Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Aydınlatsın yolumuzu ormanda. Kim bilir, salt onunla bulacağız belki biz mucizeler yapan çiçeği burda. Diyeceğiz ki ona: “Sakın ayırma bizi. Bizi ilgisizlik suyuna gömme. Duymazdan gel ekmekle örtü isteğimizi, salt sıcaklığını bize çok görme. O da ne, parlamıyor saçında damla yıldız. Sessiz yürüyoruz eskisi gibi. Ah, biz şimdi nerede ve nasıl bulacağız mucizeler yaratan o çiçeği? YÜZÜK İçimde hâlâ yıldırım gibi gürleyen, o sessizce gelişin için yanıma senin, verdiklerin için geriye istemeden, senli sensizliklerimdeki özrün için, o sözlerin için, boşa sarfetmediğin, şefkatlerin için, dağıttığın sevgiyle, damarlarıma akıttığın sonsuz güç için kendinin o en güçsüz anlarında bile benimkine benzediği için adının yanımda olduğun için hiç çekinmeden yüzük yerine senin parmağına, kadınım, ateşli dudaklarımı koyuyorum ben. GEREKSİZ ADAM Karanlıkta, seninle aynı hizada, adımlıyorlar. Yüzlerinde gülücükler. Birbirini arıyor omuzları. Oysa sen üçüncüsün, gereksizsin. O kadar. Buruk bir kıskançlıkla izliyorsun onları. Yan yanasın onlarla. Dudakların titriyor hınçtan. Ama kaçamıyorsun. Seyrediyorsun ilgiyle. Biliyorsun ki onları burda bırakıp kaçtığın an yalnızlığın hemencik katlanacak ikiye. Ve yürüyorsun. Onlar kendi havasında büsbütün. Ne senden haberleri var, ne de seninle bir işi. Onlar iki kişiler. Sense teksin, sen üçüncüsün. Ve her yerde yalnızdır üçüncü kişi. BEN SAĞIM Ben sağım. GÜZELLİK O kadar çok, o kadar çok aradım ki seni, yeryüzü boydan boya sana benzedi. O kadar çok, o kadar çok istedim ki seni, adını verdim tüm eşyalarıma. Var mısın sen? Yoksa ben mi uydurdum seni? Böylesi belki de daha iyi. Belki de ben uydurduğum için seni, benimle birlikte en fazla kalacaksın, en son nefret ettiğim sen olacaksın, istemeyerek de olsa birisiyle sana ihanet ettiğim an, canım en çok yanacak inan. MASAL Yaprakları gizlice öpen yağmur altında yürüyoruz biz bize ve öylesine. Ne bir ormancı sesi, ne bir yol var yakında, tek rüzgâr inliyor kendi kendine. Sessizce tutuyorum soğuk ve beyaz elini, bir güvercin gibi yağmurdan kaçmış. Sanki mekân tutmuş da saçının tellerini damladan bir yıldız orda göz açmış. Dur öylece, öylece kal. Yansın yıldızın temiz. Ben sağım. Eksikli bir dünyadır bağıran bende. Ben sağım. Bağırmazsam eğer ölebilirim, inanın. Ben sağım. Ey insanlar, işte hastalığıma koyduğum tanı’m: Ben sağım.? CUMHURİYET KİTAP SAYI 938 Cevat ÇAPAN Şiir Atlası Veselin Hançev/ Şiirler/ Çeviren: Ahmet Emin Atasoy ‘Ah, yeniden yaşanmalı her nesne’ eselin Hançev 1918 yılında Stara Zagora’da doğdu. Liseyi doğduğu kentte okudu. Sofya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi (1941). II. Dünya Savaşı’na (19441945) katıldı. Literaturen glas (Edebiyatın Sesi) gazetesinde (19381943) düzenleyici, Sofya Radyosu’nun Edebiyat ve Sanat Bölümü’nde yönetici (1945), Halk Operası’nda dramaturg (19491951), Sofya Satirik Tiyatrosu’nda, Bulgaristan Sinematografisi’nde ve Plamık (Alev) dergisinde radaktör (19581962) olarak çalıştı. Bulgaristan’ın Varşova (19621964) ve Paris (19641966) elçiliklerinde kültür işleri danışmanlığı yaptı. Genç denebilecek bir yaşta, Sofya’da kanserden öldü. İlk şiirlerini 1934 yılında Ças (Saat) gazetesinde yayımladı. 1944’ten sonra yapıtları tüm edebiyat yayımlarında yer bulan Veselin Hançev, yalnızca kendi kuşağının şairleri arasında değil, tüm çağdaş Bulgar şiiri göğünde önemli bir yıldız olarak parladı. Onun, başlangıçta patetik bir hava estiren ve sanki hiçbir özgünlük taşımadığı sanısı veren şiirleri, zamanla değişik bir yerden ışınlanmış gibi çok farklı bir etki gücü yaratmıştır. İnsan ruhunun en duyarlı tellerine dokunabilme özelliğine sahip, ince ve düşündürücü nitelikleriyle entelektüel bir okur kesimine yönelik olan bu modern şiir, bugün de birçok genç şairi etkileyen bir sanat okulu gibidir. Özünde modern Fransız şiirinin ruhunu taşıyan bu şiirde, insan ve dünya, insan ve toplum, yaşam ve ölüm, aşk ve mutluluk gibi çok klişeleşmiş izleklerin bile lirik bir yaklaşım, felsefi bir açılım ve özgün bir biçimde yorumlamış olması, şairin yaratıcı gücünün zenginliğini ortaya koyar. Çocuklar için yazdığı şiirlerin yanı sıra tiyatro oyunlarıyla da tanınan ve birçok yabancı dile çevrilmiş olan Veselin Hançev’in şiir kitaplarının başlıcaları şunlardır: Çarmıha Gerilen İspanya (1937), Seçme Şiirler (1948), Palaskamda Taşıdığım Dizeler (1954), Gülünç Panteon (1957), Lirik (1960), Şiirler (1962), Seçilmiş Lirik Şiirler (1965), Hırçın Bülbül (1965). V her yeni yüz yeni baştan doğmalı ve yeni doğanlar bir öncekine bakarak çok daha şirin olmalı, düşünceler yara açmalı sende hissettirip süzülen o ağır kanı taşırken onları nazik teninde duymalısın müthiş acılarını. Başka türlü nasıl verirsin geri aldığını çoğaltarak yüz kere renklerle, süngüyle, şiirle mi, yoksa uçup bir gemiyle göklere? Belki de geçtiğin sınavdır müthiş bu kısacık gurup, bu dostluk keyfi, bu düşüş ve sonra yine yelteniş, bu yeniden belirlemen hedefi, bu nazik okşanış, bu gizli satır ve bu yıldız dolu çapkın ufuklar? Ah, dünya yeniden yaşanmalıdır, doğmalıdır sende her nesne tekrar onları sil baştan yeniden yarat, her yüzü, her şeyi keşfedip tek tek, artsın istiyorsan değerin kat kat, kalmak istiyorsan ta sonsuza dek. Beyaz kora dönüşmüş her yanım. Ben sağım. Düştükçe acıdan haykırıyorum. Ben sağım. Acım hastalık acısı değil. Yıkılmışlığın acısıdır acım. Ben sağım. Ok kirişi gibi titriyorum büsbütün. Ben sağım. Yanıyorum, bağırtan sıtmalardayım. Ben sağım. Titreyişim sıtmadan değil, titremem hıncındandır durağanlığımın. Ben sağım. Ey insanlar, acıyor duran dakikalarım. Ben sağım. Yitirdiğim yollarda çığlıklar atmaktayım. Ben sağım. Ey insanlar, Bendeniz ölümlerin değil, doğumların yanındayım. SUNU Kalmak istiyorsan ta sonsuza dek, artsın istiyorsan değerin kat kat, her yüzü, her şeyi keşfedip tek tek onları sil baştan özenle yarat. Onlara can verip zevkle yeniden taneye mekânlar hapseden bağ ol, meyveli ağaç ol, arı ol ki sen toprakla ışıktan bal yoğur bol bol; çığlıklar koparan bir kadın gibi aşkı nakşet doğurduğun her yüze, kuş, bulut, yaprak... yani her şeyi yeniden doğuran dünyaya benze. Ah, yeniden yaşanmalı her nesne, SAYFA 26