07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O K U R L A R A Aziz Nesin 90 yaşında. Onsuz geçirdiğimiz her yılı onun yapıtlanyla doldurmaya çahştık. 70 yasını kutlarken de onu anlatan bir yazı yerine, kendi kaleminden ilginç yaşam bölümleri aktarmaya çahştık sizlere. Sayfalarımıza aldığımız Aziz Nesin'le ilgili anekdotlan onun "Mum Hala" adlı kitabından seçtik. Seçimi Semih Poroy yaptı. Poroy'un kılavuzluğunda Aziz Nesin'e 'iyi ki doğdun Aziz Nesin' diyoruz. Siz bu yazıyı okuduğunuz zaman Aziz Nesin le ilgili anma toplantı ve etkinliklerin çoğunluğu geride kalmış olacak ama,26Aralık2005'te Akatlar Kültür Merkezi'ndeki etkinliği izleme şansını yakalayabüirsiniz. Gazetemiz yazarlarından Ergin Yıldızoğlu yeni bir kitapla çıktı okurlarının karşısına: "Köpeğin Ahlah". Yıldızoğlu kitabında, kapitalist toplum yapısı içinde sanatçının otonomisi, özgürlüğü, sanatın özerkliği gibi konuları çözümleme çabası içine giriyor. Ergin Yıldızoğlu ile bu kitabını konuştuk. Orhan Koloğlu bu kez "Türkiye Karikatür Taribi" ile geldi karşımıza. Titiz bir çahşmanm ürünü olan kitap ü'zerine Orhan Koloğlu sorulanmm yanıtladı. Bol kitaplı günlerl... TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] Bu sene, onlarca roman okumama rağmen, yayımlanan kitaplara yetişemediğim hissine kapıldım. Ceçtiğimiz yıllarda çok sayıda ilk roman ve adını daha önce hiç duymadığımız yazarlar olurdu, bu sene çoğunlukla tanıdık yazarları okudum. Sanırım bu durum, Türk romanının gelişim dönemini geride bıraktığının göstergesi olarak düşünülebilir. şte bir yılın daha sonuna geldik, şimdi önümde 2005 yılı boyunca elimc ulaşan (yaklaşık beş yiiz) kitabın listesi var. Bu sene romanları çok kabaca gruplara ayırıp ele almaya karar verdim. 1) Öykü ustaları, 2) dil ustaları, 3) karakter ustalan başlıkları altında bakacağız romanlara. ÖYKÜ USTALARI İlk öykü ustaları ile başlayalım. "Öykü" ile konu çizgisini kastediyorum. Aristoteles T o etika"da tragedyanın en önemli unsuru olarak konudan (mythos) söz eder, konuyu eserin "ruhu" olarak betimler. Daha sonraki dönemlerde edebiyatçılar ve düşünürler konunun önemini gözden düşürmüş ve mekanik bir işlev olarak görmüşlerdir. Özellikle Romantik dönemde konu bir edebiyat yapıtının en önemsiz niteliği olarak görülüyordu, bir bakıma kurgunun askısı olmanın ötesinde bir önemi olmadığı görüşü hâkimdi. Günümüzde de konu Aristoteles'in verdiği önemin çok gerisindedir. E.M. Forster 1927'de yayımlanan "Romanın Tüm Yönleri" ("Aspects of a Novel") adlı kitabında öyküyü "kronolojik olarak düzenlenmiş anlatı zinciri" olarak tanımlarkcn, konuyu bundan ayırır ve "nedensellik duygusu" verdiğini ve karmaşık olan öyküleri birbirlerine bağlayan bir yapı olarak görür. Forster'in konu ile öykü zincirinin birbirlerinden ayrılmış olması romana bakışımızı kuşkusuz zenginlcştirmiştir. Oykü zinciri bir romanı okumayı kolaylaştırdığı için her zaman gözde kitaplar olmuşlardır. Bu kural bu yıl da bozulmadı. En çok okunan ve satış listelerinden inmeyen Turgut Ozakman'ın "Şu Çılgın Türkler" romanı, Kurtuluş Savaşı destanını öylesine akıcı bir dille anlatıyordu ki, kendini kaptırmadan ve duygulanmadan okumak olası değildi. SAYI 8 2 7 Asuman KafaoğluBüke Yazın Sanatı 2005 kitapları (1) • Öykü ustası denildiğinde aklımıza gelen ilk isimlerden biri Ahmet Altan olıır. Kaleminin öykü içinde kaydığını hissederiz, ne fazla detaya girer ne de tıkanır öyküsü, her zaman sona doğru akar. Bu sene "En Uzun Gece" romanıyla Güneydoğu'ya araştırma için görevli giden bir kadının yaşadıklarını anlatıyordu. Eleştirmenlerden olumsuz not aldıysa da öykü ustası olduğunu bir kez daha kanıtladı bu romanla. Tuna Kiremitçi'nin "Yolda Üç Kişi" romanı da, üç kişinin öyküsünü bağlayarak anlatıyordu. Öykü ustası dediğim bu yazarların her birinin çok satanlar listesinde haftalar boyunca kalmalarının nedeni de, bütünlüğü olan akıcı öykünün, her zaman okura haz vermesidir. Bu özellik romanı kolayca popüler kılar. Yine bu kategoriye koyacağım ama diğerleri gibi aşırı ilgi görmeyen bir roman da tnci Asena'nın "Aldanış" romanıydı. Kocasının öliimü ardından aldatılmış olmakla yiiz yüze gelen bir kadını anlatıyordu. DİL USTALARI thsan Oktay Anar'ın "Amat'ını okurken, her romanın bir dil yarattığını düşünmeden edemedim, elbette her roman bu denli kendini belli eden, kişiselleşmiş bir dil üretemez ama Anar bu romanı için bunu kesinlikle yapmıştı. 2OO5'in en önemli romanlarından biri olmasının nedeni de buydıı. Bu yıl çok severck okuduğum bir başka dil ustası da AJi Teoman'dı, "Bir Garip Cindi Zümrüdüanka" çocuksu, argo bir sokak dili kullanmıştı. Dil ile öyküniin bütünlüğü bence bu kitabı da eşsiz kılıyordu. Geçcn haftalarda okuduğum Semra Topal'ın "Gece Cîülüşü" romanı da erotizmin sınırlarını zorlayan bir dil yaratma çabasıyla yazıl mıştı. Dil ustası denildiğinde ilk akla gclen yazarlardan biri de Hasan Ali Toptaş'tır: yazar bir tümcenin ortasından başladığı romanı "Uykuların Doğusu'nda parçalanmış bir öyküyü, dili de adeta parçalayarak anlatıyordu. Bu senenin önemli kitaplardan biri de Aslı Erdo 4 ğan'ın "Hayatın Sessizliğinde"ydi. Bir roman formunda yazılmamış olmasma rağmen burada bahsedilmeyi hak eden bu kitap, bende tamamlanmamış bir yapıt izlenimi bırakmıştı ama Erdoğan'ın dil hâkimiyetinden yine de çok etkilenmiştim. KARAKTER USTALARI Bazı romanları anımsarken, roman kahramanın öne çıktığını fark ederiz, "Don Kişot" gibi klasiklerde böyle olur, roman kahramanının karakter yapısı olay örgüsüne adeta hükmeder. 2005'in belirgin edebi karakterlerinden biri Tahsin Yücel'in "Kumru ile Kumru"suydu. îstanbul'un varlıklı bir semtinde kapıcılık yaparak geçinen kocası ve çocukları ile yaşayan Kumru, tüketim çağının çılgınlıgına kapılmış bir portre olarak çıkıyordu karşımıza. Mehmet Eroğlu "Düş Kırgınlan" romanında, güçlü bir kahraman çevresinde gelişen olayla11 anlatıyordu. Kendi trajik sonunu hazırlayan kahramanı sevip acıyorduk. Benzer bir kahraman Hamdi Koç'un "İyi Dilekler Ülkesi"nde karşımıza çıkıyordıı. Geçmişlerinde kendi istemleri dışında şiddete maruz kalmış bu karakterlerin gerçekle yüzleşmelerini konu ediyordu bu iki roman. 2OO5'in iz bırakan kadın kahramanlarından biri înci Aral'ın "Taş ve Ten" romanındaki heykeltıraş Ulya'ydı, bir diğeri Nihal Yeğinobah'nın "Belki Defne"siydi. Aral günümüz Almanya ve Türkiye sinde sanatçı çevresinde geliştiriyordu olaylan, KİTAP Imtiyaz sahibh Cumhuriyet Vakfı adına llhan Selçuk cenel Yayın Yönetmeni: Ibrahim Yildız 0 Yayın Yönetmeni: Turhan Ciınay < Sorumlu Müdür: MehmetSucu Cörsel Yönetmen: Dilek Akıskalı Yayımlayan. Yeni Cün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.ş. o Baski: Ihlas Cazetecilik A.ş. 29 Ekim Cad. NO: 23 Yenibosna Istanbul o Idare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Oktel Sok. No: 2 34381 Slşlilstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) FakS: 0 (212) 343 72 64 J cumhuriyet Reklanv Cenel Mudür: özlem Ayden/Reklam Müdürü: Eylem Cevik > Yeroi süreli yayın 0 Tel: 0 (212) 251 98 74 75 0 (212) 345 72 74 Yeğinobalı ise 196O'lı yıllarda yaşanmış bir aşk ve terk cdiş öyküsü anlatıyordu. Mario Levi ise "Lunapark Kapandı" romanında geçmiş bir aşkın hüzünlü öyküsünü anlatıyordu. Mehmet Anıl "Bitik"te kendini işe yaramaz bulan bitik bir karakter et~ rafında gelişiyordu. 2005'te, geride anı kitabı tadı bırakan kitaplardan biri Evin IIyasoğlu'nun "Teodora'nın Düşmanları" idi. Istanbul'da büyük bir köşkte yaşayan bir ailenin hizmetkârı Teodora, iz bırakan bir karakterdi, aradan geçen zamana rağmen hâlâ canlı bir biçimde zihnimde kalmış olması yazarın yarattığı karakterin özgünlüğünü gösteriyor. Bir başka anı tadı olan kitap Yiğit Okur'un "DenizTaşları" adlı romanıydı. Kolejli bir grup gencin paralellik taşıyan yaşamöykülerini anlatıyordu yazar. Hayalgücü ustası olarak gördüğüm Nazlı Eray bu sene "Beyoğlu'nda Gezersin" diye bir romanla çıktı okurun karşısına. Bu sene bir ayağı Avrupa'da diğeri Türkiye'de olan bir dizi roman vardi: Özgen Ergin'den "Fırdöndü," Mehmet Ünver'den "Kırmızı Fener Sokağı," Doğan Akhanlı'dan "Madonna'nın Son Hayali." Anadolu'dan izler taşıyan çok sayıda roman da vardı, ilk akla gelen Alper Akçam'ın "Masalsı" ve Necati Göksel'in "Kara Kadife." Bu sene, onlarca roman okumama rağmen, yayımlanan kitaplara yetişemediğim hissine kapıldım. Geçtiğimiz yıllarda çok sayıda ilk roman ve adını daha önce hiç duymadığımız yazarlar olurdu, bu sene çoğunlukla tanıdık yazarları okudum. Sanırım bu durum, Türk romanının gelişim dönemini geride bıraktığının göstergesi olarak düşünülebilir.» [email protected] SAYFA 3 C U M H U R İ Y E T K İ T A P
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle