28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. ÇOCUKGENÇLİK KİTAPÇI Şiir Gözlü Çocuk Cihan Demirci / Resimleyen: Hicabi Demirci, Cihan Demirci/ İkarus Çocuk / Basım yılı: 2008 / 79 s. (8+ yaş) Her sayfada bir resim, bir şiir var. “Şiir Gözlü Çocuk”la, Cihan Demirci’nin 73 şiiri okurlarıyla buluşuyor. “Kulak Verin Bu Şiire” diyor, şiir yazan çocuk: “Bugüne dek hep/Kulağımı çektiniz/Öğretmenim. Bugün mezun oluyorum/Hiç olmazsa bugün/Birlikte bir fotoğraf çekilelim.” Tabii ki not almak çok önemli bir çocuğun hayatında: “Herkes sürekli notlarımı soruyor bana/Sanki o notları onlar veriyor/Ne de olsa çocuğum ya. Birisi de çıkıp/Sorsa ya/Daha bu yaşta tuttuğum/Dipnotları.” “Obez Şiir”, şöyle diyor: “Sınıfımızın en şişman çocuğu/Sanırım/Okulda kilo verdiğini sanıyor. Çünkü o/Sürekli zayıf alıyor.” “Evcilik” şiirinde ise, çocukların, yetişkinlerin dünyasını ne kadar iyi algıladıklarını vurguluyor: “Baba olmaya hazırdım/Evcilik oynamak için/Lakin önce/Banka Kredisiyle ev alalım/Öyle oynayalım dedi/Komşumuzun kızı Elçin. Anladım ki/Bizim evcilik/Sanki başlamadan/Biten bir evlilik.” Şiirler, yetişkinlerin dünyasına eleştirel bakabilen bir çocuğun gözünden, Cihan Demirci’nin mizah yönünü de dizelere taşıyarak, okurlarına aktarıyor. Ucubeler Sirki (1. Kitap) Darren Shan / Tudem Yayınları / Türkçeleştiren: Arif Cem Ünver / Kapak resmi: Tim Byrne / 245 s. / Ekim 2007 (Yaş grubu: Belirtilmemiş) “Örümcekler beni her zaman büyülemiştir. Küçükken onları toplayabilmek için saatlerimi bahçemizin dibindeki eski ve tozlu barakada geçirir, pusuya yatmış o sekiz ayaklı yırtıcı hayvanları bulabilmek için, örümcek ağı arardım. Bulduğum zamansa odama götürüp onu serbest bırakırdım. Bu da annemi çıldırtırdı.” Darren Shan, kitabın önsözünde bunları söylüyor. Roman, yaş grubu belirtilmemiş olsa bile kapağından da kolayca anlaşılacağı gibi 15 yaş ve üzerine sesleniyor. Örümcekleri çok seven Darren, okul çağlarında bir gençtir. Bulduğu her fırsatta örümceklerle uğraşmaktan, onlar hakkında yeni şeyler öğrenmekten çok büyük zevk alır. Darren’in en yakın arkadaşları, Tommy, Steve ve Alan’dır. Bu dört genç, korku filmlerinden ve öykülerinden çok hoşlanmaktadır. Örneğin Steve’in en büyük uğraşı vampirlerle ilgili öyküler okumaktır. Bir gün, yaşadıkları kente “Ucubeler Sirki” adında garip bir sirk gelir. Dağıtılan el duyurularında, bunun dünyanın en ilginç ve ürkütücü sirki olduğu iddia edilmektedir. “Korkaklara Göre Değildir! Bilet Alımı Bazı Şartlara Tabidir!” notu, gençlerin iştahını iyice kabartır. AralarınSAYFA 24 A. Akal, M. Yener, Ç. Gündeş, N. Yılmaz da para toplayıp bilet almaya karar verirler. Ancak, sadece iki bilet alabilirler, çünkü duyuruda da yazdığı gibi bilet alımı bazı şartlar gerektirmektedir ve bu şartlara göre, ilan başına sadece iki bilet satılmaktadır. Dört kişiye, iki bilet! Gençler, değişik bir yöntemle aralarından iki şanslı (!) kişiyi seçer: Darren ve Steve… Darren ve Steve, o gece evden kaçarak sirke giderler. Gerçekten de hem ilginç hem de çok korkunç bir gösteri izlerler; Kurtadam, Yılan Çocuk, bir deri bir kemik kalmış Kaburga Alexander her şeyi ama her şeyi yiyebilen dev cüsseli Çiftgöbek Rhamus ve Bay Crepsley ve Madam Octa… Her şey Bay Crepsley ve Madam Octa ile karşılaşınca başlar aslında. Dişi bir örümcek olan Madam Octa ve tuhaf görünüşlü Bay Crepsley… Madam Octa türünün en tehlikelilerindendir ve inanılmaz derecede iri bir hayvandır. Darren Madam Octa’yı görür görmez adeta büyülenir. Çünkü Madam Octa Bay Crepsley’in her istediğini yapmaktadır. Adamın üstünde yürür, vücudunda dolaşır hatta yüzüne tırmanır. Steve ise Bay Crepsley’i izlemektedir büyülenmiş gibi. Çünkü adam, örümceğe sadece bir flüt ile hükmetmektedir. Ancak Steve garip bir şekilde, Bay Crepsley’in bu becerisinden başka bir şeyden etkilenmiş hatta korkmuş gibidir. Darren onu tanıyıp tanımadığını sorduğunda ise; “Bunu sana söyleyemem” diye yanıtlar arkadaşını. Okudukça heyecanlandıran, yer yer ürküten bu gençlik romanının önsözünü şöyle bitirmiş Darren Shan: “Bir şey daha: İsmim aslında Darren Shan değil. Bu kitapta yazılan her şey doğru; isimler hariç. Onları değiştirmek zorundaydım, çünkü… Neyse, kitabın sonuna yaklaştığınızda anlayacaksınız.” Biz de daha fazla ayrıntıya girmeyelim ve bundan sonrasını okuyucuya bırakalım. İyi okumalar… Kız Kardeşim Doris (Ağabey Olmak Kolay Değil) Liz Pichon / Türkçeleştiren: Nevin Avan Özdemir/ T.İş Bankası Kültür Yayınları / 2008 / 24 s. (58 yaş) Anne ve babasından aileye yeni bir timsah kardeşin katılacağını duyan Moris için yaşam artık eskisi gibi değildir. Odasının yarısını kardeşine vermek zorundadır. Üstelik yumurta çatlayıp da kız kardeş ortaya çıktığında, Moris’in hayatı iyice zorlaşır. Boyaları kırılır, resimleri karalanır, sevdiği kitapların sayfaları koparılır… Hepsini de yaramaz kız kardeş yapar. Moris’in, kız kardeşe bakışı, aralarında iletişimin oluşmasına kadar geçen süreç ve sonrası, çok hoş bir öykü ve harika resimlerle anlatılıyor. Resimlerdeki konuşma balonları öyküye hareketlilik katmış. Eve gelen bir kardeşin yaşamda ve duygularda yarattığı değişikliğin evrensel olduğu, okurlara başarıyla aktarılmış. Kardeş sahibi olan çocuklar, öyküye kendisini çok yakın hissedecek. Uzakdoğu’da basılan kitap Nestle Çocuk Kitapları Ödülü’nü kazanmış. Origami / Hediyelik Nazan Tacer / Resimleyen: Nazan Tacer / Gürer Yayıncılık/ Basım yılı: 2007/ 32 s. ( 9+ yaş) Origami sanatına meraklı olanlar için harika üç kitap: Hediyelik, Oyuncak ve Hayvanlar/Bitkiler… “Origamiyle tanışmam, babamın kardeşimle bana katladığı şeytan uçurtması ve kayıkla oldu. Bizim için onlar sadece kayık ve uçurtmaydı. Adının origami olduğunu sonradan öğrendim.” Yazar, küçükken tanıştığı origamiyi öyle sevmiş ki, kolayca bulunabilecek malzemelerle bu sanatı herkese öğretmek ve sevdirmek istemiş. Kâğıtlarla özgürce her şey yapılabileceğini görmek çocuklar için de çok şaşırtıcı olmalı. Yetişkin bir yardımcıyla 9 yaş altı çocuklar bile zevkle kesip biçip ortaya ilginç şekiller çıkarabilirler. Tüm özel günlerde armağan olarak hazırlayabileceğiniz şeyler, bu kitapta resimleriyle anlatılıyor. Armağanını kendi yaptığı renkli bir kutuya koymak isteyenler, resim çerçevesini elleriyle yapmayı yeğleyenler, yılbaşı ağacına farklı süsler arayanlar… İşte bu kitap, el sanatından ve yaratıcılıktan hoşlananlar için… Hayvanlar ve Sesleri Yazan: Belirtilmemiş / Resimleyen: Belirtilmemiş / Esin Yayınevi / Basım yılı: Belirtilmemiş / 10 s. (03 yaş) Küçük yaşta beş duyunun eğitimine de yönelen, ilginç bir kitap. “Dokun ve Hisset” dizisinin dört kitabından biri, “Köpek Yavruları”. Daha kapaktaki minik delikten, köpeğin kürküne dokunuyorsunuz sanki. İç sayfalara geçildiğinde Dobi’nin göğüs tüylerini okşamak, Nazlı’nın ipeksi kulağına dokunmak mümkün. Oynadıkları topun dokusuna ya da yemek tasına da dokunabiliyorsunuz. Kalın karton kapakların iç kısmına geçirilen yumuşak tüylü kumaş parçacıklarıyla yaratılan bu değişik hava, çocuklara “dokunma” hissini başarıyla aktarabiliyor. Kitabın yuvarlak kesim, kalın karton, sekiz iç sayfası var. Kapak dışı ve içleri de kullanılınca, dokunup hissetmeye 11 sayfa ayrılmış (arka kapak hariç)... Kapaktaki “Dokun ve Hisset” başlığından “hisset” sözcüğü de, “gofre” tekniğiyle dokunulduğunda hissetmeyi sağlıyor... Dizinin diğer kitapları: Evcil Hayvanlar, Kedicikler ve Yavru Hayvanlar. Sadako ve Kâğıttan Bin Turna Kuşu Eleanor Coerr/ Beyaz Balina Yayınları/ Türkçeleştiren: Zühal Yeke/ Resimleyen: Ronald Himler / 72 s. / 2002 (9+ yaş) 6 Ağustos 1945’ten bu yana kaç gün geçti acaba? Ya, 6 Ağustos 1945 sabahından beri Hiroşima’da kaç çocuk öldü? Kaç şiir yazıldı Hiroşima üzerine, ölüm üzerine, acı üzerine ve ölen çocuklar için? 6 Ağustos 1945’ten beri hepsi aynı acı sonla biten ama her biri ayrı birer yaşam öyküsü olan kaç roman yazıldı? Sadako ve Kâğıttan Bin Turna Kuşu, bu acılı gerçekle bir kez daha yüzleşmemizi sağlayan romanlardan sadece biri. Yazarı Eleanor Coerr, 1949 yılında bir gazeteci olarak gider Japonya’ya. Görevi, atom bombasının etkileri üzerine bir araştırma ve söyleşi yapmaktır. Ancak duydukları, gördükleri karşısında dehşete düşer. Gerçi “Bu dehşeti yaşamak için mutlaka Japonya’ya gitmek mi gerekiyordu” gibi bir soru geliyor insanın aklına ama… Kitabın içtenliği, çok hüzünlü olmasına karşın güzelliği ve sadeliği vazgeçiriyor bu sorudan… Eleanor Coerr, 1960’larda bir kez daha gider Hiroşima’ya. Kent yeniden inşa edilmiş, bir Barış Parkı ile zenginleştirilmiştir. Hiroşima’nın merkezindeki bu parkta bir anıt dikkatini çeker Eleanor Coerr’in. Küçük bir kız heykelidir bu. Ayaklarının dibine bırakılmış binlerce kâğıttan turna kuşu ile Sadako’dur bu. Binlerce Sadako’dan sadece biri… Bu küçük kızın öyküsünün peşinden giden yazar bir sene sonra da onun günlüğüne ulaşır. Günlükten ve Sadako’yu tanıyanların anlattıklarından yola çıkarak yazar kitabını. Sadako Sasai 1943 yılında dünyaya gelmiş küçük bir kızdır. Annesi, babası, ağabeyi ve iki küçük kardeşi ile Hiroşima’da yaşamaktadır. Çok hızlı koşabilen Sadako’nun en büyük isteği iyi bir atlet olmaktadır. Bir gün okul takımına seçilme sansını yakalar. Bu onun için çok büyük bir onurdur. Ancak artık daha çok çalışması gerekmektedir. Her gün koşu çalışmaları yapmaya başlar. Bu arada zaman zaman başı dönmektedir. Sadako bunu yorgunluğa verir ve kimseye bir şey söylemez. Seçmeler yapılır ama Sadako sonucu öğrenemeden kendini hastanede bulur. Ne yazık ki atom bombası bir kez daha atılmıştır. Bu kez sadece Sadako ve ailesi için. Küçük kız bundan sonra günlerini hastanede geçirmek zorundadır. Bu kasvetli ve üzücü ortamı onun için katlanılabilir kılan tek şey ise arkadaşı Chizuko’nun önerisidir. Chizuko ona kâğıttan turna kuşu yapımı ile ilgili eski bir Japon inanışından söz eder ve hemen oracıkta pırıl pırıl bir kuş yapıverir. Çok geçmeden bu kâğıt kuşlar hem Sadako hem de ailesi için bir tutku halini alır. Odası şenlenir Sadako’nun… Bundan sonrasında okurları kitapla baş başa bırakmak en iyisi galiba. Büyük bir umut ve yaşam savaşımı öyküsünü okumak isteyeceklerin tadını kaçırmamak gerek. Kitabın sonunda, Japon kâğıt katlama sanatı olan origaminin güzel bir örneği de var. Denemeye değer. Kâğıt kuşlarınızı ister odanızın tavanına asın ister Hiroşima’daki Barış Parkı’na, Sadako’nun heykeline gönderin. Ama mutlaka deneyin… Çocuklar ölmesin, şeker de yiyebilsinler diye… ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 983
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle