Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
...KISA KISA... Ë Özkan MERT H ayal Yayınları, ‘Şiir Dizisi’nden çok önemli bir ‘ilk kitap’a daha imzasını attı: SEN. 11 şiirin yer aldığı 77 sayfalık ‘SEN’i okurken ilk dikkatimi çeken, içindeki şiirlerin ortalığı kasıp kavuran ‘piyasa şiirlerinden’ şiddetle ayrılığı oldu. Mehmet Gözen’in şiir kitabı daha ilk sayfasında, İdris’ten Sokrates’e, Mevlânâ Celaleddin’den, İbnî Sinâ’ya, İbnî Rüşt’e, Copernik’e, G. Bruno’ya, D. Erasmus’a, oradan da çağımız ozan ve bilginlerine olan borcunu ve sevgisini belirterek, Mevlânâ Celaleddin’in şu dizeleriyle başlıyor: “Dün de geçti. Düne dair sözde dün gibi geçip gitti: Bu gün yepyeni bir söz söylemek lazım...” Mevlânâ Celaleddin. Bugün Türk şiirinin en önemli sorunu da bu: Yeni bir şey söylemek… Yeni bir şey söyleyen şair kalmadı. Herkes ya herkesin yazdığını yazıyor ya da farklı bir şey yazmış olmak için saçmalıyor: Şiirin ırzına geçiyor. Yeni bir şey söylemek için okumak, araştırmak, çalışmak, dünyayı gezmek, insanı görmek gerekiyor. Türkiye’de şairlerin çoğunluğu kör, görmüyor. Kendini görmeyen, kendini bilmeyen, kendi eleştirisini yapamayan bir şairin, şiiri ve insanı yazması mümkün mü? Asla! İşte bu noktada Mehmet Gözen’in şiirlerini önemsiyorum: ‘SEN’ deki şiirler yalnız kendi olan, başka hiçbir şiire benzemeyen şiirler... Yeni şeyler söyleyen şiirler. Kosmoz’un bahçelerinde ‘SEN’i, ‘İNSAN’ı arayan şiirler. Bu arayışını, masal ile felsefeyi kucaklaştırdığı sözcükler ve imgelenimlerle taşıyor bugüne. ‘İmge’ demiyorum özellikle ‘imgelenimler’ sözcüğünü kullanıyorum. Çünkü, şair, imgelerini bildiğimiz klasik anlamdaki ‘Dize dizge’lerle kurmuyor. Kuşkusuz ki bu şairin özgür seçimidir. Bu noktada biraz Ahmed Arif, Enver Gökçe ustalar aklıma geliyor. Kitabın ilk şiiri: Sen/ Senin Kısa Hikâyen. Evrenin milyarlarca yıldır var olduğunu biliyoruz. İnsan belki bu akıl almaz zaman dilimi içinde 10 milyon yıldır var. Nedir ki 10 milyon yıl bunun içinde? İnsan hayatıyla örneklersek: Bir bardak su içerken geçen zaman, evrende var olduğumuz süre: Mehmet Gözen 10 milyon yıllık bu süreyi 3 sözcükle özetliyor: Senin Kısa Hikâyen. Sen cük dinamizmi en başarılı yönlerinden… Belki de bu dinamizm, tek hücreli organizmaların ağaca tırmanarak, ‘bir savaşı bitirip bir savaşı başlatarak ...’ bugüne yürüyüşünü bu kadar öz bir şekilde anlatmayı mümkün kılıyor. İnsan kıyıcıdır, zalimdir, tüm sosyal dönüşümlerini savaşla gerçekleştirmiştir. Barışın bile savaşla kurulacağına inanır. Çünkü kendi olamamıştır, kendi olmayı öğrenememiştir. estetik arayışlara girmesini ve içeriğine en uygun düşen estetik yapılanmaları bulmasını gerektiriyor. Şairin sözcük kullanımındaki ustalığı harika! Akıl almaz güzellikte imgelenimleri var. İşte birkaçı: acının bir kuğu gibi gelip kollarında uyuduğunu gördün sen ki keremisin yaralı kuşun ve kör sürüngenin ..................................... tunca ve güle hükmeden ipekten elleridir sarrafın ………………………. şimdi senin yüzünde hüzünler Safrana dair olandır …………….. bir yolu bir denizi bize bir daha oku oku ve çöz …………… ellerinde ağulu bir mektupla bir şehre girmek üzeresin ……………. benliğimin demircisi ol” Evet! Mehmet Gözen; ‘SEN’ deki şiirleriyle çok güzel bir giriş yaptı Türk şiirine. Sözcükleriyle farklı ve özgün bir yürüyüşü var. Bu yürüyüşünün yazacağı her şiirle daha da güzelleşeceğini ve iyi şiir konusunda asla taviz vermeyeceğini umuyorum. Çok güzel şiirler bekliyorum Gözen’den. ? Sen/ Mehmet Gözen/ Hayal Şiir Dizisi, Ocak 2009/ Hayal Yayınları/ 78 s. sen sen olmadan önce yalnız bir ağaç gibiydin çıplak kurumuş yanmış .......... su boğar ateş yakar kuşatmasında aç yırtıcıların birde tanrılar .......... bir savaşı bitirip bir savaşı başlatarak yürüdün ........... Bir, iki bazen üç sözcükten oluşan ve birbirlerinin üzerinde sıçrayarak devam eden dizeler sürekli hareket halinde. Şairin söz İnsan bilmediği için savaşır. Ama bazen çok kısa bir süre de olsa insan olduğunu hatırlar ve ‘Gülümser’. o an senin sudan derin ateşten kavi ve kelebekten narin olduğunu fark edip ve ilk kez kendine gülümseyerek ..................... Elifin Bir Lirin altın sesini Ve ak yıldızın izini Sürerek Ve her şeye karşın insan dünyaya niye geldiğini bilmektedir. Ve Gözen, insanın kazanacağına dair ilk sinyali gönderir. Ama bu yalnızca bir sinyaldir, belki görmek istediğimiz mutlu bir resmin silik bir görüntüsüdür. Dünyaya sürüldük mü? Hoş geldik mi? Bir şiir okunduktan sonra arkada unutulmayacak görüntüler ve sözcükler ve tatlar bırakmalıdır. Mehmet Gözen’in şiirleri gibi iyi şiirler bile bazen bunu gerçekleştiremez. Bu ancak sözcüklerin ve şiirin tümünün saydamlaştırılmasıyla mümkündür. Gözen’in şiirlerinin içeriği ve felsefi boyutu çok zengin... Bu zenginlik belki şairin yeni SAYFA 18 CUMHURİYET KİTAP SAYI 995