28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

hip olduğunu göstermektedir.” (Onur Bilge Kula, Avrupa Kimliği ve Türkiye, s 100101). Almanya’da arka arkaya patlak veren olaylar öncesinde, Papa 16. Benedikt’in kardinallik dönemine ait, Hıristiyanları Türkler ve Müslümanlar’a karşı kışkırtıcı anlatımlarla donatılmış kitapları Herry Potter’dan daha çok satarak listebaşı olmuşlardı… Fransız Devrimi’nde yaşam bulmuş günlük yaşamın dinden arındırılması uygulamasının, kaynağında İbni Rüşt’ün din ve bilgiyi ayıran “ikili hakikat” kavramından esinlenmiş olduğu gerçeğini unutmuş görünen Batılı Şarkiyatçı düşünce, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin ana ilkelerinden birini oluşturmuş “laiklik” uygulamalarını bir İslam ülkesine yakıştıramamaktadırlar… Onur Bilge Kula’nın yapıtı, Batılı bakış açısının birçok yanlışını yanlışlarını serimlerken, bir yandan bu tip Batılı aydınlardan esin almış yerli düşünürlerimizin de nasıl bir mantıkla hareket etmiş olduklarını ortaya koyar. Taha Parla, “Ziya Gökalp, Kemalizm ve Türkiye’de Korporatizm (İletişim Yayınları, 1. Baskı 1989, İstanbul) yapıtında Osmanlı İmparatorluğu üzerine yorumlar yaparken, Osmanlı İmparatorluğu’nu “vergici ya da haraççı bir emperyalizm” (agy, s 18) ve “İslâmi bir fetih devleti” olarak tanımlar… Burada kullanılan “emperyalizm” kavramı kafaları karıştırmaktadır. Emperyalizm, kapitalizmin en ileri aşamasıdır oysa… Osmanlı İmparatorluğu ise, kapitalistleşmede geciktiği ve emperyalist politikaların çekişmelerine hedef olduğu için parçalanmıştır… ¥ lükle sınırlı bir laiklik anlayışına sa mi” tanımına önemli bir itiraz da Onur Bilge Kula aracılığıyla Engels’ten gelecektir… Kula, Almanca metinler üzerinde yaptığı bir çalışma ile Engels’in 22 Şubat 1882 tarihinde Eduard Bernstein’e yazdığı mektuptan bir alıntı yapar… “Ruslar, İstanbul’u ele geçirdikten sonra ‘Bulgar ve Sırp bağımsızlığı ve özgürlüğü’ biter. Bu saptamaya göre, Bulgarların ve Sırpların bağımsızlığı, Rusya için sadece gerçek emellerin gizlendiği bir örtüdür; bu nedenle bu halklar, ‘kısa süre içerisinde Türk egemenliği altında durumlarının ne denli iyi olduğunu görecektir’”(…) Eğer Türkler, Bulgarlara şimdi sahip olduklarından daha fazla öz yönetim ve daha az vergi ödeme olanağı vermemiş olsalar veya Bulgarlara şimdi kendilerine karşı davrandıkları gibi davranmış olsalardı, bütün Bulgar sorunu ortadan kalkmış olurdu” (Engels’ten aktaran Onur Bilge Kula, Avrupa Kimliği ve Türkiye, s 447448) “SUÇÜSTÜ...” Kula’nın yapıtındaki yöntemsel sıralama ve metne egemen olan nesnel bakış açısı, Batılı Şarkiyatçı düşüncenin güdülediği aydınlarımızı böylece “suçüstü” konumda bırakmaktadır. “Erken Cumhuriyet Dönemi” kültür ve eğitim politikalarına yönelik eleştirilerde birbiriyle yarışan ve dönem politikalarını “tepeden inmeci” bulan, köycülük yönelimini “köylü korkusu”na bağlayan aydınlarımızın karşısında Kula’nın Doğu toplumları konusunda nesnel olmayı başarmış Batılı aydınlarını buluruz. Cumhuriyet kuruluş yıllarının kültür politikalarında eğitmenler seferberliği ve Köy Enstitüleri özgün girişimi, Tonguç’un deyimiyle “Köyün Canlandırılması” çabaları ile oluşmuş büyük değişimdönüşümün kaynağında nasıl bir toplumcul temele oturmuş olduğu, Kula’nın yapıtındaki bulgularla başka bir yönden daha aydınlanır. “Marks’ın 04 Şubat 1978 tarihinde Leibzig’de bulunan Alman sosyal demokrat partisinin önderlerinden olan Wilhelm Liebnecht’e yaptığı değerlendirme, düşünürün Türk’e bakışının bazı yönleriyle zaman içinde olumlu yönde değiştiğini göstermektedir. Marx anılan yerde şunları yazar: ‘İki nedenden dolayı en kararlı biçimde Türklerden yana tavır almaktayız: Birincisi, çünkü biz ‘Türk köylüsünü’ (vurgu Marx’ın; OBK) diyesi, Türk halk kitlesini inceledik ve onun kesinlikle ‘Avrupa’daki köylülüğün en becerikli ve ahlaklı temsilcisi’ (vurgu Marx’ın; OBK) olduğunu gördük.’” (Onur Bilge Kula, Avrupa Kimliği ve Türkiye, s 431.) Kula, on yedi bölümden oluşan yapıtın son bölümünde, Alman ve Türk kültürlerin somutça karşı karşıya durduğu bir konumda, öz ve yabancı kültür kavramlarını irdeler. “Kültür, bir bakıma biçimlendirme, yeniden biçimlendirme, yabancı düşünce içeriklerini, deneyimleri, üretimleri alımlayarak, öz içerikleri oluşturma sürcecidir; bu yönüyle ‘eski’ ile ‘yeni’nin; ‘öz’ ile ‘yabancı’nın bir bireşimidir” (O. Bilge Kula, agy, s 503) vurgusunu yapar… Ev kundaklamayı, çocuk yakmayı kışkırtan Batılı dikotomi ile cenaze törenlerine “sakın ha asimile olmayın” çağrısı ile koşan “Doğulu” politikacılarımızın karşısına evrensel insan bilincine ait bilge kültürünü yerleştirir. ? alperakcam@gmail.com Avrupa Kimliği ve Türkiye /Onur Bilge Kula / Büke Yayınları/526 s. SAYFA 15 TARİHSEL GERÇEKLER Osmanlı İmparatorluğu’nun, hele de çöküş dönemine kadar Parla’nın aktardığı ölçüde “vergici ve haraççı”, “olmadığını kanıtlayan dünya kadar da tarihsel gerçeklik vardır ortada. Sözgelimi, 1509 yılı tutulmuş Vidin Sancağı defter kayıtlarından, on üç tımardan ancak üçünün Müslüman oğlu Müslüman’a ait olması (Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Osmanlı Tarihinin Maddesi, s 228), Cezayir’de Türk egemenliğinin feodalleşmeye yol açmamış olması ve özel mülkiyetin gelişmesine olanak vermemesi (Karl Marx, F. Engels, Kapitalizm Öncesi Ekonomi Biçimleri, s 334), tarihçilerin Osmanlı devletini kuran ilk Osmanoğullarının ve yanlarındakilerin Sünni, Ortodoks Müslüman olduklarından şüphe etmiş olmaları (N. Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma, s 29) vb… Taha Parla, Türklere karşıt hatırı sayılır bir öngörü taşıyan Fransız tarihçi Etienne Copeaux’un gördüğü gerçekliği görememiştir. “Müslüman fetihlerin yayıcısı Araplar olduğu sürece, toprakları fethedilen ya da İslâm’ı kabullenen halklar Araplaştılar ve yeni bir kültür edindiler. Sadece İspanya, İran yaylası küçük Berberi bölgeleri en azından kısmen önceki niteliklerini korudular. Türklerle birlikte işler değişir ve halklar artık ümmetin içine kendi kişiliklerini ve dillerini koruyarak, bütün içinde erimeden gireceklerdir. Bu sadece Türkler için değil, onların İslâm’ı kabul ettirdikleri halklar için de geçerlidir: Türkler nasıl Araplaşmamışsa, onlar da Türkleşmemişlerdir.” (Etienne Copeaux, Türk Tarih Tezinden Türkİslâm Sentezine, s 309.) Taha Parla’nın “Osmanlı emperyalizCUMHURİYET KİTAP SAYI 983
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle