Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bir çözümleme... nulmamış, bir dışlama yok. Örneğin “ederek” yerine “etmekle” (etmekle telef) denerek ilişki burulmuş ama, anlaşılıyor. Öte yandan görece dizim en alt anlaşılabilirlik düzeyine indirilmiş. Eğer işlevsel ilişki kesilirse o düzenleme de işlemez ama, gene de, belleğe alınan içerik yeniden mantıksal düzene sokulabilir. C. Düşüm. Türkçe bir metinde ‘verili’ özne ile iyelikli biçimler eklerle izlenir. Konuşan ile dinleyen ancak “yeni bilgi” yüklenirse, metne birer adıl olarak dönerler. Sözdışı kalan ögeler de olur. Yazar, kimi sözlüksel dışlamalarla artıklığı daha da azaltırsa, ilişkileri izlemek zorlaşır. ‘A’ metninde Erbil bir iki dışlamaya (Ø) yer vermiş. (*) no:lu konumda “olarak”, (**) no:lu konumda “yapı”. Başka dışlamalar da yapılmış olabilir. Öznelerin ve iyelikli birimlerin “düşüm”ü olağandır. Onlar dışında düşüm işlemine pek başvurulmamış. Çünkü, dizimsel ek düşümü ile sözlüksel birim dışlama metni anlaşılmaz kılar. Öyleyse çok beğenilen o metinde yer yer içkarışıklık acaba nasıl yaratılmış? Yazar, belli bir okur kitlesi öngörmediğini söylemiş. Yazınsal üretimde öyle bir okur kitlesi seçmek gerekli mi? Onun için de ‘karıncalar’ Türkçedışı “plan kote”lerle duvardan inipçıkıyor.9 Bu durumda en kolay işlem (1) parçasını devrik ögeler ardından satırlara bölmek (2). Ç. Devrik. Ataç son yazılarından birinde: “Biz bugün (1956) dilimize devrik tümceyi, düşünmenin yürüyüşüne uygun uzun, kıvrıla kıvrıla giden tümceleri... getirebildik mi? Yapamadık o işi, daha yapamıyoruz. ... Bizim yaptığımız, bizim çekine çekine devrik tümceler kurmamız ancak bir hazırlama işidir, geçici bir evredir”, diyor ya. Erbil’in öyle bölünlerde (1) kullandığı devrik o değil. Ortaya çıkan birimlere bakılırsa, koyu yazılı bölümlere onarım işlemi uygulanmış. Sorduğum okurlardan hepsi, neden bilmem, öyle bir metni okumayacaklarını söylediler. Tezer Özlü haklı mı çıkacak?10 Erbil’de işlemlerin incelenmesi “devrik” işlem türlerinin belirlenmesi ile olabilirdi ancak. Ben de öyle yaptım.11 Devrik işlemi anlamak için 1970’ten bu yana binlerle sayfa tarayarak şu devrik konumlama ayrımlarına ulaştım. Birincisi bir anlama bağlı olarak üretim öncesinde seçilen yüklemardı konumlama, ya da devrik: i. “Çocuğu bir gün, çıktım İŞ araalDIM maya” 12. ii. “Ancak müşteriler gittikten sonra kadın ağzını açardı. Daha doğrusu açardı ağzını...”13. İkincisi, bir tümce içinde önce verilen bir ögenin daha sonra yüklem ardında açıklanması, ya da (devrik) açıklama: “Ben de bir zamanlar bir düş görmüştüm; önümde güzel bir bahçe () vardı, koyu yeşil çiçeklere gömülü bir bahçe”14. Üçüncüsü ise, ruhsal bir değişime bağlı olarak söz üretiminde önce odağın, yani en önemli ögenin, genellikle yüklemin söylenip ardından eksik kalan ögelerin yüklemardına eklenmesi, (devrik) onarım: “Korkmayın siz bayım, bulacağım ben çaresini bu işin.”15. Leyla Erbil, öykü ve romanlarında üç türü de kullanıyor ama, örnek bölümünde (1) yalnızca ‘onarım’ var (2). ¥ Leylâ Erbil: ‘Cüce’de nasıl bir dizimbozum? Leylâ Erbil’in ‘Cüce’si üzerine Ahmet Oktay’ın kapsamlı bir çözümlemesini Yayımlamıştık. Ömer Demircan ise bir başka yönü ile ele alıyor ‘Cüce’yi. Ë Ömer DEMİRCAN 1 B ir dost: “Leylâ Erbil, ‘Cüce’ 2 içinde devrik tümceyi yanlış kullanıyor” dedi. O sanı elbette doğru olamazdı. Kitabı, üzerine yazılan yazıları okudum3. Alandışı konumlamaların altını çizdim. O tür işlemlerin nerelerde yoğunlaştığına baktım. Yazılarda değinilip de geçilen Erbil sözdizimi bana ilginç göründü. Bir metinde: dizimbozum ne tür altişlemler içeriyor? Bunun devrik konumlama ile bir ilgisi var mı? Acaba üniversite bölümlerince öncelenip MEB:TTD uzmanlarınca düzenlenen ‘Türk Dili ve Edebiyatı’ öğretimi bugün için Erbil’i okumaya elverişli mi? Çevride nasıl bir yol izlenebilir?” gibi sorulara takıldım. Şebnem Birkan ile söyleşide4 Erbil: “Ben çoğunlukla deliye gerçekleri söyletiyorum. Böylece dili her yöne döndürebiliyor, özgürleştirici olanaklarımı çoğaltıyorum. Bu yöntem metni sözmerkezcilikten kurtarıyor; yani dilin değişimini engelleyici söylemden kurtuluyor metin”, demiş. Yazınsal metinlerde dizimbozum ile içeriksel kaydırmacada iki işlem uygulanabilir: (devrik) onarım, görece ilişkileri değiştirme. Dışardan bir ekleme yapmaksızın, anlaşılabilirliği engellememek koşuluyla, Erbil metinlerinde şu işlemler uygulanmış görünüyor: 1. Olağan alandışı / yüklemardı konumlama. 2. Anlamlı kesimler arasında görece yer değiştirme. 3. Olabilen ögelerin sözdışı bırakılması ile artıklığın azaltılması. 4. Eklerle bağlamada ilişkiselyön bozumu: salınma. “Cüce” içinde yer yer dizimbozum uygulanmış.5 En özenli bozumun 18. sayfa başındaki (paragraf =) bölünde uygulandığını düşündüm. Ahmet Oktay da o birinci bölüne gönderme yaparak: “Anlatımsal / biçemsel açıdan daha başlangıçta okuru kroke eder”6 diyor. O bölün şöyle7: A. Yazarın metni. (1)“Konuğunu karşılamakta gösterdin büyük özen, ilk iş*: bugün günlerden Çarşamba ya, Salıdan filitledin evi; kurtulmak için içinde yaşadığın şu köhnede** yaz kış yakanı ve senin naçiz vücudunu bırakmayan rengârenk kalın, ince ve dolgun karıncalardan, bölerek aklını ve günlerini eden zindan; ekmeğinin içinde, çorbanda, kaşkorselerinde, sabunlarında ve kitaplarının yaprakları arasında fütursuzca gezinenleri yaralayıp öldürmekle geçirdiğin zamanını kırıntılar halinde kemirip taşıyan yuvalarına, koca kış beslenen her şeyin her şeyin artıklarıyla karıncaları; bir günlüğüne de olsa etmekle telef bu sömürgeci çalışkan ve inatçı kaltabanları, hazırlandın konuğuna beşbeşlik her ne kadar ölü izleri kuru bir kahverengi yeşille krokiler, nirengi noktaları ve plan kotelerle akmaktaysa da duvarlarından aşağı...”8 B. İşlevsel ekler. İlk bakışta şaşırtsa da öyle bölünlerin doğrudan yazıldığını söyleyemek zor. O tür bir karışıklık ancak yüklemson metin yazıldıktan sonra uygulanan bozum işlemleriyle elde edilebilir. Yazar, kendince bir başka yol izlemiş de olabilir. O nedenle, dışardan hiçbir ekleme yapmadan, o sanal ilk yazımı elde etmeye çalıştım. Önce sözel işlev ile dizimsel ilişki belirleyen eklerin durumuna baktım. Neredeyse hiç doku ¡ ¡ SAYFA 18 CUMHURİYET KİTAP SAYI 945 ¡ ¡