Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tufan Erbarıştıran’la ‘Çöl Çiçeği Masalı’nı konuştuk İnsanın kurtuluşu yazının ardındaki dünyada Tufan Erbarıştıran, yeni romanı Çöl Çiçeği Masalı’nda bize uzak ama bir o kadar da yakın bir coğrafyanın maddi ve manevi gerçekliklerinden yola çıkarak insanı kendini sorgulamaya yönelten bir metnin ve kurgunun yazarı olarak karşımıza dikiliyor. Hayli canlı anlatımı ve ayrıntılardaki titizliğiyle de dikkat çeken yazarın “İnsanın kurtuluşu yazının ardındaki dünyada” sözünden hareketle romandan ve yazının ardındaki bu dünyadan konuştuk. Ë Altay Ömer ERDOĞAN 788 yılında Güney İspanya’nın Malaga limanından hareket eden gemi, Fatma ve annesini Kuzey Afrika’ya taşımaktadır. Fatma ve annesi, çölün kurallarıyla İslamiyet’in kurallarını tanımaya ve uygulamaya çalışarak yeni bir hayata başlarlar. Roman mekânsal ve tarihsel arka planı ile bir uzaklık üzerine kuruluyor gibi görünse de, bize mekânsal ve tarihsel bir yakınlık da taşıyor. Türkiye’de yaşayan bir yazar olarak Kuzey Afrika coğrafyasını roman mekânı ve adeta çölü bir roman kahramanı gibi seçmenizin özel bir nedeni var mı? Bir de sanki o coğrafyanın içinden biriymişçesine süren mekân betimlemelerinin bir hayli canlı olması, bir okur olarak beni hayli şaşırttı… İslamiyetin kendi içyapısındaki dinamiklerin hadisler, köhnemiş gelenekler ve bağnaz düşünceler ile donatılması bugüne özgü bir şey değildir. İslamiyet dünden bugüne kadar reform yaşamamış, kendi içinde çağa uygun düzenlemelere yer vermemiş bir dindir. Bunda çoğu kez söylenilen “İslamiyette ruhban sınıfını yoktur” sözünün geçerliliği gündeme gelmektedir. Romandaki imam bu sınıfı simgelemektedir. İslamiyette tarikatlar, cemaatler nedeniyle yaşanılan bölünmeler ve geri kalmışlık reform yaşanmadığı sürece devam edecektir. Romanda bunu anlatmaya çalıştım. Yani dün de böyleydi bugün de... Sorunuzun ikinci bölümüne gelince; Jules Verne kendi çağının çok ötesinde düş gücünü kullanarak o muhteşem romanları yazmıştı. Bu nedenle bir yazarın düş gücü, yazdığı romanın teknik alt yapısıyla uyumlu bir biçimde örtüşüyorsa ortaya güvenilir ve okunma tadı olan bir metin çıkıyor. SAYFA 22 1 Çöl Çiçeği Masalı’nda masal içinde masallar anlatıyorsunuz. Fatma, Cebile, Davut, Ahmed, İmam, Afra, Avras, Zişan, Halid, Kasım... Hepsi masalların arasında gerçeği arıyorlar. Roman kahramanlarından Davut, “Bana ait olan tek şey masallarımdır; o da çocuklarındır” diyor. İç içe geçmiş masallarıyla düşlerini gerçekleştirmeye çalışan bir avuç insanın kaderlerini ören bir kurgu ve Montaigne’nin “Güçlü bir düş hedefe ulaştırır” sözleriyle doruğa ulaşan bir atmosfer romanın en belirgin özellikleri olarak göze çarpıyor. Peki, ama bu durumda okur kimdir? Okur da kendi masalını mı yazacaktır? Hiç kuşkusuz masalların yaşamımızda önemli bir yeri vardır. Her masal anlatıcısı ve dinleyeni masalın içinde kendi dünyalarına geçerler. Romanı okuyan herhangi bir okur kendini “anlatılanın” içinde, dışında hatta üstünde görebilir. Bu artık okur ile romandaki kahramanların arasındaki iletişimle somutlaştıracak özel bir durumdur. İnsan yaşamında soyut ile somut gerçeklik arasında görünmez bir bağ vardır. Bu spesifik alanı roman tadı ile anlatmaya çalıştım. EZOTERİK BİLGİLER Ezoterizme göre, ezoterik bilgiler, ya ni hakikatler ve sırlar, herkese açıklanmamalı, ancak belli eğitimlerden geçip o bilgileri almaya hak kazanmış, layık olmuş kişilere belirli bir zaman içerisinde derece, derece açıklanmalıdır. Kimseye, değerini ve anlamını anlayamayacağı böyle bilgilerin verilmemesi gerektiği gibi, kimseye kaldıramayacağı, taşıyamayacağı bilgi de verilmemelidir. Bu eğilimin romanın kurgusu açısından da bir önemi var bana göre ve romanın felsefesi de biraz böyle açımlanmıyor mu? Çok yerinde bir saptama bu. Ezoterik bilgiler kişiye belirli bir eğitim sonucunda sezdirilerek verilir. Bu özel eğitimde semboller esastır. Hiçbir zaman doğrudan bir anlatım söz konusu değildir. Romanın içindeki Ahmed adlı kahraman böyle bilgilere sahip, özel bir kişidir. Ezoterik düşünce insanın yaşamını örgütleyen, söz ve davranışlarını olgunlaştıran evrensel bir anlayışın temelidir. Kişi bu eğitim (bilgilendirme) sayesinde “Kâmil İnsan” olma yolunda ilerlemeye başlar. Romandaki ana tema budur aslında. “Çöl Çiçeği Masalı” okura bilgiyi, evrenselliği, bazı özel gizleri sezdirerek, bilinçaltında vermektedir. Romanı bitirdiğinizde aydınlanacağınızı söyleyemem ama insanı insan yapan temel nitelikleri, Tanrı ile ruhsal bağlantıyı, kutsal sözlerin gerçek anlamlarını bulma yolunda ruhunuzda bir rüzgâr eseceğine inanıyorum. Bundan sonra o rüzgârı fırtınaya dönüştürmek sizin elinizde artık. Çünkü bunu başardığınızda sizi bekleyen “şey”; engin bir dinginlik, sonsuzluk ve spesifik bir dünyanın içidir... Yine de okült ve mistik bir saplanıştan ya da ne bileyim ezoterik bilgileri kutsayan son dönem çok satan romanlarından uzak bir eğilimi, gerçeği arayışla pekiştiren tavrınız, bana kalırsa bir anlatıcı olarak sizi Coelho’ya değil de Maalouf’a yaklaştırıyor. Ne dersiniz? Bunda kısmen haklı olduğunuzu söyleyebilirim. Amin Maalouf’un metinlerinde bireyin içsel yolculuğu kadar, gerçeği arama konusundaki gözü karalılığı da öne çıkar. Benim romanımda ise, birey tek başına belirli aşamaları geçebilir, ancak özel bilgilerle kendini donatabilirse arzu ettiği sonuca erişebilir teması yer almaktadır. Bu da sadece ezoterik bilgiler ile olabilir. Bugün tanınmış, insanlığa büyük hizmetleri dokunmuş herkesin bu kaynaktan beslendiğini biliyorum. Sözü edilen kaynak öylesine güçlüdür ki, siz sadece kabınızın ölçüsü kadar alabilirsiniz... Daha fazlasını almak isteyenlerin başına neler gelebileceğini anlamak için romandaki Fatma’nın yanlışını iyi irdelemek gerekir. Kendini Tanrı’nın ilahi elçisi sanırken sadece aşk yüzünden düştüğü durumu görüyorsunuz... İnsan ezoterik eğitimi Tanrı olmak için değil, kendini Tanrı’yla “BİR” olmak için almalıdır. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bölüm başlarında; antik felsefelerden kutsal metinlere ve modern anlatılara uzanan alıntıların da kuşkusuz taşıdığı bir işlevden söz edebiliriz. Bu alıntılarda ön plana çıkan septik ama ahlâki bir olumluluk, toplumsal düzenlerin ve dinlerin değil de uygulamalarının bir eleştirisi olarak da algılanabilir mi? ¥ Dinlerin kapalı, bağnaz, kendi CUMHURİYET KİTAP SAYI 1000