22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cevat ÇAPAN Şiir Atlası Şiirler/ Çeviren: Metin Fındıkçı Mısırlı şairlerden... Hasan Talib 1944 Kahire doğumlu. Mencester’da Edebiyat ve Felsefe okuduktan sonra Kahire Üniversitesi’nde edebiyat üzerine doktorasını yaptı. Kitaplarından bazıları: Genç Kızın Memesindeki Ben (1972) Leylakların Yaşamı (1982) Işığın Sonsuzluğunda Ateşten Uzaklaşırım (1988) Zebercet Zamanı (1990) Cim Ayeti (1992) Nil O Nil Değil Artık (1993) Kutsal ve Güzel (2001) AKŞAM Akşam nasıl çocuk olabilir? Her daim aşkın odasındayken Gündoğumundan önceki horozun ötüşü Hafiften yayılır Hatta korkuyla yan yana olanlar bile uyanmadan Dudaklarım dudaklarında her daim hazırken Tamamlanacak bir düşün arasında bir soru gibi Hareketlenme başlarken İncelik geçer Ve dudakların daha bir yapışır sana Hatta tanık olan meleği bile yerinden koparır Oysa uyarılan söylüyor: seninle Güzelleşir bu sabah ey tanrının yarattığı en güzel şey Düşlerin güzelleşerek Dersin: Su eserimdi ve Hava ve ipekten bir deniz ve Şalvarlı bir güvercinle uçar aşkın tavafı Ufkun çizgilerinde Ve pencereme konan Ben yalnızken Seni işaret eden suskunluğa yönelirim Beni erkek bir martı bile uyardı O havada yaratılan Suyun üstüne Bir zerre gibi konarken Balıkları yarıp Usta bir balıkçının şarkı söylemesi gibi Toprakta bir koku oldum Kayalık bir kıyıya yüzdüm Kayalıklar beni kucaklayana dek Penceresi insan olan! Önümüzde. Hırsız eczacıyla birlikte Acı bağlı kartalın açık gözünde, Çağdaşım efendim Dudaklarını yiyor onca zamandır elinde sallanan bardak dururken, Heybetli dağın üstünde durur gibi: “Ey gece, yarın ne zaman doğacak Kesilen kulun akan kanında Bağrından akar efendim Aşkın gülücüğüyle yorgun Ancak mutluluğu arzulayan.” Tanrıların işaretini nasıl tutsam? Parlayan gökyüzünde, sararır inci, Ringa balığı ballaşır, ansızın boğazıma takılır Korkuyla, yapışkan kuru Makaleden okuduğum iki satır sonra “çığlık kesilir”. Ebu Hiyan’ın yalnız tini bana çok mu gerekli Öğüdüyle gelen Bu ziyaret Yokuşu zor bir yoldan sonra görünen çizgilere Ben söyledim: “Annemin yanan boynu Sarhoş bir tartıdır kanla söndürülen, Parlamadan”. Anılar kırık hüzne benzer Tuzaklar kurar Kinlendiği avukatlara O avukat kabuklara benzer Hüzünlü korkulara dolarak Gözlüklerini siler Ve elli bir yılını karartır Hangi yaralı gece ağlamayı ister: Ve hangi hastalıktan sonra Kutsallığı bağlar? Ölü ekinlerle serili sahada Bıçaklarla ışıldayan aşk Hiçbir şey anlatmıyor Sadece Avukat bıçaklarını bırakır Beyazın parıltısında ve çözülen bitki demetlerinde İki ölüye iki büyük taş bağlar Paris’teki şarap kutusunu andıran Ve çöp yığını gibi tepeleyip Karanlıkta bile görünen Böylece adı açığa çıkar Şiddetten çözülür Berberin tıraş makinesini silah yaparak ve Kefenin ipini Şimdi o, Ölümden daha sıcak bir şey yapsın istiyor Yoğurdun savunulan siyahlığında Ah beni iki öfke arasında sıkıştıran balık Narla dolu mahzen Meleklerle çalındı Ooo… oooo Ooo… sonunda Paşanın mutluluğu Mahkemeye gitti Mahkemeden döndü. Ey hançerler Çözülmüş bitki demetlerinden uçarak kaçtı Açılmış deliklere tıkanmış general Sarı Üç nişan Devletin odasında Kutsallığı yaşadıkları Kimsenin dönerken övmediği Esen yel durmaz Ayetler gece gibi Sonra sizleri anlatıyorum meçhul kinle Aynanın sırrından çaldığım Dört bir yanını Mahmud Kurna 1961 Kahire doğumlu. Kitaplarından bazıları: Güvercinlerin Şarkıları (1996) Yıllanmış Ağaçların Havası (1998) Evin Önündeki Hurma Ağacı (1999) Gizli Doğanın Yolu (2000) İLKİN İLKİ Ey uyanık şafağın sözü Yırtılmış ipeklerle sarkarsın Her şey üstünde hastalandıktan sonra Tebeşirin üstünde Zifafla toplanacak Kutsal yolla miras kalan bozgunun üstünde Onca zaman bedenindeki şişkinliğin üstünde Sonu olmayan İki kutsal çadırdan alınan kılın üstünde Korkan güvercinin üstünde Çocukların eğitiminde Atların cesareti üstünde Soruların çekirdeğiyle anımsanan İkinci bir gecenin taşları üstünde Ellerinde çalıntı bakla ve arpa İnancının üstünde Kardeşlerinin kokusuyla Güzel bir sığınağın üstünde O çıplakken dostlarımı alacak Geminin üstünde Cennetin bahçesine halkı da alacak Mükemmelliği bırakmanın üstünde Biten yardımın hüznüne taparak KİN Hiçbir şey anlatmıyor Yüzünde beliren, yılların gırtlağında yitti Havadaki çiçeklerle, tırnakların üstünde filizlenir Sadece otların arasından çıkarken Dalından sarkan İki bademle Şimdi diner eliften bir yaranın içinde Eşitlenmeden ve parlamadan Onunla kim yandı Ayetlerin kasvetinde, diyorum? Hatta aksini bile içinde toplanır Yaşlı avukatın gemisinde Her zaman sıçanlar o adaletle yoksullaşır Fethi Abdullah 1967 İskenderiye doğumlu. KÜÇÜK SAVAŞLAR 1 Yirmi beş yıldan beri Bu su hiç uzaklaşmadı Belki de su tutuldu bu Ekine Bu yolda Unutulan giysilerle Leopar meydanında Alyanslarla yüklü geldi Kerim çeşmesine Sayılı harflerle Kazancın toplamıyla Şehirde kaybolanlar 2 Ey çocuklarım kaldırın Olduğu gibi bu dağı Ve bırakacağınız tarlayı ziyaret edin Savaştıklarınızla Kırmızıyı yaratana dek Veya kesik köprüyü Belki de güvercinle yükselirsiniz Azıcık Menzillerin önünde soluksuz Azıcık Yaşlı bir köylünün öksürüğünde Barış bahçesinden giden 3 Hüzünler senindir Kesilen savaşın boğaları Havayı taşıyana kadar Güzel bilmecelerle Belki de iki defa tökezlersin Veya üç Ancak ağaçlar yakındır Savaşlardan kalma Sonra beş defa katledilecek Köklerin önünde CUMHURİYET KİTAP SAYI 940 Hilmi Selim 1952 Kahire doğumlu. Kahire Üniversitesi Gazetecilik ve Edebiyat Fakültesi’ni bittirdi. “Edebiyat ve Eleştiri” dergisi editörlüğünü ve “El Ehla” gazetesinin kültür müdürlüğünü yapmaktadır. Şairliğinin yanı sıra çeviri de yapan Hilmi Selim’in kitaplarından bazıları: İskenderiye Bir İşkence Olsa da (1981) Beyazlığın İçinde (1984) Beyrut’un Yaşamı (1988) Kutsal Taşın Açıkladığı (2002) ZİYARET Bu ziyaretle neyi söylesem Zor ve yokuş bir yoldan sonra görünen yol çizgileri Gözlerimin tek tesellisi onlara bakmaktır Şoföre daha hızlı sürmesini nasıl söylerim Bu hüznü taşırken Ağır adımlarla, Sözcüklerin üstündeki kusan boşluğu sildim, (Çağdaşım efendimin yaptığı gibi Anlatılanlarla yüzleşirim). Evet, şoförde parlayan matem gibi Yol önümüzde açık Evet, birbirine bağlı matemin halkalarıyla Saklıdır ağırlaşmış ağaçlardan Koparılan şeftali, Evet, matem çığlıkla patlar Şehvet bir dublörken SAYFA 24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle