05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Nükhet Gökaltay’dan ‘Beklerken Soldu Ay’ ‘Sesin sustuğu yerdeyiz’ Nükhet Gökaltay, az sözle çok şey anlatıyor şiirlerinde. Gökaltay’ın şiirleri içinizden duyadüşüne okuyacağınız şiirler. ? Engin TURGUT “Rüzgâr yoksunuysa Kendine kapanır zaman Çözülür palamar Sıkıcı bir imadır artık liman” ŞAİRİN HAYATI... Nükhet H. Gökaltay’ın ilk şiir kitabı olan “Sır Sözde Saklı” adlı şiir kitabını okurken düşünmüştüm bunları. Şunu daha da iyi anlıyorum ki; şair hayallerini, düşlerini ve isyanlarını “uzun ikindi zamanlarında” şiirin o özel diliyle “sızılı bir zaman” ve “sabırdan süzerek” yazmış. Ruhuna batan dikenleri tek tek çıkarmaya çalışırken, şiirine aşkın gülden kanı da sızmış. Şairin vicdanı tedirgin ve huzursuz, şairin kalbi dünyayı kucaklamak istiyor. Hayata olan muhalif çizgisini korurken aşka ve şiire tutunuyor. Şair sözcüklerin içini görüyor. Ve fazla görmekten şairin gözleri acıyor. Dil işçisi olmak kolay mı sanıyorsunuz? Şiir kolay mı yazılır sanıyorsunuz? Şiirin de bir hayatı vardır? Siz hayatı kavramak kolay mı sanıyorsunuz? İşte Nükhet H. Gökaltay bunu iyi bilen şairlerimizden birisi. Ve şiirin evinden sokaklara ve başka diyarlara olan yolcuğu çok uzundur ve bunu herkes göze alamaz! Şiirin estetiğini bilmeden şiir yazılamaz ve iyi bir şair bir sözcüğü bile bir sinema gibi görür! Sevgili şair Nükhet H. Gökaltay şiirin ne olmadığını çoktan kavrayanlardan! “Yazıldıkça dağıldı mana, hatırasıyla değişti iklim” diye yazmış bir şiirinde. Daha söylenmemiş ne kadar çok söz varsa o sözün içinden şiiri bulmak, dize yapmak, ancak geceye, sulara, aşka, kısacası hayatın içine karışmakla oluyor galiba. “Sır sözde saklı” şiir kitabı ‘ödünç düşler’le yazılmadığı belli. Ben bu güzel şairimin sabahlarında açan nar ağacı ve ağacın kollarından sızan delikanlı bir güneş olmak isterdim. Ne demiş şair: “Solar çocukluğumuz gülün yerine”. Şimdi geçtiğimiz günlerde “ Beklerken Soldu An” adlı ikinci şiir kitabı Artshop Yayınları’ndan çıktı. ‘Yıkık bir yeryüzünün incinmiş kalbiyle’ yazmış bu kitabındaki şiirleri. Şiirlerindeki buğu hayata dağılmak için can atıyor sanki. Şair güze sürgün şiirler yazıyor ve ‘yokluğun çölünden geçerken’, yanmayı göze alacak kadar, kendi ıssızlığına çoktan çekilmiş. Sanki müzik ve denizin fısıltısı aynı şey onun için. “Anın yokluğa, sonun hiçliğe” olan yakınlığını iyi biliyor.”Kendimden sonra aynalardan da kovulmuşum” diyebilecek kadar da kalbi cesur bir şair Nükhet H. Gökaltay! Kusura bakma kalbim, iyi dizeler okuduğum zaman, kendimi sevdiğim bir şiirin içine atasım geliyor. “ Tuhaf bir iksir sarhoşuyum Naif, sırrımdır doğalı beri, tuhaf ama KİTAP SAYI K albinde şiir biriktiren, ruhunda sürekli bir yangınla dolaşan, şiirin denizine açılıp da oradan hiç dönmek istemeyen bir şair Nükhet H. Gökaltay! Şiiri sadece kendisi ve şiir için yazan, rüzgârın elinden tutan, kendi ruhuna sürgün ve sadece bir ‘su’ olmak isteyen bir şair! Sesin, sözün ve sessizliğin gücüne inanıyor. Şairin şiirlerini hemen kavramanız pek mümkün değil. Çünkü kelimeleri hemen ele vermiyor kendisini. Bazen buğulu ve sisli bir edayla sokuluyor hayatın görünen yüzlerine, bazen de felsefenin imbiğinden süzüyor kelimelerini. Fakat sanırım yazının yazgısına boğun eğmeden ısrarla kendi sesini söylüyor: “Yalnızlığı üşüse de”, “yağan kar umutlarını örtse de” kendisine “sahte vahalar” sunulsa da şair burada başkasının kederini de üzerine alabiliyor ve yazdığı şiirleriyle küçük sırlar fısıldıyor okurlara... “Derininde dokunamadığım açık yaran Seni tamamlasam ben eksilirim” Nükhet H. Gökaltay’ın şiirlerinde pek fazla geleneksel şiirin izlerini bulamayabilirsiniz. Sözü öyküye yaklaştırmadan, sözü fazla uzatmadan, hatta sözü oldukça ekonomik kullanarak, sözü dizeye ustaca dönüştürerek, kendine özgü bir şiir dili yaratmak ve o dilin tadını yakalamak zordur. Sözün tek başına hiçbir işe yaramadığını iyi biliyor ve kelimelere zengin anlamlar katarak, dizelerini mağrur ve asil kılıyor. Evet dediğim gibi kolay anlaşılır şiirler yazmıyor Nükhet H. Gökaltay! Sanki şiirlerini birkaç kez okumanız gerekiyor ve şiirlerini yeniden, yeniden okudukça bazı dizelerinin tadına daha çok varıyorsunuz. Kimi zaman “sesin sustuğu yerden” yazıyor ve “hangi sokaktan geçsek yoksul bir kedi, hangi akşamdan çıksak kimsesizlik” diyor. Muhatabı olmayan ‘tenha’ şiirler biriktiriyor kalbinin avlusunda. “Görünenle oyalanmayıp” anılar bahçesine yeni sözler ekiyor, şiirini demleterek ve sözlerin kendisine yepyeni şiirler olarak geri döneceğini unutmadan bütün zamanların sabahına dokunuyor. Öncesi ve sonrası olmayan bir şiirin peşine mi düşüyor bunu bir türlü kestiremiyorsunuz. Şiirin buğusuna mülteci, güzlerin ve sislerin şairi sanki! ? SAYFA 14 CUMHURİYET 900
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle