06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gülten Akın'la “Celâliler Destanı”nı konuştuk... ‘Halk Celâli zulmüne ve dolaydan onu besleyen düzene isyan etti’ ? Mehmet ÇAKIR Ö “Celâliler Destanı”, 1980'lerde yazılmış. Önce “Maraş'ın ve Ökkeş'in Destanı”nı, ardından da “Seyran Destanı”nı kaleme alan Gülten Akın, Celâliler isyanının destanını yazmaya koyulur. Kimi parçaları Gösteri dergisinin Temmuz 1982 sayısında yayımlanan yapıt, kitaplaşmak için daha uzun süre bekleyecektir. Bu bekleyişte bir iki küçük ek, ama daha çok ayıklama yapılır. “Celâliler Destanı”, temmuz ayında Yapı Kredi Yayınları arasından çıktı. Gülten Akın, destanı şimdilerde yayınlamasının nedenini, “devletçe kendisine memuriyeti ya da dirlik vb. verilip, halkı köle gibi düşünen, güçlendikçe yasa tanımaz olan, devlet içinde devlet olmaya özenen, suç işleyen” Celâlilerin bugün çok yaygın olmasıyla açıklıyor. Akın'la yapıtı üzerine yaptığımız konuşmayı sunuyoruz. SAYFA 6 nce “Maraş'ın ve Ökkeş'in Destanı”, sonra “Seyran Destanı” ve “Celâliler Destanı”… Sizi destan yazmaya yönelten nedir? Destan, önemli bir toplumsal olayı ya da dönemi, şiirsel bir ağıntı içinde kendine özgü biçemle yazıya aktaran türdür. Resmi tarihin dışından hatta karşısından konuşur destan yazısını. Ayrıntılar onun için önemlidir. Şöyle de söylenebilir: Destan da seçilmiş ayrıntılardan, yani dolaydan başlayıp anlamlı bir bütünlüğe ulaşılır. Bir dönem destan da yazdım, niye? Buna tek bir yanıt vermek güç. Öncelikle yaşadığım yerlerin itmesi vardı. Bilgi birikimimle de hazırdım. Örneğin “Maraş'ın ve Ökkeş'in Destanı”, Maraş'ta yaşadıktan sonra yazıldı. “Seyran Destanı”, 1940'lardan başlayarak yanımızda yöremizde tanık olduğumuz, içe işleyen göçlerin etkisiyle yazıldı. “Celâliler Destanı” ise günümüzde olup itenlerin bir tarihsel dönemle benzeştiğini gördüğümde... Sunu'da, Celâliler Destanı’nın 1980'lerde yazıldığını belirtmişsiniz. Neden yirmi yılı aşkın bir süre beklediniz kitaplaştırmak için? İlk yazdığım destan “Maraş'ın ve Ökkeş'in Destanı”, konusu gereği yayın problemi olmayan bir destandı. Kırpılıp kesilmeden yayınlandı. Bu, kesme faslı “Seyran Destanı”yla başladı. Destanda çünkü, şiirde olduğu gibi yan anlamlar, sislenmeler vb. yöntemlerini kullanamazsınız pek. Üstelik diliniz, etkileyiciden öte, vurucu bir dildir. Yazmaya yazarsınız da yayınlamanız, şu neredeyse hiç değişmeyen özgürlük koşullarında olası değil. Önümde iki yol vardı, ya sakıncalı sayılabilecek parçaları çıkarıp yayınlamak ya da koşullar değişsin diye beklemek. Kendi olanağımla yayınlama gücüm yoktu. Koşullar değişmedi. Bu son destanı çok isteyerek yazmıştım. Özellikle güne değgin parçaları eksilmiş olsa da yayınlamayı istedim. Yine Sunu'da, “Celâliler Destanı”nın niçin yazıldığını özetledikten sonra, gerçek demokrasinin koşullarının bir türlü oluşturulamadığını belirtmiş ve “Celâliler yeniden türedi. Çoğaldı” demişsiniz. Celâliler bugün de var mı; varsa bu destan, onların destanı mı? Celâlileri böyle yayımlamanın önemli nedeni, Celâlilerin bugün çok yaygın biçimde ortalıkta olmaları, “Tarih tekerrür etmez” bu doğrudur. Ama tarihsel olaylarla güncel olayların benzeşmesi hep olmuştur. Geçen 25 yıl içinde salt televizyona, basına yansıyan olayları düşünün. Celâli, devletçe kendisine memuriyeti ya da dirlik vb. verilip, halkı köle gibi düşünen, güçlendikçe yasa tanımaz olan, devlet içinde devlet olmaya özenen, suç işleyen kişidir. Celâliler hep oldu ama bu denli yoğun, bu denli açıktan Celâlinin göz önünde dolaşması isyanlar dönemini akla getirmemeli mi? Halk Celâli zulmüne ve dolaydan onu besleyen düzene isyan etti. Devlet kimi kez onun kimi kez ötekinin yanında görünerek özellikle genç insanları kuşak kuşak ezdi. “Seyran Destanı”nda da başlangıç noktanız Celâliler isyanı. İki destanın, “Seyran Destanı”nın ve “Celâliler Destanı”nın, ayrıldıkları yer neresi? “Seyran Destanı”, 1940'lardan sonra yurdunu, evini bırakıp büyük kentlere ve dış ülkelere göçmek zorunda kalan bir halkın destanı. “Büyük Kaçgunluk” döneminde de böyle bir göç yaşanmıştır. Ancak, nedenleri farklıdır. “Celâliler Destanı”nın konusu, isyanın kendisi. Burada çok ilginç bir şey var, kadılar her zaman halkın yanında ve zalimin karşısında oldular. Bugün bile korumaya çalıştığımız, adalete güven duygusunun temelinde yatan bu, diye düşünüyorum. Ayrık durumlar çoğalıp kural bozulmasa keşke. Celâliler Destanı’nı yazmanızda, daha önceden “Seyran Destanı”nı yazmış olmanızın bir katkısı oldu mu? Destan anlayışları da her yazarda farklıdır. Nâzım'da, Dağlarca'da, Ceyhun Atuf Kansu'da başka. Ben kendi destan dilimi Seyran'da bulduğumu düşünüyorum. “Baskında Bir Ana” adlı şiir, Celâliler isyanından başka bir zamanı ve başka bir konuyu anlatıyor. Bu şiirin, diğerleriyle buluştuğu nokta neresidir? “Baskında Bir Ana”, 25 yıl önceki isyan edenler bölümüne ait bir parça. Zaman başka ama konu benzeş. BİR GÜN DÖNECEKLER “Ah Ülke” şiirinde, “bir gün masallardan dönecekler” için, “Şimdi mi?” sorusunu, “şimdi aşk bile zorba” diye yanıtlamışsınız. Ya gelecekte, dönecekler mi? Dönecek olanlar için de bir destan kaleme alır mısınız? “Şimdi aşk bile zorba”daki aşk, bugünün genel geçer aşk anlayışı. Benim anlayışım değil. Keşke gücüm ve zamanım olsaydı ne iyi olurdu “Dönecekler” için yazmak. İmgelemin de işe çok karıştığı, mutlu bir destan. Bugünün Türk şiirine, dergilere, kitaplara bakıldığında; yeni kuşak şairlerin daha soyut arayışlara yöneldikleri ve destan, ağıt gibi türlere mihnet etmeyerek yüzlerini tamamen Batı'ya döndükleri görülüyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Destanlar, ağıtlar, türküler bir halkın bilincindeki zenginliklerdendir. Divan şiirleri de öyle. Çağdaş şair, dünyanın şiirini de bilerek kendi şiirini oluşturuyor. Neyi, ne kadar katmış, onun seçimine bağlı. Aslolan ortaya çıkacak şiir. ? Celâliler Destanı/ Gülten Akın/ YKY/ 46 s. KİTAP SAYI 917 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle