27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

...KISA KISA... Ë Dr. E. Zeynep GÜLER Tevfik Çavdar’ın Kitabı oluyor. Mütevazı yaşam öyküsü Ankara’da ve yaşam boyu eşi ve arkadaşı, Ulvi Uraz’ın kız kardeşi Özden’le evliliğinden parçaları içeriyor. İkinci bölüm köklü bir iktisat eğitimi aldığı üniversite yıllarını, Çavdar’ın Kütüphaneleri başlıklı üçüncü bölüm iyi bir okuyucu olan Tevfik Hoca’nın okuma serüvenini anlatıyor. Dördüncü bölümde ilk bakışta Tevfik Hoca’ya uzak olduğunu düşündüğümüz sporun “kötü bir sporcu, iyi bir seyirci” olarak onun yaşamında ne kadar önemli bir yeri olduğunu öğreniyoruz: Çavdar’ın Hoş Vakitleri... Ve beşinci bölümde 1950 ve 1960’ların Ankarası’nda bir gezintiye çıkıyoruz: Attilâ İlhan’la tanışmasıyla, Orhan Kemal’iyle, Kemal Tahir’iyle... Altıncı bölümde İstatistik Genel Müdürlüğü’nde başlayan çalışma yaşamını, Ankara’nın çeşitli kurumlarında, müdürlüklerinde Soğuk Savaş yıllarında dönemin havası itibarıyla Amerikalıların etkisi altında şekillenen çalışma ortamını izliyoruz. Bir aydın, bir tarihçi olarak kurum tarihine yaptığı katkılar, gözlemleri son derece önemli. Yedinci bölümde kurum tarihi devam ediyor: Planlama Yılları. ANKARA HAKKINDA BİLGİLER Tevfik Çavdar’ın Kitabı, Türkiye’nin idari, bürokratik merkezi Ankara hakkında hiç duymadığımız, belki de üzerinde hiç düşünmediğimiz bilgiler sunuyor. Ankara’nın merkez olmaktan ve kurumlardan hayli etkilenen sosyal yaşamını şekillendiren atmosferini okuyoruz bu kitapta; CHP’siyle, SODEP’iyle, SHP’siyle. Çünkü Tevfik Çavdar oralarda da var, üretimiyle, katkısıyla, aklıyla, eleştirisiyle... Ama bunlar Tevfik Hoca’yı kesmiyor. Yerini işçi sınıfının yanında görmektedir hem düşünsel olarak hem de pratikte. Çavdar ve İşçi Sınıfı başlıklı sekizinci bölümde sendika eğitimleri ve işçi sınıfına dair dersler ele alınıyor. Çavdar’ın öğretecekleri ve öğrenecekleri vardır işçi sınıfından. Böylece 12 Eylül 1980 ve sonrasına geliriz Türkiye tarihini izleyerek. Dokuzuncu bölüm, umutla başlayan hüsranla sona eren “On Yılın Siyaset Dersleri” başlığını taşıyor. Evren’e ve Özal’a karşı mücadele perspektifiyle girişilen sosyal demokrat deneyimler ve neredeyse şirketleşen sosyal demokrat partiler deneyiminden sonra Tevfik Çavdar’ı daha ileri noktalara taşıyan siyaset dersleri dönemi, 1980’lerin ikinci yarısından 1990’lara uzanan süreç. Tevfik Çavdar’ın, kendi yaş kuşağından pek çok yazarda rastlamadığımız, bu ve başka birçok nedenle önemsememiz gereken bir yönü, tüm yaşamının, eserinin günümüz meselelerinden, günümüz tartışmalarından hareketle bir kez daha, köklü ve eleştirel bir değerlendirme tazeliğine ve cesaretine sahip olması. Bu nedenle onuncu bölümde Tevfik Ağabey’i bir kez daha bize yakın, bir kez daha genç ve yanımızda hissediyoruz. Yazdıkları, yaz(a)madıklarıyla... Yapmak isteyip yapamadıklarıyla, insanlık halleriyle... DEĞİŞEN TÜRKİYE... Sonra Türkiye’ye bakıyor bir kez daha Tevfik Hoca on birinci bölümde. Türkiye hızla değişen ve uzun zamandır değişen bir ülke. Öncesi de var ama 1850’lerden başlatıyor, ihtilal, inkılâp, devrim... Düşünceden eyleme, Yeni Osmanlılardan Jöntürklere, Talât, Enver ve Cemal’e... İttihat ve Terakki’nin iktidar olma hayali, kavgası ve tecrübesinden inkılâbın ve kadroların sürekliliği içinde milli mücadeleye... Değişimden kuruculuğa, Sovyetler ve Bolşeviklerle ilişkilerden cumhuriyet ve sonra ihanete doğru hızla akan yıllara değiniyor Tevfik Çavdar. Bunlar sadece eserlerinin ya da akademik ilgilerinin konusu değil, bugün de aklını kurcalayan, Türkiye’nin bugününe ışık tutan, bugünkü mücadeleleri anlamamıza yarayan önemli meseleler Tevfik Ağabey için. Tevfik Çavdar’ın Kitabı’nı, eserlerini, düşüncelerini sınıf, iktidar, demokrasi, cumhuriyet, devlet, din, sosyal demokrasi, sol gibi kavramlar ve siyasal gerçeklerle ve güçlerle hesaplaşma olarak görmek gerekiyor. Bu önemli kavramlar ve gerçeklerle hesaplaşmadan “aydın” olmak mümkün görünmüyor. Tevfik Ağabey “iyi toplum” üzerine düşünmeyi, Türkiye’yi düşünmeyi bırakmıyor, bunun da ötesine geçerek güncel siyasetle yakınlığını her zaman koruyor; değiştirmek gerektiğini, değişimin kaynakları ve yönünü yaşamı boyunca sorunsallaştırıyor. “Tevfik Çavdar soL’dan Bakıyor” başlıklı son bölüm, Çavdar’ın yakın dönemde internet gazetesi soL’da yazdığı yazılardan oluşuyor (www.sol.org.tr). Burada toplanan yazıların tümüne göz atıldığında, Türkiye tarihinin ve güncel sorunlarının bir özetini bulmak mümkün. Tevfik Çavdar okuyor, izliyor, değerlendiriyor, eleştiriyor, gençlerle tartışıyor; bu yüzden önemli, bu yüzden hâlâ okunuyor, hâlâ öğreniyor, öğretiyor. Elinize sağlık Tevfik Ağabey. Bitirmeden Tevfik Çavdar denildiğinde hep hatırladığım, mutlaka anmak istediğim bir şey daha var. Tevfik Ağabey’in ilk okuduğum kitabı Talat Paşa: Bir Örgüt Ustasının Yaşam Öyküsü’ydü. Tevfik Çavdar tarihimizin son derece önemli ve şaibeli dönemlerine ilişkin cesaret isteyen bir biyografi denemesi olarak Talat Paşa’yı yazdı (1984). Kitabın girişinde yer alan şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum: evfik Çavdar ismini sosyal bilimlerin çeşitli kollarıyla, siyasetle, tarihle ilgilenenler arasında duymamış olan azdır. Tevfik Çavdar hoca eserleriyle hem öğrencilere, hem toplumun geniş kesimlerinden okurlara hitap etmeyi çok uzun yıllardır sürdürüyor. Düşünceleri ve eseri tüm yaşamına yayılmış, varlığının ve kimliğinin bir parçası olmuş sevgili Tevfik Hoca’nın. Dolayısıyla Tevfik Çavdar’ın Kitabı önem taşıyor. Kendi ağzından yaşamöyküsünü, eserlerinin yazılış hikâyesini okumak bize aynı zamanda Türkiye tarihinin geniş bir dilimi hakkında bilgi veriyor, bu dönem hakkında düşünmemizi tetikliyor. Böylesi uzun bir dönem boyunca fikirleri, eseri şekillenen önemli bir tarihçi, siyaset bilimcinin kendi yaşamöyküsünü kendi ağzından, Gamze Erbil’in kaleminden okumak, 2008 sonbahar aylarının büyük kazanımı olacak gibi görünüyor. Kitabın ilk bölümünde Tevfik Çavdar çocukluğunu anlatıyor. Demiryolcu babanın ve öğretmen annenin oğlu olarak Salihli’de doğuyor. Babasının mesleği yüzünden doğduğu Salihli’den sonra tüm Türkiye’yi gezerek büyüyor, daha sonraki üniversite ortamında değil, kendi deyişiyle Adana ve Çukurova’da bilinçleniyor. Burada Sabancı’ları, Celal Bayar’ları görüyor ve aynı zamanda yoksul ırgatların yaşamına şahit T “Tevfik Çavdar’ın Kitabı, Türkiye’nin idari, bürokratik merkezi Ankara hakkında hiç duymadığımız, belki de üzerinde hiç düşünmediğimiz bilgiler sunuyor. Ankara’nın merkez olmaktan ve kurumlardan hayli etkilenen sosyal yaşamını şekillendiren atmosferini okuyoruz bu kitapta; CHP’siyle, SODEP’iyle, SHP’siyle. Çünkü Tevfik Çavdar oralarda da var, üretimiyle, katkısıyla, aklıyla, eleştirisiyle... Ama bunlar Tevfik Hoca’yı kesmiyor. Yerini işçi sınıfının yanında görmektedir hem düşünsel olarak hem de pratikte.” Her gün biraz daha yalnız Robespiyer ve Fransa biraz uğultulu. Yalnızdır akşam yok edilen bir subay. Bilinmez ürkütülmüş atları ne çok sevdiği Her yalnızlık biraz ihtilâl. (Edip Cansever) ? Tevfik Çavdar’ın Kitabı/ Hazırlayan: Gamze Erbil/ Yazılama Yay./ 304 s. SAYFA 22 ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 978
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle