22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. ÇOCUKGENÇLİK OKUMA! al şehri öyle bir şehir ki, yaşayanlar birbirlerine “günaydın” yerine, “çiçek dolu günler dilerim, balınız bol olsun,” diyor. Bal şehrindeki arılarla tanışmanın yolu Tınmaz’ın maceralarıyla dolu sekiz kitaptan geçiyor. Fidan Çobanoğlu Kaplan’ın ilk ürünleriyle tanışmış oluyoruz Tınmaz dizisinde. Yazarın gelecekte yazacaklarının muştusunu da alıyoruz Tınmaz’ın dünyasında yolculuk yaptıkça. Resimleme Zeycan GüleçZeynep Güleç’in, kitabın iç dinamiğinin sağlanması açısından onların çizgileri önemli bir öğe olmuş. Dizinin eğlenceli resimleri ve ilginç tasarımını çocuk okurlar çok sevecek. Dizinin editörlüğünü yapan Y. Bekir Yurdakul ve Top Yayınları sanatsal bilgi, birikim ve deneyimlerini kitabı sunarken bile ortaya koymuşlar. Yazarın çalışmasını “sanatsal” bir yaklaşımla armağan etmişler okura. İstediğiniz kadar sağlam metin yazın, eğer ilköğretimin ilk kademesi için yapılan kitaplar resimleme, tasarım ve editöryal çalışma açısından güçlü değilse, istenen sonucu almak epey zordur! Tınmaz, bal şehrindeki en “tınmaz” arı. Canı isterse okula gidiyor, istemezse yan gelip yatmayı pek seviyor doğrusu. Uykusu da epey ağır! Gittiği okul aslında çok eğlenceli, bal yapma dersi, vızıldama dersi gibi dersler görüyorlar. Yine de kaytarmayı pek seviyor Tınmaz. Okulun müdüründen tam üç kez uyarı alsa da, bu onun bütün gün minderinde pineklemesine engel değil. Okula giden arkadaşları bal yaptıkça Tınmaz onlara bakıp bakıp “hiç yorulmuyorlar mı?” sorusunu soruyor. Aslında Tınmaz tembellik etse de son zamanlarda daha tembel olmuş, okula gitmiyor. Bu sorunu çözse çözse bal kraliçesi çözer. Nasıl mı? Bunun yanıtı, Tınmaz Dizisi’nin, Gece Hıçkırığı adlı kitabında. Dizinin ikinci kitabının adı: Bilinmeyen Çukurlar. Tınmaz, arkadaşları Küçükko B Ë Mavisel YENER Tınmaz burada uyuyor! van ve Morçiçek’le oyun oynamak ister. Fakat Küçükkovan’ı evde bulamaz; annesi onun pikniğe gittiğini söyler. Hemen soluk soluğa Morçiçek’e koşar, fakat o da pikniktedir. Önce onlara öfkelenir fakat sonra anımsar ki, arkadaşları onu da pikniğe davet etmiştir fakat o erken kalkamayacağı için bu daveti kabul etmemiştir. Arkadaşları piknikten dönene kadar tek başına oynamaya karar verir. Hava güzel olduğu için biraz yürümek ister. Yürürken minik bir çukura düşer, üstü başı toz içinde kalır. Bir de bakar ki, her yanda o çukurlardan var. Kimse o çukurlara düşmesin diye hepsini tek tek kapatmaya karar verir. Arkadaşları ve ailesinin, bu işi yaptığı için, onunla gurur duyacaklarını düşünür. Belki de çukurları kapattığı için kraliçe onu kahraman ilan edecektir. Fakat işler hiç de beklendiği gibi gitmez. Kapattığı o çukurları tek tek yeniden açması neden gerekir dersiniz? Okuyun öğrenin! Dizinin Bal Şansı, adlı kitabında Tınmaz’ın kanadı hastalanıyor. Tatlı Badem Hastanesi’ndeki doktor ona bir hafta dinlence verince nasıl sevindiğini siz hesaplayın. Tınmaz, güzel bir tatilin düşlerini kurmaya başlar. Okulun müdürü “Sen merak etme. Arkadaşların okul çıkışı ödevlerini getirecekler,” der demez rüyadan uyanmış gibi irkilir. “Ödev mi? Ama kanadım…” diyebilir sadece. İlk günler ödevlerini aksatmadan getirir ar kadaşları. Küçükkovan, Tınmaz’ın ödevlerle boğuşmaktan hiç dinlenemediğini düşünüp ona yardım etmeye karar verir ve onun yerine ödevleri yapmaya başlar. Gelgelelim bir gün, müdür Tınmaz’a “yazdığın öyküyü çok beğendim,” deyiverince Tınmaz yerlerin dibine geçer. “O öyküyü ben yazmadım, arkadaşım yapıyordu ödevlerimi,” diye itiraf eder mi, yoksa gizler mi? Müdürün ve ailesinin tavrı ne olur? Elbette söyleyecek değiliz. Tınmaz dizisindeki Zor Ödev adlı macera da, Bal Şansı’nın devamı gibi sanki. Tınmaz, verilen ödevlerden bıkmış, üfleyip püflüyor. Ama bu kez öyle bir ödev almış ki, siz olsanız, siz de sıkılırsınız! Dizinin Bal Dolu Balonlar kitabında Tınmaz’ın anneannesi Cankanat’la tanışıyoruz. Geceyarısı gelen anneanne öylesine şişmandır ki, evin kapısından zor sığar. Masalın sonrası çok eğlenceli. Anneannenin birden nasıl zayıfladığını okuyunca kahkahalarınızı tutamıyorsunuz. Neşeli Vızıltılar’da çok gizemli şeyler oluyor. Sabahları esen rüzgârla beraber bal şehrine çok güzel bir şarkı yayılıyor. Ama bu şarkıyı kimin söylediği, sesin nereden geldiği belli değil. Tınmaz, sesin sahibi bulacağından o denli emin ki, kraliçeden “arama ekibi arıları”nın arasına katılmayı istiyor. Kraliçenin bunu kabul etmesiyle beraber büyük macera başlıyor… Tehlikeli Çiçek, bal okulundaki aşı gününü eğlenceli bir biçimde anlatıyor. Bal şehrindeki okuluna, Arıların Sağlığı Önemlidir Bakanlığı’ndan neşelerini kaçıracak bir mektup gelir. Mektupta daha önce hiç görülmeyen bir çiçekten söz edilmektedir. Bu çiçeği koklayan arılar hastalanmaktadır. Bilim arıları aşı olana kadar hiçbir arının bu çiçeği koklamaması gerektiğini söylerler. Aşı günü herkes sıraya girer ve aşı olur, biri dışında… Tınmaz, korkup saklanmıştır. Tınmaz’ın yaşadıkları çocuk okurları epey düşündürecek. Kaybolan Mektup’ta, Tınmaz’ın mektup arkadaşı İncekanat ve Bal şehrinin postacı arısı ile tanışıyoruz. Tınmaz, arkadaşından gelecek mektubu merak içinde beklerken birden rüzgâr çıkmaz mı? Çıkar! Postacının taşıdığı mektuplar her yana saçılmaz mı? Saçılır! Bu arada Tınmaz’ın mektubu da ortadan yok olur mu? Olur! Sonrası, yine heyecanlı bir serüven… Bu kitabı okuyan çocuklar mektup yazmayı artık daha çok sevecek. Dizinin sekiz kitabı da iletileri çocuk okurun gözüne sokmadan, satır arasında vermiş. Eğlenceli, çok boyutlu bir okumaya davet ediyor çocukları. Tınmaz’ın dünyasıyla tanışanlar, Tınmaz’ın içinde bir yerlerde mutlaka kendilerini görecekler. Masallar yoluyla çocuğa dışavurum olanağının verilmesi, yaratıcı davranışların ve estetik yargı gücünün geliştirilmesi, değerler eğitimi açısından, öğretmenlerin ve ailelerin de dikkatini çekmesi gereken bir dizi Tınmaz. Tınmaz’ı uykusundan uyandırmak için sayfaları açmak yeterli… Ben de Bal şehri sakinleri gibi sunayım iyi dileklerimi: “Çiçek dolu günler dilerim, balınız bol olsun.” ? *Tınmaz Dizisi/ Gece Hıçkırığı, Bilinmeyen Çukurlar, Bal Şansı, Zor Ödev, Bal Dolu Balonlar, Neşeli Vızıltılar, Tehlikeli Çiçek, Kaybolan Mektup/ Fidan Çobanoğlu Kaplan/ Resimleyen: Zeycan GüleçZeynep Güleç/ Top Yayıncılık/ 2009/ s.36 / 5+? www.maviselyener.com SİHİRLİ DEĞNEK Nilay YILMAZ 45. Kütüphane Haftamız kutlu olsun (31 Mart5 Nisan) kutladık. Ve bu kutlamalarımıza kim bilir daha nice kutlamalar ekleyeceğiz... İşte değiş(e)meyen gerçeklerimiz... Türkiye’de 1162 halk kütüphanesi var (Almanya’da 11332, Fransa’da 4008, İngiltere’de 4937, İspanya’da 5209 halk kütüphanesi bulunuyor). Türkiye nüfusunun yüzde 1’i kütüphanelere üye. AB ülkelerinin halk kütüphanelerine üyelik oranı yüzde 25. 2007 sayımına göre halk kütüphanelerine kayıtlı üye sayısı 493 bin 596. Kütüphanelerdeki kitap sayısı dikkate alındığında, AB ülkelerinde kişi başına 3 kitap düşerken, Türkiye’de 5 kişiye 1 kitap düşüyor. Kütüphaneye üyelik oranı AB ülkelerinde yüzde 25 iken, Türkiye’de yüzde 1. 59 gezici kütüphanenin, benzin ve personel yetersizliğinden, ancak 2’si gezebiliyor. Gezici kütüphanelerdeki kitap sayısı 119 bin 796. Personel yetersizliği ve bina sorunları nedenleriyle kapısına kilit vurulan kütüphanelere 10 yıldır nerdeyse hiç personel alınmamış. (1990 yılında 891 kütüphanede 4096 personel varken, bugün 1162 kütüphanede 2791 kişi çalışıyor, bunların ancak 333’ü kütüphaneci. Birçok kütüphanenin müdürü yok, kimi zaman da tek personel bekçi. Kütüphanecilik mezunları iş bulamıyor. Kütüphaneler Genel Müdürlüğü’nde binlerce kişilik uzman kadrosu ise boş duruyor, Maliye Bakanlığı’ndan onay çıkmadığı için bu kadroların ancak binde 3’üne atama yapılabilmiş.) “B ilginin Yazgısı: Sanal Dünyaya Yolculuk” konusu çerçevesinde 45. Kütüphane Haftası’nı kutluyoruz, Son 10 yıl içerisinde bakanlığa bağlı kütüphanelere alınan kitap sayısında da büyük bir düşüş görülüyor. 1995’te kütüphanelere toplam 285 bin kitap alınırken, 2003’te bu rakam 6700’e düşmüş... 2007 sayımlarına göre halk kütüphanelerindeki toplam kitap sayısı 13 milyon 198 bin 814. 1162 kütüphanenin ancak yüzde 5’i okura bilgisayarla hizmet verebiliyor. “İstanbul Ticaret Odası’nın (ITO) Türkiye’de Yayın Hayatı (yayın no 200859) adlı broşüründe yer alan bilgiye göre (Haziran 2007Haziran 2008) kamu kurumları 66.875.156 adet kitap üretirken, yayınevleri 45.620.643 adet kitap üretmişler. Aradaki fark yüzde 25” (Celâl, Metin, Cumhuriyet Kitap, sayı 984). Bu verilere göre en büyük yayıncı “devlet”. Ve hâlâ kütüphanelerde kaynak sıkıntısı var, bütçe yetersiz, olanaklar kısıtlı... Pek çok yerel ve ulusal okuma kampanyaları düzenleniyor. Kitap bağışları toplanıyor. Ne var ki sayısal değerlere verdiğimiz önem kadar, yapılan işin içeriğinin de dikkate alınması gereken bir konu olduğu pek düşünülmüyor. Kaç okula, köye ya da kütüphaneye kaç kitap bağışlandığıyla övünmek yerine, hangi tür kitapların bağışlandığını sorgulamaya, çocukların ve gençlerin hangi kitapları okuduğuna kafa yormaya, okuma programı olmadan, yani temeli ve sürekliliği sağlanmadan uygulanan göstermelik okuma kampanyalarının hangi işe ve düşünceye hizmet ettiğini düşünmeye başladığımız noktada bu sayısal değerler “gerçek değerlerini” bulma yolculuğuna çıkacak... 45. Kütüphaneler Haftası hepimize kutlu olsun... ? (Bkz: Türk Kütüphaneciler Derneği: www.kutuphaneci.org.tr Kütüphane ve Yayımlar Genel Müdürlüğü: http://kygm.kulturturizm.gov.tr SAYFA 24 CUMHURİYET KİTAP SAYI 998
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle