02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kitap İçin... LXVIII SELÇUK ALTUN “Yumurtanız nasıl olsun? “Sarı lacivert!” “Fethi Naci Amcamın Anısına” Okur kitlesinin güvendiği, ya1676zarların (ç)ekindiği son eleştirmen Fethi Naci miydi? (192723 Temmuz 2008) …Rahmetli babam Fahamettin Altun’la Erzurum Lisesi’nden sınıf arkadaşıydılar. Kitap Fuarlarında karşılaşırsak ayak üstü sohbet eder ayrılırdık. Yakınlaşmamız, Four Seasons Oteli’nde 2002’de yediğimiz o akşam yemeğiyle başladı. Bizi renkli büyüğümüz Aydın Boysan bir araya getirmişti. Gecenin bir diğer yüksek noktası, tam elli yıl önce mekân Sultanahmet Hapishanesi’yken, Fethi Naci’nin düşünce suçlusu olarak orada ikamet ettiğini öğrenmemdi. (Ertesi gün Fethi Naci YKY’nin yazarları arasına katıldı.) Aydın BoysanFethi NaciTurhan Günay ve Selçuk Altun’dan mürekkep dörtlü bir balıkçı meyhanesi veya Çiçek Bar’da buluştular hastalığı depreşene dek. Ona amca derdim. Evinde veya ıssız balıkçı lokantalarında az baş başa kalmadık. Bana edebiyat dünyasından, anılarında yer almayan, pasajlar nakletti. Kısmen paparazisel sorularıma dek beni yanıtsız bırakmadı. Fahri danışmanım oldu. Anıt yazar Yaşar Kemal’i de onun yardımıyla tanıdım. (YKY’ye dolaylı katkılarından biri de küresel Yaşar Kemal’i kazanmamızdır.) Naci Amcamla yakınlaştığımızda, o yazmadan soğumuştu. Bunun geçici bir süreç olduğunu varsayarken yanılmışım. Melodik bir ses tonu vardı, iyi hatipti. Edebiyat dünyasına tepkisini light küfürlerle süslerdi. Desteğine mahzar olup bir yerlere geldikten sonra ona sırt çeviren yazarlara hınçlıydı. Kızı Deniz’i trafik kazasında yitirmek onun yaşamsal kırılma noktasıydı. Son eşi Lâle Kalpakçıoğlu’na dua ederdi. Turhan Günay’a özel bir sempatisi vardı. Alzaymer illetinden sonra o yiğit insanı görmek içimden gelmedi. Durumunu, onu sürekli yoklayan, vefakâr Turhan Günay’dan takip etmeye çalıştım. Yaşar Kemal de onu yalnız bırakmayanlardandı. Vefatından sonra kimisi ünlü ama önemsiz zevatın basma kalıp demeçlerini dinlerken, o iki yüzlülerden çoğunun cenaze törenini teşrif etmeyeceğini biliyordum! 1677 Yazarların yazamama sürecine “Writer’s Block” der AngloAmerikanlar. Nihayet okurların bıkkınlık sürecine de bir terim özgülenmiş; “Reader’s Block”. İkisinden de mustarip olmayacağıma bir “blok” çikolataya iddiaya varım. Ne zaman yazmaya heveslensem, okuyasım geliyor. 1678 İngiliz okurların başlayıp bitiremedikleri yedi popüler kitap (ve yarıda bırakma oranları): Harry Potter ve Ateş Kâsesi JK Rowling (%32), Ulysses James Joyce (%28), Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini Louis de BernieSAYFA 10 1687 Anadolu’nun taşı toprağı Atatürk heykelleriyle değilse büstleriyle mücehhez. Nicesi bir sanatkâr yerine zanaatkâr elinden çıkma gibidir. Onlarla göz göze gelirsem gerçek heykeltıraşlardan, özellikle Atatürk’ün anısından utanırım. Kaideleri çalakalemden öte rüküştür. Genellikle yanlış yerlerde konuşlandırılmıştır ve pek bakımlı sayılmazlar. Sığlıkistan’a dönüşmekte olan ülkemizde, ben önce, onları heykel sanan heykeltıraşlara tepkiliyim. 1688 Fragments Jean Baudrillard (19292007) Gökyüzünde U.F.O. gibi seyreden olaylar. Tarih tekerrür ettikçe fars olur; fars tekerrür ettikçe tarih. (Fars? İncelikten yoksun güldürü.) 1689 Büyük Yazarların Küçük Sırları: Charles Dickens ilham için morglarda gezermiş./ Oscar Wilde’ın Walt Whitman’a takdirlerini sunması bitince dudak dudağa öpüşmüşler. Whitman’ın platonik aşkı Abraham Lincoln’müş, / Leo Tolstoy, soyağacına göre Cengiz Han soyundandır. / Münzevi şair Emily Dickinson hastalanınca, doktor muayenesini aynı odalarda bulunmama koşuluyla kabul etmiş. / Dr. Arthur Conan Doyle, geçen yıl İngiltere Federasyon Kupası’nı kazanan Portsmouth F.C.’nin kurucularından ve ilk kalecisidir. Futbol sahalarındaki takma adı A.C. Smith. / Virginia Woolf Auguste Rodin’in atölyesini gezerken uyarılara rağmen bazı yarı bitmiş heykelleri okşarken yakalanınca tokadı yiyecektir… 1690 Portekiz ziyaret etmeyi planladığım ülkelerden değildi. Sevgili komşum Sezgin Noyan yolladığı bir elektronikposta ile beni kışkırttı. Artık ilk fırsatta Porto’ya gidebilirim. Orada gerçekten bir mabedi andıran LELLO Kitabevi var. 1906’dan beri! 1691 Temmuz/ Ağustos sıcağından kitap önerileri: Çocuktaki Bahçe Feyyaz Kayacan, YKY / Leman Gölü Yalnızı Uğur Kökden, YKY / The God Jr. küçük İskender, SEL / Türk Şiirinden Son Okumalar Mehmet H. Doğan, İkaros / Helen ve Arzu, Alexander Trocchi (Çev. A. Sezgintüredi), Versus / Bir Mayıs Günü Bırakıp Gittin Yannis Ritsos (Çev. Cevat Çapan), CAN… 1692 (Israrla) okumasak da yüzlerce yeni kitabın her hafta kitabevi raflarını inatla renklendirmesi kinayeli. D ve R ile Remzi yeni çıkanlara en cömert davranan kitabevleri. Ama onlardan en güzel seçkiyi, sankiPANDORA’nın yöneticisi Mustafa Başarslan yapıyor. Klostrofobik giriş katındaki kısıtlı raf kapasitesini bilenler ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır. Mustafa Bey, aynı ¥ memiş o denli az Amerikalı yazar tanıyorum ki! Onlar bir kursla da yetinmemişlerdir.” Dorothea Brande (18931948) 1682 Sahibinden Satılık Ahmet Erhan, Everest SAYIKLAMALAR’dan: 7. Kanser: Artık ne bir sesim var, ne de bir sözüm. / 13. Ey bilici, bedenim toprak kokuyor… Ne iştir? / 20. Denizden artakalmış tuz kokusuyum… / 24. Bir hastane koridorlarında gezintiye çıkmış ölüm kokusu… / 29. Beni artık kimseler aramıyor. Kanserin bulaşıcı olduğunu bilmiyordum. Üzülüyor insanlar. Ayna meselesi…/ 32. Gül, benim için bir kere ağlar mısın? 1683 John Lennon’a (19401980) “Ringo Starr dünyanın en iyi davulcusu mudur?” diye sorduklarında, “O, Beatles’ın bile en iyi davulcusu değildir” buyuracaktır. Fethi Naci “Gide Gide Yoruldum”u oynuyor. (Semih Poroy) 1684 24.07.2008! Dün 100 milyar Zimbabwe Doları, 15 Yeni Kuruş etmekteydi. (Hey gidi yıllar hey…) 1685 İstanbul’da açılacak bir “tencere yemeği” aşevine isim önerisi: Mistanbul İstanbul’da açılacak bir mankenlik şirketine isim önerisi: Misstanbul. 1686 Tolstoy’a göre döneminin en iyi yazarı Victor Hugo’ydu; Sartre’a göre John Dos Passos. (Sosyoekolojik çöküş süreci XXI. Yüzyıl’da Gabriel Garcia Marquez’in kalkıp da, “Dönemimin en iyi yazarı Yaşar Kemal’di” demesini bekleyemezsiniz.) “Etik” metamorfoze olmaktan kurtulamayınca; edebiyatta kategoriler ve sıkletler de dumura uğramadı mı? Artık “en iyi yazar” yoktur; “kendisini en iyi pazarlayan yazar” vardır. res (%27), Şeytan Ayetleri Salman Rushdie (%21), Simyacı Paulo Coelho (%19), Savaş ve Barış Leo Tolstoy (%18), Suç ve Ceza Fyodor Dostoyevski (%15)… 1679 Uzun romanları ben de benimsemem. 350 sayfayı aşan yapıtlardan ürkerim; ama 100 sayfaya sığdırılacak bir romanın, 200 sayfaya yayılması denli değil! 1680 Franz Kafka’nın (18831924) başyapıtlarını, onun vasiyetini dinlemeyerek yayımlatan dostu Max Brod’a (18841968) borçluyuz. Brod, Kafka’nın özel notları, muhaberatı, roman ve öykü müsvetteleriyle bazı özel eşyalarını Nazi işgalinden önce Prag’dan Tel Aviv’e kaçırmıştı. Brod ölünce o hazine, sekreteri ve metresi Esther Hoffe’ye kaldı. Esther Dava’nın müsvettelerini 1991’de Sotheby’s müzayedesinde 1 milyon Sterlin’e, Brod’un günlüklerini de 1980’lerde yüklü bir avans karşılığında Artemis nam yayıncılık kuruluşuna satmış. (Nedense günlükler bir türlü Almanya’ya ulaşmamış.) Esther Hoffe geçenlerde öldüğünde 101 yaşındaydı. Bir banka kasasında saklanan Kafka kalıtına İsrail yetkilileri “ulusal kültür mirası” belleyip el koymak üzereymişler. Hoffe’nin mirasçılarının İsrail ve Artemis’le mahkemelik olmaları bekleniyor… Kafka uzmanı Josef Cermak’a göre, kasadaki dokümanlarda gizemli yazar hakkında önemli ipuçları (s)aklanıyor olabilir. Dava silsilesi 2024’e kalır mı? Ölümünün 100. yıldönümüdür. 1681 “Yaratıcı yazarlık kursundan geç Lello Kitabevi, Porto. CUMHURİYET KİTAP SAYI 972
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle