Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Heath W. Lowry'den bir Trabzon çalışması Trabzon’un İslamlaşma ve Türkleşme serüveni Heath W. Lowry da bütünleştiğini söyleyen yazar, “1486'nın sürgün cemaatlerinin, 1523'de her biri kendi ibadethanesine ve dini liderine sahip müslüman mahallleriyle yer değiştirmesini” (s.57) bunun bir kanıtı olarak gösterir. Lowry, diğer yandan, şehirdeki Müslüman nüfusun azalmasına rağmen, daha önce şehrin 'Türkleştirilmesi' olarak belirttiği sürecin de hızlandığını söyler; “Eskiden hepsi de Hıristiyan olan doğu varoşlarında şimdi yalnız iki yeni Müslüman yerleşim merkezleri görmekle kalmayıp, 1523'de şehrin iki Hıristiyan mahallesinin eski Rum adlarının yanı sıra Türk adlarıyla da anıldıklarını görmekteyiz” (s.57). ETNİK VE DİNSEL DAĞILIM 1553 tarihli Tahrir Defteri de Kanuni Sultan Süleyman'ın padişahlığı sırasında derlenmiştir. 1553'de Trabzon şehrinin nüfusu 6100'dür. Etnik ve dinsel nüfus dağılımı şu şekildedir; Müslüman:2.850 (% 46.72), Rum Ortodoks: 2.545 (% 41.72), Ermeni Ortodoks: 545 (% 8.94), Latin Katolik: 160 (% 2.62). 1523'de nüfusunun % 85.68'i Hıristiyan olan şehirde 1553'de bu oran % 53.28'e düşmüş, sakinlerinin % 46.72'si Müslüman olan bir şehre dönüşmüştür. 30 yıllık bir sürede nüfus 7.017'den 6.100'e düşerek %13.07 azalmıştır. Rumlar % 47.60, Ermeniler % 39.91, Katolikler % 35.48 azalmış, Müslüman nüfus ise % 183.58 artmıştır. Görüldüğü gibi Müslüman nüfus çok yüksek bir hızla artarken, Hıristiyan nüfus çok yüksek bir hızla azalmıştır. Yazar bunun çeşitli nedenleri olduğunu söyler. Nedenlerinden biri, bu dönemde şehre kendi istekleriyle ya da zorla yerleştirilen Müslümanların sayısındaki artıştır. 1553 Tahrir'ine 359 yeni Müslüman hanesi eklenmiştir. Diğeri ise ihtida (başka bir dinden çıkıp Müslüman olma) hareketidir. Lowry, şehre yeni gelen bu Müslüman hanelerin 91'inin açıklanamadığının altını çizer ve bunu, Hıristiyanların ihtidasıyla açıklar (s.76). Yazar, söz konusu ihtidanın aslında şaşırtıcı olmadığını, bu dönemde İstanbul'a yapılan büyük Hıristiyan sürgününün bu din değiştirmelerde rolü olduğunu, pek çok Hıristiyanın ihtidayı sürgüne tercih edebileceğini söyler. Ayrıca, Müslüman nüfustaki hızlı artışın Hıristiyanlar üzerindeki psikolojik etkisinin de buna neden olabileceğini belirtir. Bir başka neden de, 15231553 yıllarında büyük Hıristiyan gruplarının şehri terk edip İstanbul'a yerleşmeleridir. Lowry bunun bir sürgün politikası olduğunu söyler. Yazar bu tezini, 1540 tarihli İstanbul Tahrir Defteri'nde yaptığı incelemeye dayandırır. Bu defterde, Rum ve Ermeni toplumları sıralanırken Trabzon'un adının geçtiğini söyleyen Lowry şöyle devam eder: “Fetih zamanında İstanbul'a iskân ettirilmiş olsalardı, 1540 yılına kadar İstanbul nüfusuna iyice karışmış olacaklardı ve 'Trabzonlu' kimliklerini koruyamayacaklardı. Aynı şekilde İstanbul'a kendi istekleriyle göçmüş olsalardı bunlardan cemaat olarak sözetmek zorunluluğu olmayacak, yani büyük nüfus kütlesi içinde eriyecekler ve 'Trabzonlu' kimliklerini koruyamayacaklardı” (s.80). Neden Hıristiyanlar göçe zorlanmışlardır? Lowry, Kuzey Anadolu'da SafeKİTAP SAYI Heath W. Lowry'nin 'Trabzon Şehrinin İslamlaşması ve Türkleşmesi, 1461 1583' adlı kitabı, Trabzon'un 1461'de Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesinin ardından, 125 yıllık bir sürede şehrin etnik, dinsel, sosyal ve idari yapısındaki değişiklikler konusunda önemli bilgiler sunmakta. ? Muazzez PERVAN zellikle Hrant Dink cinayetinden sonra gündeme gelen 'Trabzon'da neler oluyor?' sorusu çeşitli platformlarda başta milliyetçilik olmak üzere yoksulluk, yoksunluk ve dışlanma ekseninde tartışıldı. Oysa Trabzon'un Osmanlıların eline geçmesiyle birlikte devlet politikalarıyla bugüne kadar ne gibi değişiklikler geçirdiği konusunda bilebildiğim kadarıyla pek de bir şey söylenmedi. Heath W. Lowry'nin Trabzon Şehrinin İslamlaşması ve Türkleşmesi, 1461 1583 adlı kitabı, Trabzon'un 1461'de Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesinin ardından, 125 yıllık bir sürede şehrin etnik, dinsel, sosyal ve idari yapısındaki değişiklikler konusunda önemli bilgiler sunmaktadır. Lowry'nin çalışmasının ana ekseni, en eskisi 1486 yılı olmak üzere, sırasıyla 1523, 1553 ve 1583 yıllarında derlenen dört aded Trabzon Tahrir Defterleri'nde yaptığı incelemelerdir. Yazar öncelikle, fethi anlatan kitaplarda fethin hemen ardından şehir halkının akıbeti konusunda yapılan çeşitli spekülasyonlardan bahseder. 15. yüzyıl Osmanlı tarihçilerinin en önemlisi olarak gördüğü Tursun Bey'in söylediklerinin dikkate alınmasını söyler. Seferde bulunan Tursun Bey'in gözlemleri şöyledir: “Kâfirlerin kalesinin genç erkek ve kızları şimdi Sultan'ın olmuşlardı. Onların taşınmaz mallarını ve diğer eşyalarını kendilerine bıraktı, kendi yerlerinde kaldı bunlar. Bunlara cizye ve diğer vergiler boyunduruğu yüklendi” (s.14). Bu konuyu ele alan tarihçilerin birleştiği nokta, şehri teslim eden İmparatorun tüm ailesi ve yakınlarının taşınabilir mallarını yanlarına alarak İstanbul'a gönderildikleridir. 148186 tarihlerinde derlendiği saptanan ve kitapta 1486 tarihli defter olarak SAYFA 10 Ö geçen Tahrir Defteri II.Bayezid'in hükümdarlık (14811512) dönemine rastlamaktadır. Bu defterdeki bilgilerin kıyaslanabilmesi için gerekli olan şehrin fetih sırasındaki etnik yapısı ve nüfusu hakkında elde yeterli bilgi bulunmamaktadır. Şehri 143638'de ziyaret eden İspanyol seyyah Pero Tafur nüfusun 4.000 olduğunu belirtir. Trabzon üzerine çalışan Antony Bryer ise 14.yüzyılda nüfusun 6.000'e ulaştığını, çoğunluğun Rum Ortodokslar olduğunu, azınlık olarak da Ermenilerle, Ceneviz ve Venediklilerin bulunduğunu, fetihten önce şehrin nüfusunun 45 bin kişiye düşmüş olabileceğini tahmin ettiğini söyler (s.178). 1486 TARİHLİ TAHRİR DEFTERİ Trabzon'un alınmasından 25 yıl sonra derlenen ve aynı zamanda o bölgenin ilk Tahrir Defteri de olduğu sanılan 1486 tarihli defterde Müslümanlar iki kategori altında ele alınmıştır. Bunlardan biri, Trabzon'a sultanın emriyle Orta Anadolu şehir ve kasabalarından getirtilen ve zorla iskâna tabi tutulan Sürgün Cemaatlar. Diğeri, kendi istekleriyle şehre gelen Müslümanların oluşturdukları mahallelerdir. Sürgün Cemaatlar'ın Müslüman nüfusun % 78.3'ünü oluşturması, zorla olsa da sürgünün etkin olarak uygulandığını, bunların şehre yerleşmek için pek de istekli olmadıklarını gösterir (s.22). Halil İnalcık bunun, tıpkı yeni zaptettiği İstanbul'un nüfusunu arttırmak için uyguladığı sürgün politikasında olduğu gibi, Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'a verdiği önemin bir göstergesi olduğunu (s.21) söyler. 1486'da toplam nüfusu 6.711 olan Trabzon şehrinin etnik ve dinsel nüfus dağılımı şu şekildedir; Müslüman:1.290 (% 19.22), Rum Ortodoks: 4.373 (% 65.16), Ermeni Ortodoks: 838 (% 12.49), Latin Katolik: 210 (% 3.13). Lowry şu yorumda bulunmaktadır: “Fetihten 25 yıl sonra Trabzon şehrinin etnik içerik açısından, aşırı derecede Rum ve dinsel açıdan Hıristiyan (% 80.78) olduğu görülmektedir…Şehrin Müslüman azınlığı şehir surları içinde yaşamakta, Hıristiyan çoğunluk da, doğu varoşlarında büyük bir toplanma, şehir içinde ve batı varoşlarında da daha az olmakla birlikte bir yaygınlık göstermektedir” (s.42). Görüldüğü gibi şehre Türk ve Müslümanlar yerleşmişlerse de, bu dönemde Trabzon büyük ölçüde Rum ve Hıristiyandır. 1523 tarihli Tahrir Defteri Kanuni Sultan Süleyman'ın hükümdarlığının (152066) ilk yıllarına rastlamaktadır. Kanuni, babası Yavuz Sultan Selim'in valiliği sırasında Trabzon'da doğmuştur. Bir anlamda oranın yerlisi sayılabilir. 1523'de nüfusu 7.017 olan Trabzon şehrinin etnik ve dinsel nüfus dağılımı şu şekildedir; Müslüman:1.005 (% 14.32 ), Rum Ortodoks: 4.857 (% 69.22), Ermeni Ortodoks: 907 (% 12.93), Latin Katolik: 248 (% 3.53). 1523'de de şehir büyük ölçüde Rum ve Hıristiyan (% 85.68)dır. Yaklaşık 37 yıllık bir sürede nüfus 6.711'den 7.017'ye yükselerek % 4.56 artmıştır. Rumlar % 10.04, Ermeniler % 7.61, Katolikler % 15.32 olmak üzere toplam Hıristiyan nüfus % 10.90 artmış, buna karşılık Müslüman nüfus % 22.10 azalmıştır. Lowry, Müslüman nüfustaki bu ilginç durumun, Osmanlıların uyguladığı kitlesel sürgün politikalarının genel olarak sürgüne gönderilenler açısından benimsenmediği tezini desteklediğini söyler. Trabzon’da, şehire zorla iskân edilenlerin resmi gözetim sona erer ermez kaçıp eski yerlerine geri döndüklerini belirtir. Nüfusun azalmasının yanı sıra, ikinci bir nokta da 1486'da surların içinde bulunan Müslüman nüfusun, 1523'de % 11.94'ünün surların dışında doğu varoşlarına yerleşmeleridir. Lowry'ye göre bunun nedeni, 14911511 yıllarında daha sonra padişah olacak Yavuz Sultan Selim'in o sıralarda Trabzon'da bulunmasıdır. Selim'in maiyetinin oldukça kalabalık olduğunu belirten yazar, şehzadenin emrinde çok sayıda asker bulunduğunu, ayrıca sarayının şairler ve edebiyatçılar için bir toplantı yeri olduğunu, dolayısıyla bu geçici kalabalığın Müslüman nüfusu surların dışına yayılmaya zorlamış olabileceğini söyler (s.55). Gerçi şehzade Selim 1511'de şehirden ayrıldıysa da varoşlardaki nüfus tekrar sur içine dönmemiştir. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki, daha önce surlar içinde yaşayan Hıristiyan sayısında da önemli bir azalma söz konusudur. Belirtilen bir başka nokta, 1486'da Müslümanlar yedi din adamına sahiplerken, 1523'de bu sayının 22'ye ulaşmasıdır. Lowry, bu sürede Müslüman din adamlarının sayısının önemli oranda arttığını, ayrıca hocaların simgelediği 'halk düzeyi' Müslümanlığın yerine, imamların, müezzinlerin ve diğer kişilerin temsil ettiği daha 'resmi' bir İslamlığa doğru gidildiğini (s.50) belirtmektedir. Müslümanların şehrin idari yapısıyla ? CUMHURİYET 917