23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Batı ve Laiklik’, ‘Kadın ve Tesettür’, ‘Şeriat ve Siyaset’ Faik Bulut’tan bir üçleme Faik Bulut farklı bir gözlükle şeriat, kadın, siyaset ve laiklik kavramlarına bakmamızı sağlıyor. Öyle bir gözlük ki bu, bizi, ötekileştirdiğimizin gözünden,“öteki” olarak algılatıyor. Laiklik kavramının az da olsa tartışıldığı Arap ülkelerinin görüşlerini dile getiriyor. Dönem şaşırtmaları ile tanımları yerli yerine oturtarak, Batı’nın Doğu’ya “tarihsel önyargılı” bakışını irdeliyor. Kitaplar birbirini tamamlar nitelikte. Üçü bir arada, bir bütün. Ë Fatma Hasene SOMER 1. Kitap: Batı ve Laiklik. erinin ilk kitabında, İslam ülkelerinde yapılan toplantılarda tartışılan İslami devlet biçimi, kadınların yönetime katılımı, yabancıların devlet kadrolarında yer alıp alamayacağı, dini kurumların diğer kurumlardan ayrılması laiklik, gibi konular yer alıyor (12 Eylül 2007). Bu ve bunun gibi toplantıların amacının “İslamofobi”nin önüne geçmek ve karşılıklı diyalog kurulabilmesi olduğu anlaşılıyor. Genel anlamda dinin pompalanmasının (s. 123) küreselleşme ve post modernizm bağlamında, piyasa ekonomisine dönüştürülmesini anlatan Faik Bulut, sonuçta bu değerler skalası içinde dinin borsaya endeksli alınırsatılır ve bir hocaefendiyle bağlantılı değerlendirilip, metalaştırıldığı saptamasını yapıyor. Laikliğin temel unsuru kadına bakış ve onu neden tanımamız gerektiği sorunsalı hakkında yorum ve örneklemelerse 2. kitapta. bıraktığı zengin ve kutsal mirasın” etrafında dönmesi, sonuca varamamanın da açık kanıtı. Her şey bir yana, kitap okuyucu için eğlendirici de! Suudi Arabistan’da, kadın kaçıran erkek yerine, evli meslektaşının kocasını kaçıran kadınlar olması gibi (s. 30). Hüzünlendirici kısım ise, Pakistan’da kızların Kuran’la evlendirilmesi. Çağı 1400 yıl geriden izleyen halkların temel ölçütü haram ile günah. Ortadoğu ülkelerinde, tek kutuplu dünyaya dönüldükten sonra kadınlar seçimler, dernekler, okul, üniversite gibi etkinliklerle yaşama katılıyorlar. Ancak kadın haklarından söz etmenin, rejimi tehlikeye sokmakla eş anlamlı kabul edildiği ya da Suudi Arabistan’da 2001 yılına kadar kadınlara kimlik verilmediği kimin aklına gelir? Doğulu kadının kendine, kendi gözleriyle değil erkeklerin gözleriyle bakması, kendini erkeğin kulu kölesi görmesi, şeriaten hak arama çalışmaları, kadınlar için adaletin hâlâ çok uzak olduğunun göstergesi. Günümüz Arap gençliğinin Amerikan tarzı tüketime özendirilmesi ve Batılı Müslüman kadınların açmazlarına ait çarpıcı örneklemeler var. Bu ülkelerde eğitim seviyesi giderek yükselse de, erkekegemen toplumsal yapının yarattığı tatminsiz erkek tipi, çözümü “cihat”da, cinsel sapkınlıklarda ve uyuşturucuda arıyor. Arap kadınını tanımak için Batılı gözlüklerimizi çıkarıp, Doğulu gözlüğü takarak hüküm vermemizi salık veriyor Faik Bulut. Çünkü Arap kadınını iyi tanıyıp, değerlendiremezsek, başımıza gelecek belanın da farkına varamayız. Mısırlı Dr. Nevval Saddawi ile ilgili bölümde kadının durumunun sömürgeci yönetimlerin politikalarına nasıl alet edildikleri ve “kadın” özelinde değil “dünya sorunları” genelinde tartışılması gereği üzerinde duruluyor. Dikkati çeken bir başka nokta: Mısır’da köktenciliğin medya ve eğitim kurumlarında aşılanmaya başladığı dönemle, serbest piyasa ekonomisinin kapılarının ağzına kadar açık olduğu dönemin aynı zamanda oluşu. Arap dünyasında şehirleşmenin art S 2. Kitap: Kadın ve Tesettür ölge üzerindeki bu çalışma yakın geçmişin önemli sayılabilecek olgularını geniş bir kitlenin öğrenimine açmak açısından önemli bir katkı sunuyor. Körelmiş bir toplumda, bilinmeyen saçmalıklara, çarpıklıklara dikkat çekiyor. Alışkın olunanın garipliğini, garip sanılanların olağanlığını keşfetmemizi sağlayan ironik bir tutum sergiliyor. Kadınlara verilen kırıntı haklar için, küresel postmodernliğin etkisi mi, Allah korkusu mu, yoksa Amerikan gazabının kâbusu mu diye soruyor yazar. Bu ikinci kitap, kadın haklarından, ekonomiye sağladıkları girdiye ve eğitim sorunlarına kadar pek çok konuda irdelemeler yapıyor. Suudi Arabistan örneği merak uyandırıcı: Tüm çalışanları kadın, fakat sadece %10’u Suudi kökenli olan “Kadınlar Oteli” çarpıcı ve bol kazançlı bir örnek. Kadınların en çok hisse senetlerine yatırım yaptıklarını, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap emirliklerinde 100 Milyon Dolarlık ekonomik faaliyet yürüttüklerini öğrenmek ise şaşırtıcı. Yaşamın bilimsel gerçeklikle değil, fetvalarla belirlendiği bu coğrafyada evlenmeboşanma ve nedenleri, kadın yatırımcılarla meslek sahibi kadınların problemleri ve bu sosyolojik olguların din kuralları ile çözül(eme)mesini ilginç verilerle anlatıyor Faik Bulut. Ancak çözüm arayışlarının hâlâ “İslam şeriatının B ması, eğitimdeki yükselme, kadınların yaşama katılımı, ağır da olsa belirginleşen emek–sermaye hareketleri ve sınıf mücadelelerinin yoğunlaşması gibi temel dinamikler, Arap dünyasında siyasal alanın hareketliliğine işaret ediyor. Evet başımıza gele(bile)cekleri iyi anlamak için açıklama ve yorumlar, üçlemenin üçüncü kitabı “Şeriat ve Siyaset”te. 3. Kitap: Şeriat ve Siyaset adın ve Tesettür’de çizilen resimden sonra Faik Bulut, hedefteki “İslam”ın hem etkin, hem edilgin yanını sorgulayarak, ABD’nin ikili oyununu bir kez daha sergiliyor. Önceleri mücahit edilip kollananlar, bugün terörist olup vurdurulurken, ABD’nin neden radikal ve ılımlı İslam ayrımına gittiğini netleştiriyor. Nasıl mı? Cihat fikrinden kaynaklanan şiddet olgusu, terör örgütlerinin şiddet yanının (tecavüz, vahşet) İslami değerlerle örtüşüp örtüşmediği sorgulaması, yine din adamları ve parlamento üyelerinin görüşleriyle belgeleniyor. Batı’nın temel yanlışı ise bu kadar gerçekliğe rağmen İslam/İslamcı ve terör arasında maksatlı bir özdeşlik kurmayı inatla sürdürmesi. Faik Bulut, İslam küreselleşmenin neresinde sorusunu istatistiksel verilerle ve örneklerle açımlıyor. Tekstil ve giyim sanayiinin 90 milyar dolarlık bir potansiyel olduğunu anlatırken, Londra’da yok satan Kudüs blucinleri gibi yeni tasarımların da piyasayı hareketlendirdi K ğini, otel ve turizmde İslami farklılaşmanın getirisinin gelecek 10 yıl içinde 3.4 trilyon dolar olacağını, küreselleşme ile dini kavramların akçeli ilişkilerle sarmaş dolaşlığını işaret ederek, köktenci hareketleri masaya yatırıyor. Kadın hareketi öncüsü Nuhe el Mu’ayata’nın, “Washington, köktenci hareketleri bölgemizdeki yurtsever ve ulusalcılara karşı kullanagelmiştir” saptaması işte bu noktada önemli bir vurgu. Yazar teknolojinin köktenci gruplar arasındaki etkin kullanımını, internetin ev imalatı silahbomba yapımından, yeni mücahit bulmaya kadar çeşitli alanlarda başvuru aracı olmasını, mesajların hilafetin hâkim olacağı rüyasını aşılayan birleştirici bir harç olmasını da sorgulamakta. Günümüz İslam’ında fetva furyası almış başını gidiyor. “Alo fetva hattı” mı istersiniz, SMS mi arzu edersiniz, yoksa interneti mi tercih edersiniz? Hepsi hizmete hazır(mış)! Televizyonlarda ise “Televole” benzeri programlarla fetvalar alınıpveriliyor. 2005’teki bir fetvaya da değinelim. Soru: İnternet aracılığı ile yapılan evlilik geçerli midir? Elcevap (Fetva): Evet. Çünkü internet bu olayda “vekil” işlevini görür. Kısaca fetva da piyasa ekonomisinin “çok satan ürünü” haline dönüşmüş. Tabii ki ücretsiz değil. Eh ne de olsa piyasaya tabii!!. Pervez Müşerref’in, Afganistan’da ABD askerlerine destek veren ordusu için verilen “dine ve müminlere karşı savaşan askerlere kefen giydirilmesi caiz değildir” fetvası, bizde merhum İmran Öktem’in cenaze namazının kılınmaması için imamın kendinden menkul kararı ile benzerlik gösteriyor. İslamcı akımların, toplumların bünyesine nüfuz edip beyinlerini işgal edebilmelerinin sebebi, özgürlük değerlerinin çökmüş olmasındandır. Arap toplumu artık özgürlüğe aldırış etmemektedir. Düşünsel ve maddi fakirliğinden ötürü toplum kendisine telkinde bulunan güç odağına teslim olmuştur. Faik Bulut, küreselleşmenin, ümmetçi ve cemaatçi söylemini yedeğine alıp onu serbest pazar ekonomisinde kâr aracı olarak kullandığını söylüyor bize. Ortadoğu’nun din çarkı içerisinde, içeriksiz televizyon programlarıyla kaybolmuş, duyarsızlaşmış, kimliksizleştirilmiş insanı, üç kitapta da özgün bir şekilde anlatılmış. En son teknolojiyi kullansa da düşünsel olarak çağdışı kalmış bir toplumda fark edilemeyen saçmalıklara, çarpıklıklara dikkat çekiliyor. Her üç kitabı okudukça karşılaştığımız örnekler, siyasal, sosyal ve kültürel davranışlardaki saçmalığı sarsarak, bu saçmalıkların ne kadar gerçek olduğunu, yakamızdan hiç düşmediğini ve her an tekrarlanabileceğini bize hissettiriyor. Yazar, Arap dünyasının yavaş gelişme hızından bahisle, kızgınlık ve aşırı baskılanmanın Arap halkları arasında radikalizme ve şiddete neden olduğunu ve bunun sonucunda irrasyonel bir tepkinin ortaya çıktığını söylüyor. Faik Bulut, okuyucusunu hayatın akıl dışılığına, saçmalığına güldürüyor, söylemiyor ama ima ediyor!.. ? somer1949@gmail.com Batı ve Laiklik/ Faik Bulut/ Cumhuriyet Kitapları/ 230 s. Kadın ve Tesettür/ Faik Bulut/ Cumhuriyet Kitapları/ 262 s. Şeriat ve Siyaset/ Faik Bulut/ Cumhuriyet Kitapları/ 248 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 969 SAYFA 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle