Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şiir Atlası CEVAT ÇAPAN ki bugün değilse, birkaç gün içinde kesin koca adaylarının içinden ciddi biri çıkarak şu tezgâhı parçalasın, beni de kaçırıversin. ? Denizden kovulmuş ve yeniden kurulmuş bütün bu kum kuleleri neyimize gerek bizim, mademki her şey sıfırdan başlanılmaz olmuş, mademki yolu yok geriye dönmemizin. Neyimize gerek bizim tüm kahredici düşler, karanlıkta dolaşan uykusuzluklar neyimize, ellerimizi uzatıp dokunamıyorsak eğer o dibe ki, diklemesine düşen gözlerimize. Neyimize gerek bu umut yoksunu trenler, otobüsler ve uçaklar neyimize gerek, mademki boşunadır tüm bekleyişler, ve mademki biletler önümüzde bitecek. Neyimize gerek mektupların yollanmamışı, neyimize gerek yırtılmış telgraflar, mademki artık sevgili kızının yaşı bizim aşkımızın yılları kadar. BİR ÇİFT AYAKKABI Müthiş uyum içindeyiz seninle yüzyıllık bildikler gibi. Veda ettik tüm günahlı hislere, gönderdik geçmişimizi. N’olur bundan böyle kur yapma bana, hastalığın olsa bile. Çünkü biz tanığız her çeşit susuzluğa ve anında söndürmeye. Düşlerimi bile biliyorsun sen, ben de senin düşlerini. Birer ömür yüklenmişiz gerçekten tamamlayan birbirini. Yaşamın tadıdır öpüşlerimiz, küçük hilelerimiz de. Sanki bir çift ayakkabı gibiyiz hep yolda ve hep birlikte. *** Yaşamımı didik didik ettim ben, Ruhumu da düğümlere ayırdım. Tanrı’m, inan ki bıktım bendeki ‘en’den, usandım, usandım, usandım Tanrı’m! Hep en yüksek dalgalarda, tepenin doruğunda, en kıyıda, kıl payı... Oldum olası hep jarse giyerim, ‘artık yıl’ demektir her şubat ayı. Hep gencim, güzelim, becerikliyim, bilgim bana kolaylıklar sağlıyor. Korktuğum tek şeyse, depremdir benim iyi ki, o da sık tekrarlanmıyor. Gürültü çatırtı varsa bir yerde bu, orda olmamın işaretidir. Tanrı’m ne bu ‘sen’li konuşma bende? Tersliğim biter mi bir gün kim bilir? 35’e geldi yaşım benim de ve yolun yarısı arkada kaldı. Keşke hem kadın hem şair yerine çocuklarım anne tanısalardı! Onları da ezecek mi Günah’ım kuğu oluşu bir çirkin ördeğin? ‘En’ olmaktan çok usandım, ey Tanrı’m ben kendime hiç mi dönmeyeceğim! Margarita PETKOVA/ ŞİİRLER/ Çeviren: Ahmet Emin Atasoy ‘Yaşamımı didik didik ettim ben’ Margarita Petkova 1956 yılında Sofya’da dünyaya geldi. Veliko Tırnovo “Patriarh Evtimiy” (Patrik Evtimiy) Üniversitesi’nin Bulgar Filolojisi Bölümü’nü bitirdi. Yaşamını sadece ailesine ve şiirlerine adadı. Margarita Petkova, güçlü yeteneği, kıvrak kalemi ve çıkışlarındaki şaşırtıcı mizah duygusuyla günümüzün en çok ilgi toplayan şairlerinden biridir. Gerek kişisel karakteri gerekse şiirinin özgünlüğüyle genç kuşakları en çok etkileyip peşinden sürükleyen yaratıcıların başında gelmektedir. Onun yaratıcılığında devingen bir ruhun sınır tanımaz özgürlüğü, geleneksel tutuculuğa kafa tutma, sert söylem ve tüm bunların yanında olağanüstü romantik bir incelik iç içe geçmiş durumdadır. Bu şiirin ateşli savunucuları onun en sıradan ve en güncel şeyleri bile müthiş bir şiir havasına sokarak çekiciliğin doruğuna çıkardığı görüşünde birleşirler. Böylece bu şiir, okurlarının büyük gereksinim duyduğu en yaşamsal şeylerin gerçek yüzünü göstermektedir onlara, üstelik olanca doğallığı ve inandırıcılığıyla. Aslında, aşka susamışlığın ve doyumsuzluk duygusunun yarattığı yaşantılar çeşitliliği, bu şiirin özünü oluşturmaktadır. Bu nedenle Margarita Petkova; Elisaveta Bagryana’nın başlatıp Blaga Dimitrova, Vanya Petkova, Miryana Başeva gibi öncü kadın şairlerin başarıyla sürdürdüğü “aşkta kadın erkinliği” çizgisine sonuna dek bağlı kalan güçlü temsilcilerden biri olarak değerlendirilmektedir. Birçok şiiri şarkı olarak da bestelenmiştir. Özellikle “Ey İvan, İvan”, “Bermuda Üçgeni” ve “Sol Yanımdaki Sancı” adlı şarkıları ülke genelinde en çok okunan şarkılar arasındadır. Şair, Bulgar Yazarlar Birliği’nce verilen En İyi Şiir Kitabı Ödülü (1996) ve “Hristo Botev” Şiire Üstün Hizmet Ulusal Ödülü sahibidir. Margarita Petkova’nın yayımlanmış şiir kitapları şunlardır: Yabanıl Böğürtlen, Henüz Yazılmadık Şiirler, Yazılı İfadeler, Kararı Ben Veririm, Urağanın Gözü, İkinci Balkon, Bermuda Üçgeni. UYUYAN GÜZEL Ah, ne dilber kızdım, ne prensestim ben! Prensler hep kölemdi, aşkıma tutsak! Düşüncesiz, kaygısız ve delişmen yaşıyordum öyle kirmenden uzak. Bakışlarım kalp avlardı her seher. Hem çılgındım, hem zekiydim her zaman. Uğruma ateşe girdi erkekler. Gizli düşlerinde bendim ağlanan Ah, ne prensestim ben... Ama şu senin mavi hançerlerin mahvetti beni. Tacı attım, konukları defettim yazgım gibi kabullendim gelmeni. Ne o geçmiş, sönen bir şey mi sence? Delilik de er geç sona mı varır? İnan ki, aradan yüzyıl geçse de bendeki o prenses yine uyanır. O “O sık sık geliyor. İşi gereği.” M. Başeva O sık sık geliyor. Konuk olarak. Vakitli vakitsiz, teklifsiz hem de. Bazen bir çiçekle gönül alarak. Bazen de bir şampanyayla elinde. Gazete de getirdiği oluyor. Kimi şiir, sevdiği bir ozandan. Yalnız felsefeyle kafa yormuyor. Sanata da dalıyoruz korkmadan. Filmlerden, televizyondan örneğin. Ve hep alışılmış şeylerdir bunlar akışında bir dost muhabbetinin. Kocamla tartışma hobisi de var. Hele çocuğumla ilgilenmesi. Kısacası çok uyumlu birisi. PENELOPEİA GERÇEĞİ Aslında beklemek istemiyordum seni. Bana mı sordun sanki, yola çıkarken. Metanetimi görmen yetti, beklenişini görev kabullenmem. Görev mi dedim ben? Sen hiç dokudun mu, dokuyup çözdün mü? Erkeksiz kadın nasıl baş eder bilir misin? Unutmadım şöhreti bana yeğlediğin günü. Sence hangisi daha makbul tanrılar için? Ben değilim. Ama şöhret de hiç değil. Ah, siz erkekler körsünüz, körden de beter! Sen ey, döneceğine güvenebilen sefil, unutma ki, bu güven avuçta suya benzer, karını yapayalnız bırakıp gideceksin, sonra seni bekleyeceğine güveneceksin ha!... Doku çöz, doku çöz, sonuçta bitiremedim koca adaylarını. İthaka’nın gözünde Penelopeia böylece bir söylenceye dönüştü ki, ölümsüz. Herkes için söylence, ama benim için çile. Sense sonsuz denizlerde yüz babam, yüz! Düşlerinde yatağım var, o en temiz haliyle, benim sessiz beklentimden tamamen uzak: CUMHURİYET KİTAP SAYI 945 SAYFA 33