19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

rin yayımıyla birlikte gazeteciler der¥ şündüğü haberi üzerine, mürettipnekleri birer gün Bayram gazetesi çıkarhaneye gidip sermürettiple konuma geleneğini sürdürüyor. şuldu. Teknik kesim de çalışmayacağını Şimdi Bâbıâli darmaduman… İşin açıklayınca, davul zurna sesinden asabıiçine ticaret girdi mertlik bozuldu! nın bozulduğunu söyleyen Bedii Faik, Ticaret tabii, ekonomiye can verisaat 15.00’te toplusözleşmeyi imzaladı yorlar! Matbuat döneminde gazeteler ve grev sona erdi. ve gazeteciler ile siyasi iktidar sahipleri Her şey görece iyi hoş gidiyordu arasında ikili bir ilişki vardı. Bugün bu ama darbe de kapıdaydı! üçlü, hatta dörtlü ilişkiye dönüştü: Korkunçtu, 12 Eylül 1980 darbesi MedyaSiyasetTicaret’ti, tarikat eklemtarumar etti ortalığı. Üniversiteler, parlendi, oldu dörtgen: MedyaSiyasetTitiler, sendikalar, sivil toplum örgütleri caretTarikat. topun ağzındaydı artık. Kitabınızda da imlediğiniz gibi “BaBOZULMAYAN EZBERLER bıâli’de de günahı çok bir dönem başla O günlerden bugünlere gelindi, dedı”… ğişen değişti de ‘hangi ezberler bozul Tabii, çok önemlidir. 12 Eylül’ün izmadı’ya dönersek.. Kitabınızda da hayli leri biliyorsunuz 2000’lerde de sürmekyer tutuyor.. teydi. Türkiye Gazeteciler Sendika Nasıl ki, 2000’li yıllarda “Yandaş sı’nın İstanbul Şubesiyle birlikte, Sabah Basın” ve dahası, fanatik muhaliflerce gazetesi ve atv televizyonunun da içinde “Yalaka Basın” deyimi icat edildiyse, bulunduğu Turkuvaz grubunda işte 13 1950’lerin ortalarında da “Besleme BaŞubat 2009’da yasal olarak başlattığı sın” kavramı Babıâli terminolojisine grev, daha sonra işverenin hukuk dışı yerleşmişti. İktidar tarafından kâğıtla ve baskılarıyla, işten çıkarma tehditleriyle ilanla beslenen gazetelere “Besleme Bagrev kırılmaya çalışıldı. Tüm baskılara sın” adı takılmıştı. karşın, grevi sürdüren 10 gazeteci işten Zam sözcüğüne ifrit ve kısıtlı kâğıt çıkarıldı. Öteki sendikaların da destekkozunu sürekli gündemde tutan Menlediği grev, 154. gününde mahkeme kaderes’in Abdülhamit’i aratmayan sansür rarıyla durduruldu. Babıâli’de bir zaanlayışı işte günümüzde de sürüyor. manlar İstanbul’da Gazeteciler CemiyeSonra bugün 2009’da toplumun kıyasıti’nin yayımladığı Bayram gazetesi varya tartıştığı rejim ve hukuk konularının dı. TBMM’de 1952’de kabul edilen 50 yıldır, ne ellisi, tam 56 yıldır değiş5953 sayılı yasayla her ilde en çok sarı mediğini görüyoruz. basın kartı sahibi üyesi olan cemiyetle 1946’daki tartışmalı seçim iktidarı rin Ramazan Bayramı’nda 2 gün, Kurdeğiştirmemişti. Ama çok partili yaşama ban Bayramında 3 gün gazete çıkarmakoşut çok gazeteli bir Babıâli’nin ayak ları ve o günlerde öteki gazetelerin yasesleri duyuluyordu… yımlanmaması hükme bağlanmıştı. Böy Evet, nitekim 1946’dan sonraki 10 lelikle hem çalışan gazeteciler dini bayyıl Babıâli’nin hareketli ve doğurgan ramlarda yılda toplam beş gün izin yapdönemi oldu. Cumhuriyet’i saymazsama hakkına kavuşuyor hem de işsiz ganız çünkü o 1920’lerden geliyor kalıcı zetecilerin bayram gazetelerinde çalışave önemli iki gazete Hürriyet ile Millirak ekonomik destek almaları sağlanıyet bu dönemde boy attı. Hürriyet, 1 yordu. Ayrıca, baskı makinelerinin yılMayıs 1948’de Sedat Simavi’nin ellerinlık bakımı da rahatlıkla yapılabiliyordu. de doğdu, Milliyet 3 Mayıs 1950’de Ali Bunların dışında, çeşitli gazetelerin yaNaci Karacan ile yeni rotasını çizdi. İszarlarının ve karikatürcülerinin eserleviçre’de yaşayan ama Babıâli gazeteleriyle Babıâli’yi bütünüyle yansıtan morinden farklı biçimdeki gazete Yeni İszaik bir gazete çıkıyordu. Gel zaman git tanbul zaten Babıâli’de değil, Şişhazaman, İstanbul’un büyük gazetelerinin ne’de yayın hayatına başladı. Çiçekçilikbazı patronları Bayram gazetesine tavır le uğraşan Sefa Kılıçlıoğlu’nun Babıâaldılar. Neymiş, bayramlarda gazeteleli’ye gelişi 1948’de Yeni Sabah’ı almarin yayımlanmasının engellenmesi basın sıyla oldu. Yeni Sabah, Cumhuriyet’in özgürlüğüne ve anayasa aykırıymış. Asköşesinden sola dönünce, sağ çaprazınlında yılda beş gün gelirlerinin azalmada o döneme göre görkemli binada sından rahatsızdılar. 1964’e kadar altın devrini yaşadı. Meh Sonra “çalış çalış” pişman oldular ama geçmiş olsun! Tabii ki. Anayasa MahkemeGamze Akdemir ve Nail Güreli.... si’ne 1975’te yansıyan dava sonucunda mahkeme, bunun basın özgürlüğünün kısıtlanmasıyla ilgili olmadığına karar verdi. Yıllar sonra, 1992’nin Kurban Bayramı’nda Sabah gazetesi yayımlanacağını ilan etti. Gerekçe yine basın özgürlüğü idi. Gazeteciler Cemiyeti mahkemeye başvurdu, dava yine Anayasa Mahkemesi’ne yansıdı. Bu kez Yekta Güngör Özden’in başkanlığındaki Mahkeme, dinî bayramlarda da tüm gazetelerin yayımlanabileceği yönünde karara vardı. Daha sonra, bizim dönemimizde, Gazete Sahipleri Birliği Başkanı Aydın Doğan ile yapılan görüşmeler sonucunda, Bayram gazetesinin yeniden yayımlanmasını öngören bir protokol 2001 Şubatında hazırlandı. Ancak, o dönemde Akşam gazetesi protokolü imzalamadığı için bu girişim de sonuçsuz kaldı; böylece İstanbul Bayram gazetesi tarih oldu. Şimdi artık Anadolu’da bazı illerde, öteki gazeteleCUMHURİYET KİTAP SAYI 1031 met Faruk Gürtunca Her Gün’ü 12 Kasım 1947’de eski adıyla Acımusluk Sokağı’nda yeni adı Cemal Nadir Sokağıdır, çıkardı. O sokak, Sedat Simavi’nin 7 Gün’üne ve Hürriyet’in doğuşuna, Kazım Şinasi’li, Necmettin Sadak’lı Akşam’a da sokaklık yaptı. Akşam’ı, armatör ve helva fabrikası sahibi Malik Yolaç, 1957’nin nisanında satın aldı. Falih Rıfkı Atay, 1 Mart 1952’de Dünya gazetesini yayımladı. Necip Fazıl Kısakürek’in Büyük Doğu serüveni de 1952’de başladı. Necip Fazıl Kısakürek Babıâli’nin en “efe” adamıymış öyle mi? (gülümsüyoruz, bize hükümetten birilerini anımsatıyor çünkü) l958’de onunla röportaj yaptım, o röportaj, Akşam gazetesinde yayımlandı ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yarışmasında Yılın Gazetecisi Ödülü’nü getirdi. O dönemde Büyük Doğu dergisinde çıkan bir yazısı yine olay yaratmıştı. O yazı yüzünden savcılığa çağrılmıştı. “Bütün bu olup bitenlere Necip Fazıl ne diyordu?” sorusunun yanıtını almak için peşine düştük. Cağaloğlu’nda Şeref Efendi sokağının sonunda, fes rengi, üzerinde “Büyük Doğu” levhasıyla harap, daracık bir binadaydı bürosu. Girdik, kendimizi tanıttık ve Necip Fazıl’ı görmek istediğimizi söyledik. Kendisine haber veren genç biraz sonra gelip; “Görüşmeyecek. Benim Akşam Gazetesi’ne söyleyecek sözüm yok, diyor” dedi. Vazgeçmedik bekledik… Nihayet Necip Fazıl göründü, hışımla bize doğru yürüdü ve “Siz Akşam Gazetesi’ndensiniz, değil mi? Kabul etmeyeceğim diye haber gönderdim. Siz gitmediniz mi? Hâlâ burada mısınız?” dedi. Sağ gözünde de tik vardı, sürekli kırpıyordu. “Fakat üstad, bunca şeyler söyleniyor, sizim de fikirlerinizi bildirmek, bir gazetenin tarafsızlığı için şart değil midir?” gibisinden bir şeyler söyledik. İyice kızarak; “Bana bakın, dedi, ben kandırılmam. Sonra bilirsiniz, bu Babıâli’nin en efe adamı da benimdir. Bir muhabirin haber almak için, ne yollardan gideceğini gayet iyi bilirim. Vaktiyle ben de günlük gazete çıkardım. Bu Babıâli ne Namık Kemal’ler, neler gördü. Ama böyle soyguncular görmedi” dedi. Sonra masanın üzerindeki gazeteleri göstererek: “Şuraya bakın. Bütün yurt irticayı telin ediyormuş. Bütün yurt.. Yani Edirne’den, Kars’a kadar.. Nereden çıkarıyorlar bunu. İrtica nerede bir kere? İrtica nedir? Bu herzeleri yiyorlar, ondan sonra kalkıp sizi buraya ne yüzle gönderiyorlar? Başlarına neler geleceğinden haberleri yok!.” Gazete sahiplerine veryansın etti ardından da; “Siz necip insanlara benziyorsunuz, Size söylemiyorum bunları, sizi gönderenlere…Üstelik Akşam gazetesinde, Çetin Altan gibi sevdiğim bir genç de vardır” dedi. Odası da kendine has bir odaydı yani. Alçak bir masanın etrafında iki yeşil koltuk, masanın üzerinde ve yerde darmadağınık kâğıtlar, telgraflar vardı. Nail Abi, “Babıâli’nin kütüğünü tutan adam”ı anlatmadan olmaz... Reşid Halid Gönç tabii. Gelmiş geçmiş 1200 kişinin fotoğraf ve el yazısı koleksiyonuna sahipti. Kimler kart yazmamış ki.. Efsane ustaların evvel zaman ona yazdığı harika kısacalar var... Bu söyleşide de mutlaka aktarmalı...Önce sizinkisi ama... Benimki şöyledir: “Hiçbir şey beklememecesine, bütün meşakkat ve sefaletini peşinen kabul ederek geldiğim Babı Âli’de, en büyük mükâfatımı kıymetli koleksiyonunuza kabul edilmekle sizden almış bulunuyorum. Bu bana bir lütuftur. Parayla ilgisi olmadığı için, hatırasını gururla saklayacağım bir lütuf… Kasım 1954.” Ayhan Yetkiner’in 1984’te (Türkiye) Gazeteciler Cemiyeti yayınları arasında çıkan, üç ciltlik “Babıâli’nin Hatıra Defteri’nden seçtim kitaptaki örnekleri. Abdülhak Hâmit: “İrmek isterse Âdem iremi mağfirete/ Kimseyi kırmayarak gitmelidir ahrete.” Neyzen Tevfik: “Ne yap yap izzeti nefsinle geçin/ Kimsenden bekleme yardım iki el bir baş için.” Yahya Kemal Beyatlı: “Kâm almadık misafiretinden bu âlemin/ Canan ile meyle son günü ey mevt sendeyiz.” Halide Edip Adıvar eski harflerle yazmıştır: “Varlık bir kuruntu, bir hayal, mütemadiyen uçan ve kaçan gölge kafileleri.” Ahmet Haşim: “Muhterem Beyefendi, Bu merakınızı delilik telakki edeceklerin çok olduğunu düşündünüz mü?” Oktay Akbal: “Önce ekmekler bozuldu dedim, bakalım 1020 yıl sonra ekmekler düzelecek mi? Ekmekle birlikte her şey…” Aziz Nesin: “İkimizin de menfaatlerine aykırı olduğu halde, benim kafam, senin çenen aynı tarafa dönmüş/ Mükemmel bir eser olan şu kıymetli koleksiyonun bana miras kalmasını çok isterdim.” Burhan Felek: “Söylediğim kadar yazabilseydim, dünyanın en bahtiyar adamlarından olurdum.” Orhan Veli Kanık: “Kıymetli koleksiyonuna, kıymetsiz iki satır/ Bir de kıymetsiz resim. Aynı cinsten bir de imza.” Yakup Kadri Karaosmanoğlu: “Ve eyvah bana! Zira, bu ulvi rüyalardan çirkin hakikatler içinde uyanmış bulunuyorum. (Ergenekon’dan)” Nâzım Hikmet: “Düşündüm taşındım, buraya hiçbir şey yazamadım. Bu cümleyi bile yazmak acayip geldi.” Halit Ziya Uşaklıgil: “Bu bahtiyar adamın resmine bakarken inanmıyorum: Mümkün müdür bu ben olayım?! Diyorum. Ben ki henüz çocukluktan çıkmadım.” Yaşar Nabi Nayır: “Bay Reşid Halid Gönç’e/ Bu da geçer yahu!...” Hüseyin Rahmi Gürpınar: “Beyefendi/ İnsanın yazısından haleti ruhiyesini keşfe uğraşanlardan mısınız? Yazımın ahlâkım hakkında kimseye bir şey söylemeyeceği zannındayım. Hürmetlerimle.” 31 Teşrinisani 1940 (Kasım ayı).” ? [email protected] Dünden Bugüne Babıâli/ Nail Güreli/ Heyamola Yayınları/ 232 s. SAYFA 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle