Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? gibi dar bir karar alma alanı çerçevesinde çalışan, dolayısıyla da kentsel yaşamın çok küçük bir kısmını kapsadığı için kentsel orta sınıflar ve kentsel seçkinler tarafından fazla önemsenmeyen belediyeler, 1980 sonrasında, büyükşehirlere ayrılan kaynakların arttırılmasına ve büyükşehirlerle ilgili yönetim biçimlerinin geliştirilmesine olanak veren yasal değişikliklerin yapılmasına bağlı olarak belli bir değişik sürecine girdi. Prof. Dr. Nihal İncioğlu ve Prof. Dr. Sema Erder, “Türkiye’de Yerel Politikanın Yükselişi” çalışmalarında, İstanbul Büyükşehir belediyesi üzerine 19861987’de yapmış oldukları bir alan araştırmasından hareketle, tüm dünyadaki yerelleşme hareketleriyle birlikte Türkiye’de de son 20 yılda yerel yönetimlerde ve yerel politikalarda gözlenen değişimi değerlendiriyor. Binyılın Sonu/ Manuel Castells/ Çeviren: Ebru Kılıç/ İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları/ 572 s. Manuel Castells, üç ciltten oluşan “Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür” adlı dizisinin üçüncü kitabı “Binyılın Sonu”nda, dünya üzerinde 20. yüzyılın son çeyreğinde yaşanan yapısal değişim süreçlerini; enformasyon çağına damgasını vurmuş süreçler, küreselleşme, ağlar oluşturma, kimlik kurma, ataerkillik ve ulusdevletin krizi arasındaki etkileşimin bir sonucu olarak yorumluyor. Sovyetler Birliği’nin beklenmedik bir tarihi değişim olarak nitelediği çöküşünün, devletçiliğin enformasyon çağına geçişi beceremeyişinin so nucu olduğu, buna karşılık Çin komünizminin küresel kapitalizme hızla ayak uydurmasının daha bayağı yeni bir tür kapitalizmin dünya üzerinde tek başına kalmasına neden olduğunu söyleyen Castells, Asya’da kalkınma ve kriz arasındaki etkileşimi küreselleşme ve devlet arasında giderek güçlenen gerilimin bir ifadesi olarak ele alıyor. Avrupa konusundaysa, ekonomilerini sembolik olarak birleştirmek için bir araya gelen Avrupa ülkelerinin, birleşmenin getirdiği kültürel ve siyasi sorunları henüz çözemediğini, Avrupa’nın kaderinin de, ulusdevletten ağ devlete geçişin ortaya çıkardığı sorunların çözümüne bağlı olduğunu ekliyor. Bir Yaşamdan/ İnci Barbaros Gürel/ Berfin Yayınları/ 200 s. “Yaşamımız, anılarıyla soluk alıp veriyor. Rüzgâr gibi geçen, kimi ayrımına bile varamadığımız anlar, yıllar sonra bir roman genişliğinde geriye dönüyor bize, hele ki yaşamımızın renkleri bolsa. İnci Barbaros Gürel, Cumhuriyetimizle yaşıt bir kadın, bir anne, yazar, çevirmen, hayvanların, bitkilerin, insanların dostu! Yaklaşık 192728’lerden başlayarak bize İstanbul’un değişimini aktarıyor anılarında; yeşilden, grileşen beton dünyasına; sıcacık merhabalardan, aynı apartmanda yaşanılan yabancılaşmaya dek. Gürel’in anıları salt onun yaşadıkları değil, çıkarılacak derslerle dolu, uzun bir yolculuk, hem de her an’ı içselleştirilmiş, yeniden yaratılmış gibi” diyor kitabı yayına hazırlayanlar. Seher Gitti/ Ahmet Türkay/ Berfin Yayınları/ 184 s. “Sevda, durakları acıyla dokunmuş sonsuz zaman dilimlerine yapılan dervişâne bir yolculuktur. Sevdalılar ölse de, ses olarak, yazı olarak yaşar, efsaneleşir. Yeni aşklarla beslenen efsaneler, dünyanın yeni insanlarına umut olur, direnç olur. Aşkın, yalnızlıkların, arkadaşlıkların ve dostlukların ilmik ilmik örüldüğü romanın coğrafyasından, soluk soluğa yarattığınız yeni insanın tarihi, aslında yüreğinizin rehberliğidir. Sesi sese; sözü söze ulayarak ulaşılmak istenen beyazlık, karanlıkları gizlenmiş tünellerin sonundadır ve mutlaka gidilecektir. Bu şiirsel devinim, yaşamını kendi toprağından soluyan dünyanın en güzel çiçeğinin boy verişine varıp ulaşır. Ahmet Türkay, ‘Seher Gitti’de bu duyguları, yaşamın çelişkilerinden kopmadan yalın bir dille bize iletirken, duygu ve gerçeğin görkemli ve vazgeçilmez sarmalını da gösterir. Seher Gitti ama ya sizin Seheriniz?” diyor H. Hüseyin Yalvaç. Morgue Sokağı Cinayeti/ Edgar Allan Poe/ Çeviren: Memet Fuat/ Notos Kitap/ 150 s. “Garip, dengesiz ve saplantılarla dolu yapısının kendini cinayete ya da deliliğe sürüklenmesini önlemek için, Poe’nun elinin altında bir başka zehir vardı. Herkesin aynı rahatlıkla kullanamayacağı bir zehir: Güzel ve özenli yazısıyla, arada bir derin üzüntüsünden sıyrılmasını sağlayan, ürkünç, kasvetli ama avutucu imgeleri kâğıda döktüğü mürekkepten söz ediyorum” diyor Marie Bonaparte. “Morgue Sokağı Cinayeti”ndeki öyküler, İngilizce asıllarından Memet Fuat çevirisiyle okur karşısında.? CUMHURİYET KİTAP SAYI 938 SAYFA 29