Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Okuduğum Kitaplar METİN CELÂL Şiir Okuma Notları ka 1984’te ve 1989’da tekrar basılmış. 1984’ten itibaren de Süreya’nın “Sevda Sözleri” adlı toplu şiirleri kitabında yer almış. Üvercinka’nın bir güvercin gibi kanatlanıp kendi başına yeniden uçması için yayımlanışının 50. yılını beklememiz gerekti. Yapı Kredi Yayınları, Üvercinka’yı ilk baskısındaki hali ve sayfa düzeniyle özel bir basım olarak yayımlamış. Sonradan eklenen üç şiir yok. Bu kez baskı tarihi şubat değil, mayıs. (Küçük ayrıntılarda hoşluklar yapmayı seven Cemal Süreya yaşasaydı, şubat olsun isterdi herhalde.) Şiirlerin toplu olarak bir ciltte yayımlanması şairi tanımak açısından hoş olsa da nicel çokluk tek tek şiir kitapları üzerinde yoğunlaşmayı güçleştiriyor. Sayfa sayısında ekonomi sağlamak açısından şiirler sıkıştırılınca da tek tek kitaplardaki boşluklar, ses araları kayboluyor, şiirin algısı farklılaşıyor. Çünkü özenli şairler, bağımsız bir kitabı tasarlarken, o kitaba hangi şiirlerini alacakları kadar onları nasıl sıralayacaklarını ve en önemlisi şiirleri nasıl bölümleyeceklerini de önemsiyorlar. Bir sayfada bir dörtlük, diğerinde iki dörtlük görüyorsanız bunu nedeni şairin şiirini o ses aralıklarıyla, zaman boşluklarıyla okumanızı arzu etmesindendir. İkinci Yeni’nin temel kitaplarından ve Çağdaş Türk şiirinin klasiklerinden olan Üvercinka’nın bir kereye mahsus da olsa yeniden ilk haliyle ayrı basımının yapılmış olması gerçek şiir okurları için önemli bir fırsat. Yeniden, kitap bütünlüğünde ve bağımsızlığında okuma şansına kavuşuyorsunuz. İnsan, keşke tıpkıbasımı yapılsaymış diye düşünmeden edemiyor. İstemenin sonu yok! Ama bu şık, kalın kapaklı haliyle de Üvercinka güzel bir kitap. okurların da, eleştirmenlerin de izlemesi kolay değil. Sanırım o yüzden İçeri Sait Faik es geçildi. Önceki kitapların aksine üzerine çok yazılıp konuşulmadı. Oysa Dağlarca bu kitapta farklı bir deneye girişmiş. Kitabın adından da anlaşılabileceği gibi Sait Faik hakkında şiirler yazmış. Ama İçeri Sait Faik, bir şiirler toplamından çok poetik bir anı kitabı gibi. Dağlarca, Sait Faik’le dostluklarını, anıları çarpıcı imgelerle, iki üç dizelik şiirlerle anlatıyor. Bu küçük anılar, anlar, izlenimler birleşip Sait Faik portresini oluşturuyor. Dağlarca’nın bakış açısıyla, şiir tadında bir anlatımla, Sait Faik’i tanıyorsunuz. “Dört dizeyle Sait’i anlat deseler / Bir dik dörtgen çizerdim / Sonra bütün çizgileri kaldırırdım / Derdim geride kalan boşluktadır”. sapmadığının yeni örneklerini veriyor. Daha ustalaşmış, daha yoğunlaşmış ama dinginleşmemiş, 68 kuşağından olmanın bilinciyle haksızlıklara, yanlışlara, adaletsizliğe karşı haykırıyor. Nihat Behram, 1984’te yayımladığı Militan Şiirler’den beri yeni şiirlerini (2000 yılında yayımlanan Kundak hariç) hep eski şiirlerinden yaptığı seçmelerle birlikte yayımlıyor. Yani, beni tüm şiirlerimle, geçmişimle birlikte değerlendirin, diyor. Okuru, yeni şiirleriyle baş başa bırakmıyor, onların bir kitap bütünlüğünde bağımsız olarak okunmasına izin vermiyor. 65 sayfalık tam bir kitap bütünlüğündeki Tanımlar’a da “40 Yıldan Seçilmiş 40 Şiir” adlı bir bölüm eklemiş. İlk şiiri “Manastır Kuşçusu” 1967’de Soyut dergisinde yayımlanan Nihat Behram, şiirdeki 40. yıl kutlamasını ayrı bir kitapta yapsa daha iyi olurdu. Kırk yıllık birikimin manevi baskısı altında kalmaz, yeni şiirleri kendi başlarına değerlendirebilirdik. ÖZGÜRLÜK ŞİİRLERİ M ÜVERCİNKA emal Süreya, ilk kitabı Üvercinka yayımlandığında 27 yaşındaymış. İlk şiirinin yayımlanışından beş yıl sonra çıkmış kitap. 1958’in Şubat ayında Yeditepe Yayınları arasında çıkan kitabın kapak düzeni Sait Maden’e ait. 64 sayfa, fiyatı 100 kuruş. “İlk basım altı ayda tükenir, telif ücreti 150 lira. Toplam 4300 adet basılır. İkinci basımdan aldığı telif 450 lira” (Cemal Süreya, “Şairin Hayatı Şiire Dahil, Haz. N. Duruel F. Perinçek, Can Yay. 2008). Kitap büyük ilgiyle karşılanır, dönemin en sözü geçer eleştirmeni Nurullah Ataç “Cemal Süreya mıdır nedir, (…) bir şair çıkardınız başıma” diye yazar. Melih Cevdet, Sezai Karakoç, Muzaffer Erdost, Gülten Akın, Ahmet Oktay hakkında yazanlardan. Daha sonra İkinci Yeni’yi kıyasıya eleştirecek olan Asım Bezirci, “Cemal kuşağının en güçlü şairlerinden biri, hatta en güçlüsü” demiş. Üvercinka, 1959’da, Arif Damar’ın İstanbul’un Bulutu’yla birlikte Yeditepe Şiir Armağanı’nı paylaşmış. Yeditepe Yayınları’nın şiir ödülü kendi yayımladığı kitaba gitmiş. N. Duruel F. Perinçek, “Toplam 4300 adet basılır” derken sanırım Yeditepe baskısını kastediyorlar, buradan kitabın altı ay içinde ikinci kez basıldığını anlayabilir miyiz, bilmiyorum. Ama kayıtlarda ikinci baskı olarak De Yayınları’nın tam sekiz yıl sonra Şubat 1966’da yaptığı baskı görünüyor. Bu baskıya Cemal Süreya, Sürek Avı ve Gazel şiirlerini eklemiş, şiirlerinin sıralamasında da birkaç değişiklik var. Örneğin “Sizin Hiç Babanız Öldü mü” altıncı şiirken, gerilere gitmiş 15. şiir olmuş. Sonraki baskılara, “İstanbullar geminin altında” diye başlayan “Şiir” başlıklı şiiri de ekleniyor. Üvercinka’nın üçüncü baskısı ancak 17 yıl sonra 1983’te yine şubatta yapılabiliyor. Bunda sanıyorum 70’li yıllarda İkinci Yeni şairlerinin unutulmaya terk edilmesinin önemli payı var. Üvercin C TANIMLAR ihat Behram, üzerinde gereğince durulmamış, hakkında incelemeler yapılmamış bir şair. İlk şiirlerini 60’lı yıllarda yayımlamış olmasına rağmen genellikle 60 kuşağı şairleri arasında sayılmaz. Belki de bunun nedeni ilk şiir kitabı Hayatımız Üstüne Şiirler’in yayın tarihinin 1972 olmasıdır. Ama Nihat Behram 70’li yılların şairi de değildir aynı bakış açısına göre. Belki de 60’lı yılların şiirinden 70’li yılların şiirine geçişte köprü olmuş bir şair olmasıdır bunun nedeni. Ataol Behramoğlu’nun yazdığı gibi Nihat Behram, “68 kuşağının en tipik en önemli şairidir.” Şiir söyleyişinde büyük bir coşku, gür bir ses, militanca bir tavır vardır. Ama 70’li yıllarda çoğaltılan örneklerinde olduğu gibi simgelerle, sloganlaşacak dizelerle yazmaz, o dizeler daha sonra okurun belleğinde sloganlaşır. Behram’ın İkinci Yeni’den 60’lı yıllardan süzülüp gelen imge yapısı vardır. Türk şiir geleneğini bilir, şiirin anlamı kadar, belki daha çok biçimi üzerinde düşünmüştür. Toplumcu tavrını koyarken estetiği göz ardı etmez. Nihat Behram yeni kitabı “Tanımlar”da (Everest, Mayıs 2008) ilk şiirini yazdığından beri geliştirdiği tavrından N İÇERİ SAİT FAİK etin Cengiz’in yeni kitabının tam adı “Unutulmayacak Şiirler Antolojisi ya da Özgürlük Şiirleri (Düşçünün şiirleri)” (Şiirden, Şubat 2008). İlk bölümü “Şairi Belirsiz Şiirler” adını taşıyor. Bu şiirlerin başlarında “Bu şiir İstanbul’da bir mayıs mitinginde gözaltına alınan bir işçinin son anda bana uzatıp vermeyi başardığı bir şiirdir” gibi açıklamalar var. İkinci bölüm ise Hikmet Kıvılcımlı’ya adanmış ve “Düşçünün Yazdığı Şiirler” adını taşıyor. Yusuf Aslan, Ulaş Bardakçı, Sinan Cemgil gibi 60’lı 70’li yıllardaki Türk devrimci hareketinin unutulmaz adları için yazılmış şiirler yer alıyor. Kitabın arka kapağında “Metin Cengiz’in bu şiirleri, kendini özgürlük ve eşitlik için feda etmiş devrimcilere adanmış şiirlerdir” deniyor. Kitapta yer alan şiirler Metin Cengiz’e aitmiş izlenimi doğuyor. Ama kitabın başındaki “Düşçünün Notu” başlıklı yazıda, “insanlık için, yani herkes için yaşanılır, mutluluğun paylaşınca güzel olduğu bir dünya kurma” amacıyla savaşmış, “sıradan insan oldukları halde kahramanlaşmış, şiir düşüncesine ulaşmış, hatta şiir yazmış şairlerin (!) şiirlerinin ardına düştüm. (…) Şiirleri topladıktan sonra bunları birinci bölüme koydum; kendi yazdıklarımı da ikinci bölüm olarak ekledim” diyor. Anlaşılan Metin Cengiz, 70’li yılların devrimci mücadelesinin adlı ve adsız kahramanları için yazdığı şiirlerini bir araya getirirken bir oyun da kurmak istemiş. Ama oyun fazla önce çıkmış. Oyunu çözeceğiz derken şiirlerin içeriğini gözden kaçırıyor, siyasi içeriğin şiirde ne denli yansıdığı, biçimi nasıl etkilediği, vermek istediği anlamı, mesajı iletip iletmediği gibi sorunlar üzerinde yoğunlaşamıyor, bunu ikinci bir okumaya bırakıyoruz. ? D ağlarca, kolay şiir söyleyebilen, çok yazan şairlerden. Yedi yıllık aradan sonra 2007’de beş şiir kitabı yayımladı. Bu yılın ilk kitabı İçeri Sait Faik (Yapı Kredi Yay. Şubat 2008). Bu yayın yoğunluğunu SAYFA 12 CUMHURİYET KİTAP SAYI 959