06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

F antastik öyküler, gerçek yaşamla düşsel olan arasında köprüler kurmaya; düş gücünün sınırsız olanaklarından yararlanarak çocukların görmekte zorlandıkları gerçekleri onlara farklı bakış açılarından göstermeye çalışır, onlara yeni ufuklar açar. İki dünya arasında sürekli bir hesaplaşma vardır fantastik öykülerde. Fantastik çocuk yazınının yerine getirmesi gereken önemli bir özelliği de okuyucuyu eğlendirirken bilgilendirmesi, düşündürmesidir. Kısacası, gerçeğin üzeri kapatılmadan çocukların bu gerçeklerle hesaplaşabilmesine olanak verir fantastik çocuk yazını. Birçok fantastik çocuk kitabında, baş karakterin bulunduğu ortamdan uzaklaştığı ya da kaçtığı görülür. Fantastik çocuk yazınındaki bu kaçışın işlevi, çocuğu alıştığı coğrafi çevrenin dışına çıkartarak yabancı bir dünyaya sokmaktır. Aynı zamanda amaç, çocuğun fantastik değerler aracılığıyla gerçekle farklı açıdan ilişkiye girebilmesini sağlamaktır. Bu kaçış kimi zaman çocuğun kendini kendine kanıtlaması için bir araç niteliğindedir. Evine döndüğünde çocuğun kendisiyle barışık olduğunu, artık ailesine ve gerçek dünyaya farklı bir gözle baktığını görürüz, görmeliyiz. Ancak fantastik yazının doğa üstü güçlerle birleşerek yaşanmakta olan sorunun büyülerle, bilinmez güçlerle vb. çözülmesi çocuğu kendiyle barıştırmaktan çok onu kendine ve çevresine yabancılaştırır. Ne yazık ki, bu durumda, yaşamla hesaplaşma amacındaki kaçış, amacından saparak çocukta başka kaçışlara neden olur... Bir de işin içinde milyonlarca dolarlık bir pazar varsa!.. Sihirli Değnek’in konuğu bakın neler diyor. SİHİRLİ DEĞNEK Çocuklar İçin Kitaplar Hazırlayan: Nilay Yılmaz Fantastik çocuk yazını! Ne seninle ne de sensiz... Büyücülük okuluna! Aslında, pek çok genç; güç, anlam ve ait olma duygusu sağlar görünen sihir dünyasına “kaçmaktadır”. Bunlar Harry’nin Hogwarts’ta aradığı şeyler değil midir? Büyüye dayalı bir model kaçış için güvenli bir yer midir? Düşsel öyküler, çocuklar iyi ya da kötüyü ayırt edebilsinler diye ahlaksal ileti iletebilirler; ama bu serilerde bu sınır çok net değil. İyilik ve kötülük iç içe geçmiş durumda. Örneğin, Harry Potter serisinde iyiler ak büyü, kötüler de kara büyü uyguluyorlar. İyi ve kötü büyü arasında sınırlar açıkça belirlenmemiştir. İkisi arasında fark yok gibi; çünkü ikisinin de kaynağı aynı: “büyü”. Bütün büyüler, büyücünün çevresini kontrol etme, çevresindekiler üzerinde egemenlik kurma güdüsünden kaynaklanır. Bu serilerin üç ortak öğesi: ilki izleyici ve okuyucuyu kör bir inanışa iten akıl ve bilimi yadsıyan “mistisizm”, ikincisi gizli güçlerle ilgili bilinmezlerle uğraşma anlamına gelen “okültizm”, sonuncusu “güç isteği”. Bu seriler, büyücülük karşıtı bir şeyler öğretmekten çok uzak. Üstelik Harry Potter, cadılık veya büyücülüğe karşı olanlarla dalga geçiyor. Yazar, bu kelimeyi mug yani enayi/aptal sözcüğünden yarattığını söylüyor; aşağılık, değersiz gibi tanımlıyor. “Görelim bakalım senin gibi şişko bir Muggle onu nasıl durduracakmış”(Rowling, J.K., Harry Potter ve Azkaban Tutsağı, çev. Sevin Okyay, Kutlukhan Kutlu, Yapı Kredi Yayınevi, İstanbul, 2001, s.40). Bu serilerin gerçeküstü uzamında olan biteni anlamaya çalışmayan, sadece bir “seçilmiş kişi”den yardım uman, kendi güvenlik çemberinin içine kısılmış bir insan topluluğu ve onları kurtaracak tek bir kişi yaratıldığını görmekteyiz. Mc. Gregor Mathers tarafından ilk kez İngilizceye çevrilen sihirbaz Ma Abra Melin’in kutsal kitabına göre, maddî dünya kötü ruhlar tarafından yaratılmıştır; ancak sihirbaz, koruyucu meleğinin yardımıyla ve büyüsel uygulamalara başvurarak kötü güçlere karşı koyabilir, hatta kötü ruhları yönetebilir (The Book of the Sacred Magic of AbraMelin the Mage). Sihirbaz Ma Abra Melin’in ileri sürdüğü tez, asırlar sonra masum çocukların ve gençlerin dünyasına Truva Atı gibi girer ve milyonlarca dolarlık sanayiye dönüşen günümüzün fantastik çocuk kitap ve filmlerine konu olur. Bu kitap Fantastik çocuk yazını tehlike mi? Yard. Doç. Dr. Şükran KARA S on on on beş yıldır tüm dünyada kültürel rüzgâr esiyor. Bu rüzgâr, fal, kehanet, büyü gibi dinsel olguları tüm dünyaya savuruyor. Bu rüzgârın esintisi; fal, büyü ve kehanet gibi olguları dinsel bir ritüel olmaktan çıkarıp, tüm dünyanın inanış kalıbı haline getirdiğini gösteriyor. Bu rüzgârın hızı,”nazara karşı mavi boncuk takmayı” çoktan aşıyor. “Digimon” ve “Hallowen” çizgi filmlerinden sonra “Harry Potter”; elli yıl önce yayınlanmasına karşın “Narnia Günlükleri” serilerinin moda olması hiç de rastlantı değildir. Bu çizgi filmler, romanlar ve filmler ortak paydada buluşuyor. Bu kitaplarda ve filmlerde gerçek dünyaya karşın; esenlikli ve huzur verici dünyaya, kötü güçlerle ya da karanlık güçlerle yani büyüsel yollarla savaşarak ulaşılacağı kurgulanıyor. Wicca (Çağdaş Büyücülük)’dan beslenen, Wicca’yı besleyen kitap ve filmlerin başarısı gösteriyor ki: Wicca yandaşlarının aldatmacası olan “beyaz büyü” öyküsü, derinden beklentiye dokunuyor; çocukları ve gençleri bu beklentiyle kavuşturuyor. “A.B.D.’de Wicca’ nın büyümesine kendini adamış büyücülük okulunun 140.000 öğrencisi var. Sınıflarda nasıl oluyor da Harry Potter incelemesine izin veriliyor. İncil’in bile incelenmediği okullarda… (Wicca bundan böyle bir din sayılabilir)” (www.harrypotteretmoi.com/harrypotterwicca.php 22k ). Görülüyor ki tanıtı; oyun, oyuncak ve eklentilerle sanayiye dönüşen, akıl ve bilimi yadsıyan, ak ve kara büyü konularını işleyen ve serileşen fantastik kitap ve filmlerin neden okunma ve izlenme rekorları kırdığını anlamak hiç de zor değil. Günlük yaşamın sorun, sorumluluk, tasa ve üzüntülerinden kaçmak isteyen çocuklar ve gençler fantastik dünyaya sığınıyorlar; gerçekle yüzleşmeksizin, oyunlarla sürdürdüğü gerçeği sorgulamaksızın… “Çocuklardan Harry Potter’a Mektuplar” başlıklı kitap için Adler’in çocuklarla yaptığı röportajda Ann, “Çocuklar Harry Potter’ı seviyor; çünkü kitaplar gerçekten gizem, büyü ve beklenmeyen olayların çok doğru bir karışımı” diyor (Bill Adler, Çocuklardan Harry Potter’a Mektuplar, Pegasus Yayınevi, İstanbul, 