04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? rıdır ya şiirsel serüveninin aslını gözeten dizelere mi sahip çıkacağını, bizzat kendisi tayin edecek. ? *Melez (Şairince Seçilenler 20041977)/ Gültekin Emre/ Yom Yayınları/ Nisan 2005/ 208 sf. Gölgesini Çiğneyen Kadın çocuk edebiyatı yazarı. İçsel tanımlamalarında ortaya koyduğu görüşler bizi ‘çocuk dünyasının’ aydınlığına çekiyor. 126. sayfa: “Çocuk kendisine bir koza örer. Görüp yaşadığı her şeyi kozasında kendince algılar. Kendince yorumlar, kendince anlamlandırır. Kötülüklerin, olumsuzlukların kozasına sızmasına izin vermez. ” Birlikte yapılan üretimlerin, geçmişte kalan ortaklaşmacılığın yansıtılması 133. sayfa: “Aslında erişte yapmak uzman bir ekip işiydi. Hamur açıcıları, açılan yufkanın katlanması, kocaman bıçaklarla incecik kıyılması, kıyılan eriştenin birkaç kadın tarafından un yardımı ile elle ovularak inceltilmesi. Sonunda erişte yedi sekiz kadının ortak emeği ile üç metre uzunluğa ulaşır. Biliyorsun erişte kesim günleri başlı başına bir şölendi Halise. ” Geçmişe özlemin coşkusunu bugüne taşıyarak eleştirel bir bakış açısı geliştiren yazar, çağdaşlaşmanın da altını önemle çizer. Sayfa 140: “Eskinin özlemiyle yaşamak bir anlamda yerinde saymak olur. Böyle bir insandan atılım, değişim beklenebilir mi?” GÜNCEL SOSYAL OLAYLAR Güncel sosyal olayların romana yedirilerek bir bakış açısı sergilenmesi, yazarın duruşunu belirginleştiriyor. Sayfa 144. “İşte, haberi altyazıyla geçiyor: Gazeteci, araştırmacı yazar Uğur Mumcu. Görüntü veriyor. Tanrım, bu ne vahşet! Yiğit savaşçı böyle bir ölümü hak etmedi! Alçaklar! Alçaklar!” İnsani duyguların, sevgi eksikliğinin veya sevgi düşkünlüğünün birkaç sözcükle dillendirilmesi. Sayfa 151 “O gün küçük kız inanılmaz bir gurur ve mutluluk yaşamıştı. Sanki elinden tuttuğu beybabasının kocaman eli değil de kuşun kanadıydı. Ayağını yerden kesmiş göklerde uçuyordu, kuş kanatlı el. ” Sayfa 152’de farklı anlam çıkarılabilecek bir anlatım var: “Oğlanın askerliğine az kaldı değil mi Şaban Ağa? “ Burada oğlan askere az bir zaman sonra gidecekmiş anlamı çıkıyor. Oysa Şaban Ağa’nın verdiği yanıt: “Sayenizde güze bitecek inşallah. ” oluyor. Bu söylemle askerliğin bitimine az kaldığını anlıyoruz. O zaman soru cümlesinin şöyle olması gerekmez mi? “Oğlanın askerliğinin bitimine az kaldı değil mi Şaban Ağa?” Katılımcı, paylaşımcı bir anlayışla doğruları söyleyenlere ‘destek olmak’ mesajını satır aralarına gizleyerek şöyle yorumluyor: Sayfa 165: “Tek başına yolsuzluklarla savaşırken bizler ne yapıyorduk Aliye? Rahat koltuklarımıza kurulup yaşa Mumcu! Aslan Mumcu! diye alkış tutuyorduk. Arkadaş toplantılarımızda Mumcu’nun yazdıklarını birbirimize anlatarak sözüm ona entelliğimizi kanıtlıyorduk. Onun yazdıklarını, söylediklerini onaylamayı aydın olmayla bir tutuyorduk. Kısacası edilgenliğin kolaylığına sığınıyorduk.” ? Timuçin ÖZYÜREKLİ Y aşamın kendisinden yola çıkılarak yazılmış olağan üstü güzel bir roman: Gölgesini Çiğneyen Kadın… Anadoluda ki kasabalardan birinde 19301950 yılları arasında yaşanılan sosyalkültürel yaşamın, aile ilişkileri ve olaylar örgüsüyle yansıtılması. Roman geriye gidip gelişlerle örülmüş. Baş kişisi Banu yakın arkadaşı Halise arasında yaşanılanlarla, çevre ve çevrelerindeki kişilerle ilişkiler, derin duygusal yaklaşımlarla verilmiş. İki zıt karakter (Çevresiyle barışık, sanatsal yanı güçlü, dostluğa değer veren Banu’yla, içine kapanık, sıradan yaşamın içinde erimiş Halise) başarıyla anlatılıyor. Banu’nun kişiliğinde çizgilendirilen Cumhuriyet kadınının çağdaş çizgileri örnek alınacak bir biçimde yansıtılıyor. GELENEKSEL İLİŞKİLER Gölgesini çiğneyen kadın çağdaş tasvirleriyle unuttuğumuz birçok geleneksel ilişkileri bize tekrar anımsatması açısından da önemli bir roman. Geçmişteki güzel ilişkiler, bugün yitip giden birçok güzellik yeniden gözlerimizin önüne seriliyor. Örneklerle zenginleştirerek Gölgesini Çiğneyen Kadın’ı irdeleyecek olursak: Toplumdaki ergenlik eğitiminin çocuklara verilmeyişiniverilemeyişini işleyen 116121. sayfalar, çocukta bunun yarattığı ‘psikolojik atakları da’ çok güzel betimliyor. “Genç kız sığınmak ister gibi başını onun göğsüne gömdü. ‘Galiba öleceğim ben’ diye fısıldadı. Anne sevecenlikle kızına sarıldı ‘Hıh, deli kız! Eğer her aybaşı olan ölseydi… Ölmezsin korkma. . Kadınlar kırk canlıdır. Dur bakalım bu daha ne ki? Daha ne doğum sancıları ne kanlar göreceksin… Kadın olmak kolay mı sanıyorsun? Bak genç kız oldun bile. Allah iyi yazılar yazsın çocuğum.’ Sesi mutlu ve gururluydu. Zübeyde utandı, elleriyle yüzünü örttü. Annesi yorganı üzerinden alırken lekelenen çarşafı gördü. ‘Tüh. . Yatak yorgan da batmış. Bu ne gürlük böyle? İnsan haber vermez mi?’ Genç kız onun konuyu bu denli doğal hatta sevinçle karşılamasına şaşırmıştı. ” Geriye dönüşlerdeki başarısını çocuk dünyasını tanımada da gösteriyor. (Zeliha Akçagüner aynı zamanda nitelikli bir SAYFA 26 ‘İÇSES’ Zaman zaman kullanılan ‘içses’ bir hesaplaşma, geçmişin irdelenmesinde gelişmiş akılcı bakışın yansıması. Özeleştirinin, farklı bir duruşun, olaylara, insanlara yorum olarak geri dönüşün içsesi. Zeliha Akçagüner bu geriye dönüşlerde, yönlendirici yorumlarda son derece başarılı. Bunu romana, kurgusal olaylara çok güzel yedirmiş. Zaten sağlam olan roman dokusu bu dönüşlerle nefes alıyor, daha da sağlamlaşıyor. Gerçekleri kavramak adına yapılan eylemlerin boş inançlarla süslenmesine güzel bir örnek olarak 236. sayfada dillendirilen kaybolan paranın bulunması çalışmaları verilebilir: “Yazık ki bu kez kutsal kitap yanılmıştı. Çünkü atamanın İzmir’e olacağını duyurmuştu. Oysa, Yozgat’ın bir köyüne atanmıştı Rabia.” Kullanılan diyaloglar konusunda da son derece başarılı. Bu nedenle sanırım yazar karşılıklı konuşmalara sık sık başvurmuş. Banu ile çocukluk arkadaşı Halise’nin KİTAP SAYI ? CUMHURİYET 835
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle