25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER ¥ lur cismimi, bir sürü çerçeveler bulsak seninle, yağmalamadan muhafaza etsek şeyleri, itham ve iltifat etmeden sonsuzluğunu bulsak saliselerin; alelade ya da özel, kaba ya da zarif bütün nitelikleri düzlesek, baktığımız yerde göremediğimiz bir şey de olduğunu itiraf edip sussak birlikte, bu ağzı sıkılıkla hiç övünmesek, ne güzel olurdu. Yeter ki iste, sana feda olsun gözüm.” Sema Kaygusuz “Yüzünde Bir Yer”le romanseverlerle buluşuyor. rıyla ele alıyor, tarihimizin pek kurcalanmamış kesitlerine ışık tutuyor. Farmakon/ Dirk Wittenborn/ Çev.: Gökçe Gündüç/ Ayrıntı Yay./ 448 s. 1939’da yarım milyon Amerikalı, akıl sağlığı bozuk olduğu düşünülerek tedavi altına alınır. 1951’e gelindiğinde ise, bu sayı üçe katlanır. Sebep nedir peki? Atom çağının yarattığı endişe mi? Dinin başarısızlığı mı? Yetersiz seks mi? Yoksa aşırı seks mi? Radyoaktif atıklar, televizyon ya da UFO’lar olabilir mi? Belki de, aşırı refah? Sonuçta buna çözüm bulunmalıdır ve bunu yapacak, şizofreniyi, depresyonu, daha doğrusu bu eski moda, uygunsuz tuhaflığı tedavi edecek sihirli formülü bulacak ilk kişi, üne ve paraya kavuşacaktır. Romanda karşımıza Dr. William Friedrich olarak çıkan ABD’li ünlü psikiyatr J. R. Wittenborn buna talip olur. Ne var ki, işler planladığı gibi gitmez. Doktorumuzun deneklerden birine mutluluk veren mucizevi ilacı diğerini çıldırtır. Öyle ki, Friedrich’leri kaçtıkça kovalayan hayalet Casper Gedsic, ilacın etkisindeyken cinayet işler... İsmini hem ilaç hem de zehir anlamını taşıyan Yunanca kelimeden alan Farmakon, bir anlamda, günbegün değişen dünyayla iyiden iyiye karmaşıklaşan insan psikolojisi karşısında bilimin ne denli çare olduğunu ve ne denli çaresiz kaldığını anlatıyor bize. Yazar ve senarist Dirk Wittenborn’un kendi aile trajedisinden yola çıkarak yazdığı bu kitap için, geçmişin yaşadıkları her ana damgasını vurduğu bir ailenin ya da “deliliğin” elli yıllık tarihi de diyebiliriz. “Farmakon”, “Hastanormal”, “anne babaevlat” olma üzerine düşündüren, içtenlikle yazılmış, çoğu zaman ironik, yer yer can yakıcı ama ruhumuza attığı çiziklerle kesinlikle “gerçek” bir roman. Uluslararası İlişkilerde Eleştirel Kuram/ Burcu Bostanoğlu, Mehmet Akif Okur/ İmge Yay./ 136 s. Uluslararası ilişkiler yaklaşımlarında, realizm, düşünceyi uyarmak ya da zekâya hitap etmek yerine, ikna etmek, mevcuda boyun eğdirmek suretiyle manevra alanlarını daraltmakta, politikaya güce boyun eğmek ya da isyan etmek dışında alternatif göstermemektedir. Eleştirel düşünce ise, statükonun nasıl değiştirilebileceğinin bilimsel koşullarını araştırmakta, tarihin dinamiğini inceleyerek, saptayarak ve kestirimler yaparak alternatif manevra alanları, yeni statükolar yaratabilmenin kapılarını açmaktadır. ¥ Burcu Bostanoğlu ve Mehmet SAYFA 27 Gladyatör/ Vecdi Çıracıoğlu/ Everest Yay./ 324 s. Metin Kurt, kimi sporseverlere göre aykırı, kimi sporseverlere göre anarşist, kimi sporseverlere göre de sosyalist bir futbolcudur. 197073 yıllarında üst üste üç kez şampiyon olan Galatasaray Futbol Takımı kadrosunun en iyi sporcularından biriydi. Milli futbol karşılaşmalarının günümüzdeki sıklığından uzak 70’li yıllarda, altı yıl aralıksız 26’sı A, 9’u Ümit ve 2’si de A Genç Milli Takım olmak üzere 37 kez milli formayı giymiştir. Futbol oynadığı dönemde, futbolcuların haklarını almak ve korumak için söylediği, sendika sözcüğü ve sosyalist söylemler tehlikeli bulundu. Futbolcu arkadaşlarını greve götürdüğü gerekçesiyle, hakları gasp edilerek Galatasaray Futbol Takımı’ndan uzaklaştırıldı. Anadolu’ya, Kayserispor’a adeta sürüldü. Ardından tüm futbol dünyası tarafından aforoz edildi. Bütün suçu, Avrupalı futbolcuların bugün kullandığı hakları bundan 30 yıl önce dile getirmesiydi. Gladyatör; günümüz sporunun popüler dalı olan futbolun antik gladyatör oyunlarıyla özdeşlikleriyle, gerçekleri Milli futbolcu Metin Kurt’un sekiz yıllık spor yaşamından (196876) kesitler vererek anlatan bir kitap. Fetret Devri/ Namık Doymuş/ Doğan Kitap/ 252 s. 1402’de yapılan Ankara Savaşı’nda Osmanlı ordusu yenilgiye uğramış, Osmanlı hükümdarı Yıldırım Bayezid, Timur’a esir düşmüştü. Yenik hükümdarın oğullarından bazıları, kızı ve sevdiği kadın da esirler arasındaydı. Yıldırım Bayezid sekiz ay sonra ölecek, Anadolu kaosa sürüklenip, acı ve gözyaşına boğulacaktı. Koca devlet hükümdarsız kalmış, Fetret Devri başlamıştı. “Fetret Devri”, Timur’un “Yüzyıllık Osmanlı Devleti sona erdi” dediği karanlık dönemi anlatan, roman tadında okunan bir tarih çalışması. Namık Doymuş, 20 yıla yakın süren Fetret Devri’ni ve ardından gelen yeniden kuruluşun öyküsünü ayrıntıla CUMHURİYET KİTAP SAYI 1025
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle