar/ Seneca/ Çev.: Çiğdem Dürüşken/ T. İş Bankası Kül. Yay./ 76 s. Devlet adamı ve filozofluğunun yanı sıra Roma tarihinin en önemli söylev ustalarından biri ve tragedya yazarı olan Seneca, Antik Yunan tragedyalarına ait temaları Roma’ya özgü süslemelerle bir kez daha ele almıştır. Sahneye konmak için değil, daha çok okunmak için yazılan bu tragedyalar CUMHURİYET KİTAP SAYI 998 16. yüzyılda İtalyan hümanistleri tarafından yeniden keşfedilmiş, Rönesans yazarlarına örnek oluşturmuştur. “Troialı Kadınlar” savaşın acımasızlığını, sınırsız isteklerin ağır bedellerini, hayatın bilinmezlikleri karşısında insanın güçsüzlüğünü yakılan ağıtlar arasında binlerce yıl öteden günümüze taşımaktadır. Sislerin Ardında/ Müge Serin Öztürk/ Cinius Yayınları/ 192 s. “Merdivenlerden gelen gürültüyle sarsıldılar. Hepsi beraber koridora koştular. Yelda Hanım merdivenlerden yuvarlanmış, aşağıda inleyerek yatıyordu.” Henüz yayımlanmayan pek çok hikâyesi ve üç romanı bulunan Müge Serin Öztürk, yirmi yıl önce yazmaya başladığı öykülerden oluşan “Sislerin Ardında”yla okuyucu karşısına çıkıyor. Unuttuk/ Sabih Kanadoğlu/ Doğan Kitap/ 182 s. Atatürk, her sorunun çözümünde ve devlet yönetiminde eleştirel akıldan ve bilimden ayrılmamamızı öğütlemişti. Unuttuk. Atatürk, bir ümmetten millet, kuldan yurttaş yaratarak, ulus devletin temellerini atmıştı. Unuttuk. Atatürk bize Türkiye Cumhuriyeti’ni laik ve demokratik bir devlet olarak bırakmıştı. Unuttuk. Atatürk, bize Ulusal Onur’un ne demek olduğunu ve her koşulda nasıl korunması gerektiğini öğretmişti. Unuttuk. Sabih Kanadoğlu, “Unuttuk” isimli kitabında unutulanları ve yapılması gerekenleri anlatıyor. Dinin Geleceği/ R. Rorty, G. Vattimo/ Yay. Haz.: Santiago Zabala/ Çev.: Rahmi G. Öğdül/ Ayrıntı Yay./ 92 s. inancı ya da laik düşünceyi aforoz etme arayışındaki özcü düşünceler yerine, iletişime ve dilin pragmatik kullanımına dayalı bir felsefi bakışın daha elverişli olduğunu savunuyor. Çalıntı Kıtalar/ Ronald Wright/ Çeviren: Şen Süer/ Versus Kitap/ 528 s. “Çalıntı Kıtalar” beyaz adamın resmi anlatısına karşı bir karşı tarih anlatımını içeriyor. Ronald Wright kitapta beş büyük Amerikan uygarlığının Aztek, Maya, İnka, Çeroki, İrokuaAvrupalılar tarafından nasıl istila edildiğini, sömürgeleştirildiğini, yok edildiğini ve beş yüz yıl sonra hâlâ nasıl inatla hayatta kalmaya devam ettiklerini onların kelimelerine ve aktarımlarına da yer vererek hikâyeleştiriyor. Modern İran Tarihi/ Ervand Abrahamian/ Çev.: Dilek Şendil/ Türkiye İş Bankası Kültür Yay./ 286 s. Ervand Abrahamian, “Modern İran Tarihi”nde esas olarak, 20. yüzyıl İran’ının siyasal tarihine odaklanıyor: Kaçarlar döneminden Rıza Şah’a, Musaddık’tan darbelere, CIA ve MI6 komplolarına, en sonunda da Humeyni’ye, İslam Devrimi’ne ve İslam Cumhuriyeti’ne kadar uzanan süreci, bugüne bağlanan nedensonuç ilişkileri içinde gözler önüne seriyor. Üstelik bunu, özlü bir anlatımla yapıyor. ? “Dinin Geleceği”, iki büyük filozof, Richard Rorty ve Gianni Vattimo arasında bir diyalogdan oluşuyor. Tartışmanın bir tarafındaki Vattimo’ya göre, kutsal kitapların bir hakikat temeline dayanma zorunluluğunun ortadan kalkışı, bir yanda ateist düşünce için otorite karşıtı, özgürlükçü ve demokratik bir teolojik düşünme tarzının ortaya çıkması yolunda önemli bir fırsat yaratırken, öte yandan ateist ve laik düşünceyle ortak bir zeminde buluşmanın da yolunu açmıştır. Rorty ise, insanlığın demokrasi ve özgürleşme yolunda adım atması için, SAYFA 29