Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
görmemesi, Nurullah Berk, Sabri Fetlah gibi dönemin geçerlılık kazanmış ressamlarının onun Türk sanat dü'nyasından dtşlaması, Ftkret Muallâ'nıfı nıhunda dijavurumcu, nyartkar dinamiklcrı harekete geçtren ı'lk un*nıtlar ulmuştur. Yarım a\ır \onra gelinen '• ' • noktada, onun bu sava$ı, ölümünden sonra dahi gcridc bıraktıklanyla btr gcrilla mücadelesı vcrerck kazandtg'tnı görüyoruz.Fikret Muallâ artık inkâr edilcmez bir sanat gcrçeklığıne dönüşmüşse, gününıüzdc onun ismi, toplumumuz adına ytne soiyokültürel bir dramı nitelemez mi? Kabul görmek, sosyal olmak için bir çabası da yoktu zaten. Bir disiplin altına girmck, bir ckolü benimsemek gibi bir endişesi isc hiç yoktu, tüm bunlara aldırışsız ve kayıtstzdı. Ben sosyokültürel bir dram olarak da görmüyorum bunu. Kim ne derse desin, Fikrct'in kafadan bir sakatlığı vardı. Davranışlarında başkaldırı ve isyan havası seziliyordu Bunu zamanın sosyokültiirel koşullarına da bağlamıyorum. Fransa'daki hayatında da hep böyleydi. Yalnızlık Fikret'in kendi tercihiydi. Yalnızlığı seçti ve onu yaşadı. Fikret Muallâ'mn dönemin siyasal ışleyişine bakışı nastldı? Kesinlikle siyasetle hiç alakası yoktu. Ideolojik hiçbir bağımhlığı yoktu o zamanlar. Zamanın koşullarına baktığınızda, savaş var, yer yerinden oynuyor. Fakat ne Paris'te, ne lstanbul'da hiçbir siyasal akıma katılmamıştı. Sadece meyhanede kafayı çekip, resim yapıyordu. Kitabıntzın "Son elveda" bölümünde Fikret Muallâ'nın iize "yine yaşıyorum, ölmemışim" diyerek serzeniştc bulunduğunu yazıyorsunuz. Hastaltklannı, yalnızlığını, ö'zgün kişilik yapısını dıkkate aldığımızda onun için yaşamak gerçekten bir tstıraba, kuşkularla dolu bir ^ acıya mı dönüşüyordu? Rahat bir yaşamı "Fikret Muallâ'nın Rahat bir yaşamı yoktu elbette. özellikle son yıllarda sürekll hastaydı. Fiziki kosular onu hayattan çok soğuttu" diyor Hıfzı Topuz. yoktu elbette. Özellikle son yıllarda sürekli hastaydı. Fiziki koşular onu hayattan çok soğuttu. Bu bakımdan, özellikle son yıllarında yaşamak Fik ret için bir ıstıraba, acıya dönüştü diyebilirim. ' Kitabı okurken insamn kalbinde birj^uruhluk hıssetmcmcsı clde değil. 1940'Hrda, henüz ö'zümsenen genç Cumhuriyetin beraberinde getırdiğı ışıgın izinde, aydınlanmanın baştnı çeken Bedrt Rahmı Eyubofclu, Peyami Sa/a, Yahya Kemal, Yakup Kadrı gibi elit tabakayı vluşturan öncii aydtnların sarstlmaz dostluğundan bahsedıyorsunuz Kitap bu açıdan santrım gü'n be gün dostluklann da dü'zene yenik düştüg'ünü kanıtlıyor Bu dostluklardan öğrendiginız çok şey olmalt. . O ortamda hiçbir düşmanlık, ideolojik savaşım yoktu. Necip FazıTlar, Nâzım'lar hep bir aradaydı. Yalnızca Yakup Kadri'yle Nâzım, siyaset yüzünden bir kere kavga etmişlerdi. O ortamda bir arada yaşama sinerjisi oluşmuştu zaten. Kimsenin kimseyi dışlamadığı bir ortam söz konusuydu. Herkes birbirini hoşgörüyordu. Sonra savaş yıllarında kutuplaşmalar başgösterdi.. Bir de kadına ve '"kadına dair her şeye" renklerle şıirsel bir üslup vermesi vardı ki, bu da Fikret Muallâ'nın en ö'zgün özelliklerinden biri olsa gerck... Fikret kadınlardan hoşlanırdı. Semiha'yla (Berksoy) olan ilişkisi buna örnek gösterilebilir. O zamanlar Alman bir kız arkadaşım vardı. Fikret'i o zaman, kız arkadaşımla tanıştırmak için Paris'te bir lokantaya çağırdım. Fikret kızı görür görmez etkilendi. O günü hiç unutmam, tam üç saat yalnızca onunla konuştu. Sağlığı, bazı duygusal ilişkileri yaşamasını ne yazık ki engelliyordu. • Anılar, Resimler, Mektuplar Fikret Muallâ/ Hıfzı l'opuz/ Everest Yayınları/ 358 s. hep okıınan kitapl FANTASTİK EDEBİYATTA YEPYENİ BİR SES LlCIA TROISI Yüzükîerin EfendisVni okuduktan sonra, 'Ama kadmlar nerede?' diye sordu ve erkek savaşçılarla çarpışabilecek bir kadm kahraman yarattı. LICIA TROISI Menekşe rengi iri gözleri, sivri kulnklan, ımıvi suçlunyla Nihul'in, Yükselcn Dünya'da t>ir henzeri yoktur. Rüzgâr Ülkesi'nin şehirk ıJlelcrinchn birinde yaşayan NÜJHI, gürüerini savaş oyımlan oynayarak geçirir. Özgür ülkehri ele geçinnek istvyen Tiran, Yüksclen Dünya'yı istila edince, Nihal için tek hir seçenek kalır: Gcrçek hir savaşçı nhiv.ık. Genç savaşçı Nihul ile cnn clostıı hüyücü Scnnar, Tinın'u k;j;>/ suvuşınuyı sünlüriırlcr. Nihal, hiiyük güçlcrc sahip oktuğıı nnlaşılan Damlalaş'm sırnnı öğwntxt'k; hüyücü Scnnar da dcsick güçkjr hulnıak üzvrc yüzyıllaıdır kimsenin huher almuüığı Baiun Dünya'yı ar.ımaya çıkacak, deniz canavarlanyla s:ı\aşmak zorunda kalacaktır. ytnıarı.con C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 814 SAYFA 5