Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER ¥ dıklarını ve reformcuların bu ayrılıkları birleştirmenin yollarını nasıl bulduklarını anlatırken, artık yeni bir büyük reform çağı zamanının geldiğini iddia ediyor. Krugman ayrıca bir değişim programının çerçevesini de çiziyor. münü içeriyor. Bu kitapta bir yandan üniversitelerin demokratikleşme sorunları ve bunun önündeki engeller ortaya koyulurken diğer yandan üniversitelerdeki ‘Türkİslam sentezci’, özellikle de ‘dinci’ kadrolaşma somut örneklerle değerlendiriliyor. Annenin Genç Kadın Olarak Portresi/ Friedrich Christian Delius/ Çev.: Vedat Çorlu/ İthaki Yay./108 s. “Annenin Genç Kadın Olarak Portresi”nde, Friedrcih Christian Delius, İkinci Dünya Savaşı’nın ortasında, kendisine gebe annesinin gözünden savaş denen vahşeti son derece sanatlı bir biçimde gözler önüne seriyor. Sıradan insanların savaş karşısındaki arzu, istek ve korkularını anlatıyor. Günümüz Alman edebiyatının güçlü sesi Friedrich Christian Delius, “Annenin Genç Kadın Olarak Portresi”nde, insanlığın ezeli ve ebedi baş belası savaşı çok zor biçimde tek bir cümleden oluşan bir romanla betimleyerek yadsıyor. Bourne’un İhaneti/ Eric Van Lustbader/ Çev.: Esat Ören/ Altın Kitaplar/ 510 s. Şimdiye dek yitirdiklerinin acısını çeken Bourne, dünyadaki son arkadaşı Martin Lindros’un kayıp haberini alınca perişan olur. Merkezi İstihbarat Müdür Yardımcısı Lindros, Etiyopya’da TKA’ların kaçak nakliyatının izini sürerken kuşkulu bir biçimde ortadan kaybolur. Bourne, insanlık uğruna Lindros’un peşini bırakmaz. Merkezi İstihbarat Teşkilatı’ndan nefret etmesine rağmen arkadaşını kurtarmaya ve başladığı işi bitirmeye karar verir. Ancak Bourne, mücadele ettiği adamların teknolojik açıdan en üstün silahlara sahip olduklarından habersizdir. Eric Van Lustbader, “Bourne’un İhaneti” adlı yeni romanıyla okurlarla buluşuyor. Pembe Tuvalet/ Tolga Gümüşsay/ Altın Kitaplar/ 224 s. “Balkonlar... Binaları birbirine bağlayan ipler... Gökyüzü çamaşır dolu. Kazaklar, formalar, çarşaflar, çoraplar hızla geçiyor gözümün önünden. Hepsi gri tonlarda. Birden onu görüyorum yukarıda. Renkli. Bir tek o renkli: Pembe Tuvalet. Gökyüzü görkemli bir balo salonu, o ise şölenin kraliçesi sanki. Rüzgâr pembe eteklerini coşkuyla dolduruyor, ipek kumaşı ritmik devinimlerle salınıyor, içindeki görünmez peri omuzları Susanlar/ Bilge Karasu/ Metis Yayınları/ 254 s. “Sevdiğim bir insanın ölüm haberi bana hemen koymuyor, inanamıyorum o habere. İnanamıyorum da dememeliyim, anlayamıyorum o ölüm haberini. Hep bir köşebaşında, öldüğü söylenen o sevdiğim kişiyle karşılaşacakmışım gibi gelir bana, aradan uzun bir zaman geçse de o duyguyu yitirmem, o kişi nasıl olsa bir gün gene karşıma çıkacakmış gibi gelir.” Bilge Karasu, Nurullah Ataç’ın ardından söylemiş bu sözleri. Şimdi “Susanlar” ile Bilge Karasu köşebaşında beklediği yerden okuyucunun karşısına çıkıveriyor, büyük çoğunluğu yazarlığının ilk yıllarına ait çalışmalarıyla genç Bilge beliriyor. Çağdaş Üniversite mi Medrese mi?/ Mahmut Âdem/ Phoenix Yayınları/ 296 s. Mahmut Âdem’in “Çağdaş Üniversite mi Medrese mi?” adlı çalışması, 19812008 yılları arasında, çeşitli gazete, mesleki dergi ve bültenlerde yayımlanmış yazıların bir bölü nı hoyratça oynatıyor. Hayranlıkla izliyorum... Aradığım oymuş meğer. Güzel ve özgür. Sıcak ve ulaşılmaz. Dingin ve kışkırtıcı. Herkesi peşinden sürükleyebilecek kadar çekici, hiç kimseye gereksinim duymayacak kadar güçlü. Bir çamaşır ipinde dünyaya meydan okuyor, her hareketinde evrenin bir başka sırrını açığa vuruyor. İlahi dansına beni de davet ediyor.” Tolga Gümüşsay, “Pembe Tuvalet”le okyucu karşısına çıkıyor. Yüksek Yoğunluklu Konutlar: Büyük Şehirlerdeki Yeni Konut Eğilimleri/ Sergi Costa Duran/ Çeviren: Derya Nüket Özer/ YEM Yayın/ 208 s. Son 2030 yılda kentler üzerinde artan baskı, kent merkezlerinin yakınında olmanın sağladığı avantajlar giderek konut taleplerinde de yeni eğilimlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Bunlardan biri de Sergi Costa Duran’ın “Yüksek Yoğunluklu Konutlar” kitabının konusunu oluşturan günümüzün en yaygın yapı tipleri olan yüksek konutlar. Bugüne kadar benimsenmiş bütün konut planlarını ve programlarını yeniden yorumlamayı zorunlu kılan bu yeni eğilim sonucu, yüksek yoğunluklu konut mimarisinin örnekleri dünyanın tüm büyük kentlerinde yükselerek, kentlerin siluetini değiştiriyor. Çizimlerle ve fotoğraflarla zenginleştirilen kitapta 20042008 yılları arasında yapılmış 27 konut projesi yer alıyor. Resimli Dünya Tarihi/ Neil Morris, Neil Grant, Lisa Isenman, Hazel Mary Martell, Lynn McRae, John Malam, Micheal Pollard/ Çeviren: Furkan Akderin/ Alfa Yayınları/ 288 s. 5 milyon yıl önce ilk insan Afrika ormanlarında ortaya çıktığında, gezegenimizin yaşı 4 milyar yılı geçmişti. Ardından insanlar dünyanın dört bir yanına yayıldılar ve toplumsal hayatın her alanında gelişmeler kaydedilmeye başlandı. Neil Morris, Neil Grant, Lisa Isenman, Hazel Mary Martell, Lynn McRae, John Malam ve Micheal Pollard tarafından kaleme alınan “Resimli Dünya Tarihi”, Büyük Patlama’dan 21. yüzyılın başlarına kadar olan dünya tarihine kolayca anlaşılabilir, genel bir bakış sağlamayı amaçlıyor. Dünya’da ve Türkiye’de Bilim, Teknoloji ve Politika/ Ergun Türkcan/ İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları/ 716 s. Ergun Türkcan, “Dünya’da ve Türkiye’de Bilim, Teknoloji ve Politika” adlı çalışmasında, dünyada bilim ve teknolojinin ilerlemesini, teknolojik gelişmenin dönüm noktaları olan temel yenilikler çerçevesinde ele alıyor. Türkcan, Osmanlı’dan başlayarak Cumhuriyetin ilk yıllarına ve daha sonra TÜBİTAK’ın kuruluşuna ve bugünkü faaliyetlerine değin Türkiye’nin bilim ve teknoloji tarihinin bir dökümünü verirken, TÜBİTAK’ta geçirdiği uzun yılların tecrübesiyle, ülkemizde bilim ve teknoloji politikası ¥ SAYFA 28 CUMHURİYET KİTAP SAYI 994