24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA ilk resmini gördüğü andan itibaren resimlerin kendisinde yarattığı gerilim, Serdar Aydın’a bu konuda bir kitap yazmayı zorunluluk kabul ettirmiş. Toplam üç yıllık zorlu bir mücadeleden sonra tuvallerdeki dünya görüsünün gizine ulaştığını varsayarak bu gizi paylaşmak istedi ve ‘Fatma Tülin Resmi: Algı, Form ve Pornografi’ kitabını yazdı. Serdar Aydın ile Fatma Tülin kitabını konuştuk. Mesleğimizin ustalarından Nail Güreli’nin yazdığı “Dünden Bugüne Babıâli”, sayfalarımızda yer alan söyleşinin konusu. Kitap, gazetecilerin dünyasını anlatıyor fakat sadece gazeteciler için yazılmış ve gazete eksenli bir çalışma değil. Bir basın tarihi araştırması hiç değil. Babıâli’yi yayıncıları, kitapçılarıyla da ele alan bir çalışma. Ayrıca 1950’lerden başlayarak 60 yılın Babıâli’sinin mekânları ve özellikle insanları arasında bir ufuk turu yapmayı ve gelecek kuşaklara bazı izler bırakmayı öngörüyor. Nail Güreli ile ‘Dünden Bugüne Babıâli’ üzerine söyleştik. Lars Morris ilginç, ilginç olduğu kadar eleştirel ve trajikomik bir kitapla, ‘Şarlatanlığın Tarihi’ yle okurların karşısına çıkıyor. Morris, eseriyle herkesi şarlatanlığın zihin coğrafyasına bir yolculuğa davet ederken, “İnsanlık gerçekten ilerliyor mu?” sorusuna kafa yormasını istiyor. Kitabı Ali Bulunmaz değerlendirdi. Bol kitaplı günler... Ressam Fatma Tülin’in P andke, Beckett’in Son Bant’ının tiyatronun terminus durağı, arı bir tiyatronun sonu olduğunu ileri sürüyor. Ondan sonra yazılan tiyatro oyunlarının, kendisininkiler dahil, “ikincil” metinler sayılması gerektiği inancında. Bir bakıma gölge oyunlar. Bu görüşü paylaştığımı söylemeliyim. Belki, Son Bant’ın ardından, Beckett’in, Quad’la birlikte asıl noktayı koyduğunu ekleyebilirim: Söz’ün bittiği yer. ervasız Pertavsız ENİS BATUR Beckett ve Handke H Beğenelim beğenmeyelim, “Çağdaş Sanat” tamlaması oturdu artık, yerleşiklik kazandı. Dada hareketiyle, özellikle Duchamp’la bir erken çıkış yaşanan plastik sanatlar bağlamında, Beuys sonrası büyük ve yayınık bir kırılma gerçekleşti; resim ve heykel, modernitenin son ifade alanları olarak, gitgide daralan bir eylem bölgesi içinde sıkışmış durumdalar: Kişisel serüvenler devam ediyor da atılım ya da dönüşüm beklenmiyor orada. Müzik bağlamında, hâlâ çift koldan yürüyor üretim. Elektronik devrim, bir bölünme yarattı, yolunu açtı, bugüne geldi, yarına uzanabilir. Öteki kolda, Viyana Okulu’ndan uzanan damarın etkisini sürdürdüğünü gözlemliyoruz. Bir tek edebiyat, kesin bir kopuşun, kırılmanın sahnesi olmadı XIX. yüzyılın ikinci yarısından bugüne akan zaman dilimi içinde. Modernliğin öldüğünü, bittiğini kabul edebilir dileyen, bir son adres de tayin edilebilir (ki burada, ister istemez gene Beckett’e, bana kalırsa Adlandırılamayan’a dönmek gerekecektir), gelgelelim hiçbir yeni başlangıç noktası gösterilemez yoktur. Olsa olsa bir ‘ölüm duyurusu’ yapılabilir, yapanlar oldu da: Sözgelimi şiir için Denis Roche, tam kırk yıl önce bir duyuruda bulundu ve sustu. Yetseydi, yetmedi: Ne bir kopuş, ne bir kesinti: Şiir hatlarında süreklilik geçerli. Son Bant’ın ya da Quad’ın temsil ettiği, bir sözün bittiği yer noktası bulamıyoruz yakın geçmişte. Anlatı bağlamında da durum aynı: Kimse, örneğin Finnegans Wake’i bir son perde olarak tanımlamaz sanıyorum, ardından çok sayıda temel metin geldi. Deneme, olsa olsa yatağını geliştirdi; felsefeyle, insan bilimleriyle diyaloğunu koyulaştırarak. Kuram’ın altın çağı 1970’lerde yaşandı. Değişim yok diyemeyiz şüphe yok ki: Özellikte türler arası geçişlerin hızlandığı, sınır ihlallerinin arttığı bir dönemden geçtiğimiz ortada. Sıkıntıysa, sıkıntı pazardan, piyasadan geliyor son evrede: Ticaret, edebiyatı sıkıştırıyor, yerini daraltıyor ama o güçlü dış etmen her alanın belâlısı. Handke’nın Tiyatro yazını için getirdiği yargıyı, edebiyat çerçevesinde tekrarlamak, nicedir “ikincil metin”ler yazıldığını, bir gölge edebiyatın hüküm sürdüğünü savunmak olanaksız mı? Adlandırılamayan, gerçekten de modern edebiyatın bittiği yeri işaretlemiş olabilir. BlanchotFoucault ikilisinden gelen “yazarın ölümü” saptaması, durumun felsefesini tanımladı diyebiliriz; bütünlemek adına. Şiirin sonu için, Roche’un gösterdiği kutupları (Cantos, Cummings, Olson) gözönünde tutalım. Kavşaktarih, yaklaşık olarak 194560 arasına denk geliyor demektir. Zettel, Eğer Bir Kış Gecesi Bir Yolcu, Hayat Kullanım Kılavuzu, Sek Sek; John Barth’ı, Roubaud’su, Magnanelli’si, Mişima’sı ne olacak? Satura, Karın Bitimi ve Başlangıcı, Wodwo, Flow Chart; Ekelöf’ü, Gamoneda’sı, Larkin’i, Adonis’i, Ece Ayhan’ı ne olacak? Öteki türlere, yakın tarih yapıtlarına hiç gelmiyorum. Bir ayrıcalık tanıma peşinde değilim edebiyata. Şükür ki her şey yolunda gidiyor avuntusuna başvurmak değil kesinkes tasam. Olabildiğince soğukkanlı ve nesnel, düşünüyor, soruyorum. Hepimiz biliyoruz öte yandan, Hegel’den beri önümüze dikiliyor ölüm izleği. Asıl ölüm olgusuna, tarihine AuschwitzBirkenau ile yaklaşıldığı doğru, ayrıca. Kimse, yaşanan darbenin gücünü hafifletebilecek cümleleri kuramadı o gün bugün. Sanırım, düştüğümüz yerden kalkmaya çalışıyoruz. Her şeye karşın, yaratıcı alanların üretim yelpazesi hâlâ bir sığınak işlevi görüyor bizim için. Gene de o üretimi meleklerin yapmadığının farkındayız. Kafesinin içinde Pisa Cantoları’nı yazan adamın Il Duce’ye bağlılığını sürdürdüğünün bilincindeyiz sözgelimi. Bir aklama ve aklanma cenneti değil burası. Hiç değilse bunu adlandırabiliyoruz. Soruşturma tazeliğini koruyor. Handke’nin saptamaları 2008 Ekimi’nden. Krapp’ın Son Bant’ına replik olarak kurduğu Işık Sizi Ayırana Dek monoloğunun kitapçığının arka kapağına yerleştirmiş tek sayfalık manifestosunu. Bir gölgemetin gerçekten de doğrudan Fransızca kaleme aldığı sahne tiradı. Hafif bir yazı değil bu, Bayan Krapp’ın içine girmesinde, oradan sözalmasında yabana atılamayacak bir cüret, geçiştirilemeyecek bir salvo tavrı var. Yankı’dan dem vuruyor içeride, bir sözsel ayna tutuştan. Edebiyatın verimli bir kolu açıldı bu noktadan, modern çağda: Bir dolu kitabın, sunduğu aralıklardan birinden başladığını gördük. Bununla sınırlı tutulmadı ilişkiler: Çıkış noktasını bir tabloda, bir sonatta, bir filmde, kurmaca figürler kataloğunda bulmuş çok sayıda sıkı yapıt inşa edildi. Hayat yetmiyor muydu? sorusunu soracaklara, edebiyatın ve sanatın koca özerk dünyalar yarattığını anımsatabiliriz. Neden Frenhofer, Nevzat beyden daha az yer tutsundu ki hayatımızda? Yavaş yavaş, Aciz Çağ’da, Handke’ye haksızlık ettiğimi kabule yanaştığımı görüyorum. İyi ki, biraz amansız tepkime kapılarak onu okumaktan vazgeçmemişim. Tepkimin hâlâ sapına kadar haklı yanını mahfuz tutuyorum: Hulki Aktunç’un en az Handke kadar önemli bir yazar olduğu yolundaki görüşüm değişmedi. Biri kendi ülkesinde bile hak ettiğinin çok altında, öteki dünya ölçeğinde (belki hak ettiğinin bir parça üstünde) yaygınlığa ve saygınlığa kavuştuysa, o çirkin eşitsizliğin faturasını Handke’ye değil, sisteme kesmiş olmalıydım sanırım. Işık Sizi Ayırana Dek, Beckett’e yalnızca pencere mi açıyor, yoksa bir tür eleştirel konum alış da okunabilir mi bu girişimde? Bu soruyu yazınsal düzlemde getirmiyorum; Handke söyleyeceğini söylemiş arka kapakta, yapay alçakgönüllüğe yüz sürmeksizin. Beckett’in yapıtında kadının payı pek düşüktür, görkemli Oyun Sonu ayrılacak olursa. Handke, her söylenenin bir karşısöyleneni olabileceği gerçeğini kurcalıyor gibi geldi bana. Bütün monologların karşılığı suskuda biçimlenmeyebilir. Bir de: Magris’in geçen yıl okuduğum ve değindiğim tek kişilik dişi monoloğunu anıştırdı bana Handke’ninki. Hısımlık ilişkileri, bis bis. ? Handke Beckett TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1031 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle