25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Değinmeler MUSTAFA ŞERİF ONARAN Varlık “V arlık”ın ilk sayısı 15 Temmuz 1933’te Ankara’da yayımlanmıştı. Yaşar Nabi Nayır 1933’te yedek subaylığını tamamlamış, Merkez Bankası’nda görev alarak Ankara’ya yerleşmişti. “Yedi Meşaleciler” oluşumunun dergisi “Meşale” ancak 8 sayı çıkabilmişti. Adını Yaşar Nadi Nayır’ın koyduğu “Varlık”, her yönüyle edebiyatı kavrayan bir dergi olmalıydı. “Yedi Meşaleciler”; “manzume” anlayışını aşamayan “hece şiiri”ne kişilik kazandırmak için yola çıktılar. İçlerinde Kenan Hulusi öykü yazarıydı. Kırkına varmadan, öykülerini geliştiremeden öldü. Muammer Lütfi de erken ölenlerden. Şiirleri dergi köşelerinde kaldı. “Yedi Meşaleciler” oluşumundan söz açılmasa adı anılmazdı bile. Geriye kalan 5 kişi önce ozandı. Ama içlerinde yalnız Ziya Osman Saba şiirini geliştirerek kişilikli bir ozan kimliğiyle günümüze kalabildi. Vasfi Mahir Kocatürk edebiyat tarihçesi, Sabri Esat Siyavuşgil yaratıcı bir çeviri ustası, Cevdet Kudret iyi bir eleştirmen, Yaşar Nabi Nayır düzeyli bir düşünür, dergiciliğe gönül veren dürüst bir edebiyatçı olarak üne kavuştu. Dergi yönetmenin yalnızca bir gönül işi olması yetmez. Edebiyatı kavramadan, edebiyata nasıl yön vereceğini bilmeden bir dergiyi yönetmek kolay değildir. NASIL BİR DERGİ Hele “Varlık” gibi 75 yıldır etkinliğini sürdüren bir derginin edebiyatta nasıl bir işlevi olduğunu görmek, edebiyat dergiciliğinin gelişmesine de yön verecektir. Çünkü Yaşar Nabi 1933’te “Varlık”ın adını koyup yayımlarken yalnızca edebiyatı kavrayan bir dergi olmasının istememiş, edebiyata yön vermesini de düşünmüştür. Başlangıçta yola çıktığı arkadaşları “Yedi Meşaleciler”di. Onlar edebiyatın başka alanlarında kişilik kazanınca “Varlık”ın nitelikli bir dergi olarak gelişmesi sağlanmıştı. Her ne kadar “Varlık”ın ilk sayılarında hem sahibi, hem yazı işleri yönetmeni Sabri Esat Siyavuşgil görünüyorsa da, kâğıt üzerindeki bu görevler bir çeşit yasal zorunluluktu. Aslında her iş gene Yaşar Nabi’nin omuzlarındaydı. Kâğıt üzerindeki bu “platonik ortaklık”tan Sabri Esat ayrılınca, “Varlık”ın bütün sorumluluğu, ölünceye dek, Yaşar Nabi’ye geçti. Yaşar Nabi 1946’da İstanbul’a göçerek “Varlık Yayınları”nı kurdu. Bir yandan, 15 günde bir çıkan dergiyi aylık dönemlere bağladı; öte yandan, ederi 1 lirayı geçmeyecek cep kitapları yayımlayarak, kırklı yıllardan günümüze doğru bir “Varlık Kitaplığı” oluşturdu. Yaşar Nabi “Varlık”ı yayımlamaya başladığı 1933 yılında 25 yaşında bir gençti. Öldüğü zaman 73 yaşında olduğuna göSAYFA 30 meyen, “Varlık”ın kendi içinde tutarlı olmasına özen gösteren bir dergi yöneticisiydi. “Varlık”ta yazmayan Cemal Süreya kendi dergisi “Papirüs”te “Varlık”ın edebiyattaki işlevini şöyle değerlendiriyordu: “ ‘Varlık’ gerçek bir edebiyat, hatta kültür taşıyıcısı olmuş, toplumumuzun gelişme süreci içinde çok önemli bir yeri doldurmuştur. İlerdeki edebiyat tarihçisi çalışmasının önemli bir kısmını ‘Varlık’ üstünden yapacak, özellikle 19401956 yıllarındaki sanat gelişimini ‘Varlık’ sayfaları arasında izleyecektir. Bu bakımdan diyebiliriz ki ‘Varlık’, Serveti Fünun’dan da, öbür dergilerden de büyük bir önem taşımaktadır. Her yeni edebiyatçı, hele her yeni şair ‘Varlık’ın bütün sayılarını okumak zorundadır” (Papirüs, Sayı 2, 1966). “Varlık”, 1990’dan günümüze doğru, Enver Ercan‘ın yönetiminde, Türkiye’nin kültür sorunlarıyla edebiyat anlayışlarını tartışan, kapsamlı bir dergi olarak çıkmakta, 75 yıldır var oluşunu, kendini yenileyerek geliştirmesine dayandırmaktadır. “UZUN YOLA ÇIKMAYA HÜKÜM GİYMEK” Yaşar Nabi 1908 Üsküp doğumlu. Çok emek verdiği eseri “Varlık” 75 yaşında. Eseriyle birlikte yaşadığı için Yaşar Nabi 100 yaşında. Ölüm yıldönümünde babasına yazdığı mektupta Filiz Nayır Deniztekin, şimdiki yayın dünyasının kimi sorunlarını Yaşar Nabi ile paylaşmak istiyor (Varlık, 27. Ölüm Yıldönümünde Yaşar Nabi Nayır’a Mektup, Mart 2008): Yayın dünyasındaki sözleşme koşullarının güvenilir olmadığını, genel dağıtım ederlerinin yükseldiğini, kimi dağıtımcıların yayıncılığa soyunarak yeni ‘intihal’ olaylarına giriştiğini, dağıtımın iyi yapılmadığını, geri ödemelerin giderek geciktiğini, kültür dergilerinin yeterince desteklenmediğini, belgelik düzenlenmesine Kültür Bakanlığı’nın duyarsız kaldığını anlatıyor. Yaşar Nabi üzgün bir gülümsemeyle kızını dinliyor gibidir. Kimi edebiyat dergileri Anadolu’nun değişik bölgelerindeki ‘temsilci’lerle dağıtımı çözmeye çalışırlar. Kendi yağlarıyla kavrulmayı alışkanlık edinmişlerdir. Onların da kendilerine göre nice sorunları var. Ama “Varlık” sıradan bir edebiyat dergisi değil ki! Filiz Nayır Deniztekin babasının çalışma koşullarından birini anımsatıyor: “Yine de senin II. Dünya Savaşı sırasında yeniden askere alınınca, derginin çıkışını aksatmamak için provaları posta yoluyla getirterek çadırda mum ışığında okuyup düzelttikten sonra geri yolladığını düşünürsek, fazla yakınmamız doğru olmaz kuşkusuz.” Kendi şiirini okumakla yetinip, kendinden başkasını beğenmeyen kimi ozanların “Varlık”ı görmezden gelmesine aldırmayalım. Şürkan Kurdakul, Tahsin Yücel gibi değerlerimizin “Varlık”ta çalışarak daha iyi görmeyi öğrendiklerini unutmayalım. Yaşar Nabi’nin yayıncılıktaki çabaları nedeniyle 1979’da Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü’ne değer görüldüğünü anımsayalım. “Uzun yola çıkmaya hüküm giyen” ‘Varlık’ın yeni bir güçle yola koyulacağına inanalım. Filiz Nayır Deniztekin de bu umudun bayrağını taşıyarak babasına sesleniyor: “Senin hayatın boyunca yapmış olduğun gibi, ilkeli davranarak ve zorluklara azimle göğüs gererek, bize miras bıraktığın meşaleyi sonraki kuşaklara devretmeyi başaracağımızı umuyoruz.” ? Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz: re, demek ki 50 yıla yakın derginin sorumluluğunu yüklenmiş. Ölümünden sonra kızı Filiz Nayır Deniztekin dergiyi geliştirerek yaşatmasını bildi. Bu yıl 75 yaşına basan “Varlık”ın edebiyattaki işlevi neydi? “VARLIK”IN İŞLEVİ “Varlık”ın Cumhuriyetin 10. yılında yayımlanması rastlantı değildir. Cumhuriyet devrimleri her alanda yoktan var etme savaşımı vermektedir. Ama kültür, devrimlerin temeli olmasına karşın, bu alanda gerçek bir sanat dergisi çıkmamaktadır. “Varlık” olmasaydı “Kırk Kuşağı”nın edebiyatı dönüştüren işlevi gerçekleşebilir miydi? Köy Enstitülü yazarlar kendilerine çıkış yolu bulabilirler miydi? Çağdaş edebiyatımızın temel değerleri hep “Varlık”la var olmamışlar mıydı? Daha önemlisi kendilerini önceden kanıtlamış olan Halit Ziya, Yakup Kadri, Ruşen Eşref, Halit Fahri, Abdülhak Şinasi gibi ünlüler “Varlık”a yazmayı onur saymadı mı? Ama bir edebiyat dergisinin asıl görevi yeni değerleri, yeni anlayışları edebiyata benimsetmek olmalıdır. Hece şiirine yeni bir yoğunluk kazandıran Orhan Veli ile arkadaşları “Garip Şiiiri”nin ilk ışıklarını “Varlık”ta yaktı. Köy enstitülerinin ilk döneminde yetişen Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Mahmut Makal “Varlık” olmasaydı adlarını duyurabilecekler miydi? Sait Faik‘in ilk öyküleri “Varlık”ta yer aldı. Nice öykü kitapları “Varlık Yayınları” arasında çıktı. Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Otuz Beş Yaş” adındaki şiir kitabı, “Varlık Yayınları”nın ilk kitabı olarak okurların ilgisine sunuldu. Giderek “Varlık” dergisi ile “Varlık Yayınları” bir bütün oluşturdu. Cumhuriyet kültürünün gelişmesini bu bütün içinde görmek gerekir. Cumhuriyet kültürü ile benliğini bulan Türkçe’nin gelişmesi arasında sıkı bir bağlantı vardır. “Varlık” bir dil dergisi değildir ama, edebiyatın dili işleme hüneri olduğunun bilincindedir. Tuncer Uçarol’un çalışması, “Varlık”ın ilk 12 yılında, Türkçe’nin nasıl bir gelişme gösterdiği incelenmesine ayrılmıştır. (Çağdaş Türk Dili, 19331945 Yıllarında “Varlık” Dergisinden Görünen Türkçemiz, Dil Devriminin 75. Yılı Özel Sayısı 2, Ağustos 2007). YAŞAR NABİ’DEN SONRAKİ GELİŞMELER Yaşar Nabi’nin ölümünden sonra (15 Yaşar Nabi Nayır Mart 1981) “Varlık”ın hem sahibi, hem yazı işleri yönetmeni kızı Filiz Nayır Deniztekin olmuşsa da; Genel Yayın Yönetmeni olarak dergiye yön veren önce Konur Ertop, 19831990 arası Kemal Özer, 1990’dan günümüze doğru da Enver Ercan görev almışlardır. Öncelikle şunu belirtmek gerekir: Bir edebiyat dergisinin güncel edebiyatı yakından izlemesi, kendini yenilemesi, edebiyatın değişik açılımlarına ilgi duyması gerekir. Konur Ertop edebiyatın içinden gelen bir kültür insanı olarak Genel Yayın Yönetmeni için olumlu bir seçimdi. Görevinin neden kısa sürdüğünü bilmiyorum. Kemal Özer yayıncılık deneyimi olan, “İkinci Yeni”den gelip toplumcu şiire derinlik kazandıran bir ozan. “Varlık”ta Genel Yayın Yönetmeni olarak 7 yıl görev yaptı. Belki o da yer yer savsöz şiirine dönüşen toplumcu şiire engel olamadı. “Varlık”ın “İkinci Yeni” ile “Toplumcu Gerçekçilik” anlayışlarına uzak durduğu söylenir. Turgut Uyar “İkinci Yeni” öncesi “Varlık”ta yetişti. “Türkiyem” 1952’de “Varlık Yayınları” arasında yer aldı. Nurullah Ataç‘ın “zarını attığı” ozandı. Ama artık “İkinci Yeni” ile “Toplumcu Gerçekçilik”i yaşatmak isteyen başka dergiler de vardı. “Yeni Dergi”, “Papirüs”, “Oluşum”, “Mavi”, “a”, “Militan” gibi dergiler kendi görüşünü öne sürmek isteyen ozanların daha uygun bir ortam bularak yer almak istediği dergiler olarak yayımlanıyordu. Yaşar Nabi Nayır, Cumhuriyet devrimlerine inanan, Atatürkçülükten ödün ver MUSTAFA ŞERİF ONARAN Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11 236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 945
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle