Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hüseyin Alemdar’dan Attilâ İlhan Ödüllü şiirler ‘Vakitler İncelikler’ Şiir belki de suç işlemektir Hüseyin Alemdar, şiiri yeterince bilen ve anlayan, geleneği göz ardı etmeden, çağdaş şiiri özümsemiş, kendi şiir yolunda ilerleyen, kendisini kendi kılmış, çağdaşları içinde iyi şiirler yazan şairlerden biridir. 2007 Attilâ İlhan Şiir Ödülü’nü alan ‘Vakitler İncelikler’ bunun en iyi kanıtlarından biri. ? Engin TURGUT er şair başka bir omurgaysa her şiir de bir iç kanamadır, gerisi beyhude bir zırva değil midir? İyi şair ve güzel arkadaşım Hüseyin Alemdar’ın Attilâ İlhan ödüllü son kitabı olan “Vakitler İncelikler” adlı şiir kitabını okurken düşündüm bunu ve kitabını okurken o kadar çok sevindim ki, şiirleri hiç bitmesin istedim. Her şiirini okudukça şiir yazmak isteği uyandı içimde. Her şiirini kalbimin susayan yerlerine değdirdim. Her şiirini hayat ve aşk bildim de iyi ki böyle sıkı şiirler yazan şair kardeşlerim var diye mırıldandım kendi kendime. “Konuş ki seni göreyim“. Sanki bir Aristoteles tavrıyla, ‘heveskâr’ bir şair olsa da şiirden çok dayak yediği görülse de o kimseyi minnet altına sokmayan, büyük bir şair terbiyesinin şiir sofrasına uzaktan bakan bir derviş edasıdır! “Mutlu olduğumuz zaman iyi oluruz, fakat iyi olduğumuz zaman mutlu değilizdir”. Ya Hüseyin Alemdar ne der? “Sinemalar göz parkıdır!” Bu adam şiirin efendisidir ve bu şairimizi kadından, insandan vefadan, inceliklerden ve sinemadan ayırırsanız canı çok acır. Bu şairimiz Halil Cibran’ın ‘ermiş’ otelinde şiir için sabahlar, ‘paranoya’ kahvesine gider ve bir şair tavrıyla, ‘yalanlar’ maskesiyle dolaşan herkese yenilmenin o eşsiz tadını bırakır ve sizi içindeki boşluğa terk eder ve çekip gider! Boşuna dememiştir: “Zaten kalp pası diyorlar boşluk denen her şeye nedense”. ‘Ben şiirden anlayan insandan korkmuyorum’ diyecek kadar kaç şair kaldı ki zaten! Mis gibi çiçekler açtırtan Türkçesiyle şahane bir şiir kitabı bu! Şiir belki de suç işlemektir. Ama Hüseyin Alemdar, şiirinin şarkılarıyla, her dizesini ‘kırklar’ kalesine, onu bir ‘süveyda’ odasına kapatmıştır! Çünkü o: “Babalar nemli boşluklarıdır evlerin” diyecek kadar, “herkes hiç kimsedir, biri diye kimse yoktur” diyerek, kıymetli şiirlerin en çıplak tavrıdır! Şair burada vicdan denilen yara için, kimsesizlerin kimsesi olmak için, yalnızlık üniversitesinden mezun olmuş Nietzsche kılıklı bir şairimdir! “Kimse kimsenin içini ellemediğinden mi ne/ herkes herkese hiç kimse bilesin.” SAYFA 10 H “Aynalarda saklanma yaşı kırk birdir doğuda Kırk birimde Hakkâri’ye saklanmıştım annem yerine Ferid Edgü upuzun bir ‘O’ üflemişti içime sanki Kalbi sağda olanın içi ağrıdır demişti Onat ağabey Ben bütün Hakkâri’yi doğu anlamıştım” SUSKUNLAR MECLİSİ “ Öldüğümü kimse bilmiyor” dese de, “kafayı iki el arasında tutmaya yenilgi denir” dese de, şiirlerindeki imge zenginliği, kurgusu ve içeriğiyle şiirin seviyesini her zaman yükseltmiş ve yüceltmiştir. O şehirlere, şiirlere, kadınlara ve sevdiği şair dostlarına şiir yazmaktan mutlu olur. “Kınalı gök Mezopotamya sadakatinde/ Mardin bir şehrin bir şehre ağladığıdır.” der ve ‘Kırklar kelesi’nden burnu hızmalı, kalbi yaralı bir kadına ‘çan ve ezan” sesi kardeşliğiyle şiirler yazar! Sevgili iyi şairim Hüseyin Alemdar yıllarca bekledi ve bekletti kendisini. Sabırla ve merhametle hatta üzerine isyan duygusunu da katarak sulara karışmaya bıraktı şiirlerini. Ne hayat, ne aşk, ne de gelecek kaygısıyla yazdı şiirlerini. Bence o bahçe gibi akan şiirleriyle komşu şairlerin kalbinde bir uçurtmacı oldu da öyle göğe bıraktı kalpten yapılma uçurtmasını! Bence onun her şiirine bir dize yazmak gerekir. Sebebi şu: Sadece bana ve ruhuma yakın olduğu için değil; bütün şiir okurlarına ve şairlere iyi gelecek kadar özel bir tatla örmüş dizelerini de ondan! Belli ki ‘suskunlar meclisinden’ gelmiş bu ince yüzlü, kır saçlı, Trabzon yüzlü genç adam! “ben kendinin kıyametiyim kendi hikâyemde kimin kimde ne bıraktığıdır kıyamet dediğimiz de beni Mihriban bir aşk incitmişvarsın, incitsin seni günahı aşkkansın, incitsin onu aşkı sefayansın, incitsin işte kıyamet burda, herkesin herkesi incittiği yerde!” Üstelik kendisini yıllardır tanırım ve şiirleri gibi kendisi de kıymetli bir dostluk bahçesi kokar. Şiirleri vefa kokar ve bunları şiirin avlusunda öyle bir demlendirir ki, “yalan” “vakitler”,“incelikler” ve “güzel yalan”lar şiir olarak gözümüzü ve gönlümüzü kamaştırmaya başlar! Bu güzelim şiir kitabı birçok ‘şair’ arkadaşlarımı imrendirecektir. İnanın bu böyledir çünkü siz hem güzel şiirler yazacaksınız, hem kimseye bulaşmayacaksınız, hem de şiirin ta kendisi olacaksınız! O kadar sahici ve derinlikli şiirler yazmış ki; sanki şiirlerinin içine mor kuşlar ve bordo bir güneş kaçmış! Daha kitabı çıkmadan nice dostlarımı gördüm, Beyoğlu’nda kitaplarını arayan. Çünkü adam şair! Yirmi yıldır tanırım. Ne kimseye kin beslemiştir ne de kimseye bir ‘vefa’ borcu vardır. Neden bunları anlatıyorum: Bir şeyler doğru bilinsin diyedir! Şiir ve kardeşlik duygusu bizim her şeyimiz de ondan! Hüseyin Alemdar sadece bize şiiri göstermekle kalmayıp, incinen, kanayan ve kıyamet kokan yerlerimize sevabına gül kokusunu akıtmıştır! “Gidip gidip / “Annem büyüyünce beni senden daha çok sevecek” deme kızım/ Yalnızlık buketi birer bıçaktırlar babalar/ mutsuz annelerde!” demişliğindendir şairin yanık söz ustası olduğu. Beethoven: “Müzik tanrının dilidir” der. Hüseyin Alemdar’ın şiirlerindeki ses beyaz bir masumiyet taşır ve ‘bordo bir denize’ kaçmış, ‘mor soğuk harfleri’ şiirin kalbine çağırır. “Ölüm yanlış keder, yanlış düğün ölmek/ ölüm en güzel siyah şiirin kalbinde/ Bana sorarsanız, şimdi ölün, hemen ölün, ölüm bir fiyakadır” derken, yaşama sevincine göz kırpar aslında! Ne yazık ki yalnızlık mesleğimiz oldu! Hayatı bir lunapark zannederek bir çocuk arzusu ve neşesiyle istediğimiz elma şekeri yerine bize siyanür sundular ve atlıkarınca yerine bizi korku trenine bindirdiler. O gün bugün kan kusar en insan yanımız! “Gül satan Kürt kızı Heja’nın iki gözünde git git gece köyleri buralar Kız Heja! Artık eve git, yarı gecede satılan gülün tarihi terstir! Terslik çoğu zaman tersoluktur, kaldırımlar lanettir iyi bilirim Laneti aşka olanın kadın yerleri ya şamdan ya şırınga iki şeyle kesilir Kız Heja, gel bize gidelim! Yaş günü pastamı kesip, beni sende öldürelim!” İYİ ŞİİRLER YAZAN İYİ ŞAİR... Hüseyin Alemdar, şiiri yeterince bilen ve anlayan, geleneği göz ardı etmeden, çağdaş şiiri özümsemiş, kendi şiir yolunda ilerleyen, kendisini kendi kılmış, çağdaşlarımın içinde iyi şiirler yazan şairlerimden biridir! “Aşk ve şiir dâhil hiçbir şeyin ustası olamadım” demesi de ne kadar bir yüksek gönüllülüktür, anlayana! Şiirin bütün olaKİTAP SAYI ? CUMHURİYET 940