27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Türkçe Günlükleri 25 Şubat Çarşamba er yerde, “soru H ekleri” diye geçen “mı, mi”den FEYZA HEPÇİLİNGİRLER 28 Şubat Cumartesi nceki günlükÖ lerden birinde, “kahverengi” söz adıma da özür dile.” gibi örneklerini vereceğimiz kullanımdır. Yani “adına” sözcüğünde olumsuzluk anlamı yok. Öteki sözcüklerde yer bulamazken TDK, Türkçe Sözlük’ün son basımında, yaygınlaşan yanlış kullanımı önlemek için olmalı; ayrı bir madde açıp sözcüğün anlamını vermiş. “Adına” sözcüğü, “Bir şeyin veya bir kimsenin namına, hesabına, yerine” anlamına gelir. Son yıllarda, büyük bir hızla yaygınlaşarak “için, amacıyla, maksadıyla” sözcüklerinin yerine kullanılır oldu. “Dereceye girmek adına katıldılar bu yarışmaya.” tümcesinde de “O dönemi aydınlatmak adına yapacağız bu kazıyı.” tümcesinde de yanlış kullanılmış. söz ediyor Ata Nur. “Soru ekleri sözcük müdür? Soru eklerine sözcük diyebilir miyiz?” diye soruyor. Evet, soru ekleri sözcüktür; ama bağımsız sözcük değil, bağımlı sözcüktür. Dolaylı tümleç eki olan “da, de” ile karıştırıldığı için bir türlü doğru yazamadığımız “da, de” gibi, “mı, mi” de bağımlı sözcüktür. Kişi eklerini (“im, sin, siniz” gibi) alır; ama, kendisinden önceki sözcüklere hiçbir zaman eklenmez. Bu da sözcük olduğunun en sağlam kanıtıdır. “Mı, mi”ye ek denmesi, kendisinden önceki sözcüğe göre ses değişikliğine uğramasındandır. Oysa bu, ek olduğunu değil, yalnızca bağımlı olduğunu gösterir. “Mı, mi”ye kesinlikle soru eki denmemeli. “Ek” denen şey, eklenir. Hiçbir zaman eklenmeyecek olan bir birime ek denir mi? “Mı, mi”, hangi anlamda kullanılırsa kullanılsın kendisinden önceki sözcüğe asla eklenmeyeceğine göre, “mı, mi”ye “soru eki” demekten vazgeçilmesi, “soru sözcüğü“ denmesi gerekir. 27 Şubat Cuma yatını Dışa Açma”) projesi kapsamında (aralarında “Die Hochzeitsnacht” adıyla benim öykülerimden yapılan bir seçkinin de yer aldığı) program, 2005 yılından beri, Kültür Bakanlığı tarafından yürütülüyor. Ancak edebiyatımızı dünyaya tanıtma çabası bu projeyle sınırlı değil. Yapı Kredi Yayınları, “The TasteBook of Turkish Writers”, Doğan Hızlan’ın önsözüyle, tam 32 yazar ve şairin, şiir, öykü, oyun, edebiyatın çeşitli türlerinden tadımlık ürünlerinin yer aldığı bir kitap yayımladı. Son olarak Varlık Yayınları’nın ve Feridun Andaç’ın çabasıyla “ZGODBE IZ TURIJE” adıyla Slovence bir öykü antolojisi çıktı. Üzerinde bir cezve ve fincan çiziminin yer aldığı, ciltli, kırmızı kapaklı, bu güzel kitapta da 20 yazarımızın öyküsü bulunmakta. (açılımı: “T EDA” “Türk Edebi cüğünün, kahve içmeye başlamamızdan önceki adının ne olabileceği üzerinde durmuştuk. Okurum ve meslektaşım Mehmet Akıncı, günlüklerde bir türlü yer veremediğim mektubunda, “kav” sözcüğünün ve bundan türemiş “kavıt”ın Erzurum yöresinde kullanıldığını belirtiyor ve açıklıyor: “‘Kav’, kahverenginde, kuruyunca kolay tutuşan bir mantar türüdür. ‘Kavut’ ise bir yiyeceğin adıdır. Un kavrulduktan sonra içine şeker ya da tatlı yemiş katılarak yenir. Kavrulan un kahverengine dönüştüğünden bu rengin yerine kullanılmıştır.” Günümüzde yalnız at rengi olarak geçen “kula” sözcüğünün de halk arasında, kahverengine çalan, kızılsarı rengi adlandırmak için kullanıldığını yazıyor. Araplar, rengin adını sudan alıp “mai (su rengi) diye sözcük türetmişler. Halit Ziya’nın ünlü romanının adı bu yüzden “Mai ve Siyah”tır. Oysa biz bu rengin adını sudan değil, gökten almışız. Mehmet Akıncı, halk arasında ”mavi” yerine, “gök” sözcüğünün kullanıldığını söylerken, “Su, rengini gökten alır. Buna göre bizimki daha bir doğru görünüyor. Ama biz kendi doğrumuzu unutup Arapçasını almışız.” diyor ve Anadolu’da mavi gözlülerin “gökgöz” diye çağrıldığını, “gök” sözcüğünden ses değişimiyle ‘gögermek, göğermek, gövermek, güvermek’ gibi sözcükler türetildiğini ekliyor. “Gövermek” biçimi yalnız Erzurum’da değil, çeşitli yörelerimizde de kullanılan bir sözcük. Hatta bir Ankara Kızılcahamam türküsünde geçer: “Meşeler gövermiş varsın göversin / Söyleyin huysuza durmasın gelsin / Varmasın kötüye asılsın, ölsün / Köt(ü), adamın var ömrünü yok eder”. Türküdeki, “var ömrünü yok etmek” deyişinin güzelliğine de dikkat çekmeden geçmeyelim. Halkın ağzında, yazı diline geçmemiş kim bilir daha ne sözcükler, ne güzel söyleyişler var. Mehmet Akıncı’nın dikkat çektiği bir de “adına” sözcüğü var. “İçinde ‘adına’ sözcüğü geçen tümcenin anlamı olumsuzdur.” diyor ve olumsuz anlamlar için kullanılmasını doğru buluyor. Bildiğimiz ve kullanageldiğimiz biçimi “Benim 1 Mart Pazar ir de yenilerden bir mektup, iki B soru: Hollanda’da düşen THY yolcu uçağıyla ilgili olarak NTV’de (26.2.2009) saat 13.00 haberlerinde muhabir, Amsterdam’dan bilgi verirken en az on kez “kazanın sebebiyeti...” demiş. İzmir’den Ayşe Servet Torun, “SEBEBİYET diye bir sözcük var mıdır?” diye soruyor. “Bir şeye, bir olaya sebep olma, yol açma” anlamında “sebebiyet” diye bir sözcük var. Ayşe Servet Torun’un kulağını tırmalaması yine de boşuna değil; çünkü “sebebiyet” sözcüğü “vermek” eylemiyle birlikte kullanılır genellikle. Muhabir, “kazanın sebebi” demek istiyor aslında; ama anlaşılan olayın büyüklüğü karşısında “sebep” sözcüğünü pek cılız bulmuş. İkinci sorusu da “cinnet getirdi” demenin mi, “cinnet geçirdi” demenin mi doğru olduğuyla ilgili. İkisi de doğru. Cinnet, “delilik” demek. “Cinnet geçirmek: Delirmek, aklını kaçırmak”; “cinnet getirmek: Bir an için delilik belirtisi göstermek.” rtadoğu” mu, “Orta 3 Mart Salı Doğu” mu? Orçun Kuş’un sorusu buydu. Benim “Rüzgârın Göğe Savurduğu Türkçe Günlükleri” kitabımda her iki kullanımını da görünce, “Orta Doğu kelimesi bir özel isimdir ve ayrı yazılır. Uluslararası İlişkilerde yüksek lisans yaptığımdan dolayı bu konudan çok şikâyetçiyim ve bunu köşenize de taşırsanız çok sevinirim.” diyor. Türk Dil Kurumu’nun Yazım Kılavuzu’nda “Orta Doğu” biçiminde ayrı yazılmış; ama Dil Derneği’nin Yazım Kılavuzu’nda, Nijat Özön’ün Büyük Yazım Kılavuzu’nda, Ömer Asım Aksoy başkanlığında hazırlanan Ana Yazım Kılavuzu’nda “Ortadoğu” biçimine bitişik yazımı doğru sayılmış. Ben şimdi Orçun Kuş’a ne diyeyim? ? “O www.feyzahepcilingirler.com [email protected] Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız / İst. B U L M A C A 1 K 2 K 3 I 4 G 5 F 6 G 7 C 8 E Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU B. Melodi. 9 B 10 I 11 E 12 I 13 E 14 J 15 A 16 D 17 E 18 D 19 A 61 9 69 22 C. Türlü müzik araçlarının verdiği sesleri birbirinden ayırt etmeyi sağlayan ses özelliği. 21 6 53 4 H. Yunan mitolojisinde, Artemis tarafından öldürülen ve takımyıldıza dönüştürelen, Poseidon’un oğlu olan dev avcı. 20 D 21 G 22 B 23 D 24 A 25 A 26 E 27 E 28 E 29 K 30 A 31 K 32 E 33 D 34 H 35 A 36 A 37 C 38 D 39 E 40 E 41 D 42 D 43 F 44 K 45 J 46 E 47 A 48 I 49 D 7 54 37 56 D. “... Masaldı” (Mario Levi’nin bir yapıtı) 68 52 77 34 57 I. “Ali Paşa A...” (Modern Folk Üçlüsü’nün söylediği bir şarkı). 50 D 51 F 52 H 53 G 54 C 55 E 56 C 57 H 58 K 59 F 60 D 61 B 62 E 63 69 B 70 A 71 E 72 A 73 İ 64 A 65 J 66 A 67 A 68 H 38 23 16 49 18 41 20 60 50 42 33 E. “Zorba” adlı romanı da yaratan Yunanlı yazar. 48 10 3 12 J. Türk para birimi. A 74 J 75 E 76 A 77 H 65 14 74 45 Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şairin dizeleri ortaya çıkacaktır. Dikkat: “İ/63” harfi ipucu olarak yerine konmuştur. 71 40 26 27 62 K. Ulah dili. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “İzmir’den ordunun başından ve temasa geldiğim siyasi ... uzaklaşamazdım.” (Atatürk) 13 32 39 17 46 11 8 55 75 28 F. Mazhariyet. 29 31 58 1 44 2 994. sayının çözümü: A. YILKI ATI, B. ÜNAYDIN, C. ZANKA, D. ÜNANİMİZM, E. MANN, F. DYLAN, G. EB, H. KALIT, I. İLBAY, J. KASIRGASI, K. ULUĞ BEY, L. YALITICI, M. URNANŞE. Şiir: “beni atın.. beni atın.. cüzamlı sularda yunsun yılanların bakışıyla yıkandığım yüz Metin Kaygalak” 59 43 5 51 76 70 30 47 15 66 19 36 24 72 25 67 35 73 64 G. Uzakdoğu’da yetişen fakat nemli tropikal bölgelerde de yetiştirilen ve meyvelerinden yiyecek, odunundan kereste olarak yararlanılan ağaç. CUMHURİYET KİTAP SAYI 995 SAYFA 31
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle