28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Banu Avar’la ‘Böl ve Yut!’ üzerine İç edilen coğrafyalar! Yürekleri ve eylemleri çökertme azmindeki emperyalist gidişata panzehir niteliğinde bir kitap “Böl ve Yut!/ Batı’nın Politikaları Bugün de Aynı” raflarda. Doğru söze ne denir? Bölünüyor ve yutuluyoruz... Günbegün hem de... Düşman uyumuyor... Dünyada birçok ulus da bizimle aynı sorunu paylaşıyor... Kitabında yönetimlere, iç çatışmalara, emperyalist Batı’nın katakullilerine coğrafyalar arası yakın plan yapıyor Avar. Neler yapıyorlar, nasıl karşı koyuyorlar, erk nerede hangi yolları deniyor? Dünya artık satranç tahtası bile değil, dev bir yap boz… Cumhuriyete uzanan ellere de “bu yapı bozulmayacak” demenin tam sırası değil de ne? Banu Avar ile yeni kitabını konuştuk... Ë Gamze AKDEMİR ınırlar Arasında” hakkında şikâyet şikâyet üstüne… Çok rahatsız oldu bazı çevreler, kitabınızda bunun nedenleri, niçinleri gayet açık … “Sınırlar Arasında”nın başına gelenleri bir anımsayalım mı? 4 yılda 80 küsur program yaptık. Kimileri için ‘skandal program’ olduk. On binleri aşan destek postalarına bakılırsa ‘gerçeklerin aynası’ydık. Biliyorsunuz Sınırlar Arasında Mayıs 2008’de, tam 4. yıldönümünde yayından kaldırıldı. Son derece küçük bir bütçeyle ve büyük özveriyle ekrana gelen bir programdı. Önüne konan engeller hep çok büyük oldu ve bu 4 yılın büyük bir bölümünde engellerle başa çıkmak programı yapmaktan daha zordu.. O pek sevimli (!) uluslararası basın camiasının otoriteleri ‘basın özgürlüğünden’ dem vururken benim gibi gazetecileri yok sayarlar. İşinden olan binlerce gazeteciyi görmezden gelirler. Çünkü onlar, kendi işlerine gelen, fonladıkları gazetecilerin basın özgürlüğünü korumakla görevlidirler. Sınırlar arasında bir TRT yetkilisinin de açıkça belirttiği gibi, ‘bazı büyükelçilerin’ şikâyetleri sonucu yayından kaldırıldı. Türkiye’de Türkçe bakışlı bir program onları rahatsız ediyordu. Gereği yapıldı. Tüm bu ‘özgür basın’ salatasının ardındaki gerçek bu!.. DALGAKIRAN HALKLAR… “Sınırlar Arasında”nın son yolculuk notlarından oluşan “Böl ve Yut!”da kitleler, kitlelere sesleniyor… Her anı, durumu haber veriyor... Örnek oluyor, uyarıyor! 20078 döneminde gittiğim 13 ülkenin hali pür melalini derledim bu kitabımda. “Böl ve Yut” kısaca, Ortadoğu’da İngiliz eliyle yaratılan İsrail devletini, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Afrika ve Uzak Asya’da kopyalama çalışmalarından örnekler sunuyor. Batı emperyalizminin dünyanın çeşitli coğrafyalarında yer alan birçok ülkede ‘Böl ve Yut’ şablonunu nasıl uyguladığı anlatıyor. Her ülkede sahneye konulan oyunların benzerliğine dikkat çekiyor. Ve parçalanıp bölünen halkları bekleyen makus talihle bütünleşen, direnen halkların, tüm baskılara karşı emperyal dalgaları nasıl göğüsledikleri ve büyüdüklerini örnekliyor. BÖL BABAM BÖL! “Böl ve Yut!”ta düşmanla empati ne izlekte var? Ve kitabınızda nasıl bir SAYFA 6 “S dünya ve Türkiye öngörülüyor? Bugün dünyadaki tüm halkların düşmanı emperyalizmdir. Emperyalizmin kuralları ve hedefleri bellidir. Condoleezza Rice 2005’te hedefi kısaca ifade etmişti: ‘Fas’tan Pakistan’a 22 ülkeyi böleceğiz!’ Amerika’nın ve Batı’nın çıkarları için bunun vazgeçilmez bir hedef olduğunu ifade etmişti. Enerji açlığı çeken ve yeni pazarlara gereksinim duyan, her geçen gün krizden krize koşan ve tabiatı gereği saldırmazsa küçülen Batı dünyasının hedefi bellidir. Dünyadaki tüm enerji kaynaklarının dörtte üçüne sahip Avrasya coğrafyasını hedeflemektedirler. Türkiye ile Çin arasındaki alana göz dikmişlerdir. Avrasya’yı kontrol altına alır ve sömürürlerse hâkimiyetlerini sürdürebilecekler, aksi takdirde çökecekler. Öte yandan karşılarında yükselen bir Avrasya var... Amerika ‘Geleceğin gücü Çin ve Hindistan!’ diyor. Rusya ve İran emperyal Batı dünyasını tehdit ediyor. Ve bunların batı kapısını oluşturan Türkiye en büyük saldırı ile karşı karşıya. Kendini ‘Batı’nın müttefiki’ olarak tanımlamış bir yönetim altında Batı’nın en acımasız saldırısıyla yüzleşiyor… tin’li, Nazarbayev’li, Ahmedinejad’lı bir dünya Batı’nın karşısına dikiliyor. Avrasya, bazı Afrika devletleri ve Güney Amerika emperyal politikalara karşı ittifak içinde... Avrupa ve Amerika’da halklar tarihin en acımasız krizini yaşıyor ama bakın hiç sesleri çıkmıyor. Çünkü onları besleyen kanlı savaşlar var. Batı dünyasının işçisi Irak’a satılan silahlardan nemalanıyor. İsveç’in Norveç’in silahları doğulu halkların evinde patlıyor. Kendi işçisine para sağlıyor. Dolayısıyla doğunun ve batının halkları farklı yerlerde duruyor. ‘RUSYA TEDAVİ SÜRECİNDE’ Ekonomisi, siyaseti ve ordusuyla ülkeler topluluğu Rusya Batı’ya karşı duruyor mesela, ama çeşitli açılardan “liberallik” mağduru bir Rusya ile karşılaşıyoruz satırlarınızda… Kültürel bozulmanın yanı sıra halkın sefaletten bezginliği de satır satır… Şimdi Rusya Batı’nın karşısında dimdik ama evini toparlayamıyor… Ayrıca Dünya Medvedev’den, Putin’ininkinden farklı bir yöntem, usul değişikliği pek beklemiyordu. Türkiye de öyle… Fakat kitaptaki değerlendirmelerinizden işin renginin hiç de öyle olmadığını anlıyoruz… 1990’da hasta ve yorgun Rusya batının ‘demokrasi’ projesinin kurbanıydı. Bugün durum çok farklı. İçine girmiş virüsü tanımladı şimdi kendini tedavi sürecinde. 1992’de IMF ve Dünya Bankası’nın ahtapot kolları arasında kalan Rusya için Amerikalılar, “Tek kurşun atmadan Rusya’yı teslim aldık!” demişlerdi. Rusya’nın tüm zenginlikleri özelleştirmeler yoluyla halktan gasp edilmişti. Bu süreç kimi Rus ekonomistlerce ‘ekonomik soykırım’ olarak nitelendirilmişti. Putin’le beraber Rusya ağır ve sancılı bir süreçte yaralarını sardı. Yeniden karma ekonomiye geçerken stratejik alanlarından yabancı sermayeyi temizledi, hırsız baronları yola getirdi. Enerji sektöründe devletleştirmeler yaptı. Evine çeki düzen verdi... Bu düzenleme ve geçmişin yaralarını sarma zaman gerektiriyor. Rusya tıpkı Türkiye ve İran gibi Batı’nın doğrudan saldırısı altında kalan çok zengin bir ülke… Yeniden kurulum için çabalıyor… BATI’NIN ASİT DELİKLERİ Yurttaşlar, yetkililer, fakirler, multimilyarderler… Pek çok açı, yorum, yaşam var kitabınızda. “Böl ve Yut!”a göre bugünlerde dünyanın ortak paydası en çok ne olsa gerek? “Böl ve Yut!”un başında bir cümle var: “Batı’nın politikası bugün de aynı” diyoruz. Dünya birkaç yüzyıldır Batının emperyal politikalarının acılarına sahne oluyor. Bugün artık ‘medeni’ dünyanın hiç de medeni olmadığı anlaşılıyor. Bize yüz yıldır ulaşılması gereken hedef olarak gösterilen Batı, bir yandan kendi kendini yiyiyor bir yandan çeşitli coğrafyalarda asit delikleri açıyor. Asit deliklerine ilk örnek Filistin’de kurdurulan İsrail devletiydi. Bugün Balkanlar’da Kosova, Kafkaslar’da Gürcistan, Uzak Asya’da Singapur, benzer durumdadır. Bu yok edici gidiş kendi zıttını da doğurmaktadır. Böl ve Yut’a direnen hedef tahtasındaki halklar, saldırıya karşı birleşik cephe oluşturmaktadırlar… Güney Amerika’dan bir sosyalist lider, Ortadoğu’daki bir İslam ülkesiyle ittifaka girmekte, Rusya Çin’le masaya oturmakta, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Şanghay İşbirliği Örgütü’nde bir araya gelmektedirler. Avrasya Böl ve Yut’a karşı birleşmektedir... Dileğimiz Türkiye’nin de bu süreçte kendisine yakışanı yapmasıdır. Yakın gelecekte Türkiye, Batı’nın oyuncağı olmak yerine, Avrasya’nın içinde layık olduğu yerde dimdik duracaktır. ? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr “Böl ve Yut! / Batı’nın Politikaları Bugün de Aynı”/ Banu Avar/ Remzi Kitabevi/ 302 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 983 SEVR’DEN BOP’A… Evet kitabınızda günümüzdeki emperyal tekerrürlerin yanı sıra tarihten örnekleri de okuyoruz... Kitapta “Sevr’den BOP’a” aynı oyunların sürdüğünü anlatıyoruz. İşte 1923’te Musul’un başına gelenler. İşte bugün Kerkük! 1923’de İngiltere Musul’a gözünü dikmişti. Musul’da yaşayan Anadolu’ya bağlı halkın, kendi kaderini tayin hakkını kabul etmemişti. Lozan’da Musul meselesi masadayken Kürt isyanları İngiliz eliyle örgütlenmişti... Bugün aynı oyunların aynı ellerle sahneye konulduğunu görüyoruz. Batı’nın emperyal politikalarına karşı halklar tüm dünyada birleşiyor tamam… Ama uzun vadede durumu nasıl yorumluyorlar? Mücadeleleri kapsamında emperyal politikalara nasıl cevap veriyorlar? Bugün tek kutuplu dünya, Batı sultasındaki dünya görünümü yerini iki kutupluluğa bırakıyor. Artık Banu Avar kitabında, Türkiye, Batı’nın oyuncağı olmak yerine, Avrasya’nın içinde layık olduğu yerde dimdik durması gerektiğini vurguluyor. Chavez’li, Pu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle