23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Başaran’ın “Dilim Dilim Anadilim”i üzerine... Türkçenin balından damlalar Feyza Hepçilingirler’in dergimizde çıkan “dil” yazıları “Dilim Dilim Anadilim” adıyla kitaplaştı. Hepçilingirler’den yıllar önce Mehmet Başaran da aynı adla bir kitap yayımlamıştı. Her iki kitaba değinen bir yazı sunuyoruz. “Söz ola kese savaşı, Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz” Yunus Emre “Dilimin sınırları, beynimin sınırlarıdır.” Einstein pağındaki tanıtım yazısında “Türkçe Off”un üçüncü kitabı olarak tanıtılıyor . Sayın Feyza Hepçilingirler, dile özen gösteren ve bunu başkalarından da bekleyen bir aydın olduğuna göre, aynı özeni, insana ait öteki konularda da gösteriyor olmalıdır. Çünkü edebiyat, sanat yarattığı duyarlıklarla insanı inceltmeye yaramazsa neye yarar? Neyse bu tatsız konuyu bırakıp edebiyatımızın değeri pek bilinmeyen büyük ustalarından Başaran’ın, bütün dillerin ve Türkçenin balından damlalar damıttığı kitabına gelmek istiyorum... Ve kitabının ikinci bölümü olan Türkçenin Orta Asya’dan günümüze geçirdiği macerasına... Başaran, Dilim Dilim Anadilim adlı kitabında “dil”i bir yaratma “aracı” olarak ele alıyor... Ressamın fırçasıyla anlattıklarını, yazarın dil’le, dil’in sözcükleriyle anlatması... Öyküde, romanda, masalda... anlatıcının betimlemelerini yaparken fırça yerine sözcükleri kullanması gibi. Ayrıca Başaran dilin ulusal kimliği oluşturan özelliğini inceliyor kitabında. Başka diller tarafından yutulmak istenmesine karşı dil bilincini örnekleyen metinlere yer veriyor... Karamanoğlu Mehmet Bey’den Ali Şir Nevai’ye, Ziya Gökalp’ten Atatürk’e... Nurullah Ataç’tan Peyami Safa’ya “Dilimizi Savunanlar”ın görüşlerini derliyor... Sondan tanıtmaya başlamış olmakla kitaba haksızlık etmiş oldum... Türk Dili Dergisi Yayınları’ndan çıkan Başaran’ın Dilim Dilim Anadilim (2) adlı kitabı ders kitabı gibi öğretici (didaktik) amaçlı bir çalışma değil... Başaran kitabında bütün dillerde yaratılmış en güzel ürünlerin balından damlalar sunuyor okura... Özellikle okumayan toplumumuz için, her şeye zaman bulan ama okumaya zamanı hiç olmayan “yurdum insanı” için düşünülüp biçilmiş bir kitap... Okura tadımlık okumalar sunarken başka kitaplara çıkış için yol gösteriyor... Başaran, dilde dile gelenlerin balını derliyor kitabında. İnsan büyüklerinden örneklere Başaran, Nâzım’la başlıyor aslında... Nâzım’ın Servantes’in yarattığı ünlü kahramanı Don Kişot’un adını verdiği şiirinden sonra, Shakespeare’in ünlü kahramanı Hamlet’in adını verdiği şiiriyle sürdürüyor... Onun ‘düşünceyle eylem arasındaki bunalımına’ düşürerek sözü: Var olmak mı, yok olmak mı? Bütün sorun bu/ Düşüncemizin, katlanması mı güzel/ Zalim kaderin yumruklarına, oklarına/ Yoksa diretip bela denizlerine karşı/ Dur, yeter! demesi mi?/ .../ Kim dayanabilir zamanın kırbacına/ Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine/ Sevginin kepaze edilmesine/ Kanunların bunca yavaş/ Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine/ Kötülere kul olmasına iyi insanların? (Çeviren S.Eyuboğlu) (3) Sonra ünlü Fransız ozanı Eluard’ın Yaşıyorum şiirine getirir sözü. (4) Fuzuli’nin “Aşk imiş her ne varsa âlemde...” dediğini anımsatıp sözü Fethi Naci’nin “çekirdeksiz üzüm” dediği Sait Faik’e bırakır... İnsanın sevdiğine kavuşma özlemi bu kadar mı güzel anlatılır dercesine... (5) Sonra Kemal Özer’in işlediği “el ele yürek yüreğe, öyle bir sevda özlemi”ni anlattığı, “Biz Ancak” şiiri... Sonra Orhan Veli çıkagelir. “Ağlasam sesimi duyar mısınız?” diyerek... Çok yerinde bir soru... Bizim kesimde, kimsenin başkasının sesini duymak istemediği bir zamanda... Cemil Meriç’in dediği gibi “maddenin mağarasında” yaşıyoruz... Sihller’in dediği gibi “Çıkar zamanın Oktay Rifat, “Elleri Var Özgürlüğün”le, Yannis Ritsos ise komşumuz Yunanistan’dan, Bertolt Brecht “Öğrenmeye Övgüler” düzerek, Almanya’dan gelir katılır Başaran’ın düzenlediği Dünya Ozanları Buluşması’na... Rıfat Ilgaz Cide’den (Karadeniz’in Kıyıcığı’ndan) koşup gelir, Başaran’la çok sıkı dostturlar... Bize bir Türkçe dersi verip gider... Arada bir Başaran söz alır, ev sahibi olarak konuklarına güller dağıtırken Bolu Beyi’nin uykusunu kaçıracak GÜLLER şiirini okur bize...(9) TÜRKÇENİN MİNAREDEN İNDİRİLMESİ Kitabın birinci bölümünde dil şenliği daha çok şiir şenliği biçiminde sürerken, ikinci bölümünde Türkçenin Orta Asya’dan günümüze uzanan macerasına geçilir... Dilbilimcilerin ve Türkçe uzmanlarının (Türkologların) katıldığı bir Türkçe Kurultayı’nı izlemeye ve konuşulanları dinlemeye başlarız... Kimler yoktur ki Başaran’ın Dilim Dilim Anadilim Kurultayı’nda... Tüm konuşmacılara sırayla söz veriyor Başaran... İlk sözü Konfüçyüs bilgeliğiyle Mustafa Kemal alıyor ve devrimlerine başlarken neden “Önce dil” dediğini anlatıyor. Sözü yeni harflere getirerek: “Bizim güzel, zengin dilimiz yeni harflerle kendini gösterecektir. Yüzyıllardan beri kafalarımızı demir bir mengene içine sıkıştıran bu anlamsız imlerden kurtulmalıyız”. Kitapta dil sevgisi, dil bilinci üstüne, çocuklarda ve gençlerde “Önce İnsanlığı Kurmak...” için okuma üstüne, Eğitim Düzenimiz ve Yazın Eğitimi üstüne önemli değerlendirmeler okuyoruz... Kafamızın pası siliniyor... İçimiz aydınlanıyor... Bu yazılarda Türkçenin Cumhuriyetle aynı zamanda ibadet dili de olduğunu, daha sonra ise Falih Rıfkı Atay’ın deyimiyle Türkçenin “minareden nasıl indirildiği”ni okuyoruz. Arapçayı minareye çıkaranlar eliyle... Başaran’ın Dilim Dilim Anadilim kitabı, öğrencilere okumayı sevdirebilmek için ne güzel ders kitabı olur... Hiçbir ussal, ulusal, yanı kalmamış küresel sermayeyle (yeni emperyalizmle) ve liberalizmle işbirlikçi, iş bitirici, köşe dönücü ve cemaatler, tarikatlar, şıhlar, şeyhler “koalisyonu”nda delirdim mi ben... Hadi oradan sen de!.. Hadi..hadi!!!... Delirme!.. ? (1) Dilim Dilim Anadilim, Feyza Hepçilingirler, Everest Yayınları, Ekim, 2007. (2) Dilim Dilim Anadilim, Mehmet Başaran, Türk Dili Dergisi Yayınları, 1999, sayfa 36. (3)age sayfa 8, (4)age 9, (5) age 11, (6) age 12, (7)age 15, (8) age, (9) age KİTAP SAYI 938 ? Ferhat ÖZEN ayli zamandır üzerine yazmak isteyip de yazamadığım kitaplardandı Başaran’ın “Dilim Dilim Anadilim” adlı incelemesi. Başaran’ın kitabını öne almamın nedeni ortada iki ayrı yazarın, aynı adı taşıyan, iki ayrı kitabı olması… İkisinin de adı “Dilim Dilim Anadilim”… Biri (ve birinci yayımlanan kitap) Başaran’ın Dilim Dilim Anadilim adlı kitabı. Türk Dili Dergisi Yayınları’nın üçüncü kitabı olarak 1999’da yayımlandı. Yine “Dilim Dilim Anadilim” adını taşıyan ikinci kitapsa Feyza Hepçilingirler’in Everest Yayınları’ndan çıkan kitabı… (2007) Burada Başaran isterse yayın dünyasına yeni “doğan” ve aynı adı taşıyan bu ikinci kitap için, “Bundan sonra senin adın Kemal olsun” diyerek sorunu, çok severek yaptığı şakalarından biriyle çözüverir... Başaran’da o bilgelik fazlasıyla var... Var ama yazın dünyasında bu tek örnek olsa... Burada içimizi acıtan, iki yazarın da Türkçenin hem gönüllüsü hem de sevdalısı olması... Başaran’ın dilimizin bir büyük ustası, Feyza Hepçilingirler’in de dilimizin çalışkan bir “işçisi” olması... Yıllar önce Hepçilingirler’in “Türkçe OFF” adlı kitabını bana Başaran önermişti örneğin... Bense böyle off’lu, ahh’lı ünlemlerin kitap adı olmasına (Aziz Nesin’in Ah Biz Eşekler’i dışında) hiç ısınamadım... Feyza Hepçilingirler’in aynı adı taşıyan Dilim Dilim Anadilim (1) adlı kitabını henüz okumadım. Duyurularını gördüm... Ama onun hem Cumhuriyet Kitap’taki yazılarından hem de öteki kitaplarından Türkçenin tıpkı Ahmet Miskioğlu gibi, Başaran gibi savunmanlarından (avukatlarından) biri olduğunu biliyorum... Türkçenin doğru konuşulup doğru yazılmasını “iş” edindiğini (iyi ki edindi) biliyorum... Onun Dilim Dilim Anadilim kitabı, arka kaSAYFA 10 H Başaran dilin ulusal kimliği oluşturan özelliğini inceliyor kitabında. Başka diller tarafından yutulmak istenmesine karşı dil bilincini örnekleyen metinlere yer veriyor... büyük putu” çünkü... Başaran’ın “Koca Bir Troya Dünya” adlı şiirinde sorduğu, “İnsan ne zaman insan olacak?” sorusunu anımsatıyor bize... (6) Sonra Nâzım çıkagelir, ağlamaklı Orhan Veli’ye yanıt gibi dizeleriyle...(7) Derken, Cahit Sıtkı görünür... Onun da yürek ağrısı tutmuştur, artık dayanamaz. (8) “Cümle” ozanlar toplanır da Attilâ İlhan durur mu? İçini büsbütün yıldız basmış, bir hançer gibi çıkıp gelir (Pia’dan)... Yorgundur, parasızdır, üstelik, pasaportsuzdur da... CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle