22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. ÇOCUKGENÇLİK OKUMA! Ë Mavisel YENER ocuklar için yazılmış her iyi kitap yüreğimi kanatlandırıyor, hele ki bu bir “ilk kitap”sa umut çiçeklerine boyanıyor her yan. An Koleksiyoncusu fantastik bir dizi olmakla beraber, sorgulayan, eleştirel, diyalektik bir yaklaşımla, felsefe temeline de oturtuyor söylemini. Bakış Kutlu’nun ilk kitabı olması nedeniyle, onun gelecekte yazacaklarının muştusunu da veriyor. Okura fantastik bir dünyadan seslenirken gerçeğin yapısının, işleyişinin çözümlenmesinde yardımcı oluyor. An Koleksiyoncusu, yazının dönüştürme olanağını çok iyi kullanıyor. An’lara yolculuk çekirdek bir fantastik evrende temellendirilmiş gibi dursa da, iki kitaba bütüncül olarak baktığımızda insanı ve maddeyi çözümlemeye çalıştığını fark ediyoruz. Zaman, insan, enerji ilişkisi üzerinde düşünürken gizemli bir evrene kayıp gidiveriyoruz. An Koleksiyoncusu bundan yüzyıllar önce doğmuş, henüz bir bebekken anne ve babasını kaybetmiş, onu yetiştiren kişilerden sevgi ve anlayış görmediği için insanlardan nefret etmeye başlamış biri. Ona ait hiç mutlu ânı yok. Kendini hiç mutlu ve özgür hissetmemiş; sevmeyi ve sevilmeyi bilmiyor. Belki de bu nedenle, Benatar karşısına çıkınca onun hizmetkârı olmayı kabul ediyor. Benatar, An Koleksiyoncusunun karşısına karga kılığında çıkıp onu insanlardan intikam almaya ikna ediyor. Benatar, An Koleksiyoncu’suna sonsuza kadar yaşama şansı veriyor; insanlar onu göremiyor, varlığını fark edemiyor. Böylece An Koleksiyoncusu insanların arasında rahatça dolaşarak, onların mutlu anlarını çalar ve çuvalına atıyor. Benatar’la yaptığı anlaşmaya göre bu mutlu anların yarısını ona vermek zorunda. Bu anlaşma yüzyıllar boyu sürüyor. An Koleksiyoncusu dünyayı gezerek insanların mutlu, sevinçli anlarını Ç Çocuk yazınında yeni bir soluk: Bakış Kutlu ların An Koleksiyoncusu tarafından çalınmasından sonra, üzüntüden ölümcül bir hastalığa yakalanmıştır. Tomurcuk Teyze’nin tedavisi için gereken para nasıl bulunacaktır? Balpetek’in, An Koleksiyoncusu ile karşılaşması diğer insanlarınkine göre çok tuhaftır çünkü Balpetek onu ve garip çuvalını görebilmektedir. An Koleksiyoncusu Balpetek’in diğerlerinden farklı olduğunu anlar ve bu durumdan yararlanmaya karar verir. Balpetek’in çok mutlu olabileceği bir anı bekleyip o ânı çalmak için yanıp tutuşur. Balpetek’in Baran’a olan ilgisini fark etmiştir. Eğer onlar birbirlerine aşklarını itiraf ederlerse işte o çok mutlu an An Koleksiyoncusu’nun çok işine yarayacaktı. İşler beklendiği gibi mi olur? An Koleksiyoncusu o mutlu ânı çalabilir mi? Çuvalına attığı anlara ne olur? Bunların yanıtı dizinin birinci kitabı Çuvaldaki Sır’da. Dizinin ikinci kitabı Yeraltına Yolculuk’ta, An Koleksiyoncusu Benatar’a kafa tutmaya başlar. Ne var ki Benatar, yüzyıllardır toplanan mutlu anların uçup gitmesine asla izin vermeyecektir. İkinci kitapta tanıştığımız Pikkular kimdir, nasıl doğar, nasıl ürer, nasıl yaşarlar? Niçin yerin yedi kat dibinde yaşayan bir halktır? Balpetek’ten ne isterler? Asıl hedefleri nedir? Yeraltına Yolculuk bir masal büyüsüyle sarıyor okuru. Türkçeyi tuz buz edenlere inat, pırıltılı, arı, duru bir dille anlatıyor masalını. “Benatar ne kadar çalıyor. Bu güzel, mutlu anlarını yitiren insanlar huysuz, mutsuz ve sorunlu kişilere dönüşüyorlar. Böylece An Koleksiyoncusu, Benatar’a karşı görevini yerine getirmiş oluyor ve kendisine sevgi göstermeyen insanlardan intikam alıyor. Pıtırcık Sokağı, kimsenin tanımadığı bir yabancı gelene kadar bir avuç iyi insanın mutlu ve huzurlu yaşayıp gittiği, herkesin birbirini tanıdığı, sevdiği, yardımlaştığı küçük bir sokak. Pıtırcık Sokağı’nda yaşayan Balpetek, Murat, Elif,Can, Baran, Tomurcuk Teyze, bakkal… manav… hepsiyle tanışıyoruz romanda. Parlak, göz kamaştırıcı çuvalını yanında taşıyan gri pelerinli An Koleksiyoncusu’nun bu sokağa gelmesiyle birlikte her şey değişmeye başlar. Pıtırcık Sokağı sakinleri birdenbire kavgacı, umursamaz, aksi insanlar olup çıkarlar. Bundan en çok da Tomurcuk Teyze etkilenir. Askerdeki biricik oğlunun ziyaretine bir sevinememiş, onunla birlikte yaşadığı güzel an heybetli ve kudretliyse, Pikkular da o kadar küçük ve güçsüzdüler. Boyları yaklaşık otuz santimetreydi, renkleri turuncuydu. İki gözleri, iki elleri, iki ayakları vardı, üstelik hepsi de yerli yerindeydi. Gözleri ve ağızları çok büyüktü, saçları ve kulakları yoktu. Cinsiyetleri de yoktu ve bu yüzden, çoğalmak için insanlardan çalınan ‘an’ları yemeleri gerekiyordu” (s. 25). An’lara yolculuk sırasında her an gündelik yaşantımıza göndermelerle farklı kapılar açıyor. Günlük hayatımızdaki ‘güçlü’, ‘güçsüz’, ‘savaş’, ‘barış’ gibi kavramları derinlemesine karşılaştırma olanağı tanıyor. Ne yazık ki fantastik çocuk yazını korku, olağanüstü olaylar, yaratıklar, sihir, tılsım, gizem, büyü gibi doğaüstü güçlere sahip kahramanların doluşturulduğu bir tür gibi algılanmakta. Oysa, T. Todorov, Türkçesini Metis Yayınları’ndan okuduğumuz “Fantastik” isimli kitabında der ki; “Fantastik anlatılara fantastik niteliği kazandıran şey, metinden okura geçen bir tereddüt ya da kararsızlık deneyimidir. Anlatılan olaylar gerçek mi, yoksa düşsel mi? Yani öyküde anlatılan olaylar bildiğimiz gerçeklik yasalarıyla açıklanabilir mi, yoksa tamamen başka bir gerçeklik alanına mı aittir?” Çuvaldaki Sır ve Yeraltına Yolculuk’u soluksuz okurken metinden okura geçen o soruların farkına varıyoruz. Bakış Kutlu, daha önce yazılmışların kötü bir kopyasını yapmak yerine, emek harcamayı, özgün bir yapıt üretmeyi, sözcükleriyle yepyeni bir dünya kurmayı yeğlemiş. Türk çocuk yazınının özgün fantastik romanlarından biri olan An Koleksiyoncusu dizisi, değerbilir okurun içinde yüzlerce sevinçli an bırakıyor… İyi okumalar! ? *An Koleksiyoncusu Çuvaldaki Sır, Bakış Kutlu, Resimleyen: Ozan Küçükusta, Bilgi Yayınevi, 182s, 2009 (10+ yaş) *An Koleksiyoncusu Yeraltına Yolculuk, Bakış Kutlu, Resimleyen: Ozan Küçükusta, Bilgi Yayınevi, 124s, 2009 (10+ yaş) www.maviselyener.com SİHİRLİ DEĞNEK “Bir insanın hayal edebileceği her şeyi, başka bir gün öbür insanlar pekâlâ gerçekleştirebilir.” Jules Verne (18051905) ilim ve teknoloji haftasını (814 Mart) kutladığımız şu günlerde Einstein’ı (16 Mart 187918 Nisan 1955), Newton’u (31 Mart 1642 20 Mart 1727) ve Jules Verne’i (8 Şubat 182924 Mart 1905) de anıyoruz. İyi ki doğdular! İyi ki içimizi aydınlattılar! Nilay YILMAZ B ninin bile, dönemler (18651869) karşılaştırılarak incelendiğinde şaşırtıcı olarak yakın olduğu göze çarpar. Bunları biliyor musunuz? J. Verne’in öyküsündeki topun adı “Columbiad”dır. Ay’a ilk giden Apollo 11’in kontrol modülünün adı da “Columbia”dır. Her iki yolculukta da mürettebat üç kişidir. J. Verne, Apollo 11 ile gerçekleştiği gibi, kalkışın Florida’dan yapılmasını öngörmüştür. Apollo 11 astronotlarının yaptığı gibi inişin okyanusa, Apollo 11’in indiği noktadan çok uzak olmayan bir yere olmasını öngörmüştür. İnsanın hayal gücünün gücü inanılmaz! “İki şey sonsuzdur” der Einstein. “İnsanoğlunun aptallığı ve evren. Fakat ikincisinden o kadar emin değilim.” İnsanoğlu aptallık yapmaktan bıkmasa da yine onun aptallıkları, gafları ve sonsuz hayal gücü sayesinde dönmez mi dünya? Ke Jules Verne 16 Temmuz 1969’da Cape Kennedy uzay üssünden fırlatılan Apollo 11’in içindeki astronotlardan Neil Armstrong ve Edwin Aldrin 20 Temmuz’da Eagle adlı Ay Örümceği’ne geçtiler ve 21 Temmuz’da sabahın erken saatlerinde Ay’a ayak bastılar. Birçok insan için bu yolculuk gerçekleşmesi imkânsız bir düştü. Oysa Jules Verne 1865’te kurgusal olarak Ay’a götürmüştü insanoğlunu. “Ay’a Seyahat” kitabında, yolculuk için yapılan hesaplar ve tahminlerin, o dönemdeki bilgi eksikliklerine rağmen, gerçeğe son derece yakın olduğu söylenir. Hatta proje maliyet tahmi şifler, icatlar, ütopyalar, düşler nelerin ürünüdür? Yaşasın hayal gücü! Yaşasın merak duygusu!.. Benim Asım Albert Einstein, Gustava Roldan, L.Luis Cugota, Altın Yay. (8+ yaş) Einstein, Jess Brailler, Beyaz Balina Yayınları (8+ yaş) Newton’un Elmaları, Jean Marie Vigoureux, Alkım Kitabevi (14+ yaş) 2009 Dünya Astronomi Yılı’nı kutluyoruz... “Uluslararası Astronomi Birliği (IAU), 2009 yılını, Galileo Galilei’nin teleskopla yaptığı ilk gökyüzü gözleminin 400. yıldönümü olması sebebiyle Dünya Astronomi Yılı ilan etti. UNESCO bu çağrıya ortak oldu ve Birleşmiş Milletler, 2009 senesini Dünya Astronomi Yılı olarak kabul etti. Astronomi bilimindeki gelişmelerin paylaşılması yoluyla bu sonuçlara ulaşabilmek için takip edilen araştırma ve düşünce sürecinin anlatılması ve toplumun gene linde bilimsel bilincin geliştirilmesi, bilim eğitiminin iyileştirilmesi ve desteklenmesi, gökyüzüne ve dolayısıyla doğaya olan ilginin ve merakın arttırılması ve bilim insanları arasındaki cinsiyet dengesinin teşvik edilmesi, DAY 2009’nın en önemli amaçlarını oluşturuyor.” Türkiye’deki DAY 2009 etkinliklerini de Türk Astronomi Derneği (TAD) yürütüyor (Bkz: www.tad.org.tr). Minik sihirli değnekler, pek çok şehirde gerçekleştirilmekte olan etkinlikler hakkında bilgi almak için TAD’ın sayfasını ziyaret etmeyi unutmayın. SİHİRLİ BİR KİTAP Küçük Sırlar, Sevim Ak, Can Çocuk, Mart 2009 (69 yaş) Türk Astronomi Derneği ve Can Çocuk işbirliği ile hazırlanan, “Küçük Sırlar” geçtiğimiz günlerde çocuklarla buluştu. Küçük sırların peşinde koşan Sıla’nın Venüs ile yaptığı sohbeti çocuklar çok sevecek. Gözde Bitir Sındırgı’nın fırçasında ¥ SAYFA 24 CUMHURİYET KİTAP SAYI 995
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle