Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘Manifesto’nun 160. yılı Komünist Manifesto’nun Doğuşu İçinde bulunduğumuz yıl Karl Marx ve Friedrich Engels’in dünyayı değiştiren metni ‘Komünist Manifesto’nun yayımlanışının 160. yılı. Bu yıldönümü Türkiye’de de geniş yankı buldu. Manifesto’nun Türkiye’de ilk yayımlanışı , bunun etkileri, ilk çeviriden günümüze uzanan çeviri süreci üzerine yazıldı ve konuşuldu. Dört yayınevimiz Manifesto çevirileri yayımladılar. Bunlardan biri Manifesto’nun ilk çevirilerini bir araya getirdi. Yordam Yayınları, Bilim ve Sosyalizm Yayınları ile Can Yayınları farklı çeviriler yayımladılar. Bu yayınlara ilk tepki Bilim ve Sosyalizm Yayınları sahibi Süleyman Ege’den geldi. Can Yayınları çevirisinde ise çeviriyi yapan Celal Üster’in uzun bir sunuşu yer alıyor. Manifesto konusundaki tartışmalara getirecekleri katkıları göz ününe alarak bu iki metni okurlarımızın dikkatine sunuyoruz. Ë Celâl ÜSTER omünist Manifesto, bundan yüz altmış yıl önce, 1848 Şubatının ortalarında, Londra’nın Bishopsgate mahallesindeki gösterişsiz bir basımevinde basıldı. Almanca olarak Manifest der Kommunistischen Partei (Komünist Parti Manifestosu) adıyla yayınlanan bu küçük broşür, o sıralar devrimci ayaklanmalarla çalkalanmakta olan Avrupa’nın dört bir yanına ulaşmakla kalmayacak, 1864’te kurulan Uluslararası Emekçiler Birliği’nin (I. Enternasyonal) ve daha sonraki sosyalist ve komünist partilerin programlarının temelini oluşturacak, dünyanın en çok okunan kitaplarından biri olacaktı. Etkinliklerini gizli olarak yürüten uluslararası işçi örgütü Komünistler Birliği’nin 1847 Kasımında Londra’da toplanan ikinci kongresi, Karl Marx ve Friedrich Engels’i, gerek kuramda, gerek uygulamada yol gösterici olacak bir parti programı hazırlamakla görevlendirdiğinde, Marx yirmi dokuz, Engels de yirmi yedi yaşındaydı. Marx, ertesi ay Londra’da Engels’le birlikte üstünde çalışmaya başladığı Komünist Parti Manifestosu’nu Ocak 1848’de Brüksel’de tamamlamıştı. Bilindiği kadarıyla, metnin ilk taslağını, sorular ve yanıtlar biçiminde Engels hazırlamış, Marx bu taslak üstünden metni yeniden kaleme almıştı. Engels’e bakılırsa, ortaya çıkan yapıtta kendisinin pek az payı vardı, Manifesto nerdeyse tümüyle Marx’a aitti. Ama Engels’in özellikle Marx’la ortak çalışmaları konusunda her zaman alçakgönüllülüğü yeğlediği biliniyordu. Kaldı ki, hazırladığı taslak da Manifesto’ya ne kadar önemli bir katkıda bulunduğunu ortaya koymaktaydı. Elyazmaları, Fransa’da LouisPhilippe’in meşrutî monarşisinin devrilmesi ve cumhuriyetin ilan edilmesiyle sonuçlanan 1848 Şubat Devrimi’nden birkaç hafta önce Londra’ya ulaşıp baskıya giren, ilk Fransızca çevirisi ise Parisli işçilerin 1848 Haziran ayaklanmasından kısa bir süre önce Paris’te yayınlanan Manifesto’da yazarlarının adları bulunmuyordu. Marx ve Engels’in adları broşürde ilk kez yirmi dört yıl sonra, 1872 Leipzig basımında yer alacak ve bu basımda broşürün adı Kommunistisches Ma K nifest (Komünist Manifesto) olarak değiştirilecekti. Sonuçta hemen hepsi başarısızlıkla sonuçlansa da 1848 Devrimleri’nin, nerdeyse tüm Avrupa’yı saran devrimci ayaklanmaların yarattığı devingen ortamda doğan Komünist Manifesto, bilimsel sosyalizmin kitlesel siyaset sahnesine çıkışının belki de ilk ciddi işareti oldu ve bugüne kadar kaleme alınmış sosyalist broşürlerin en etkileyicisi olarak kaldı. Modern çağda başka hiçbir siyasal hareket, üslubunun gücü bakımından, Manifesto’yla kıyaslanabilecek bir metin ortaya çıkaramadı. Geçmişi, yazıldığı dönemi ve geleceği derin bir kavrayışla, ama aynı zamanda özlü bir biçimde çözümleyen gözüpek bir yaklaşımla yazılmış olan Manifesto’yu, özellikle kimi bölümleriyle, şiirsel bir etki uyandıran benzersiz bir düzyazı olarak görenlerin sayısı hiç de az değildir. Bertolt Brecht’in yıllar sonra Manifesto’yu altılı ölçüyle koşuk diline dökmeye kalkışmasının da, bu uğraşında başarısızlığa uğramasının da nedeni bu olsa gerektir. 160 Yıl Sonra Manifesto Marx ve Engels, Manifesto’nun yayınlanmasından yirmi dört yıl sonra, 1872 Almanca basımına yazdıkları önsözde, “Koşullar son yirmi beş yılda ne kadar Ë Süleyman EGE “Komünist Manifesto” üzerine zorunlu bir yazı parlatmak için, olayın geçmişini böylesine bir aymazlıkla “sunma” becerisini gösterebilmiştir. Marx ve Engels’in ortak yapıtları Komünist Partisi Manifestosu’nun Türkçede yayınının tarihçesi, her evresiyle zorlu koşullar altında geçmiş, tam anlamında bir düşünce özgürlüğü savaşımını içerir. Örneğin Bilim ve Sosyalizm Yayınları olarak biz, 40 yıl önce, Kasım 1968’de Komünist Manifesto’yu Türkçeye çevirip yayınladık. O ünlü faşist ceza maddelerinin yürürlükte bulunduğu koşullarda Türkiye’de Komünist Manifesto’nun ilk yayınıdır bu. Açılan davada yapıtı savunduk ve kapsamlı bir inceleme, yargılama sürecinin sonunda Ankara İkinci Ağır Ceza Mahkemesi’nden “oybirliğiyle beraat” kararı aldık (9 Nisan 1970). Yani, o faşist 142. madde karşısında Komünist Manifesto’ya yasal dokunulmazlık kazandırdık. Bu mudur “serüven”? Yordam’ın sunumuna, olsa olsa, Komünist Manifesto’yu üzerinde şimdi belasız, “serüven”siz yayınlayabilme kolaylığını bulduğu bir savaşımın parıltısından kurtulmak için onu örtmeyi, karartmayı gerekseyen kendi iç dünyasının çocukça bir dışavurumu gözüyle bakılabilir. II Yayınevinin bu aymazlığında o “ışık tutan” önsöz yazısındaki ayartmaya kapılmanın da bir payı olduğu görülüyor. “Türkçede Manifesto” başlıklı ilginç önsözünde Rasih Nuri İleri dostumuz, kendisinden beklenmeyen maddi yanlışlıklar yanında, gerçekliğini yoklama gereğini duymadığı bazı temelsiz bilgilere dayanarak kesin yargılar yürütüyor, yorumlar getiriyor. Burada, söz konusu yazının Bilim ve Sosyalizm Yayınları’nca çevirisi yapılıp yayınlanan Komünist Partisi Manifestosu’yla ilgili bölümüne gelmeden önce, bir noktaya değinelim. Yapıtın Türkçede ilk yayınının Dr. Şefik Hüsnü (Değmer) tarafından çevirisi yapılıp 1923’te Aydınlık yayınlarından çıkan Komünist Beyannamesi olduğunu biliyoruz. Türkçede yapıtın ikinci bir yayını Kerim Sadi’nin çevirisidir. Önce Tarihi Bir Vesika adıyla iki ayrı fasikül halinde (Birincisini 1934’te, ikincisini 1935’te) yayınladığı Bilim ve Sosyalizm Yayınları ordam Kitap tarafından yayınlanmış Komünist Manifesto ve Hakkında Yazılar adını taşıyan bir derlemenin önsöz yerinde Rasih Nuri İleri dostumun ilginç bir yazısı var. “Türkçede Manifesto” başlığı altındaki bu yazıya “Yayınevinin Notu”nda ayrıca dikkat çekilmiş, “bu geniş derleme(nin) Türkiye’nin kıdemli komünistlerinden Rasih Nuri İleri’nin Manifesto’nun Türkçede yayınlanış serüvenine ışık tutan önsözüyle” sunulduğuna işaret edilmiş. Anlaşılan Yordam’ın adı geçen kitabından önce Türkiye’de Manifesto’nun bir “yayınlanış serüveni” yaşanmış. Buna “ışık tutan” bir önsözle şimdi “serüven”siz “sunulan” bir Manifesto var elimizde. Y yapıtı Kerim Sadi 1936’da Manifest adıyla çıkarmıştır. Bunları hepimizden daha iyi bilen ünlü arşivcimiz, nedense Kerim Sadi çevirisi üzerine yalnızca Tarihi Bir Vesika’dan söz ediyor. Şöyle diyor: “… Kerim Sadi Bey, polisi ve adliyeyi şaşırtmak için bir defasında garip bir yönteme başvurmuştur. Manifest’i ‘Tarihi Bir Vesika’ başlığıyla yayınlamış ve bölümlerini karmakarışık olarak okuyucuya sunmuştur. (…) Oysa bu yapılırken Kerim Sadi Bey’in nedenleri bulunmamaktaydı.” Bu eksik bilgilendirmeyi yadırgadığımızı ve Kerim Sadi’nin Manifest kitabını yayınlayarak sonuçlandırdığı bu konudaki katkısına ve çabalarına bir haksızlık yapıldığını belirtmeliyiz. III Şimdi, Bilim ve Sosyalizm Yayınları’nca çevirisi yapılıp birinci baskısı Kasım 1968’de yayınlanan Komünist Partisi Manifestosu üzerine Rasih Nuri İleri dostumuzun nasıl bir yaklaşım sergilediğine bakalım. Konuya şöyle giriyor: “1965’te Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararda (…) 141. ve 142. maddeler iptal edilmemiş ancak bilimsel CUMHURİYET KİTAP SAYI 978 I Neye “ışık” tutuluyormuş? “Manifesto’nun Türkçede yayınlanış serüvenine”… Bir gaflet değilse bu, doğrusu şaşılacak bir şey. Dünyanın hiçbir yerinde Marksist yayıncılık ne dün ne bugün bir “serüven” işi olmuştur, ne de hiçbir marksist yayıncı çıkıp, kendisini SAYFA 8