2006, s.15). Bu can sıkıcı ortamdan uzaklaşabilecek ve pek çok çocuk bunda kendini bulacaktır; ama Harry nereye kaçmaktadır? Tabii ki Hogwarts Cadılık ve ve filmlerin başkahramanı olan “seçilmiş kişi”, kötü güçleri yönetmekle yetinmez öldürür de. Gerçekten de “seçilmiş kişi” iyi mi? Bu sorunun yanıtını Harry Potter serisinde arayalım. Harry Potter serisinde, yalan söyleyen, kuralları çiğneyen, şantaj yapan ve düşmanlarından nefret eden “seçilmiş kişi”; büyü ve iksir yapar, ruh çağırır, zihin okur, yıldız falına bakar. Sosyal Öğrenme Kuramının öncü ve yaratıcısı Albert Bandura, bireydeki şiddet davranışlarını gözlemleme ve öğrenme yani modelleme ve uyaran ilişkisi içinde, kitle iletişim araçları yoluyla önceden dağarcığa alınmış olan edimlerin, bir uyaranla açığa çıkması şeklinde açıklar. İngiltere’deki anketler, Bandura’nın “sosyal öğrenme” tezini doğrulamıyor mu? “İngiltere’deki anketler gösteriyor ki; çocukların, özellikle de genç kızların ilgisini “cadıcılık” çekiyor. Her ay İngiltere’deki Pagan Federasyonu’nun Temsilcisi Andy Norfolk, büyücülük mesleğini gerçekten de öğrenmek isteyen çocuklardan yüzlerce istek aldığını ve bu istekleri zevkle kabul ettiğini bildiriyor…” (Interview avec Malcolm Jones, The Retum of Harry Potter!, Newsweek, 1er juillet 2000). Gürcü bir anne Laura Mallory, “çocukları büyücülüğe özendirdiği” iddiasıyla Harry Potter kitaplarının Gwinnett County okul kütüphanelerinden çıkartılması için açtığı davayı kazanırsa Milyonlarca dolarlık sanayiye karşın kazanması olası mı? kitap raflarında pek çok kitabı görmek olası olmayacaktır. Çocukların okumasını yasaklamak ya da kitapları toplatmak hatta yakmak sorunun çözümü değil tabii ki. Sorunun can alıcı çözümü: Çocuklara gerçek ve kurmaca, iyi ve kötü arasındaki farkı göstermek, iyi okur ile kötü okuru örneklendirmek, çocukların akıl ve bilime karşı duyarsızlaşmalarına izin vermemek ve tinsellik konuda uyarmaktır. Tabii ki çocuklara ve gençlere, Harry Potter’ın “seçilmiş kişi” olmayı hak edip etmediğini sormak gerekiyor. Çağımızın bilim adamları ve yazarlarının büyük bir kısmı kendi seçimleri sonucu kısmen doğru zaman ve doğru yerde bulunarak kendi özgür iradeleriyle konumlarını hak etmişlerdir. Ayrıca milyonlarca dolar kazanmamışlardır. Akıl ve bilim çerçevesinde, bu insanlar; inatla, özveriyle, çalışkanlıkla, sabırla ve iradeyle insan olmuşlardır. Bu insanların isimleri taşlara yüzyıllar öncesinden kazınmamış veya yıldızlara, kristal kürelere bakılarak söylenmemiştir; ayrıca onlar da hata yapabiliyorlar; tıpkı normal insanlar gibi… Onların iradesi ve kararlılığı zekâsıyla birleştiği zaman onları güçlü insan yaptı.”Seçilmiş kişi” olduğu için güçlü insan olmadı onlar… ? Sihirli Değnek öneriyor. Mutlaka okunmalı... “Fantastik: Edebi Türe Yapısal Yaklaşım”, T. Todorov, Metis Yayınları Eleştiri Dizisi Nilay Yılmaz Kurtuluş Deresi Cd. No: 47 Bilgi Üniversitesi Dolapdere/İstanbul [email protected] Tel: 0212 236 78 42 0212 311 51 82 SAYFA 26 CUMHURİYET KİTAP SAYI 917
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle