27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Okuduğum Kitaplar METİN CELÂL Angelacoma’nın Duvarları mı, harcandığımı, kendimi kandırdığımı, hiçbir zaman ressam olamayacağımı, benim için yaşamın başka yerde olduğunu düşünürdüm.” Arka kapağa da alıntılanan bu cümleler aslında kitabın ana fikri. Altıncı yıldır okuduğu liseyi bitirip üniversiteye girme aşamasına gelmiş delikanlı, bu kasabaya kısılıp kalmış olduğunun bilinciyle bir an önce bir yolunu bulup kaçma arzusu ile dolu. “Ben ne olacağım?” diye soruyor. Ama bir yandan da oradan çıkamayacağını Angelacoma’nın Duvarları’nı delip dışarıdaki dünyaya ulaşamayacağını düşünüp kederleniyor. Çünkü çevresinde bunun birçok örneği var. Hayallerini gömüp sıradan işlerde kendini tüketmiş birçok örnek. Birkaç kez duvarı delme, öte yanına geçme fırsatı doğmuş. İlki, ortaokul son sınıfta girdiği parasız yatılı ziraat okulu sınavı. Toprakla içli dışlı bir hayatı özlemesine, o okulda okumak istemesine rağmen sınavı kazanamıyor. İkinci fırsat, liseyi İstanbul’da okuyacak olması. Küçük dayısı İstanbul’da üniversitede okuyor. Dede ile anneane İstanbul’a taşınmış. Pertevniyal Lisesi’nin sınavına giriyor. Bu kez kazanıyor. Duvarı delmeyi başardığını düşünüyorsunuz. Ama talihsizlik hastalık olarak geliyor. Sürekli uyuyor, yüzü, ayakları şişiyor ve bir gün tuvallette kanlı idrar yapıyor. Doktora gidiliyor, teşhis “Nefrit”. Çok geçmeden yatağa düşüyor. Çok sevdiği İstanbul’u, lisesini terk edip, İnegöl’e baba evine dönüyor. Koca bir kış, evde, kitap okuyarak, resim yaparak ve odasının pencerisinden Uludağ’a bakıp hayaller kurarak geçiyor. Resim yapmak, hayatının amacı halini alıyor. Güzel Sanatlar Akademisi’ne gitmeyi, ressam olmayı kuruyor. Ama cebirgeometri derslerini geçip liseyi bitirmek konusunda pek istekli değil. Arkadan gelip kendisine yetişen kardeşi ile aynı sınıfta okuyacak olmak bir kâbus. Kendisi gibi, sınıfları çift dikişle geçemeyen arkadaşları ile aylaklık günleri başlıyor. “Çok coşkulu bir erkekler topluluğu” oluşturuyorlar. İçkiler içiliyor, şarkılar söyleniyor, içte biriken sıkıntı, yalnızlık duygusu naralarla, haykırışlarla ifade ediliyor. Sürpriz bir biçimde cebirgeometri derslerini geçip liseyi bitirmesi ve üniversite sınavında kopya çekmeyi sağlayan hoş rastlantı Angelacoma’nın Duvarları’nı delmek için son fırsatı veriyor. İlçeden sınava giren öğrenciler arasında en yüksek ikinci puanı alıyor. Şimdi bir karar vermesi gerek, ya hayalini kurduğu gibi Güzel Sanatlar Akademisi’ne gidip ressam olacak ya da bu yüksek puanı değerlendirip tıp fakültesi ya da mühendislik gibi önemli bir okula… Cemil Kavukçu, Angelacoma’nın Duvarları’nda kitabın alt başlığına uygun olarak “otobiyografik bir anlatı” kurmuş. Ortaokul ve lise çağlarını, kaAlberto Moravia, merakla izlediğim romancılardan. TürkçeÇağdaş Türk Hikâyeciliği’nin önemli yazarde yayımlanan helarından Necati Tosuner’in yeni kitabı Kasırmen her kitabını okuganın Gözü (Ekim 2008, Kanat Kitap), 66 sayyorum. İki cinsin aşk falık bir kısa “roman”. Ama daha ilk sayfaları temelinde gelişen ilişokumaya başladığınızda kitabın türü hakkında kilerinden yola çıkatereddüte düşüyorsunuz. Tereddütte kalmarak insani olan hemızın nedeni eserin bildik romanlar gibi gelişmen her duyguyu ve memesinde. Daha da önemlisi anlatımında, davranışı ele alan 20. dilinde roman havası yok. Hikâye ağır basıYüzyılın önemli yazarlarından. Bir dönem yor. Tek bir kahramanın, anlatıcının bakış açıTürkçede çok okunmuş, sevilmiş. Sonra unusından küçük küçük parçalar okuyoruz. Bu tulmaya terk edilmiş. Birkaç yıldır tekrar kiparçaları birleştirdiğimizde, ortaya bir karaktapları yayımlanıyor. ter ve onun yaşamından bir kesit çıkabilir. Türkçede yeni yayımlanan Ben ve O (Ekim Ama bir romanı oluşturacak bir anlatı oluşma2008, Çev. S. Faralyalı, Alkım Yay.), Moradığı kesin. Tosuner de bunun farkında olmalı via’nın en önemli romanlarındanmış. Romanın ki, “Bu yazdıklarım için ‘roman değil’ diyen bikahramanı sıradan filmlere senaryolar yazan ri olacaksa, şimdiden bıraksın okumayı!” diFederico. İyi bir entelektüel olduğunu, sineyor (s.31). mada da artık bir yere vardığını düşünüyor, Tosuner, özellikle son hikâye kitabı Yakabir film yönetmek istiyor. Yönetmeyi arzu ettimoz Avına Çıkmak’da geliştirdiği az ve öz ği film de yazdığı son senaryoya konu olan sözle, minimalist diyebileceğimiz anlatım tekİtalyan devrimci gençlerinin başarısız olmuş niği ile yazmış Kasırganın Gözü’nü. Her bir bir soygun eylemi. Federico bir yandan yöparça kendi içinde bir hikâye oluşturuyor. netmenlik işini alabilmek için devrimci örgüte Okur, boşlukları doldurup, kendi belleğinde 5 milyon liret bağışlamak, yapımcının yaşlı geliştirebilsin diye özellikle verilmiş esler, bikarısı ile ilişkiye girmek gibi olmadık fedakârlinçli olarak anlatılmamış yerler var. Bir zaman lıklarda bulunurken, diğer yandan da cinsellik parçası, belki bir an anlatıcının bakışı, görüşü kaynaklı ruhsal sorunları ile boğuşuyor. Fedeile iletiliyor. rico’nun normal ölçülere göre oldukça büyük Yalnız bir adam... “Yaşadığım sevinçler tübir cinsel organı var. Zaman zaman büyüklükenmişti. Gençken katlandığım sıkıntılar artık ğü ile övündüğü bu cinsel organ, Federihiç katlanılmaz olmuştu. Yorgunluk… bezginco’nun benliğinde ikinci bir kişi gibi var olulik, umudun yerini almıştı” diye anlatıyor. Yayor. Bu ikinci benlik, Federico’nun tüm davrapacak pek işi yok. Canı sıkılıyor. Evinin pennışlarını cinsellik temelinde geliştirmesini, cinceresinden sokağı, dışarıyı gözlüyor. Geçmişsel organının büyüklüğünü hissettirerek görten belli belirsiz anlar hatırlıyor. Ama ayrıntıya düğü tüm kadınlarla, yaşlı, genç, çocuk, şişgirmiyor. Eski arkadaş, eski sevgili o an parman, zayıf, çirkin, güzel ayırmadan ilişkiye çası ile sınırlı olarak kalıyor, karakter olarak girmesini söylüyor. Federico sürekli “O” dedivar olmuyor. Geçmişi ve geleceği belirmiyor. ği cinsel organı ile tartışıyor. Onun cüretkâr Necati Tosuner’in isteğine rağmen bu kitacinsel isteklerini gemlemeye çalışıyor. Hatta ba roman diyemiyorum ama okumayı da bıbunun için bir tür inzivaya çekiliyor, evden, rakmıyorum. Çünkü herhangi bir tür tanımlakarısından, çocuğundan ayrı bir yere yerleşimasına girmeyip okunduğunda edebi yor. Ama başaramıyor, cinsel organının istekbir metin olarak lerine çoğu zaman boyun eğiyor, onun sesi değerli bir oluyor. Teşhircilik, taciz, tecavüz girişimi gibi eser Kabirçok sonuçsuz eyleme giriyor. Federico ve sırganın konuşkan cinsel organının diyalogları, tartışGözü. maları ile Moravia, cinsel sorunlar düzleminde günümüz insanının modern yaşam içindeki varoluşunu gözler önüne seriyor. Federico’nun “o” istiyor diye yaptığı birçok eylem, aslında yücelmişler ve ezikler olarak ikiye ayırdığı ve kendini hep ezik olarak hissettiği toplumda bu şekilde ezilmişlikten kurtulma çabası. Ama sonuç olarak, bu yüz kızartıcı girişimleri onun ezikliğinin sürmesinden, her defasında kendini daha fazla ezik hissetmesinden başka bir işe yaramıyor. Sonunda yönetmenlik sevdasından da, organına ve dolayısıyla topluma kendini yüce gösterme çabalarından da vazgeçiyor, yenilgiyi kabul edip evine dönüNecati Tosuner yor. ? sabanın verdiği çıkışsızlık duygusunu, duvarı delme arzusunu anılarla yoğurarak anlatmış. Kitabı okuyup bitirirken, keşke daha çok ayrıntıya girseymiş, daha çok anı anlatsaymış diye düşünmeden edemiyorsunuz. Tabii, duvarı delip kendini kasabanın dışına atmayı beceren gencin İstanbul’da başına neler geldiğini de merak ediyorsunuz. Alberto Moravia BEN VE O KASIRGANIN GÖZÜ Cemil Kavukçu, İnegöl’de doğmuş, büyümüş. Üniversiteye kadar da hep orada yaşamış. Kavukçu, yeni kitabı Angelacoma’nın Duvarları‘nda (Kasım 2008, Can Yay.) çocukluk ve gençlik yıllarını anlatıyor. Angelacoma, İnegöl’ün eski adıymış. İnegöl, Marmara Bölgesi’nde, nispeten gelişmiş bir ilçe olsa da sonuç itibarıyla kasaba. Eni boyu, sınırları belli… Bir çocuğun, özellikle bir gencin zamanını geçirebileceği çok yeri yok. Sinema, kahvehane, meyhane üçgeninde geçiriliyor günler. Zaman zaman kasabaya gelen panayırlar geçici bir şenlik havası yaratıyor. Ama kıstırılmışlık, kapatılmışlık duygusu hep var. âğıt ya da tavla oynamadığım, sinemaya gitmediğim, yapacak bir şey bulamadığım gecelerde, tek başıma pencere kenarındaki bir masada oturup çayımı yudumlarken, ilçenin en geniş ama o saatlerde ıssızlaşmış caddesine buraya ait olmadığı “K SAYFA 12 CUMHURİYET KİTAP SAYI 983
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle