04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Fernando Pessoa şiirleri çevirisi, ‘Uzaklıklar, Eski Denizler’ Pessoa efsanesi: Kendini yok etmenin estetiği Usta şair, çevirmen Cevat Çapan’ın Fernando Pessoa şiirleri çevirisi, “Uzaklıklar, Eski Denizler” adı altında Can Yayınları tarafından yayımlandı. Bu küçük külliyat, Pessoa sevenler kadar, onun dünyasına adım atacaklar için de başucu kitabı niteliğinde. Ë Fadime USLU ışkimlikleriyle birlikte şairin yorumlanması güç eserlerini yetkin bir üslupla çeviren Cevat Çapan, Uzaklıklar Eski Denizler‘de şiirleri dilimizin ahengiyle yeniden yaratmıştır. Denize Övgü, (İyi Şeyler Yayıncılık, İst. 1999), Düşsel ve Gerçek, (Dünya Kitapları, İst. 2004) kitaplarından sonra yayımlanan Uzaklıklar, Eski Denizler, (Can Yayınları, İst. 2009) edebiyatımızda olduğu kadar, Pessoa’nın diğer dillerde yapılmış çevirileri içinde de önemli bir yer tutmaktadır. Bunun nedeni, her iki şairin düşüncenin seyyahı olmasından, felsefi bir yalınlıkla ülkelerinin algısını estetize etmelerindendir. Çapan ile Pessoa dilinin aynı atmosferde buluşması edebiyatımıza sunulmuş bir armağandır. Sanatı, sanatçı iktidarından, dogmalardan, değişmesi beklenmeyen ortak izlek ya da üslup tekelinden arındırıp, eserlerini kendinden soyutlayarak yazmıştır Pessoa. Onun betiği özün yansımasıdır. Birbirinden farklı duyumları dile getirmeleri için yarattığı kişilerle, kişilerinin farklı düzeydeki sesleri birbirini çağırır. Şiirleriyle hayat bulan dışkimliklerinin ruhu Cevat Çapan’ın eşsiz yorumuyla betimlenmiştir. sek dalların arkasındaki ayışığı/ Bütün şairlere göre daha çok bir şeymiş/ O yüksek dalların arkasındaki ayışığından/ Ama ne düşündüğünü bilmeyen bana göre/ O yüksek dalların arkasında ayışığı/ Olan şey/ O yüksek dalların arkasında ayışığı/ Olmasından/ Fazla bir şey değildir aslında” dizeleri, Pessoa’nın kişilerinin metinlerarası ilişkisini de gösterir. Caeiro, sözünü apaçık söylerken hem kendini, hem şiirini tanımlar şiirinde. “Uyakların hiçbir anlamı yoktur benim için/ Pek ender aynıdır yan yana duran iki ağaç./ Renkli çiçekler gibidir düşünmem ve yazmam./Ama daha az yetkindir kendimi dile getirmem /Yoksun olduğum için tanrısal yalınlıktan/ Ve sadece göründüğüm gibi olduğumdan. / Bakarım ve duygulanırım. /Suyun bir yamaçtan aşağı akışı gibi duygulanırım / Ve rüzgârın çıkışı gibi doğaldır şiirim. (Caerio, Uyakların Hiçbir Anlamı Yoktur Benim İçin, Uzaklıklar, Eski Denizler) Gemi mühendisi, serüvenci Alvaro de Compos’un anlatımı, Caeiro’da olduğu gibi doğrudandır. Modern İngiliz şiirinin etkisinin de görüldüğü dizelerinde, D PESSOA: PORTEKİZ Fernando Pessoa üzerine yapılan çalışmalar farklı eksenlerden yola çıkılarak kurulsa bile, söz bir süre sonra onun yarattığı dışkimliklere ulaşır. Alberto Caerio, Alvaro de Compos, Ricardo Reis, düzyazılarında, şiirlerinde kullandığı takma adlar değil, onların yerine geçerek duyumlarını dışa vurduğu en ünlü kişilerdir. Pessoa bu kişilerle birlikte, Portekiz’dir. Ülkesinin geçmiş yaşantısı; doğası, denizi, taşı ve toprağıyla coğrafyası; başka dillerle ilişkisini sorgulayarak kendini bulan dilidir. Okul yüzü görmemiş çoban Caeiro, doğanın saf duyularını yansıtır. “…ben, yalnızca o ciddi kişi –Doğanın/ bir yorumcusuyum–/ Çünkü o bir dil olmadığı için/ Onun dilini anlamayan insanlar var” diyen Caerio’nun, “O Yüksek Dalların Arkasındaki Ayışığı” şiiri, Huzursuzluğun Kitabı‘nda, Pessoa’nın yarıdışkimliği Bernardo Soares’in sözlerine bir karşılık gibidir. “Duygularımızda gerçek olan, biz olmayandır tam da,” “Biz olmadığımız şeyiz,” sözleri ile “O yükSAYFA 14 modern çağın ironisini bulmak mümkündür. “Denize Övgü” şiirinde düşsel yolculuğun kahramanı, deniz ülküsü, Portekiz’in denizler aracılığıyla başka ülkeler üzerinde kurduğu egemenlik ilişkisi dile getirilmiştir. Şiirin her bölümü başlı başına bir inceleme konusudur. Biçimci tarzda, denizlerin duyumu ifade edilmiştir. Yer yer duygu patlamalarının yaşandığı uzun şiirde söz edilenin özüne dönülür. Dizeler, duyguların kontrolü altında sürekli devinir. “Denizler, Uzaklıklar” kitabındaki şiirler, Pessoa kimliklerinin karakteristik özelliklerini taşır. Compos’un astrolojiye merakını, “Bilmiyorum Yıldızlar mı Hükmediyor Dünyaya”da görmek mümkündür. Brezilya’ya monarşist olduğu için sürgün edilen, Pessoa’nın “benden iyi yazıyor” dediği Ricardo Reis yarıHelenist bir doktordur. Klasikçi Ricardo Reis’in şiirleri, yaşamın boşluğunu vurgular, ölçülü ve uyaksızdır. Sayısız Varlıklar Yaşar İçimizde adlı eseri, şairinin iç sesine dönüşür. “Sayısız varlıklar yaşar içimizde/ düşünsem de, hissetsem de bilemem/ kim ne düşünür, ne hisseder/ yalnızca hissedilen ve düşünülen/ bir mekânımdır ben/ bir ruhtan başka ruhlar vardır içimde/ bir benden başka benler olduğu gibi/ gene de yaşarım ben/ hiçbirine aldırmadan/ hepsini susturur, kendim konuşurum/ kesişen içgüdüleri/ hissettiklerimle hissetmediklerimin/ tartışırlar içimde/ ben tanımam onları/ onlar da bir şey demez/ ben olan ‘ben’e. Ben yazarım.” Portekiz’in duyguları ve bilinci, dahası Avrupa’nın egemenlik ülküsü, karşıt görüşlerin savaşı Pessoa’nın dışkimliklerinin sözlerinde gizlidir. Onun şiiri başta olmak üzere tüm eserleri, kendiliğinden, olan ya da olmayan şeylerde kendini bulan varlığın serüvenidir. “Şair olmak bir tutku değil benim için/ bu benim yalnız olma yolum. (Caerio, Hiç Koyun Gütmedim Ben) KİMLİK YARATMA SÜRECİ Emmanuel Levinas’ın Totalite et Infini (Bütüncüllük ve Sonsuzluk) ¥ Pessoa’nın kimlik yaratma süreci çocukluk döneminde başlar. Yazmaya başladığı ilk gençlik döneminde de farklı kişilerle, farklı üslupta eser vermiştir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1025
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle