Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER Görmek/ José Saramago/ Çeviren: Aykut Derman/ Can Yayınları/ 318 s. Adı belirsiz bir ülkenin başkentinde seçim günü bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başlayınca kimse oy atmaya gitmez. Öğleden sonra yağmur durunca, saat tam dörtte, seçmenler sanki emir almışçasına sandıkların başına koşarlar. Ama sandıklar açıldığında, kullanılan oyların yüzde 83’ünün boş olduğu ortaya çıkar. Bunun bozguncu bir grubun, dahası uluslararası bir anarşist örgütün işi olduğunu düşünen hükümet, olağanüstü hal ilan eder. Yıllar önce kenti saran ‘körlük salgını’ndan kurtulan tek kişinin bu olayla bağlantılı olduğundan kuşkulanılır. Beyaz veba’nın öteki kentlere de yayılmasını önlemek için başkent abluka altına alınır, bir polis komiseri suçluları bulmakla görevlendirilir. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi José Saramago’nun “Körlük”ten sonra kaleme aldığı “Görmek”, demokrasinin kırılganlığı ve hükümetlerce saptırılması üstüne bir taşlama. Kod Adı Blitz/ Aydın Ulun/ Doğan Kitap/ 138 s. “Hüseyin Yıldırım, dünyayı titreten Soğuk Savaş yıllarının bilinen tek casusu. Üstelik de ikili oynayan bir ajan. ABD ajanı olarak yerleştirildiği Berlin’deki ABD Askeri İstihbaratı’nda asıl görevi Doğu Alman Milli İstihbaratı’na ve Sovyet Gizli Servisi’ne çalışmak.” Gazeteci Aydın Ulun, “Kod Adı Blitz” adlı yapıtında, Soğuk Savaş döneminin deşifre olmuş tek Türk ajanı Hüseyin Yıldırım’ın hayat öyküsünün izini röportajlarla sürüyor. Karanlıkta kalan sırları da hayal gücünün yardımıyla tamamlıyor. Bir Cumhuriyet Valisinin Anıları/ Vefa Poyraz/ Bizim Kitaplar/ 284 s. Nevşehir’de başlayıp Ankara’da Cumhuriyet Senatörlüğüne kadar uzanan bir yaşam öyküsü. Önce asker, sonra Bitlis, Trabzon, Bursa, İmparatorluk şehri İstanbul Valisi ve ardından siyasetle noktalanan bir serüvenin aktörü Vefa Poyraz. Varlıklı bir ailede yetişip Türk Silahlı Kuvvetleri’nde albaylığa kadar yükselen, çok sevdiği valilik görevini seçen ve halka hizmeti tercih eden kahraman. Tarihe tanıklık eden bu kitapta 27 Mayıs 1960 ihtilalini, Deniz Gezmiş’le yapılan görüşmeyi ve öğrenci olaylarını, insanların acımasızca birbirini katlettiği bir dönemi, 12 Eylül 1980 darbesini, demokrasinin uğradığı kesintileri, siyasette dönen ayak oyunları ayrıntılarıyla anlatılıyor. İstila/ Dean Kontz/ Çeviren: İsmail Tulçalı/ İnkılâp Kitabevi/ 400 s. Dünyanın sonunun geldiğinin işareti olduğunu düşündükleri o sabah, Molly ve Neil Sloan çatılarını döven yağmurun sesiyle uyanmışlardı. Parlak, gümüş renkli bir sağanak, Kaliforniya’daki küçük dağ kasabasını neredeyse sular altında bırakmıştı. Uykularına dadanmış, rüyalarına girmişti ve şimdi de genç çift, bu mor renkli şafak vakti, bir şeylerin korkunç bir şeSAYFA 26 kilde yanlış gittiği hissinden kurtulamıyordu. Saatler geçtikçe, dünyanın dört bir yanından huzur bozucu, olağanüstü meteoroloji haberleri yağmaya başlamıştı. Küçük kasabaları akşam karanlığında dış dünyayla olan tüm bağlantısını yitirmişti. Yoğun bir sis tabakası, bir zamanlar sıcacık bir yuva olan kasabalarını şeytani bir labirente dönüştürmüştü. Kısa bir süre sonra Sloan’lar ve komşuları, içlerinde bulunan, varlığından asla haberdar olmadıkları cesaret ve insanlık potansiyellerini ortaya koymak zorunda bırakılacaklardı. Çünkü bu puslu karanlıkta, dünyalarının başına neler geldiğini bir anda gözlerinin önüne seren şeyle karşılaşacaklardı; onları merhametsizce avlayan bir şeyle... Dean Kontz, “İstila” adlı yapıtında bir felaket sonucunda değişen bir hayatın hikâyesini anlatıyor. Akıl Defteri/ Jean Claude Carriere/ Çeviren: Esen Özman/ Mitos Boyut Tiyatro Yayınları/ 80 s. Bir kadın, yaşamının ortasına gelmiş bir adamın evine, açık kalmış daire kapısından giriverir. Görünürde biraz geniş, gamsız bir kadındır. Ne istediği, ne aradığı bilinmez.Yaşamını düzenle sürdüren, titiz, dakik, kurallara bağlı bir erkek, diğeri ise yaşamını düş gücüyle sürdüren, savruk bir kadın. İki ayrı insan. Ayrı karakterlerdeki bu erkekkadın çatışmasından, beklendiği üzere, bir aşk hikâyesi doğar. Sahnede iki gece, üç gün gibi kısa bir sürede yaşanan, tiyatro gerçeği dışında belki ancak üç aya ya da üç yılda yaşanabilecek,hatta belki de bir ömür boyu hiç yaşanamayacak olaylara tanık olunuyor. 6 Hedef/ James Patterson, Maxine Paetro/ Çeviren: Ayşegül Uzer/ İnkılâp Kitabevi/ 364 s. “Kalabalık bir feribottaki tüyler ürpertici silah sesi, ardında birkaç ölü ve yaşam mücadelesi veren bir kadın bırakır. Yaralı kadın, geleneksel yöntemlerle bir yere ulaşılamayan en zorlu davalarda güç birliği yapan Kadınların Cinayet Kulübü’nün bir üyesidir. Teğmen Lindsay Boxer, arkadaşını öldürmeye çalışan adamı yakalama girişiminde birbiri ardına gelen heyecanlı ipuçlarını takip eder. Fakat Kadınların Cinayet Kulübü’nün şimdiye kadar karşılaştığı en sapkın ve en korkutucu davada hiçbir şey yeterli değildir...” James Patterson ve Maxine Paetro’nun ‘6. Hedef’ adlı yapıtı Kadınların Kulübü’nün en zorlu davasını anlatıyor. Antikanser/ David ServanSchreiber/ Çeviren: Filiz Nayır Deniztekin/ Varlık Yayınları/ 328 s. Dr. David ServanSchreiber, sinirbilim dalında yaptığı öncü çalışmalarla otuz yaşında ünlü olmuştur. Derken beyin kanseri olduğunu öğrenir ve hayatı değişir. Alternatif tıp araştırmalarına başlar ve psikiyatri bölümünde öğretim üyesi olduğu Pittsburgh Üniversitesi’nde Entegre Tıp Merkezi’ni kurar. ‘Antikanser’ adlı kitap, onun hem doktor hem de kanser hastası olarak yaşadığı deneyimlerin bir ürünü. Kendi öyküsünü ve karşılaştığı vakaları anlattığı bölümlerin yanı sıra, kansere ve kanser mekanizmalarına tamamen bilimsel ve tıbbi açıdan odaklanan bölümler de içeriyor. Özellikle bedenkanser ilişkisini; çevre kirliliğinin yarattığı zararlardan kaçınmak, kanserin yayılmasına yol açan yeni kan damarlarının oluşumunu durdurmak için alınacak önlemleri ve beslenme, duygusal yaşam, fiziksel etkinlik gibi faktörlerin, bedenin kendini hastalığa karşı savunmasında hayati bir rol oynayan bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerini açıklıyor. ServanSchreiber geleneksel tıbbın ameliyat, radyoterapi, kemoterapi gibi yöntemlerini göz ardı etmiyor, ancak bunların yanı sıra, kanseri kontrol altında tutmak için doğal savunma mekanizmalarını harekete geçirmenin – ve daha önemlisi– kanserden topyekun kaçınmanın yollarını göstermeyi amaçlıyor. “Giovanni Scognamillo Kitabı” Bir Levanten Şövalye/ Söyleşi: Emel Armutçu/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 400 s. “Levanten, sözlük anlamıyla ‘doğulu’dur ama tam doğulu değil, Batıdan gelip Doğuya, Yakın Doğu’ya, Ortadoğu’ya yerleşen yabancı uyruklu kimselerdir. Yerleşen ve kök salan...” Çocukluğundan beri içinde bulunduğu sinemanın, işletmecilik, oyunculuk, yapımcılık ve eleştirmenlik dahil bütün yönlerine bakan ve gördüklerini kitaplara döken bir sinemacı olan Giovanni Scognamillo ile Emel Armutçu’nun yapmış olduğu nehir söyleşi... Müzik Kuramı/ Emel Çelebioğlu/ Bizim Kitaplar/ 188 s. Tüm bilim ve sanat dallarının bir felsefi temeli olduğu kadar bir de kuramsal dayanağı vardır. Müzikte, her ne kadar yetenek (müzik kulağı), beceri, bellek gücü ve mizaç gerekli koşul olsa da, bilimsel usavurma ve belleği sırasında kullanabilme özelliklerinin de sanatçıda, daha doğrusu yorumcuda bulunması yadsınamaz ve yeterli bir koşul olarak kabul edilmelidir. İşte bu yeterli koşul bilimsel kuramdan başkası değildir. Emel Çelebioğlu “Müzik Kuramı” adlı yapıtıyla, müzik kuramını genel hatlarıyla ele almayı ve temel konularda müzik eğitimine katkıda bulunmayı amaçlıyor. Henry Moore/ Jeremy Lewinson/ Çeviren: Rengin Arslan/ TaschenRemzi Kitabevi/ 96 s. Remzi Kitabevi, dünyaca ünlü Taschen Temel Sanat Dizisi’ni Türkçe olarak yayımlamayı sürdürüyor. Sanat akımları ve sanatçılar üzerine 100’e yakın başlıkla, konusunda kapsamlı bir kaynak oluşturan bu dizide bugüne kadar yayınlanmış olan on dört kitapla beraber, dönemini etkileyen ünlü heykel sanatçısı Moore’un yaşamı ve yapıtları, yine aynı dizi içerisinde okuyucuya sunuluyor. Kirli Şiirler/ İsmail Uyaroğlu/ Yapı Kredi Yayınları/ 126 s. “Şiddeti sev/ geceleri açar şiddet/ karanlıkta parlayarak/ ve ar(k)a sokaklarda gezer / koynunda safir bir bıçak/ şiddeti sev/ bıçağı kutsa/ ayart övücü sözlerle bilerken/ ışıltılı, hızlı, amansız/ ki yırtsın/ eti esriyip, girerken...” İsmail Uyaroğlu, “Kirli Şiirler” adlı kita ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 969