Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? Bir Yaz Akşamı On Buçukta ? Pınar SÖNMEZ M arguerite Duras, “Daha yazılırken bile bir varoluş nedenine sahip olmayan bir kitabım olmadı” diyor. Peki Duras’ın Can Yayınları tarafından son basılan romanı “Bir Yaz Akşamı On Buçukta”nın(1) varoluş nedeni ne? “İlişkiler ve ilişkilerin biçimlendirdiği insanları anlatmak” diyebiliriz. Çıktıkları gezide kocası Pierre’in, kendilerine eşlik eden Claire’e olan ilgisine seyirci kalmayı seçen, evliliğiyle ilgili sessiz bir hesaplaşmaya giren Maria; hem karısını kaybetmek istemeyen, hem de hayatındaki büyük yeniliğe hayır diyemeyen ve ikilemi iliklerine dek yaşayıp, hayatındaki kadınlara da yaşatan Pierre; Maria’ya karşı kendisini sorumlu his setse de Pierre’e olan sevgisinden kuşku duymadığımız Claire. Yazar, ikilem içindeki üç karakterin düşüncelerini okumayı değil; olanı, görüneni, izleneni anlatmayı seçiyor. Bu tutumu, tam olarak romanın içeriğiyle de örtüşüyor. Maria da görünenle yetiniyor, daha fazlasını açıkça bilmek, duymak istemiyor. Ne fark eder ki? Okur için de aynı durum geçerli: Onların beyinlerinin içine girsek ne fark eder? Karakterlerin ruh halleri, tepkileri zaten bilmemiz gerekeni vermiyor mu? MARİA’NIN YALNIZLIĞI Romanı okurken, bir kış akşamı, arkadaşlarla yaptığımız sohbeti hatırladım. İçimizden biri, eşinden yeni ayrılmıştı. Ayrılmayı düşünen başka bir arkadaş, ona, “Ben de ayrılmak istiyorum, ama yalnızlıktan korkuyorum” ? Marguerite Duras SAYFA 20 CUMHURİYET KİTAP SAYI 940